| Konu: | Adalet sisteminde yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 105 |
| Tarih: | 17.07.2021 |
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve sevgili halkımız; ben, en başta, nerede kalmıştık diye sormak istiyorum. (HDP sıralarından alkışlar) En son, 17 Mart günü burada hukuksuz, siyasi bir karara karşı direniyorduk, arkadaşlarımızla beraber direniyorduk. Çok net hukuksuz bir karar vardı karşımızda ve biz de Meclisin onurunu korumak, halkın iradesini korumak için burada adalet nöbetine başlamıştık. Bizi engellemeye çalışıyorlardı ama biz kuşatıcı ve sabır dolu sloganları haykırıyorduk. "Yaşasın halkların kardeşliği!" diyorduk. "..." (x) "Direnmek yaşamaktır!" diyorduk. "..." (xx)
Şimdi, bu kelimelerin Türkçesi de Kürtçesi de çok güzeldir arkadaşlar. Ben Kürtçesini öğrendim, size de tavsiye ederim, hem öğrenin hem de yaşayın. Ben halkın vekiliyim, beni bu kararlar vekilliğimden aldı, zindana attı. Tam doksan altı gün ben Sincan 2 No.lu F Tipi Cezaevinin zindanındaydım, tecrit altındaydım ama asıl cezalandırılan halktı, ben vekilim, asıl olan halktı. O zindanda ben bu baskılara ve hukuksuzluğa yenilmedim. O zindanı ben bir "Yusuf okulu" olarak gördüm, "Medrese-i Yusufiye" olarak gördüm, bir "Yusuf okulu", bir "Yunus okulu", bir "direniş okulu" olarak gördüm. Çok makaleler yazdım orada, biliyor musunuz? Onlardan birinin adı "Zindanda Özgürleşmek"ti. Neden? Çünkü ben hak, hukuk ve adalet peşindeysem zindanda olsam bile özgürüm ama siz hırs, gurur, kibir ve iktidar peşinde ve mafyayla kol kolaysanız dışarıda olsanız bile zindandasınız; bunu unutmayın.
Bakın, değerli arkadaşlar, bu tarihî bir hadisedir, tarihî bir yanlıştır ve halkın gücüyle ben tekrar geri döndüm. Şimdi, bakınız, öyle bir şey oldu ki, 90 bin kişinin oyuyla Kocaeli'den geldim ve 84 milyonun vekili oldum. Biz bu yanlışa karşı direndik, direndikçe diriliyoruz. Burada da söylemiştik; haklıyız, bundan dolayı güçlüyüz, bundan dolayı kazanacağız ve bundan dolayı da korkmuyorum demiştim. İstediğiniz kadar zindanlara atın, başka şeyler yapın, sonuna kadar da bu yolda yürümeye devam edeceğiz. Benim cezalandırılmamın nedeni T24'teki bir yazıydı, bir haber sitesinde herkesin gördüğü, hâlen de yayında olan bir haberi ben "retweet" ettim diye cezalandırıldım ama bakın, başkası cezalandırılmadı ve yerel mahkeme iki buçuk yıl bana ceza verdi. Akıl alacak bir karar değildi, zerre kadar hukuk varsa istinafta bozulur dedim ama o zerre de yokmuş, istinaf da onadı. Ya, herhâlde bir küçücük zerre vardır, Yargıtaya bir bakalım dedik. Yargıtayda da 1'e karşı 4 oyla onandı karar. Yargıtayın bir hâkimi -hakkını yemeyelim, 16 sayfalık bir hukuk manifestosu yazdı, müthiş bir metindir; okuyun lütfen, her okuyan hukukçu böyle söyledi- "Bu karar yanlıştır, bu kişinin hiçbir suçu yok." diyordu. O hâkim Enis Berberoğlu kararına da itiraz eden hâkimdi çünkü bu karar siyasi bir karardı, yargıyı etkileyen siyasi bir durum vardı ortada. Neden? Çünkü ben birçok ihlale karşı çıkmıştım bu Mecliste; Kürt meselesine, helikopterden atılan Kürtlere, KHK'lilere yapılan soykırıma, cezaevi ihlallerine, işkencelere, insan kaçırmalarına. Ve en son, hepiniz biliyorsunuz, aralık ayında bir konuşma yapmıştım, çıplak aramayı anlatmıştım; Türkiye gündemi olmuştu, iktidar tüm gücüyle bana hakaretler yağdırmıştı ama başaramamıştı. Herkes burada gelip "Çıplak aramayı ben de yaşadım." diye anlatmıştı ve sonrasında ne oldu? Aradan sadece bir ay sonra Yargıtay cezamı onadı. İki üç yılda ancak Yargıtayda sırası gelecek cezam bir yıl içinde onanıverdi. Ardından, burada biz adalet nöbetine başladık, çıktık partimizin grup toplantı odasına, dört gün orada nöbetimize devam ettik. Ben bir sabah namazı vakti -namazını kılan bir insanım, saatimi kurdum- lavaboya gittim ve WC'den çıktım ki ne göreyim? Onlarca Meclis polisi beni kamerayla çekiyor. Ben abdest alacağım, pijamalı, terlikliyim; onlarca polis beni çekiyor. Yani ne yapıyorum?