KOMİSYON KONUŞMASI

CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) - Sayın Başkan, tasarının aslında ruhu olan maddeye geldik. Şimdi, gerekçeye baktığımızda gerekçenin ana şeyi, istinaf mahkemeleri kurulacak, Danıştayda bu kadar çok üyeye ihtiyaç kalmadı, işte bunları dağıtalım. Ama tabii ki gerçek amacın bu olmadığı hepimiz tarafından, Türk kamuoyu tarafından da biliniyor. Fakat gerçek amaca gidilirken de bence birtakım yanlış yollar izleniyor.

Şimdi, açık konuşmak gerek. Cumhuriyet Halk Partisi de devlet yapılanmasına paralel bir yapılanma var ise buna karşı. Bu kabul edilemez bir yapılanmadır ve bu yapılanmanın yargıda son dönemde yaptığı ve yargıya güveni sıfırlayan, insanları mahpuslarda çürüten, cezaevlerinde ölmelerine, senelerce özgürlüklerinden mahrum kalmalarına yol açan bir yapı. Fakat bu yapıyı Türk yargısının içine kimin soktuğu, kimin monte ettiği de herkes tarafından biliniyor. Danıştayın 2011'de 95 olan üye sayısını 156'ya, daha sonra 2014'te de 156'dan 195'e çıkaran Adalet ve Kalkınma Partisi, bu siyasi iktidar. İlk değişiklikte o zaman dost olan, beraber icraat yaptığınız, "Ne istediler de vermedik?" dediğiniz yapıyı yargıya doldurdunuz. Daha sonra, 17-25 Aralıktan sonra yapıyla kavga edince bu yapının kuvvetini kırmak için bu sefer kendinize yakın üyeleri buraya atadınız. Şimdi de işin içinden çıkamadınız, sayıyı ilk önce 116'ya, sonra 90'a indiriyorsunuz.

İşin siyasi kısmı, insan haklarıyla ilgili, vicdanla ilgili kısmı çok uzun süreler Türkiye kamuoyunda konuşulacak. Ben Sayın Başkanımızın ısrarla, en başından beri söylediği öğüde uyarak bu işin hukuki kısmıyla ilgili konuşacağım.

Şimdi, madde Anayasa'ya tamamen aykırı. Bu maddenin Anayasa'ya aykırı olduğunu aslında yasayı hazırlayanlar da biliyor. O yüzden ki benim hukuk hayatımda gördüğüm, bir madde için yazılmış en uzun gerekçeyle karşı karşıyayız. 2 sayfaya yakın gerekçe var ve gerekçenin de her yerinde maddenin Anayasa'ya aykırı olmadığının savunması yapılıyor.

Şimdi, Anayasa'ya aykırılığı birkaç başlık altında inceleyebiliriz ama ilk başta şunu söylemek gerek: Bir gecede Danıştayın tüm üyeleri sıfırlanıyor yani Danıştay bir gecede kapatılıyor gibi bir düzenleme. Daha sonra, beş gün içerisinde sıfırlanan bu üyelerin içinden 116 kişi seçilecek. Ama burada bir eşitler arasında eşitsizlik durumu var. Çok üzülerek söylüyorum ama Cumhurbaşkanıyla çay toplamaya gidenlerin üyelikleri devam ediyor. Danıştay Başkanı, Başkan Vekili, daire başkanları, savcı görevine devam ediyor, sıfırlananların arasında değil. Peki, bu sayılan kişilerin Danıştay üyesi olma ve bir seçimle başkan, başkan vekili, daire başkanı olma haricinden diğerlerinden ne üstünlüğü var? Bu üyelerin hepsi eşit. Anayasa Mahkemesi birtakım kararlarında yasama organının bazı eşitsizlikler getirebileceğini öngörmüş ama eşitler arasında eşitsizlik, Anayasa Mahkemesinin de kabul ettiği bir durum değil. İlk önce bu yönüyle Anayasa'ya aykırı.

İkinci olarak, yani arkadaşlarım da bu maddede konuşacak galiba ama kamuoyunun... Dünkü toplantıda da okumuştum, bu sefer sizin isminiz geçtiği için dikkatimi çekti, Taha Akyol'un bugünkü yazısından bir bölüm okumak istiyorum. Yani bizim burada kabul ettiğimiz kanun kamuoyunda nasıl bir yankı yaratacak, izin verirseniz...

BAŞKAN - Rica ediyorum.

CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) - Sizin isminiz de geçiyor Başkanım sonunda.

Diyor ki Taha Akyol: "Hükûmet tarafından Meclis'e sevk edilen kanun tasarısı Yargıtay ve Danıştay üyelerini sıfırlıyor.

Yeni üyeleri 'beş gün içinde' HSYK ve Cumhurbaşkanı atayacak.

Kamuoyu önünde soruyorum: Hükûmet bu tasarıyı hazırlarken Yargıtay ve Danıştaydan görüş aldı mı?

