GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:103
Tarih:14.07.2021

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, dünyanın en güzel ülkesinde yaşıyoruz, dünyanın pek çok yerini görmüş birisi olarak size bunu söylüyorum ve dünyanın en derin tarihinden birinin mirasçısıyız değerli arkadaşlar. Dünyanın en güzel yemeklerine sahibiz. Derin bir tarihimiz var, derin bir hikâyemiz var, çok güzel bir ülkemiz var. Böyle bir ülke dünyada turizmde 1'inci olmalı, kişi başına turizm gelirinde 1'inci olmalı, bütün dünya yurttaşları öncelikle Türkiye'nin hikâyesini görmeye gelmeli ve burayı yüksek bedellerle gezmeliler ve yurttaşlarımıza refah sağlamalılar. Oysa, biz, kişi başına turizm gelirinde Avrupa'nın sonuncusuyuz arkadaşlar, sonuncuyuz bakın. Yunanistan'a bir turist gidiyor, 2-3 bin euro harcıyor, bize geliyor 400-500 euroya tatil yapıyor. Neden? Çünkü bu derin hikâyemize sahip çıkmıyoruz değerli arkadaşlar. Sanki Göbeklitepe bizim değilmiş gibi davranıyoruz. Sanki Truva'nın hikâyesini uzaydan gelenler yapmış gibi davranıyoruz. Sanki Hitit şehirlerini birileri gelmiş yapmışlar ve bu topraklardan sürülmüşler gibi davranıyoruz. Oysa, arkadaşlar, bunlar bizim hikâyemiz. Siz hikâyemizi dar bir paranteze soktunuz. Sanki buraya yalnızca Orta Asya'dan birileri gelmiş ve geri kalanlar yok olmuş gibi davrandınız; o hikâyeye, o paranteze sokmaya çalıştınız. Bu yüzden de bu derin hikâyemize sahip çıkmadınız. Bu derin hikâyeye sahip çıkılmadığı için de arkadaşlar, o hikâyenin kültürel mirasına da sahip çıkılmadı, o hikâye yağmalandı, kültürel miras yok sayıldı, yıkıldı.

Değerli arkadaşlar, bakın, az önce Rıdvan Turan arkadaşımız da söyledi, yalnızca Hitit'in hikâyesini, Göbeklitepe'nin hikâyesini, Truva'nın hikâyesini bütün dünya merak ediyor ama sanki, o bizim büyük büyük dedelerimizin hikâyeleri bize ait değilmiş gibi davrandığınız zaman, işte, buraya turist olarak gelecekler de o hikâyeyle ilgilenmiyorlar. Neye geliyorlar? Bir hafta boyunca gel, yat, kalk, ye, iç, 200-300 euro ver, uçağına da bin git; bu hikâyeyle ilgileniyorlar.

Değerli arkadaşlar, tek satabildiğiniz şey ucuzluk. Bakın, Turizm Teşvik Yasası diye getirdiğiniz şeyi duyduğum zaman içim cız etti, niye biliyor musunuz? Ben 49 yaşındayım ve çocukluğumda babamla mütevazı anlamda arabaya binip Ege sahillerini gezerdik. O inci gibi koyları gördü bu gözler ama şimdi gittiğimde ben ağlıyorum, bakmak dahi istemiyorum çünkü hepsi betona gömüldü, hepsi de Turizm Teşvik Yasalarıyla oldu değerli arkadaşlar. O güzelim koylar, o inci gibi koylar betona gömüldü; Antalya, Muğla betona gömüldü değerli arkadaşlar. Eğer başka herhangi bir şekilde değerlendirilebilseydi, şu anda elde edilen gelirin 10 misli gelir elde ederdi Antalya, Muğla ama şu anda o betonu kimse görmek istemiyor değerli arkadaşlar.

