| Konu: | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 91 |
| Tarih: | 15.06.2021 |
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; bugün, bizim ve imzası bulunan diğer milletvekillerimizin vermiş olduğu Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'mizin görüşmelerine başladık. Komisyon aşamasında da makul bir ortamda geçen teklifimizin Genel Kurul aşamasında da aynı şekilde tamamlanmasını temenni ediyoruz.
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un yaklaşık on altı yıllık uygulaması sırasında zaman zaman değişiklikler yapılmış ve infaz sistemimizin daha etkin, verimli ve insan haklarına duyarlı bir şekilde işlemesi sağlanmıştır. Malumunuz, 2020 yılı Nisan ayında çıkardığımız ve kamuoyunda "infaz paketi" olarak bilinen 7242 sayılı Kanun'la da infaz sistemimizde önemli değişiklikler yapmıştık. Bugün getirdiğimiz teklif, insani, vicdani, teknolojik gelişmelerin uygulamaya uyarlanması, sahadan alınan verilerin mevzuata dönüştürülmesi ve uygulamada birlik oluşturmayı hedefleyen düzenlemeler içermektedir. Yapılan bu değişikliklere ek olarak hükümlülerin dış dünyayla ilişkilerini daha da güçlendirmek istiyoruz. Teknolojik imkânların gelişmesiyle birlikte ceza infaz kurumlarında dijital dönüşümün gerçekleşmesi amacıyla bazı düzenlemeler yapılması ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Böylelikle hükümlülerin dış dünyayla ilişkilerinin iyileştirilmesi de daha etkin bir şekilde gerçekleştirilmiş olacaktır.
Öte yandan teklifte, Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 2 Mart 2021 tarihinde kamuoyuna açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı'nda yer alan bazı faaliyetlerin gerçekleştirilmesi de hedeflenmiştir. Teklifimiz 13 maddeden oluşmaktadır. Teklif içerisinde, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun, Türk Ceza Kanunu, Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanunu, Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun olmak üzere 4 farklı kanunda değişiklik yapılmıştır. Bu değişikliklerle ilgili, kısaca üzerine değinmek istiyorum.
Birincisi, Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanunu'nda yapılması öngörülen değişiklik. Mevcut düzenlemede izleme kurullarının görev ve yükümlülükleri infaz ve ıslah uygulamalarına ilişkin işlem ve faaliyetleri yerinde görmek, incelemek, yönetici ve görevlilerden bilgi almak, hükümlü ve tutukluları dinlemek iken, bu kapsam daha da genişletilerek elverişli bir inceleme ve daha iyi bir sonuç verisi amaçlanmıştır. Bu kapsamda, Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurullarına hükümlü ve tutukluların naklinde kullanılan araçlar ile adliye binalarında bekletildikleri veya sağlık kuruluşlarında tedavi gördükleri bölümleri yerinde görebilme, inceleyebilme, yönetici ve görevlilerden bilgi alabilme, hükümlü ve tutukluları dinleyebilme yetkileri verilmektedir. İzleme kurulları tarafından düzenlenen raporların bir örneğinin Kamu Denetçiliği Kurumu ile Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumuna da gönderilmesi sağlanmaktadır. Bu şekilde, inceleme kurulu kararlarının daha şeffaf, denetlenebilir, kamuoyunu bilgilendirme vasfı güçlendirilmiştir. Ayrıca, bu raporların infaz hâkimliklerine gönderilmesi bakımından da önceki düzenlemede bir şikâyetin yapılmasına bağlı iken, bu şikâyet şartı ortadan kaldırılmıştır.
Türk Ceza Kanunu'nda yapılması öngörülen değişikliklere gelince, bu düzenlemeyle mevcut mevzuattaki "mahkeme" ve "hâkim" kavramlarına açıklık getirilerek, uygulamada birlik oluşturulması açısından, infaz aşamasındaki görevlerin infaz hâkimine verilmesine dair bir açıklık getirilmiştir. Yabancı hükümlüler hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezaların infazına karar verildikten sonra sınır dışı edilme işlemleriyle ilgili olarak da bu hükümlülerin durumlarının İçişleri Bakanlığınca değerlendirilmesine imkân sağlanmaktadır. Nakil talebinde bulunan hükümlülerin maddi durumlarının yetersiz olduğunu belgelendirmeleri durumunda bu hükümlülerden nakil giderlerinin alınmaması ve nakil sırasında yaşayacakları mağduriyetlerin önüne geçilmesi sağlanmıştır.