Yargıtay ve Danıştayın Sayın Başkanları, kurumlarınızla ilgili bu tasarı hakkında siz ne diyorsunuz?

Osmanlı ve Cumhuriyet tarihinde yüksek yargının böyle sıfırlandığı tek olay bilmiyorum ben. Cumhuriyet radikal bir rejim değişikliğiydi, yüksek yargıda böyle sıfırlama yapılmamıştı.

27 Mayıs darbesi döneminde askerler Yargıtay kökenli Adalet Bakanı Amil Artus'u kullanarak Yargıtayda ve Danıştayda devrimci görmedikleri üyeleri tasfiye ederek yargıç kıyımı yapmışlar ama 'sıfırlamayı' akıl edememişlerdi! Yargı kurumlarında kadroların devamlılığı yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı için en önemli şartlardan biridir. Amerika'da Yüksek Mahkeme üyeleri ömür boyu atanır, hiçbir başkan kendine göre bir heyet oluşturamaz.

AK PARTİ iktidarı da 2010 referandumuna sunduğu metinde doğru bir düzenlemeyle Anayasa Mahkemesinin üye sayısını 11'den 17'ye çıkararak bireysel başvuru hakkını ve iki daireli yeni yapıyı getirirken eski üyeleri sıfırlamamıştı...

Yargıtay ve Danıştayda şimdi üye sayısını azaltmak için sıfırlama yerine kıdem ve yaş gibi objektif ölçüler getirilebilirdi. Kimse bir şey diyemezdi.

Yargı kurumlarını sıfırlamanın siyasallaşmadan başka anlamı yoktur ve bu yüzden dünyada emsali de yoktur!

Yargıtay ve Danıştaya çok değerli yeni üyeler atanabilir fakat Türkiye'nin en az yarısı güvenmeyecektir. Önümüzde bir HSYK örneği var. İktidar 2014'te kendi deyimiyle 'yapboz kanunlarını' çıkarırken 'sıfırlama'yı HSYK'nın idari yapısında yapmış, Anayasa Mahkemesi oy birliğiyle bunu iptal etmişti.

Fakat iptal geriye yürümediği için atanan kadro göreve devam ediyor.

HSYK'nın oluşturduğu yeni yargı kadroları iktidarın söylemine göre dava açıyor, tutuklama yapıyor. Gezi davaları ortada...

Can Dündar ve Erdem Gül yargı tarafından casusluk, darbeye teşebbüs, terör örgütü diye suçlandı, fakat Anayasa Mahkemesinin kararından öğrendik ki, 'dosyada gazete kupürlerinden başka delil yok'muş!"

Şimdi, Taha Akyol çok kısa özetlemiş. Ben dünkü konuşmamda "Bunu yaparsanız yol olur." demiştim. Durum onu gösteriyor ki her kanunda olduğu gibi, gene muhalefetin olumlu, yapıcı eleştirilerini dikkate almayacaksınız ve işte, bugün artık sahura kadar mı çalışacağız, bunu çıkarıp hemen bir iki hafta içerisinde Genel Kurula indirip bunu getireceksiniz. Ama şunu bilin: Bu yasayı Cumhuriyet Halk Partisi Anayasa Mahkemesine götürecek, Anayasa Mahkemesinin bunu iptali yönünde benim çok kuvvetli bir hukuki tahminim var ama siz bu arada o beş günlük süreyi kullanıp yargıyı istediğiniz gibi dizayn edebilirsiniz.

BAŞKAN - "Siz" deyince, bu arkadaşlar hiç şey etmiyorlar, böyle bir yetki kullanmayacaklar.

CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) - "Siz" derken ben çay toplamaya gidenlerden bahsediyorum, onlar da sizden.

Şimdi, son seçimlere yani 2011 ve 2014'e baktığımızda, mücadele ettiğiniz paralel yapıya yakın olan kaç adet hâkim olduğu orada belli. Şimdi, basit bir toplama çıkarma işlemi yapıyorum ben, hani mücadeleyi bunlarla ediyorsunuz ya, ben bu sayıyı tutturamıyorum. Hem Yargıtayda hem Danıştayda oradaki sayıdan çok daha fazla sayıda üyenin üyeliklerini sıfırlıyorsunuz. E, bizde şöyle haklı bir anlayış var: Burada bir paralel yapıyla mücadele değil, kendinden olmayan herkesle mücadele gibi bir durum var. Yargıda tek sesliliğe yol açarsınız. Dün söylediğim gibi, ilelebet size has değil bu iktidar. İktidardan düştüğünüzde -yeni iktidara gelen- iktidara yakın olan hâkim ve savcılar baskı yapar, bu sefer bu yol olur, siz de bundan zarar görürsünüz. Yani, söylenecek çok şey var ama geneli üzerinde söyledik, arkadaşlar da bu konuda konuşur. Ama, son olarak şunu söyleyeyim: Ayarını bozduğunuz kantar, gün gelir sizi de tartar.

Teşekkür ediyorum.