| Konu: | CEZA MUHAKEMESİ KANUNU İLE CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 57 |
| Tarih: | 24.01.2013 |
REŞAT DOĞRU (Tokat) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 365 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 7'nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bu 365 sıra sayılı Tasarı'nın ilk iki maddesi hariç diğerlerini kabul ediyoruz. Onlar halkın istekleri doğrultusunda gelen maddelerdir ancak ilk iki maddesini halkın istekleri doğrultusunda değil de dayatmayla ilgili olmasından dolayı kabul etmiyoruz, ona muhalefet yapıyoruz. Vermiş olduğumuz önerge de 7'nci maddenin daha iyi işlemesi ve bu noktada "ödeme gücü olamayan çocukların" ibaresinin eklenmesiyle ilgilidir, önergemiz bu minvaldedir.
Sayın milletvekilleri, on bir yıllık bu AKP iktidarında ülkemizin birçok meselesi çözülmemiş, karmakarışık olmuş, içinden çıkılmayacak bir konuma da getirilmiştir. Bunlar içerisinde en önemlisi, PKK terör örgütü ve bölücülükle ilgili sorundur. 2002 senesinde neredeyse durma ve yok olma aşamasına gelmiş bir PKK terör örgütü, bu zaman sürecinde tahayyül bile edemeyeceği mesafeler almıştır. Önce PKK, kimlik sorununun kabul edilmesini istemiş, bunu kabul ettirmiştir; sonra devlet eliyle ana dilde televizyon kurulması, üniversitelere bölümler açılması istenmiş, bunda da başarılı olunmuştur. Şimdi de "ana dilde yargılanma hakkı" diyerek çok önemli bir mesafe alınmaktadır.
Ana dilde yargılanma ihtiyaçtan yapılan bir düzenleme değildir. Dün Bakana sormuş olduğumuz sorulara zaten bu yönde çok fazla kabul edilebilir bir cevap vermemiştir. PKK'nın AKP'ye bir dayatmasıdır. AKP artı BDP ittifakıyla da bu kanunu, bu maddeleri çıkartıyoruz. Ancak unutulmaması gereken, getirilmeye çalışılan bu konudaki ana dilde yargılama hakkı Anayasa'ya aykırıdır çünkü Anayasa'nın 3'üncü maddesinde "Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir." amir hükmü vardır.
Tabii, insan, hâliyle kendi kendine soruyor acaba bundan sonraki aşama nedir diye. Tabii ki biz bunu biliyoruz. Bundan sonraki aşama federasyon, özerklik ve daha sonra da -kendileri söylemeseler bile- Türkiye'nin bölünmesi ve bağımsızlık olacaktır.
Sayın milletvekilleri, Türkiye'nin meseleleri çok büyüktür ancak hükûmet inanılması güç teşhis ve tespit hataları yapmaktadır. Bu nereye kadar devam edecektir? Unutulmaması gereken şudur ki bu ülke kolay bir şekilde vatan olmamıştır. Analarımızın akan gözyaşlarının, şehit kanlarının yerde kalmasının hesabı nasıl sorulacaktır? Şehitlerimizin kemikleri sızlamaktadır. Geçmişte Habur Sınır Kapısı'nda terör örgütü elemanları bir kahraman edasıyla ülkemize girerken nasıl yüreklerimiz yanmış, hep beraber kahrolmuştuk. Daha onun hesabı sorulmadan şimdi de PKK terör örgütüne teslimiyetin bir sonucu olarak başka bir konuyla karşı karşıyayız. Yanlışlar almış başını gitmektedir. Bu yanlışlara çanak tutma, ortam ve zemin hazırlama acaba ne zaman sona erecektir? "Dokunulmazlıklar kaldırılmalıdır. İdam cezaları geri getirilmelidir." denilirken nereden nereye gelinmiştir, bunu herkes ama herkes görmelidir.
Sayın milletvekilleri, "İyi şeyler olacak" denilirken gelinen noktalar çok düşündürücüdür. Terör azmış, kardeşliğimiz ağır hasar almıştır; katil Apo ile Kandil'le görüşmeler devam etmektedir; PKK talepleri bir bir yerine gelmektedir; ocaklar kararmaya, feryatlar yükselmeye devam etmektedir. Bütün bu olanlar milletimizi üzmekte, karamsarlığa itmektedir. Artık etnik temelli bölücülüğü sonlandırmak gerekmektedir. Türk milleti ortak paydasında, Türk vatanı müşterek zemininde, Türkiye çatısı altında dün olduğu gibi yarın da öbür gün de beraber yaşama, istek ve arayışında olan herkesle kaynaşmaktan, kucaklaşmaktan hiçbir suretle geri durulmamalı, vazgeçilmemelidir.
Sayın milletvekilleri, dün Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalayarak yok etmek isteyenler bugün de Türkiye Cumhuriyeti'ni yok etmek istemektedirler. Sevr'de yarım kalan hesaplar millî iradeyi tek başına temsil eden iktidar tarafından on yıldan beri çöküş ve çözülme programları ile neredeyse tamamlanmaya çalışılmaktadır. Türk milleti, hazmettire hazmettire zehirlenerek tasfiye edilmeye çalışılmaktadır. Bugün zalimler, bölücüler, hainler dayanışma içerisinde yüce Türk milletinin her türlü değerine saldırmaktadırlar ancak unutulmaması gereken, büyük Türk hükümdarı Oğuz Kağan'ın asırlar önce tarihe not düştüğü "Üste gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe senin ilini ve töreni kim bozabilir." bu düstur unutulmamalıdır.
Kimse heveslenmemelidir, Milliyetçi Hareket Partililer, ülkücüler ve Türk milliyetçileri oldukça yüce Türk milletinin birliğini ve dirliğini kimseye bozdurmayacak bu cennet vatanımızı böldürmeyeceğiz. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.