GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:103
Tarih:14.07.2021

HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Sayın Başkan, Sayın Meclisi selamlıyorum.

Türkiye'de 2 tane güzel deyim vardır: "İki kulağı tıkalı olmak." ya da "Bir kulaktan girer, diğerinden çıkar." Üç yıldır şunu gördüm: Askerlikte denirdi "Mantığın bittiği yerde askerlik başlar." aslanın fareleştirildiği kurum olarak değerlendirilirdi. Şimdi, şunu görüyoruz: AKP Hükûmeti söylenen her şeye kulağını tıkıyor, duymuyor; ne anlatırsak anlatalım boştur. Ancak, şunu görüyoruz, geldiğimiz aşama itibarıyla iktidar şunu söylüyor: "Biz hepimiz aynı gemideyiz." Bu gemi batmak üzere. Bu, halkın gemisi, sizin geminiz değil; batarsa halk batar, batırıyorsunuz. Sizler kaçarsınız, Yeni Zelanda'ya mı gidersiniz, Çin'e mi gidersiniz onu bilmiyoruz ama kaçamazsanız da hesap verirsiniz.

Einstein'ın şöyle bir sözü var: "Aynı şeyleri tekrar ederek farklı sonuç alacağına inanmak aptallık ya da deliliktir." Bakınız, kırkyıldır aynı şeyleri deniyorsunuz, bir yıl değil, iki yıl değil; kırkyıldır Kürt meselesi hakkında aynı şeyleri söylüyor, aynı şeyleri deniyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, ben üslup konusunda son derece hassas birisiyim. Burada her türlü hakaretin yapıldığını gördük, üzüntü duyuyorum her zaman. "Değerli" "sayın" kelimelerini kullanmayacağımı söylemiştim ama protestonun da bir işe yaramadığını görüyoruz maalesef çünkü AKP Hükûmeti her türlü değişime tıkalı olduğu için ben protestomu da geri alıyorum.

Bizim önemli şeyler üzerinde durmamız gerekiyor. Bugün bir fıkrayla başlamak istiyorum. Günün birinde sel köyün değirmenini almış, binasını almış; köylüler değirmenin taşlarını bulmak için uğraşıyorlar çünkü taş bulmak her zaman kolay olmuyor. Gencin birisi tahtadan küçücük bir parça olan çakçağı bulmuş, demiş ki: "Bulduk, bulduk, bulduk..." Yaşlı bir adam demiş: "Ne buldun?" "Çakçağı." demiş. "Ev gitmiş, taşlar gitmiş, sen çakçakla uğraşıyorsun."

Değerli arkadaşlar, AKP Hükûmeti Kürt sorununu ve demokrasiyi algılayamadığı için Türkiye'yi bitirdi. Biz burada çakçakla uğraşıyoruz. Niye uğraşıyoruz? Çünkü demokrasi yok, hukuk yok, özgürlükler rafa kaldırılmış; işsizlik, ekonomi, ne dersen her şey çökmüş; biz kalkmışız, faşizmin ve tek adam rejiminin var olduğu yerde kırıntıların peşinden koşuyoruz. Demokrasi ve Kürt meselesi çözülmeden Türkiye'nin hiçbir sorununu çözmek mümkün değil; bu zihniyetle de hiç çözülmez çünkü görüyoruz, en basit bir şeyde sokaktaki vatandaşın çok çok gerisine düşme vardır, bir ahlaki çürüme vardır. Dolayısıyla, bizim işimizin zor olduğunu biliyoruz ama şuna inanıyoruz: Sona doğru geliyoruz, bunu düzelteceğiz.

Biz 1971'de Türk-Kürt kardeşliği yaparak Anadolu'yu hep birlikte yurt edindik. Selâhaddin Eyyubi'yle Haçlı Seferlerini durdurduk. 16'ncı yüzyılın başında Osmanlı Kürt beylikleriyle birleşerek imparatorluğun genişlettiği, Birinci Dünya Savaşı'nda, Kürt-Türk ittifakıyla Amasya Millî Tamimi'yle Misakımillî kuruldu. Bugünkü Rojava, bugünkü "güney Kürdistan" dediğimiz alanlar Misakımillî'nin içindeydi. Birlikte kurtarmaya çalıştık, birlikte mücadele ettik ama Lozan öncesinde Rojava'yı Fransa'ya verdiniz, güney Kürdistan'ı İngilizlere verdiniz. Sonra da isyanlar başladı, Şeyh Sait, bilmem, Ağrı neresi... Bugüne kadar bu çatışmalar devam ediyor. Kürt sorunu öyle basite alınacak...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım efendim.

HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) - Efendim, geçmişte ne deniliyordu? Geçmişte anarşistlerin, daha öncesinde şakinin, eşkıyanın; daha sonra solcular için komünistin, bugün de terörün arkasına sığınarak işi geçiştirmeye çalışıyorsunuz. Oysa tarih öğreticidir, ta Osmanlı Dönemi'nden beri var olan bir sorunu görmezden geliyorsunuz. İktidar için, oy için İmralı'ya da gittiniz, Oslo'ya da gittiniz, Kandil'e de insanları gönderdiniz. Şimdi, Erdoğan gitmiş bir cümle Kürtçeyle tekrar Kürtleri kazanmak ve oy almak için Kürt meselesini güya yeniden ele alacak. O hikâye sizin açınızdan bitmiştir, bizim açımızdan da bitmiştir. Sizde ne o irade var ne o yürek var ne o anlayış var.

O açıdan, biz sizden bir şey beklemiyoruz, tek beklentimiz şu: Bir an önce bu halkın sırtından inin ve yolcu olun. Yeni gelecek zihniyetle yeni bir sayfa açacağız.

Sizleri tekrar selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)