| Konu: | Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketi Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 98 |
| Tarih: | 30.06.2021 |
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan kanun teklifinin 4'üncü maddesine dair söz aldım. Söz konusu maddeyle şirketin yerine getireceği faaliyetler ve bu faaliyetleri yerine getirirken sahip olduğu yetkiler düzenlenmektedir. Ayrıca, Millî Savunma Bakanlığına ait her türlü taşınır ve taşınmazlardan faydalanabilmesi sağlanmaktadır. Esasında, Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketinin diğer bir çok kamu alanında olduğu gibi adım adım özelleştirilmesinin önünü açan bir tekliftir. Özelleştirmenin şirketlere daha fazla kâr, halka ve emekçiye daha fazla zarar olmaktan başka bir mantığı yoktur. AKP Hükûmeti eline geçen her şeyi kamu kontrolünden çıkartıp dağa taşa kadar satmaya başladı ve bu durum bugün büyük bir yıkımla karşımızda.
Değerli milletvekilleri, bizler geçtiğimiz haftalarda Malatya'nın Doğanşehir ilçesine bağlı Çığlık köyündeydik. Malatya'da maden ocakları zulmüne karşı direnen köylülerle bir araya geldik. Çığlık köyünde tarım arazilerinin sıfır noktasında demir çıkarmak için bir maden ocağı kuruluyor. İşletilmek istenen maden ocağı daha öncesinde devletin teşvikleriyle başlayan organik tarım arazilerinin içerisinde. Maden ocağının sağında solunda, önünde arkasında organik tarım arazileri var ve köylüler "Devlet bize bunun için teşvik veriyor ama organik tarım yaptığımız yere de maden ocağı izni veriyor." diyor. Aybeks Mineral Madencilik tarafından çalışmaları devam ettirilen maden bölgesi için hazırlanan ÇED raporu ise köylünün istememesine ve rıza vermemesine rağmen olumlu olarak düzenlenmiş.
Türkiye'de şu anda 17.400 maden ocağı işletme ruhsatı var ve 17.400 nokta şu anda delinmiş durumda. Bakanlık verilerine göre ise on beş yılda madenlere açılan ormanlık alan 124 bin hektardan fazla; rakamlar, AKP döneminde orman tesislerinin yüzde 170 ve yüzde 200 artış gösterdiğini ortaya koyuyor. Sadece Ağustos 2020'de çoğu orman arazisi olan 9 milyon dönümlük bir alan madenlere tahsis edildi.
Bildiğiniz gibi, geçen sene Meclisten geçen torba kanuna son dakikada yapılan eklemeyle maden şirketlerinin ruhsat alanı dışında da tesis kurmasına izin veriliyor. 2021 yılında yürürlüğe giren Maden Kanunu o günden bugüne 21 kez değiştirilmiş ve kanun her değiştirildiğinde maden şirketlerine imtiyazlar verilmeye devam edilmiş.
Değerli milletvekilleri, maden ocaklarında kurallar uygulanmıyor, çevre güvenliği sağlanmıyor, denetimler yapılmıyor. Maden ocaklarında geleneksel yöntemler kullanılmıyor, daha ucuz ve çabuk olması için dinamitle patlatma yöntemleri kullanılıyor. Bu yöntemlerle su kaynakları kuruyor, topraktaki canlılar yok oluyor, tarım arazileri tahrip ediliyor ve toprak verimsizleştiriliyor. Köylülere ait üzüm bağları, kayısı bahçeleri, sebze bahçeleri demir kırma, eleme ünitesinden kaynaklı ciddi zararlar görmekte, ürünlerin verimliliği düşmüş durumda. Bununla birlikte neredeyse aralıksız olarak tüm şehirlerde maden ocağı var.
Bu yılın mart ayında Malatya'nın Hekimhan ilçesinin Deveci, Başak, Güvenç, Karaköcek ve Aşağısazlıca Mahallelerinin arazilerinde altın, gümüş, demir madeni arama ve işletilmesi için on yıl süreyle ruhsat verilmiş. Hekimhan'da, Yeşilyurt'ta, Arguvan'da, Doğanşehir'de sıra hâlinde maden ocakları var; Malatya âdeta delik deşik edilmiş.
Değerli milletvekilleri, ekolojik sistemin ve doğal olarak tarım arazilerinin bu kadar zarar görmesinin yanı sıra halk sağlığı tehlikeye atılmış durumda. Maden ocaklarından çıkan tozlar hava kirliliği yaratmaya devam ediyor. Pandeminin hâlâ bütün yakıcılığıyla devam ettiği şu günlerde, solunum sistemine ciddi zarar veren bu ocaklarda üretim yapılmaya devam ediliyor. Önce ekinleri, sonra kendileri zehirlenen insanların buradan yavaş yavaş göç ettirilmesine neden olan bu politikalardır. İnsanların ekmek kapısı olan tarım bu şekilde bitiriliyor. Özelleştirmede bu kadar ısrar etmek demek, emeğin, doğanın, insan hayatının bu şirketlere peşkeş çekilmesi demektir. İnsanların yaşam alanlarını tahrip eden, doğayı tahrip eden, halk sağlığıyla oynayan bu maden şirketleri de dâhil özelleştirme politikalarına artık son verilmelidir.
Bu halkın, olduğu yerlerden, toprağından göç etmesine bizler izin vermeyeceğiz. Malatya'da mücadele eden, maden ocaklarına karşı mücadele eden halkın da yanında olacağımızı ve tüm maden ocaklarına da karşı aynı mücadeleyi yürüteceğimizi bir kez daha buradan ifade ederim.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)