GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:105
Tarih:17.07.2021

ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 277 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 12'nci maddesinde verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Bu maddede, Rekabet Kurumunda, Kurul üyeleri ve soruşturma yapan bir kısım personelin yaptıkları soruşturmaların konusu olan sektörlerde, kamuyu bıraktıktan sonra, orada faaliyet gösteren şirketlerde görev alamamalarına -iki yıl süreyle görev alamamalarına- ilişkin bir yasak getiriliyor. Aslında, ilk anda bakıldığında olumlu karşılanabilecek bir madde fakat bunun yetersiz olduğunu, hatta gerekli olup olmadığını da sizin takdirlerinize sunacağım.

Şimdi, 2 Ekim 1981 tarihinde çıkarılmış bir yasa var, çerçeve bir yasa bu, Kamu Görevlerinden Ayrılanların Yapamayacakları İşler Hakkında Kanun yani bundan kırk yıl önce çıkarılmış. Bu kanunda, o gün itibarıyla bütün kamu kuruluşları sayılmış yani bütçe türleri itibarıyla bütün kamu kuruluşları sayılmış; hatta öyle ki KİT'lerin tamamı da var, bunun içerisinde yani KİT çalışanları da bu yasak kapsamı içerisinde; hatta "Sermayesinin yüzde 50'sinden fazlası kamuya ait olan şirketler." diyerek yani özelin sermayesinde pay sahibi olduğu şirketlerde dahi çalışanların kamuya geçişlerinde iki yıl, üç yıl süreyle bir yasak getiriliyor. Dolayısıyla, kanunun ruhuna bakıldığında, aslında kanun, bütün kamu personeline kendi faaliyet alanlarıyla ilgili, çalıştığı alanlarla ilgili alanlarda özel sektöre geçişte bir yasak koyuyor; bu, emekli olduktan sonra da olabilir veya istifa nedeniyle de olabilir.

Şimdi, burada tabii şunu tartışmak gerekiyor: Böyle bir hüküm ortadayken Rekabet Kurumunda veya bir kısım işte, düzenleyici, denetleyici otoritelerde niye bu tür yasaklayıcı hükümler getiriliyor? Aslında, bakıldığında tabii, Rekabet Kurumu 1994 yılında kurulmuş; bu kanun çıkarıldığında Rekabet Kurumu da yok, daha sonra kurulan EPDK, BDDK, BTK gibi kurumlar da yok. Aslında burada, kanuna bakıldığında bütün bu kurumları kapsadığına inanıyoruz biz çünkü o gün itibarıyla var olan bütün bütçe türleri burada sayıldığına göre, daha sonra kurulmuş, salt kamusal olan, bu işlevi gören kurumların da bu kanun kapsamında olması gerekiyor. Bu anlamda sınırlayıcı; ilave sınırlama getirmiyorsa aslında başka kanunlara gerek yoktur diye düşünmemiz gerekiyor. Burada tabii, 1981 yılında çıkan bu kanunda "Özel kanunlarla getirilmiş yasaklayıcı hükümler saklıdır." deniliyor, dolayısıyla bir kısım ilave sınırlamalara cevaz veriliyor.

Şimdi burada Hükûmetin veya AK PARTİ Grubunun şunu düşünmesi gerekir: Eğer bu 2531 sayılı Kanun düzenleyici otoriteleri kapsamıyorsa o zaman bunların mutlak surette kapsanması gerekir çünkü bunların aldığı her karar kamu menfaati açısından son derece önemli kararlardır yani en baştan bunların bu kanunun kapsamına alınması gerekir. Eğer kapandığını düşünüyorsa da o zaman "Bu tür düzenlemeleri niye yapıyoruz?" diye sormak gerekiyor. Dolayısıyla bunların çerçeve bir yasada yapılması çok daha doğru olacaktır diye düşünüyorum.

Tabii, hâl böyle olmasına rağmen aslında bakıyoruz bir kısmı... Yani somut, son dönemlerde yapılmış bir kısım atamalara dikkatinizi çekmek istiyorum. Bunlardan bir tanesi, mesela, şu anda Ulaştırma Bakan Yardımcısı olan Ömer Fatih Sayan. Bu değerli bürokrat BTK Başkanlığı yapıyor, BTK Başkanlığından ayrıldıktan hemen sonra işte Ulaştırma Bakan Yardımcısı oluyor ve TÜRK TELEKOM'a önce Yönetim Kurulu Başkan Vekili, daha sonra Yönetim Kurulu Başkanı olarak atanıyor. Arkadaşlar, çok net bir şekilde, bu kanunun hükümlerine aykırı bir tutumdur bu çünkü otorite olarak düzenlediği, denetlediği bir kurumun gidip yürütme organının başında yer alamaması gerekir; ancak görüyoruz ki çok net bir şekilde bu kanun hükmü burada geçerli olmamış.