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - O an, işin doğrusu şöyle bir şey oldu, bakın, benim açımdan önemli; polislere baktım ve dedim ki: Ya, acaba namazımı iptal mi etsem? Sonra içimdeki ses dedi ki: Hayır, sen namazını kılan bir insansın, polis gördün diye namazını bırakma. Abdestimi aldım; müsaade edin, iki dakika namazımı kılayım, sonra sizinle birlikte gidelim dedim ama o Meclis polisleri kolumdan tutarak, beni çekiştirerek götürdüler, darbettiler. Bilmiyorum nasıl yüzüme bakacaklar? O Meclis Başkanı nasıl böyle bir emir verdi? Ve biz karakola gittik ki bizi oraya götürme gerekçesi olan sahte bir video vardı, güya ben bazı sloganlar atmışım. Bir saat içinde o videonun sahte olduğu ortaya çıktı ama koca Meclis Başkanlığı 10 polise imza attırdığı bir tutanakla, sahte bir videoyla hakkı yenilmiş bir vekili derdest edip karakola götürtmüştü; üç saat orada pijamayla kaldım ben, terlik ve pijamayla. Bu Meclisin vekiline yapılıyor bu arkadaşlar ve ardından Genel Merkezimizde devam ettim; on beş gün adalet nöbetine devam ettim ve evimde beklemeye başladım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Selamlama yapsın Başkanım.
BAŞKAN - Cezaevi hakkından bir dakika süre daha veriyorum.
Buyurun.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Evime gelen polis, bakın, daha önce işkencesini burada anlattığım, ifşa ettiğim bir polis, Abdülkadir Türkyılmaz -153482 sicil numaralı bir polisi evime yollamışlar beni gözaltına almak için- bana darp, hakaret, küfür yaptı. Polis arabasında ona dedim ki: Bakın, ben haramilikle halkın vekilliği elinden alınmış bir kişiyim, yarın öbür gün hukuk önünde bunun hesabını sorarım. "Bizi tehdit mi ediyorsun?" diye sorduklarında; evet, o iktidarın yok ettiği hukukla sizi tehdit ediyorum, ben mutlaka bir gün bu Meclise döneceğim ve bunların hesabını soracağım dedim. Cezaevine girdiğimde ne gördüm biliyor musunuz? Çok önemli bir şey, hani, o çıplak aramayı anlatıyordum ya, mahkûm yardım kitapçığı verdiler bana, daha 1'inci sayfasında "Çıplak aramada iç çamaşırınız indirilip aranabilirsiniz." yazıyordu. İktidarın o kadar inkâr ettiği çıplak arama orada yazıyordu. Değerli arkadaşlar, bakın, çok önemlidir bu. Ben ne kadar haklı olduğumu cezaevine girdiğim günde gördüm.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Başkanım, bir dakika daha çok önemli bir şey anlatacağım.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Yeter Başkan, bu ne ya!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Ve sonrasında, ben...
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Yeter Başkan, on dakika oldu. Sonra söz alsın, konuşsun.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Ve sonrasında, halkımızdan birçok mektup aldım efendim, yüzlerce mektup aldım.
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) - Ya, bir gün de polis şehidinde, asker şehidinde bulun. Ayıptır!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Bakın, onların içinden çok önemli bir mektubu size okuyacağım.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Ne lüzumu var!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Yüzlerce destek, sevgi ve umut geldi; onların içinde sevgili Başkan Selahattin Demirtaş'ın mektubu geldi.
OLCAY KILAVUZ (Mersin) - Şov yapma, şov yapma!
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Biz sizin ne olduğunuzu biliyoruz!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Bahar çiçekleriyle yazmıştı bir kartta bana ve şunu söylüyordu.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Başkanım, nasıl olduğunu biliyoruz onun. Kes artık!
OLCAY KILAVUZ (Mersin) - Abdesti nasıl istismar ediyorsun! Yalan söylüyorsun! İn aşağıya!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Diyordu ki: "Merhaba, Değerli Vekilim, tüm kalbimizle yanınızdayız, geçer bugünler de geriye onurlu duruş kalır. Milyonların yüreği sizinle atıyor. Bir an dahi bunu unutma, sağlığına dikkat et, hep moralli ol lütfen..."
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Gergerlioğlu.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - "...Özgür yarınlarda görüşeceğiz."
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) - Şov yapma, şov yapma!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Başkana diyorum ki: Sen haklısın milyonlar seninle, canını sıkma. Mutlaka sen ve arkadaşlarımız da buraya geleceksiniz.
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) - Şov yapma!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Hepinize teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)