GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketi Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:97
Tarih:29.06.2021

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Biliyorum Sayın Başkan, biliyorum; iktidarınızı kullanıyorsunuz, çok güzel oluyor(!)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında iki gün sonra 1 Temmuz yani Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının, maalesef, yürürlüğe gireceği gün ve bütün kadınlar isyanda bununla ilgili olarak; sokakları bırakmıyorlar, terk etmiyorlar ve biz, neden İstanbul Sözleşmesi'nden çekilindiğinin cevabını da bugüne kadar hiçbir yerde net olarak alabilmiş değiliz. Bir "aile düzeni" lafı kullanıldı, birkaç kere bunu işittik ama İstanbul Sözleşmesi'ni bilen insanlar aile düzeniyle hiçbir alakasının olmadığını, aslında şiddet gören herkesi şiddetten korumaya yönelik bir sözleşme olduğunu gayet iyi biliyor ama mesele küçük hesaplar, küçük iş birlikleri ve beka sorunu olunca, o zaman, işte, kadınların yaşam hakkı, LGBTİ+'ların yaşam hakkı... Çünkü onların yaşamaması gerekiyor, onların var olmaması gerekiyor zaten. Onlara gösterilen şiddeti iki gün önce bütün sokaklarda gördük, bugün de aynı şekilde Ankara'da, Tunalı Hilmi Caddesi'nde gördük ama siz yok saydığınızda yok olmuyorlar. "Alışın, buradayız!" dedikleri gibi, gerçekten bir gün gerçek insan haklarına sahip olarak, bu ülkede eşit yurttaş olarak yaşamlarını sürdürecekler kadınlar da ve bütün yurttaşlar da.

Şimdi, bugün Danıştay bir karar verdi, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararına ilişkin yürütmenin durdurulmasını 3'e 2 oyla reddetti. Tabii ki, her zaman olduğu gibi karşı oylar daha nitelikli ve daha uzun yazılmıştı. Bu karşı oylarda yazıldığı gibi "yetkide ve usulde paralellik" ilkesi gereği, aslında bu sözleşmeden bu şekilde çekilinmesi 2 üye tarafından uygun bulunmuyordu ve bunu uzun uzun da ifade ettiler.

Şimdi, evet, işin gerçekliği ve hukuki yanı böyle ama Türkiye şu anda hukuk tanımaz bir durumda yani hayatın her alanına baktığınız zaman gerçekten hukuk tanımazlıkla karşı karşıya kalıyorsunuz. Şimdi, siz İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme konusunda, biz, her seferinde, mesela "Israrlı takip çok ciddi bir suç ve ısrarlı takip suçuna karşı yapılacak bir şey olmuyor, bunun ayrı bir suç olarak düzenlemesi gerekiyor, bu düzenleme yok." dediğimizde dediniz ki: "Dördüncü yargı paketi geliyor, dördüncü yargı paketinde ısrarlı takip suçu olacak." Var mı? Hayır, yok. Eski bir şarkı vardı "palavra, palavra, palavra" diye hatırlarsınız hakikaten, yaptığınız birçok düzenleme o "palavra, palavra, palavra" şarkısına uyuyor. Böyle kandırmaya çalıştınız insanları, "Israrlı takip, evet, suç olarak düzenlenecek." diye. Hayır, suçun bazı nitelikli hâllerine yani kadına yönelik şiddet konusunda kasten öldürme, kasten yaralama, eziyet ve hürriyetinden yoksun kılmak suçlarının nitelikli hâllerine sadece failin boşandığı eşe karşı işlenmesi hâli de ekleniyor. Peki, eş olmasa ne olacak, partner olsa ne olacak, birlikte yaşadığı olsa ne olacak, imam nikâhlı eşi olsa ne olacak? Yok, onunla ilgili bir düzenleme yok çünkü kadını kadın olarak ele alıp da gerçekten bir birey olarak kabul etmeyi havsalanız, aklınız almıyor ve bu nedenle, mutlaka, bildiğiniz tek tip bir ailenin içerisine sokuşturmaya çalışıyorsunuz. O yüzden de ancak boşanmış eşe nitelikli hâl uygulaması getiriyorsunuz.

Aynı şekilde, çok tehlikeli bir başka düzenleme delil zorunluluğu, somut delil aranması. Şimdi, bunun kesinlikle cinsel istismar suçlarında ve çocuklara yönelik özellikle istismar suçlarında tamamen kapsam dışı bırakılması gerekiyor.

Bakın, sürem az ve Başkan da demokrat bir yapıya sahip değil bu anlamda gerçekten diğer başkanlar gibi.

"Elmalı davası" diye bilinen çocuk istismarı davası ortada; iki kardeş, birisi 7 yaşında daha. Çocuk resmini çizerek anlattı istismarı. Delil aramayın, delil budur işte. Gerçekten çocukların ve kadınların hayatına kastedersiniz diyorum, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)