| Komisyon Adı | : | (10 / 123, 124, 125, 126) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İstihdam Politikaları Daire Başkanı İbrahim Demircan'ın, Bakanlığın çocuk işçiliğiyle mücadele çalışmaları, hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 15 .06.2016 |
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Ben şimdi, bir önceki şeye döneceğim. Bu Jandarmayla ilgili eğitim modüllerine kaba taslak baktığımda şeyi gördüm, hakikaten böyle yüksek lisans dersi veriyormuş gibi işte, postmodern paradigmanın bilmem nesi. Yani bu eğitim modülleri konusunda da bence ülkemizdeki bütün kurumları uyarmak lazım. Yani eğitim seviyesine göre ve insanların anlayabileceği şekilde eğitim modülleri hazırlanması özellikle bu Avrupa Birliğiyle birlikte yapılan projelerde herhâlde çok çok önemli diye düşünüyorum, onu belirtmek istedim.
Çocuk işçilikle ilgili 2012'den sonra bir veri hazırlanmamış olması, TÜİK'in çalışmasının olmaması çok ilginç tabii ki, bunun da 4+4+4 sistemine dayandırılması. Özellikle 2012'den sonra çocuk işçiliğin daha çok arttığını kendi deneyimlerimizle görüyoruz zaten. Herkes mutlaka seçim çalışmasında çok dolaşmıştır kendi illerinde. Sizinkileri bilmiyorum ama ben Bursa'da sokak aralarında gittiğim hemen hemen birçok evin altında, merdiven altlarında kayıt dışı çalışan özellikle Suriye'den gelmiş çok çocuk gördüm. Yine tarım kenti olması nedeniyle aynı zamanda, tarım bölgelerine gittiğimizde oralarda sefalet içinde, çadırlarda, işte tuvaleti olmayan, inanılmaz korkunç koşullarda kötü koşullarda, yerlerde, sinekler içinde, pislik içinde yaşayan, çalışan bir sürü çocuk gördüm. Şimdi, bu özel istihdam bürolarının da bu konuda bir avantaj olduğu söylendi ama nasıl bir avantaj olacak anlamıyorum. Yani onları kayıt altına alınca onların çalışma koşulları mı düzelecek? Yani o çocuklara çadır yerine ev mi verilecek ya da çalıştırılmayacak mı o çocuklar? Bir çözüm değil bence. Yani teoride aramayalım çözümü biraz daha pratiğe dönük düşünmek ve gerçekçi çözümler üretmek gerektiğini düşünüyorum ve yine bir sistem sorunu olduğunu düşünüyorum bunun. Yani istediğimiz kadar para cezası keselim, istediğimiz kadar denetleyelim, cezalandıralım. Birileri açsa, susuzsa mecbur kalıp gidip oralarda çalışmak zorunda kalıyor. Bu bahsettiğim biraz önce, biraz çizdiğim o tablo içerisinde. O çocuklar -işte biz geziyoruz Karacabey'in tarlalarında, Yenişehir'in tarlalarında Bursa'da- okul dönemlerinde oralarda çalışmak zorunda kalıyorlar aileleriyle beraber gelip. Demek ki burada sosyal devleti biraz daha yoğun bir şekilde hayata geçirmek gerekiyor.
Denetim, para cezası kesme bu sorunu çözecek gibi görünmüyor. O hâlde daha sosyal projeler, işte okuması gereken çocuklarla ilgili devletin işte, yurt sorununda tutun da diğer, barınma, eğitim ihtiyaçları, araç gereç, kılık kıyafet vesaire bütün her şeyi, o fırsat eşitliğini sunması gerekiyor. Bu konuda Millî Eğitim Bakanlığının daha çok sorumluluk üstlenmesi gerekiyor ve bu ailelere de daha sosyal projelerle -işte, ne bileyim- örneğin aile sigortası gibi -ki bu sigorta da ILO kapsamında düzenlenmiş olan sigortalardan bir tanesi- bunun mutlaka hayata geçirilmesi gerekiyor ki bu sorunları çözelim diye düşünüyorum. Yani bu yönden bakıyor musunuz hiç? Yani hani para cezası keselim, tamam, bitti gitti. Ama tamam, kestiniz para cezasını o çocuklar döndü evine yani ne yiyecek, ne içecek? Yine bir sorun. Başka sorunlara yol açıyor bu sefer. O yüzden biraz da buradan bakılması gerektiğini düşünüyorum ve var mı bununla ilgili bir çalışmanız, bir projeniz? Onu da merak ediyorum.
Teşekkürler.