Gelişen teknoloji, dış dünyada herkesin zaman zaman hayatını kolaylaştırabildiği gibi hükümlülerin de bu imkânlardan faydalanması tarafımızdan önemli görülmektedir. Mevcut düzenlemede hükümlü kendisine gönderilen mektup, faks ve telgrafları alma ve ücretlerini de karşılamak suretiyle göndermekteyken bu düzenlemeyle hükümlülerin gerekli teknik altyapının bulunduğu ceza infaz kurumlarında elektronik yöntemlerle mektup alıp gönderebilmesine imkân tanınmaktadır.
Düzenlemeyi yaparken bazı vekillerimizin bu imkânı sağlasak bile fiziki engelleri sebebiyle bunu kullanamayacak mahkûmlarla, hükümlülerle ilgili komisyon aşamasında talepleri olmuştu. Bu konuda bir alt yönetmelikle onlara yardımcı olacak yardımcı personel uygulamasını da en kısa sürede getireceğiz.
Hükümlüler tarafından resmî makamlara ve savunması için avukatına gönderilen mektup, faks ve telgrafların da elektronik ortamlarda alıcısına ulaştırılabilmesine imkân tanınmaktadır.
Mevcut mevzuatta cezaevlerindeki tüm mektup, faks ve telgrafların denetlenebilmesi söz konusu iken, getirdiğimiz düzenlemeyle bunların sadece örgütlü suçlar ve terör suçlarıyla sınırlandırılması söz konusu olmuştur.
Bu düzenlemenin devamı olarak, ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerin ziyaretçileriyle yaptıkları görüşmelerde de mevcut durumda dinlenebiliyor ve kaydedilebiliyorken bu suçlardan ceza infaz kurumunda bulunan bu hükümlülerin ziyaretçileriyle yaptığı görüşmelerin dinlenmesi ve kaydedilmesi bir sınırlandırmaya tabi tutulmuştur. Mevcut mevzuatta şu anki cezaevlerinde bulunan 290 bin civarında kişinin dinlenebilmesi ve kaydedilmesi imkânı varken, getirdiğimiz düzenlemeyle bu sınırlanmış, sadece yüzde 10'a kadar düşürülmüştür. Düzenlemedeki kastımız terör suçları ve örgütlü suçlarla sınırlandırılmıştır. Bu düzenlemeyi yaparken de bize dayanak noktası olan şey Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlardır. Anayasa Mahkemesinin kararlarını inceleyerek o muvacehede bir düzenleme getirdik. Anayasa Mahkemesi bu konuyla ilgili şöyle bir gerekçe üretmişti, bize de yol tutan bir gerekçeydi bu: "Kapalı görüşlerde yapılan konuşmaların idare tarafından kamu düzeninin ve ceza infaz kurumunun güvenliğinin sağlanması ile suç işlenmesinin önlenmesi gerekçesiyle dinlenemeyeceği veya kaydedilemeyeceği kural olarak söylenemez. Ancak, ziyaret anında yapılan görüşmelerin teknik araçlarla dinlenip kaydedilmesinin özellikle haberleşmenin gizliliği, özel hayata ve aile hayatına saygı haklarına yönelik ağır bir müdahale içerebileceği gözetilerek, sistematik dinleme ve kaydetmenin sınırlarının idarenin takdir yetkisini de kapsayacak bir şekilde kanunla belirlenmesi gerekir." kararı doğrultusunda bu mevcut düzenlemeyi getirmiş bulunmaktayız. Hükümlülerin 1 saat olan ziyaret süresini 1,5 saate çıkarıyoruz. Bu konuda yine Komisyon aşamasında vekillerimizin fiilî ziyaret süresiyle ilgili bir talebi olmuştu. Ziyaret Yönetmeliği'nin 5'inci maddesinde de buna ilişkin özel bir düzenleme var, fiilî ziyaret süresini 1,5 saat olarak geliştiriyoruz.
