| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 96 |
| Tarih: | 24.06.2021 |
HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, özellikle son beş altı yıldır kullanılan nefret söyleminin, yaratılan toplumsal kutuplaşmanın düzeyini, sonuçlarını sebepleriyle beraber ortaya çıkaracak bir araştırma önergesi verdik. Bu araştırma önergesi vesilesiyle Genel Kurulu, Genel Kurulun sevgili emekçilerini ve ekranları başında bizleri izleyen sevgili yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, altı yıldır Türkiye cumhuriyet tarihinin en karanlık yılları yaşanıyor, altı yıldır bu ülkede yaşanan acılar... Aslında, altı yıl önce, 7 Haziran seçimlerine doğru gidilirken ülkeyi yönetenlerin "400 vekil verin, bu iş sulh içinde halledilsin." talebinin toplum tarafından karşılanmayacağının ortaya çıkmasıyla beraber -Halkların Demokratik Partisinin parti olarak seçime girmesi anlaşıldığından- kullanılan bu toplumsal dil gittikçe bir nefret söylemine dönüştürüldü ve 7 Hazirana gidilirken bu ülkede büyük acılar yaşandı. 5 Haziranda Diyarbakır İstasyon Meydanı'ndaki miting alanımız bombalandı. 20 Temmuzda Suruç'ta sosyalist gençler bombalandı, 33 düş yolcusunu kaybettik. 10 Ekimde Ankara'da Emek ve Demokrasi Güçlerinin mitingi kana bulandı, yüzlerce yurttaşımızı kaybettik. Aslında, bu süreç neyin üzerine gelmişti? Bu süreç -belki Türkiye cumhuriyet tarihinin en önemli, en onurlu, bu ülkenin kadim sorunu- Kürt sorununun çözümünün tartışıldığı çözüm sürecinden sonra gelmişti. İşte, bu nefret söylemiyle birlikte önce masa teklemendi, ardından ülke bu söylemlerle gittikçe bu sıkıntıları yaşamaya başladı. O dönem Gaziantep-Suriye sınırı Kilis'ten başlayarak Karkamış'a kadar neredeyse kevgir hâlinde, dünyanın çeteleri Suriye'ye geçtiler, orada halklara karşı savaştılar, sonra aynı sınırı kullanarak biraz önce bahsettiğim katliamları yaptılar.
Sayın vekiller, son dönemde bu kışkırtıcı dil devam ediyor. Bakın, bu dilin bir kısmını size hatırlatmak istiyorum: Televizyonlarda HDP'ye verilen oylar "kurşun" olarak tanımlandı. Yine bir iktidar sözcüsü HDP'ye oy verenlerin oyu için "Allah onların oyunun belasını versin." dedi ve yine bir ittifak ortağı HDP'lileri "Katledilmesi gereken haşereler." olarak tanımladı. Şimdi, bu dil kabul edilebilir bir dil değil. Eğer, bizimle siyaseten kavga etmek istiyorsanız, bizimle siyaseten mücadele etmek istiyorsanız ve tartışmak istiyorsanız buyurun, Türkiye'nin ekranlarını açın, karşılıklı konuşalım. Evet, biz sizin zihniyetinize karşı bir paradigma ortaya koyduk. "Tekçilik"e karşı "çoğulculuk" dedik; "merkezî yönetim"e karşı "yerinden yönetim" dedik, "Bu topraklar çok zengindir, çok kültürlüdür, çok çeşitlidir ve bu çeşitliliğe denk bir yönetim." dedik ama bunların tartışılmasını engellemek üzere medyada, medya şaklabanları oluşturuldu. Şimdi, o medya şaklabanlarının aslında ne karşılığı o görevi yaptıkları da bir bir ortaya çıkıyor.
Değerli arkadaşlar, en neticesinde, bu ülkenin, Türkiye'nin 3'üncü büyük partisinin İzmir il binasına bir cani girerek katliam yaptı. Bu bir katliamdır, adını doğru koyalım, provokasyon falan değil; aslında, provokasyon, kullanılan medyadaki siyasetçilerin ve medyadaki tetikçilerin kullandığı dildir. İşte biz, bu anlamda diyoruz ki: Bu dil Türkiye'ye kazandırmaz, bu dil Türkiye'nin yarınlarına hizmet etmez. Siyasal mücadeleye, siyasal kavgaya varız ama televizyonlarda her gün Halkların Demokratik Partisini düşmanlaştıran, kriminalize eden...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
...emek, demokrasi güçlerini kriminalize eden, yargıyı bir sopaya dönüştüren, partimizin il, ilçe binalarını bombalayan, il, ilçe yöneticilerimizi tutuklatan, Kobani kumpas davasını açtıran ve nihayetinde ısmarlama, boş bir iddianameyle partimizle ilgili kapatma davası açanlar, açın televizyon ekranlarını, bizim paradigmamız ile sizin görüşleriniz çatışsın. Bu nefret dili bu ülkenin geleceğini karartır ve daha büyük acılara neden olur. Onun için, bu dilin bir an önce terk edilmesi ve bu dilin bugüne kadar yarattığı etkilerin ayrıntılı araştırılması noktasında biz sizleri göreve davet ediyoruz. Bu ülkenin aydınlık geleceğinden yana mısınız yoksa bu karanlıktan mı besleniyorsunuz? Gelin, o zaman bu önergeye destek verin, gerçekten aydınlığı istediğinizi görelim diyoruz, onun için sizlerden destek istiyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)