GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:105
Tarih:17.07.2021

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Turizmi Teşvik Kanunu'nun 21'inci maddesi üzerine grubumuz adına söz almış bulunmaktayım.

Günün hangi saatindeyiz, gece mi gündüz mü çok kavrayabilmiş değilim ama bu kanun da herhâlde bayram öncesinde yüce Meclisimizden geçmiş olacak.

Değerli arkadaşlar, turizme girmeden önce size bir fotoğraf göstermek istiyorum; bu bir hava fotoğrafı, bu bir uydu fotoğrafı. Şöyle sarı, yamuk şeklinde bir alan tanımlanmış, hemen yanı başında yerleşim yeri var. Bunun biraz daha uzaktan görüntüsünü de paylaşayım; burası İzmir Körfezi, İzmir kenti ve kent sınırında, Bornova'nın hemen üzerinde bir alan. Bu alan, maden işletme ruhsat alanı ve bu alanın içerisinde ne var biliyor musunuz? Bayraklı Şehir Hastanesi var, hani o "Türkiye'nin en büyük şehir hastanesini yaptık." dediğiniz; evet, güzel oldu. Bayraklı Şehir Hastanesi şurada değerli arkadaşlar. Şurada, bu maden işletme alanı sınırı içerisinde -eskiden köydü şimdi mahalle oldu- Laka köyü var. Burada, bu alanla ilgili verilmiş bir de ruhsat var. Ne zaman verilmiş? 2019 yılı Şubat ayında yani şu anda bu şehir hastanesi neredeyse bitmiş durumdaydı, o zaman da belki kabası birçok yönüyle bitmişti. İçinde şehir hastanesi olan bir alana maden işletme ruhsatı verilmiş. Tabii, şu anda bu alanın bir kısmında "montmorillonit" maden ocağı ve hazır beton tesisi var. Bu alan içerisinde başka bir hazır beton tesisinin üretimi planlanıyor ve -dediğim gibi İzmir'in kuzeyinde falan değil- İzmir kentinin hemen dibinde.

Zaten İzmir'e Manisa yönünden girerseniz Batıçim vesaire çimento fabrikaları var; öbür taraftan, Buca tarafından gelirseniz başka çimento fabrikaları, taş ocakları var yani İzmir böylesi maden ve taş ocaklarıyla kuşatılmış bir şehir.

Şimdi, "İzmir'i turizmde teşvik edelim, koruyalım..." Yani İzmir'in havası bile toz duman içerisinde maalesef. Dolayısıyla, buradan şuna gelmek istiyorum: Evet, turizmi teşvik edelim. Turizm, bizim ülkemizin en önemli sektörlerinden bir tanesi, milyonlarca insanın geçim kaynağı doğrudan veya dolaylı olarak. Yani bir yere yerli veya yabancı yoğun turist geliyorsa orada esnaf da memnun oluyor, oradaki lokantası da, restoranları da ne varsa hepsi bundan tabii ki memnun oluyor çünkü ekonomi hareketleniyor. O nedenle turizmi bu anlamda her şekilde teşvik etmeliyiz ama bir şeye dikkat etmeliyiz: Bir kere kanunlar var, ne için konulmuş kanunlar? Mesela Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu, toprağı koruyalım, araziyi koruyalım diye. Mera Kanunu, meralarımız hayvanlarımız için; ıslah edelim, koruyalım, büyükbaş küçükbaş hayvanlarımız buralardan yararlansın diye. Orman Kanunu, devlet ormanları daraltılamaz, koruyalım kollayalım diye. Kıyı Kanunu, kıyılarımız halkındır, koruyalım kollayalım diye. Bunları yaparken halkı, doğayı ve çevreyi yok saymadan yapalım.

Çeşme Turizm Projesi geldi, Sayın Bakan bizlere brifing verdi Komisyon üyeleri olarak o dönem, sordum: "Büyükşehir Belediye Başkanımızın haberi var mı?" diye. Kendisiyle de konuştum. Büyükşehir Belediyesinin haberi yok, kendisiyle daha hiçbir istişare yapılmamıştı o dönem için. "İlçe belediyesinin var mı?" Bir kere telefon görüşmesi yapılmıştı. Bize hazırlanmış, bitmiş proje sunuluyor.

Değerli arkadaşlar, böylesi teşvik uygulamaları, böylesi planlamalar, böylesi proje uygulamaları yerelde kalkınmayla, yerel dinamiklerin kararlara katılmasıyla, yerelin talepleriyle olur çünkü o kentin kültürünü, o kentin tarihini benimseyen, yaşayan yerel halkın o turizm uygulamalarında katılımcı, karar organında da katılımcı olması gerekir. Bunlar maalesef yapılmıyor. Bütün mesele de bütün sorun da burada, gerisi lafügüzaf diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)