Yine, hükümlülere ve tutuklulara hasta ziyareti amacıyla verilen izinler arasındaki bir aylık bekleme süresini de kaldırıyoruz. Böyle bir hastalık durumu söz konusu olduğunda bu bir aylık bekleme süresi mevcut yasada mevcutken artık bu süreye riayet etmeksizin hasta ve yakınlarını ziyaret edebilecekler. En önemlisi, söz konusu olan, kamuoyunda da konuşulan, hâkim ve savcıların denetimine bir üst merci yani Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılarının bir denetim yetkisi oluşturduğuna dair bir düzenleme vardı. Gerekçesini şöyle açıklayalım: Soruşturmayı sonlandıran kararlarla ilgili olarak uygulamada oluşabilecek farklılıkların önlenmesi, uygulama birliğinin sağlanması amacıyla Cumhuriyet Başsavcılarına ve Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığına sorumluluk verilmektedir. Böylelikle uygulamada benzer olaylarda birbirleriyle çelişen kararların ortaya çıkmasının da önüne geçilmiş olmaktadır.
Burada aslında mevcut kanundaki düzenleme ile getirdiğimiz düzenleme arasında çok bir fark yok. Mevcut Kanunda "Asliye Ceza Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısının o yer yargı çevresinde görevli Cumhuriyet savcıları ile bağlı birimler üzerinde gözetim ve denetim yetkisi vardır." diye bir hüküm var zaten. Biz bu düzenlemeye bir açıklık getirdik. Şöyle ki: "Cumhuriyet savcısı, cumhuriyet savcılarının soruşturmayı sonlandıran kararları arasında oluşabilecek farklılıkların giderilmesiyle bu kararların kanuna uygunluğunun denetlenmesi hususunda görevli ve yetkilidir." hâline dönüştü. Sebebi şu: Ceza Genel Kurulunda bir karar çıktı bir savcının verdiği kararla ilgili "Başsavcının gözetim ve denetim yetkisi içinde midir, değil midir?" diye. Oy çokluğuyla çıkan bir Ceza Genel Kurulu kararı sebebiyle bu düzenlemeye gittik ama kamuoyunda şöyle tartışmalar oldu: "Savcının verdiği kararlar üzerinde yeni bir denetim yetkisi ve vesayet oluşturuluyor." denildi. Hâlbuki savcıların verdiği takipsizlik kararına itiraz mercisi bellidir, sulh ceza mahkemelerine itiraz edilir; savcıların açtığı davaların itiraz mercisi de bellidir, iddianamenin kabulü ya da iadesi şeklindedir. Burada getirilen düzenleme uygulama birliği sağlamaya yönelik. Şöyle örnek verirsem belki kamuoyunca daha iyi anlaşılacak: Bazen dolandırıcılık suçundan mağdur olan vatandaşlarımız savcılığa başvurduğunda bazı savcılıklar bunun hukuki ihtilaf olduğu gerekçesiyle takipsizlik kararı veriyorlar. Aynı yargı çevresi içerisinde bazı savcılarımız bununla ilgili ceza davası yani bir iddianame düzenliyorlar. Burada kastedilen, bu uygulama farklılığını önlemeye yönelik bir düzenleme, yoksa savcıların yargılamaya yönelik verdiği nihai kararları bertaraf etmeye yönelik bir düzenleme değil. Ayrıca şunu da söylemek istiyorum, asıl önemli olan da şu: Aslında bu konuda dosyalara bakmakla yetkili olan asıl makam zaten Yargıtay cumhuriyet başsavcıları. Cumhuriyet başsavcıları kendi adına bu işleri yapması için ilgili savcılara bu dosyaları tevzi ederler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Başkanım...
BAŞKAN - Buyurunuz.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Dolayısıyla, bunun bir vesayet, bir gözetim ve denetim yetkisinin kötüye kullanılmasına dair olduğunu söylemek aslında bu anlamda mantıksız çünkü bütün savcılar cumhuriyet başsavcıları adına iş ve işlemlerini yürütüyorlar. Bu yaptığımız düzenlemeyle aslında bu konuya açıklık getirmiş bulunmaktayız.
İnşallah, bu getirdiğimiz düzenlemelerin hem yargı camiamız için hem cezaevindeki hükümlü ve tutuklular için iyi sonuçlar, hayırlı sonuçlar vereceğini temenni ediyorum.
Hepinize çok teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)