| Konu: | Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketi Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 98 |
| Tarih: | 30.06.2021 |
MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 275 sıra sayılı Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketi Hakkında Kanun Teklifi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu görüşülmekte olan teklif bir kamu iktisadi teşebbüsü yani iktisadi devlet teşekkülü olan Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun yapısal dönüşümüyle ilgili. Bu dönüşümün gerekliliğini, yapılış şeklini ve statü değişikliğini doğru anlayabilmek için öncelikli olarak kurumun tabi olduğu mevzuat hükümlerini ve mevzuata bağlı statüsünü iyi anlamak gerekir.
Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum: Dört yıl bir KİT Genel Müdürlüğü yapmış milletvekili olarak ve beş yıldan daha uzun süre de KİT Komisyonunda görev yapan bir Meclis üyesi olarak şunu ifade edeyim ki aslında mevzuatımızda kamu iktisadi teşebbüsleriyle ilgili bir tanımlama yoktur. Bu amaçla, kamu iktisadi teşebbüsü nedir, kriterleri nedir, kime, neye göre "kamu iktisadi teşebbüsü" adını vereceğiz, hangi kurul, kurum ya da kuruluş bu statüde olacak; bunlar karmakarışık olmuş. Biraz, belki de bugün, iki gündür burada yaptığımız tartışmaların önemli bir sebebi de bu mevzuatların karışıklığıyla alakalıdır. Örneğin hep şu tartışılıyor, deniyor ki: Bu düzenlemeyle birlikte, AŞ olmayla birlikte Makine ve Kimya Endüstrisi kurumu Sayıştay denetiminin dışına çıkarılacak.
Değerli arkadaşlar, kamu iktisadi teşebbüsleriyle ilgili, Anayasa'mızın 165'inci maddesinde denetim konusu ele alınmış, "Kamu iktisadî teşebbüslerinin denetimi" başlığı ve burada da "sermayesinin yarıdan fazlası kamuya ait olan kuruluşlar" diye bir tanımlamayla geliyor, bunlarla ilgili denetimin yasayla ilgili düzenlenmesi gerektiğini emrediyor. Buna bağlı olarak 3346 sayılı kamu iktisadi teşebbüslerinin ve fonların Türkiye Büyük Millet Meclisince denetlenmesine ilişkin bir kanun çıkarılıyor. Bu kanun da Anayasa'daki gibi "sermayesinin yarısından fazlası" tanımlamasıyla bu iktisadi kuruluşların denetiminin yapılacağını ve o kanunda, aynı zamanda KİT Komisyonunun nasıl kurulacağını ve nasıl çalışacağını, denetim süreçlerini, prosedürlerini anlatıyor.
Yine, aynı şekilde, 6085 sayılı Kanun yani Sayıştay Kanunu'nu, orada da Sayıştay denetimine tabi KİT'lerle ilgili bazı belirlemeler var. Değerli arkadaşlar, burada "KİT nedir?" ya da "Kamunun payı bir ortaklıkta ne kadar olursa KİT olur?" şeklinde kesin bir tanımlama yok ama Anayasa'daki tanımlamadan hareket edecek olursak, denetimle ilgili "yarıdan fazlası" diyor. Bunları bir kenara koyalım, bunlar denetimle ilgili yani dikkat ederseniz hem Anayasa 165 hem Sayıştay Kanunu hem de bu amaçla düzenlenmiş olan kanuna dayanarak Türkiye Büyük Millet Meclisince yapılacak denetim, denetim konusuyla alakalı düzenlemeler var. Şimdi bir de 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname var; bunlar da KİT'lerle ilgili, KİT'lerin kuruluşu, yönetimi, işleyişiyle alakalı. Hep bu konuşulur, şimdi buraya baktığımızda, burada KİT'lerle ilgili tanımlama, birincisi iktisadi devlet teşekkülleri -ki ticari faaliyetlere göre, ticari esaslara göre faaliyette bulunur- ikincisi kamu iktisadi kuruluşları. Bunlar da biliyorsunuz kamuda tekel niteliğindeki faaliyetleri yürütenler veya kamu yararına çalışan kuruluşlardır, kamu iktisadi kuruluşlarıdır. Bunların ikisinin toplamına kamu iktisadi teşebbüsü yani KİT diyor ama ikisinde de tanımlaması yüzde 100 kamu ortaklığı arıyor. Şimdi KİT statüsünde 233'e tabi olabilmek için yüzde 100 kamu ortaklığı ama denetim açısından bakınca "yüzde 50'nin üzerinde" olması deniyor.