Tabii, bürokratlara bu tür görevleri verip yüksek ücretli birtakım ilave görevler vermenin de nedenlerinin ne olduğunu herhâlde anlamak çok zor değil.

Onun dışında, EPDK'ye özel olarak dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu EPDK enteresan bir yer. Son bir yıl içerisinde, daha doğrusu bir yıl bile değil, bu yılın başında; ocak, şubat, mart aylarında 4 bürokrat EPDK'den tamamen denetlediği ve tarifelerini düzenlediği diğer başka özel şirketlere geçiyor. Şimdi, nasıl? Örnek olarak isimlerini de vermek istiyorum: EPDK Tarifeler Daire Başkanı Nedim Korkutata, bu bir dağıtım şirketine Regülasyon Başkanı olarak geçiyor yani burada tarifeyi düzenliyor, hemen ertesi gün öbür şirkette başlıyor. Ali Rıza Dinç, EPDK Elektrik Piyasası Dairesinde Tarifeler Grup Başkanı. Yine, bu arkadaşımız hemen EPDK'den ayrılıyor ve Aksa Elektrik Anonim Şirketine Tarife ve Regülasyon Başkanı olarak geçiyor, aynı işi öbür tarafta sürdürüyor. Şimdi, Sadık Çakı, yine, EPDK'de Enerji Uzmanı, bu da Gediz Elektriğe geçiyor, hemen istifa ediyor. Hiçbir bekleme yok. Normalde üç yıl beklemesi gerekir ama hiç beklemeden...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

ERHAN USTA (Devamla) - Teşekkür ederim.

Serkan Şen, yine, EPDK'de Tarifeler Dairesi Grup Başkanı. Bu da Aydem Enerjiye Regülasyon Direktörü olarak geçiyor. Bunlar son birkaç ay içinde olanlar. Daha önceden de yine, Başkan Yardımcısı Mehmet Ertürk ve Tarifeler Daire Başkanı Hasan Alma değişik enerji veya elektrik şirketlerine yönetici olarak geçiyorlar.

Arkadaşlar, bu insanlar bu kurumların kara kutusudur. Her türlü düzenlemeyi yapıyor, tarifeyi yapıyor, ertesi gün öbür tarafa geçiyor. Bunlar bu sırrı saklamak durumunda, bu bilgiyi korumak durumundalar. Kanunun açık hükümleri var ama buna rağmen bu kanunun maddeleri niye işletilmiyor? Hepimizin bunun takipçisi olması lazım. Bu, milletin hakkıdır. Bakın, bu, yüksek elektrik faturası olarak Türk milletine dönüyor.

Daha garibini söyleyeyim size: Şimdi, Mustafa Yılmaz, EPDK Başkanı, bütün olup bitenler gözünün önünde oluyor. Hadi savcılar atladı diyelim, niye bir kurum başkanı bunlara ses çıkarmaz? Şöyle bir iddia var: Bütün bu trafiği yönetenin de Mustafa Yılmaz olduğu iddia ediliyor. Dolayısıyla ben bunu buradan Türk milletinin takdirlerine sunmak istiyorum. Bunlar çok yanlış şeylerdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Devamla) - Başkanım, hemen selamlıyorum.

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

ERHAN USTA (Devamla) - Bu insanlar devletten aldığı paranın 5-10 katıyla bir gün sonra başka şirketlerde başlıyorlarsa bunun arkasında iyi niyet bulmak mümkün değildir, buna dikkatli olmak gerekiyor. Onların "network"üne, en son yaptığı düzenlemelerle onların... Tarife düzenliyor, fiyatı belirliyor yani efendim, düzenlediği şirketin menfaatine düzenliyor, hemen ertesi gün öbür şirkette başlıyor ve çok astronomik rakamlarla başlıyorlar. Bunu takdirlerinize sunmak istiyorum.

Normal bir hukuk devletinde olmaması gereken işlerdir bunlar fakat Türkiye hukuk devleti olmaktan çıktığı için bu tür şeyleri görüyoruz. Ancak inşallah, bunların bir gün kanunlar önünde hesabı sorulacaktır diye düşünüyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)