Ben Antalya'dan, Muğla'dan bahsetmek de istemiyorum; ya, biraz da ülkenin doğusuna bakalım, vekili olduğum Diyarbakır'a bakalım. Diyarbakır Sur'un hikâyesine, Diyarbakır'ın beş bin yıllık tarihine 5 milyon turist getirebilirdik ama Diyarbakır Sur yerle bir edildi. "Diyarbakır'ı Toledo yapacağım." diyenler Diyarbakır'a F tipi cezaevi yaptılar. F tipi cezaevi modelini getirip Sur'un içine koydular, onu kim görmek isteyecek acaba? O daracık canım sokakları yerle bir ettiniz, o binlerce yıllık tarihi yerle bir ettiniz, yerine beton döküp üstüne bazalt taş yapıştırmaya çalıştınız. Kim görmek ister bu hikâyeyi değerli arkadaşlar? Ya, Van Edremit'i gören var mı içinizde bilmiyorum, Van vekilleri görmüştür, cennetten bir köşe değerli arkadaşlar, Arshile Gorky'nin köyü, Arshile Gorky'yi bilirsiniz, dünyanın en meşhur ressamlarından biri. Binlerce yıllık bir Urartu höyüğü var orada, büyülü bir mekân. Oraya zamanla Ermeniler de kiliselerini yapmışlar, medeniyetlerini kurmuşlar, bir de mezarlık yapmışlar. İşte, o Urartu höyüğünün, Ermeni kilisesinin, mezarlığın üzerine bir tuvalet yapıldı ve kafe yapıldı. Dört yıldır Turizm Bakanlığına söylüyorum -bakın, Bakan Yardımcısı burada- dört yıldır o tuvaleti yıktıramıyoruz. Başka bir medeniyetin elinde olsa yani iyi insanların elinde olsa 5 milyon turist getirir bu hikâyeye, o hikâyeye sahip çıkar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

GARO PAYLAN (Devamla) - Ama hikâye Ermeni'nin olunca, hikâye Urartu'nun olunca bu hikâyenin üzerine tuvalet yapıyorsunuz ve değerli arkadaşlar, büyük bir saygısızlık yapıyorsunuz.

Bu ülkenin Türk'üyle, Kürt'üyle, Ermeni'siyle, Süryani'siyle, Rum'uyla çok derin bir hikâyemiz var, kültürel mirasımız var. Bu kültürel mirasımıza sahip çıkmak için bugün yaşayanlar olarak birbirimize sahip çıkmalıyız, birbirimize saygı göstermeliyiz. Biz, birbirimize saygı gösterirsek başkaları da gelip bizim hikâyemizi paylaşır ve bu ülkeye refah getirir.

Dolmabahçe Sarayı'nın mimarı benim adaşım Garabet Balyan. Geçen gün, Dolmabahçe Sarayı'na beni bir taksici götürdü, sohbet ediyoruz "Ya, adın ne?" "Garo" "O nasıl isim öyle?" dedi, "Ben Ermeni'yim." dedim, "Ağabey, estağfurullah." dedi. Şimdi, bana "Estağfurullah." diyen bir taksici Dolmabahçe Sarayı'na turisti götürürken ne hikâye anlatabilir arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın efendim.

GARO PAYLAN (Devamla) - İşte, bu toprakların çok kimlikli, çok kültürlü hikâyesine sahip çıkmadığımız sürece, turizmde de istediğiniz teşvik yasasını çıkarın, bu ülkeye ancak "Bir hafta yat kalk, ye iç, sana 400 euroya, 300 euroya tatil yaptırırım." diyebileceğiniz turist gelir. O turiste çalışan emekçiler de ancak asgari ücretle çalışırlar. Yunanistan'daki emekçi 20 bin, 30 bin lira maaş alırken buradaki emekçi 2 bin liraya yabancı, ucuz turistlere hizmet etmek durumunda kalır. Bu durumu değiştirmek için turizm teşvik yasalarından vazgeçelim, bu ülkenin barışını sağlayalım değerli arkadaşlar.

Bakın, yarın OHAL yasası gelecek, OHAL'i üç yıl daha uzatacaksınız. İki yıl önce, pandemiden önce Hollanda'da bir taksiye bindim, taksici şunu dedi bana: "Her yıl Türkiye'ye tatile gelirdim. Türkiye'nin hikâyesini paylaşıyordum ama artık Türkiye'yi bir diktatör yönetiyor, ben bir diktatörün yönettiği bir ülkeye gelmem." İşte, bu durumu değiştirmemiz gerekiyor değerli arkadaşlarım.

Hepinize saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)