Değerli arkadaşlar, uzatmayayım ama şunun altını çiziyorum: Bu düzenlemeyle birlikte -gerekçeleri burada izah edildi, bununla ilgili çalışmalar yapıldı, brifingler sunuldu, tekrar bunlara girmeyeceğim ama- şunu ifade edeyim ki burada 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin dışına çıkarılması yani Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun 233 sayılı KİT'lerin kuruluşu, düzenlenmesi, işleyişi, yönetimi vesairelerle ilgili kanun hükmünde kararnamenin dışına çıkarılması, denetimin dışına çıkarıldığı anlamına gelmez çünkü Anayasa'nın 165'inci maddesi, yine 3346 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisince KİT'lerin denetimiyle ilgili yasa ve 6085 sayılı Sayıştay Yasası açık, ortada. Yani bunlar bu şekilde, açık bir şekildeyken... Hatta bir örneği de ASFAT AŞ, şu anda yine Millî Savunma Bakanlığına bağlıdır, önümüzdeki dönem -normal prosedürü tamamladı- KİT Komisyonuna denetim maksadıyla, Meclis denetimi maksadıyla gelecek. Yani burada Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun da bu mevzuat hükümlerine göre yine KİT Komisyonuna denetim maksatlı olarak gelmesi gerekecek, sadece 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin dışına çıkarıldı. Bunun adına özel statülü KİT diyebilirsiniz, başka şey diyebilirsiniz. Denetimle ilgili burada başka herhangi bir aksaklık, aksilik söz konusu değil.
Yine, ikinci önemli bir tartışma konusu özelleştirmeyle alakalıydı. Zaten KİT statüsünde olduğu için KİT'lerin her zaman, gerekli görülmesi hâlinde özelleştirilmeleri ya da Özelleştirme İdaresi Başkanlığına devri söz konusuydu. Ancak, bu Kurum özelliği gereği, stratejik olması gereği, burada da bu kürsüden de hakikaten tüm partilerimizden burada konuşan milletvekillerimizin de ifade ettiği gibi, yani devletimizin, milletimizin göz bebeği olan stratejik bir kurum. Bunun satılmasını, devredilmesini, özelleştirilmesini kimse istemiyor. E, doğrudur; bizim de Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu anlamda özelleştirilmesini uygun görmediğimiz stratejik kurumların başında geliyor. Kaldı ki 2000 yılında bu Kurum, Makine Kimya Endüstrisi Kurumu 11 hatta 19 tane fabrikasıyla birlikte daha önce Sanayi ve Ticaret Bakanlığına bağlıydı. O dönem, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Milliyetçi Hareket Partisinin de içinde bulunduğu 57'nci Hükûmette, Milliyetçi Hareket Partisinin sorumluluğunda olan bir bakanlıktı. O dönem, Milliyetçi Hareket Partisi bu Makine Kimya Endüstrisi Kurumunun Millî Savunma Bakanlığına devrinin yapılmasına olur verdi, onay verdi; bu Kurumun özellikle güvenlik kurumlarımızla, Millî Savunma Bakanlığımızla, TSK'yle yakın, birlikte çalışmasının çok ciddi katkılar getireceğine inandığı için. Bugün de bu gelen tekliften bunu anlıyoruz. Yani bu gelen teklifle birlikte Makine Kimya Endüstrisi Kurumu özellikle millî savunma alanında -ki sivil alanda da önemli çalışmaları olan bir kurumumuz- burada, bu çalışmalarını daha ileri götürmek istiyor.
Değerli arkadaşlar, aslında burada, çok fazla bir şey yok "AŞ" kelimesine takıldık, ya, bu kadar da yapmayalım yani. Hepimizin parti programında "Serbest piyasa ekonomisi." diyor, "Özelleştirmeye karşı değiliz." diyoruz ama kaç gündür burada "AŞ tu kaka. AŞ tu kaka." Yani bu memlekette 150 bin, 160 bin AŞ var yani milyonlar var, bunun ortağıydı, çalışanıydı...
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Devleti özelleştiriyorsunuz.
MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) - Ya, lütfen, ben burada siyaset yapmıyorum.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Devleti özelleştiriyorsunuz.
MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) - Ben siyaset yapmıyorum. Özelleştirilme yapılmayacağına dair burada, yasada hüküm var, bırakın özelleştirmeyi "İşletme hakkının devri bile yapılamaz." diyor, bırakın onu "Kiraya bile veremez." diyor. Dolayısıyla, o anlamda, eğer dediğiniz anlamda bir özelleştirme...
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Kanunu niye getiriyorsunuz?
MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) - Bir dinleyin, lütfen! Dinleyin, itirazınız varsa söylediklerime, itiraz edin.
Burada "AŞ" kelimesine karşı çıkıyoruz ama niye çıktığımızı bilmiyoruz.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Niçin özelleştiriyorsunuz?
MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) - Biz, bugün burada hepimiz serbest piyasa ekonomisini savunuyoruz, "liberal ekonomi" diyoruz, "serbest ekonomi" diyoruz ama serbest ekonominin önemli kuralları...
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Bırakın olduğu gibi kalsın. Nasıl milliyetçilik bu!
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Niye bağırıyorsunuz?
MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) - Bakın, Sayın Vekilim, bu konuları çok iyi bilen Sayın Vekilim bile itirazınıza dayanamadı artık çıkıyor.
Dolayısıyla, itirazınızı serbest piyasanın önemli kavramlarını ciddi bir şekilde tu kaka olarak ilan ederek yapıyorsunuz, ben bunu anlatmaya çalışıyorum yani anonim şirketler de tu kaka değil. Yani bu o kadar... Belki içinizde de anonim şirket sahipleri vardır. Burada anonim şirket olması hiçbir şeyi değiştirmiyor; sadece, kurumun sunduğu konu ve alanlarda daha hızlı karar almalarında, piyasayla rekabet içerisindeki çalışmalarında daha kolaylık sağlanmasında, o yönde bir katkıda bulunacak.
Değerli arkadaşlar, bakın, AŞ olması konusunda ve getirilen, bugün önümüzdeki teklifte bazı muafiyetler var. Kamu iktisadi teşebbüslerinde 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin getirdiği bazı kısıtlamalar dolayısıyla veya diğer yasalardan gelen bazı kısıtlamalar dolayısıyla, kamu hizmeti de gören bu kurumlar zaman zaman muafiyet isterler. Ben Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürüyken piyasaların regülasyonunu yapabilmek için zaman zaman gümrüksüz mısır, gümrüksüz buğday, arpa ithalatı yapma yetkisi isterdim ve bu yetkiyi alırdım. Nitekim bu Kurumda da zaman zaman kamu hizmeti, savunma sanayisi alanında yaptığı bazı önemli ve özellikli hususlarla ilgili muafiyetler almışlardır; bunlar konjonktürel olarak olmuştur, sınırlı olmuştur, kesikli olmuştur. Şimdi diyorlar ki: Biz burada özel bir şey istemiyoruz. Hurdalarla ilgili muafiyet zaten vardı, bunları bir yasada topluyoruz. Personelle ilgili, personel rejimiyle ilgili -çünkü personel de 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye tabi, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname 657'ye atıfta bulunur, bunların da getirdiği sınırlamalar var- yani "'World class' dünya çapında bir rekabet yapılacaksa, daha ileriye gidilecekse, savunma sanayisi konusunda, teknolojik alanda, diğer alanlarda eğer bir şeyler yapılacaksa mevzuatın engellememesi gerekir." diyorlar. Denetim yine devam ediyor.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Tank Palet'te olduğu gibi mi?
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Motor yok, motor.
MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) - Özelleştirme yok. Burada açık olarak -daha ne yapılacak- kanunda denmiş ki "Bırakın özelleştirmeyi, burada işletme hakkını bile devredemezsiniz, satamazsınız." Daha önceki hâlinde böyle bir şey yoktu.
Ben hepinize bu vesileyle teşekkür ediyorum. Sadece yöneticilere bu süreçte personelle ilgili, evet gerekli tedbirler alınmış, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu konuda yapılacak düzenlemelerde, uygulamalarda herhangi bir mağduriyetin yaşanmaması konusunda dikkatli olunması hususunu tekraren ifade ediyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)