GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:92
Tarih:16.06.2021

KEMAL PEKÖZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Görüşülmekte olan kanun teklifinin 7'nci maddesi üzerinde konuşmak üzere grubum adına söz aldım.

Maddede şöyle bir değişiklik yapılıyor: Kendi istekleriyle nakil olmak isteyen mahpusların nakil giderleri koşulunun istisnası olan çocuk mahpuslara "ile maddi durumunun yetersiz olduğunu belgelendiren hükümlüler" de dâhil ediliyor. Bu maddeyle bulundukları yerlerden ailelerinin bulunduğu yere ya da başka bir yere nakil isteyen mahpusların durumlarını belgelemeleri hâlinde, ekonomik koşullarının elvermediğinin belgelenmesi hâlinde nakil ücretini Adalet Bakanlığının karşılayacağı ifade ediliyor. Ancak bu yetersiz bir yaklaşım çünkü cezaevlerinde bulunan insanlar sonuç itibarıyla kendi istekleriyle cezaevlerinde bulunmuyorlar ve genellikle uzak yerlere gönderilmiş oluyorlar yani Türkiye'nin bir ucundan bir diğer ucuna gönderilebiliyorlar binlerce kilometre. Bunların ailelerine de aynı zamanda eziyet edilmiş oluyor; sadece hükümlülerin ya da mahpusların eziyet gördüğünü değil, aynı zamanda ailelerinin de ciddi sorunlar yaşadıklarını hep beraber biliyoruz. Onun için, bilaistisna bütün mahkûmların, nakil olan bütün insanların nakil ücretlerinin "çocuk" ya da "büyük" diye ayrım yapılmadan Adalet Bakanlığınca karşılanması gerekir.

Nakilleri sırasında, tabii, bunlar yaşanırken aynı zamanda aileler de sorunlar yaşıyorlar cezaevlerinin uzak olması nedeniyle. O nedenle bize gelen mektuplar oluyor, sık sık mektuplar geliyor. Bu mektuplardan birkaç tanesini okumak istiyorum.

Afyonkarahisar T Tipi Kapalı Cezaevinde olan oğlunu dört yıldır göremeyen Akide Ertaş da "Oğlum yedi yıldır cezaevinde. İlk tutuklandığında Mardin Cezaevine gönderildi, daha sonra oradan Afyon'a sürgün ettiler. Afyon çok uzak olduğu için, sağlığım da elvermediği için yirmi iki saatlik yolu gidemiyorum ve dört yıldır oğlumu göremiyorum." diyor.

Yine, bir başka aile; Trabzon E Tipi Kapalı Cezaevinde sekiz yıldır tutuklu bulunan Reşit Uyar'ın annesi Meryem Uyar ise herkesi duyarlı olmaya çağırarak şunları söylüyor: "Oğlumu görmek istiyorum ama gidemiyorum. Hem çok uzak hem de ben hastayım ve bu kadar yolu göze alamıyorum. En son gidişimde trafik kazası geçirdim, sakatlandım; o gün bugündür gidemiyorum. Onu yakın bir cezaevine sevk etmeleri için defalarca dilekçe verdim ama her seferinde reddedildi. Tek dileğim bu ihlallerin bir an önce son bulması ve oğlumu son bir kez görmektir."

Yine, Rozerin Kalkan'ın babası İsmet Kalkan kızının tutukluluğunun 5'inci yılına girdiğini belirtirken Mardin ile İzmir arasındaki mesafenin getirdiği imkânsızlıklar nedeniyle -hem ekonomik hem sağlık koşulları, bir de pandemi- ve salgından dolayı iki yıldır kızını göremediğini ifade ediyor.

Yine, Nebahat İşçi maddi imkânsızlıklar nedeniyle yedi yıldır oğlunun görüşüne gidemediğini, oğlunu en son yedi yıl önce gördüğünü ifade ediyor.

Tutuklanmasıyla Diyarbakır Cezaevine konulmasının ardından sırasıyla Balıkesir, İzmir, Şırnak, Edirne gibi birçok cezaevinde kalan Kılınç son olarak yine Diyarbakır'a sevk edildi. Kılınç'ın annesi Hazal Kılınç son on yıldır hem sağlık sorunları hem de maddi imkânsızlıklardan dolayı oğlunu göremediğini ifade ediyor.

Yine, Yüksekova'dan birkaç sefer bize mektup yazan Meryem Ertaş, 4 çocuğunun cezaevinde olduğunu, eşinin çocuklarını ziyaret edememesi nedeniyle çok sıkıntı yaşadığını ve üzüntüyle kalp krizi geçirip öldüğünü ifade ediyor. 1.900 lira emekli maaşıyla ailece yaşamak durumunda kaldıklarını ifade ediyor ve hiçbir çocuğuna hem ekonomik olarak herhangi bir katkıda bulunamaması hem de her birinin ayrı bir cezaevinde olması -daha doğrusu ikisi bir cezaevinde, diğer ikisi de ayrı ayrı cezaevlerinde, dolayısıyla 3 ayrı cezaevinde- nedeniyle çocuklarını ziyaret edemediklerini ifade ediyorlar.

Bu durum böyle sürerse sadece tutukluların cezalandırılması söz konusu olmuyor. Tabii ki "Ceza kişiseldir." diye ifade ediyoruz ama aynı zamanda aileleri de cezalandırmaya devam ediyoruz, bunun önüne geçilmesi lazım. Talep edilmesi hâlinde ailelerine en yakın yerlere tutuklular gönderilmeli, bunların masrafları da yine Adalet Bakanlığı tarafından karşılanmalı ve insanlar kendi çocuklarıyla görüşebilmeli ki dünyayla bağları kopmamış olsun, sosyal hayat içerisinde yaşamlarını sürdürsünler diyor, Meclisi selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)