| Komisyon Adı | : | MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU |
| Konu | : | Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/721) (Alt Komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 28 .06.2016 |
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Başkanım, bence iki gündür, üç gündür süren ve çok yoğun mesai harcanan bu eğitim yasa tasarısı paketinin, kanun tasarılarının en önemlisi bu. En önemlisi de, daha öncede söyledik, alt komisyona gitmeden -tekrar tespit için söylüyorum- bütün maddeler alt komisyonda konuşulduğu hâlde, bu alt komisyona geçmeden, dün gece birdenbire ve sürpriz bir şekilde getirildi; bu, bir kere bir kez daha kayıtlara geçsin.
Şimdi, burada biz yanlış anlaşılıyoruz, işte popülizmle, şununla bununla eleştiriliyoruz. Çok basit, bu öğretmenlerin ağustos atamasını yamak üzere söz vermiştiniz, tamam, olmadı, yapamadınız, imkân yok. Peki, anlıyoruz bunu. Peki, doğuya atamak istiyorsunuz; olur, size bu konuda katılıyoruz, yapılım. Siz yapın o zaman ve bu öğretmenlerin kahramanı siz olun ve en önemlisi de bayramdan önce bu insanlara bir müjde verin, çünkü bu insanların çaresizliği çok had safhada ve size de yansıyordur, geliyordur; bize bile yüzlerce, binlerce "tweet" atıyorlar.
Şimdi, burada, ilk söyleyeceğim şeylerden bir tanesi şu: Bu Hükûmetin iki seçimde de yani hem 7 Haziranda hem 1 Kasımda, özellikle 1 Kasımda iktidara gelirken en çok üstünde vurgu yaptığı şeylerden biri neydi? "Biz taşeronu kaldıracağız." Ya, bu nasıl olacak peki? Siz şimdi normal, "Ülkenin her yerinde taşeronu kaldıracağız." derken, aslında öğretmenleri bir anlamda taşeron yapmaya çalışıyorsunuz. Şimdi, insanların itirazı buna. Öğretmenler kesinlikle doğuya gitmeye itiraz etmiyor. Üç yıl da duralım diyor, ona da bir itiraz yok. Bunu uygun bir şekilde... Sözleşme iç barışı, huzuru bozacağı için buna itiraz ediyorlar. Biz de diyoruz ki çok basit, çok böyle büyütmeden, Bakanlığı daha karmaşık hâle getirmeden, geçmişte denendi çünkü bu, bu sözleşmeli öğretmenlik hatasına daha önce düşüldü, daha sonra biliyorsunuz Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde kaldırıldı, yani siz de biliyorsunuz bunu. Şimdi, aynı denenmişi, bu yanlışa bir daha düşerek tekrar iç huzuru, iç barışı bozacaksınız. Kaldı ki sizin amacınız, derdiniz, güneydoğudaki öğretmen açığını kapatmak, tamam. Bu konuda hiçbir itiraz yok, tekrar söylüyorum, öğretmenler de biz de biz buna taraftarız. Dünkü tasarı çok uzundu, sekiz yıl, Komisyon bunu beş yıla düştü, üç yılı zorunlu sözleşmeli, iki yılı orada kalmak üzere. Şimdi, burada, bu tasarıda bizim önerimiz somut, yani sırf eleştirmiyoruz. Biz diyoruz ki: Üç yıl, artı, bir yıl veya üç yıl, artı, iki yıl; Komisyon bunu tartışsın. Ama şu var, bir: Kesinlikle mülakat olmadan. Diyeceksiniz ki "Biz nasıl seçeceğiz bunları?" Güvenlik soruşturması yapılsın çünkü mülakat adil bir şey değil, torpile yol açan bir şey, kaldı ki mülakat olursa en çok sıkıntıyı siz çekeceksiniz, öğrenciler öğretmenler torpil için bize gelmeyecek, size gelecek "Ne olur mülakatta bizi görüşün." diye. Kaldı ki sizin mülakat yöntemlerinize güven olmayacağını söylüyoruz, bu size özel bir şey değil, dünyanın hiçbir yerinde mülakat güvenilir değildir çünkü subjektiftir. Ama, oysa bunun bir sisteme ait olması lazım, insanların gönlüne, algısına, bilgisine terkedilemez, mülakat öyle bir şey. Biz bunu sistematik yapmak istiyorsak, o zaman adil bir şekilde KPSS sınavı var, oradan alırsınız, güvenlik soruşturması yaparsınız, güvenlik soruşturmasının sonucuna göre de atarsınız.
Hatta, ben size daha fantastik, daha uç bir şey söyleyeyim. güneydoğuya kadrolu atayın, eğer oranının dolmasını istiyorsanız, batıya sözleşmeli yapın, bakın bakalım insanlar nereye gidecek. Tabii ki güneydoğuyu tercih edecek. Yani, insanlara güvenlik hissini vermeden ve onlara birtakım avantajlar sağlamadan orada onları sözleşmeli de yapsanız, zorlasanız da tutamazsınız. Ben, oradaki öğretmen açığı konusundaki fikre katılıyorum ve bunun sağlanmasını öneriyorum, fakat şöyle bir şey var: Şimdi, dün mesela bir Komisyon üyeniz geldi, sonradan, konuşmaları dinlemediği için, hatta, tutanaklara bakarsanız, ben uyardım onu, "Fırsat eşitliği yok." falan diyor, Bakan da ondan bir saat önce "Fırsat eşitliği yarattık." demişti. Ya, o onu tabii duymadığı için bir standart konuşma yaptı "Fırsat eşitliği yok diye."
Şimdi, bakın, 20 Haziran 2016, TRT ve Sayın Bakanın TRT'de Bakanlığından sonraki ilk çıktığı programlardan bir tanesi ve burada Sayın İsmet Yılmaz "Eğitimde fırsat eşitliğini sağladık." diyor ve diyor ki, bakın eğer izlemediyseniz bir yerden bulun izleyin: "Öğretmen açığının en fazla olduğu bölge Marmara Bölgesi." diyor. "Güneydoğudaki öğretmen doluluk oranı yüzde 92-93." diyor. Bakın, kendi ifadesi, aynen böyle, "yüzde 92-93" diyor, kendisi söylüyor bunu. Şimdi, burada çelişki var. Bakın bu getirmek istediğiniz... O zaman sizin gerekçeleriniz düşmüş oluyor kaldı ki ben onun geçerli olmadığını düşünüyorum, ben Bakanının orada doğru bir ifade kullanmadığını düşünüyorum, ben bu açığın daha fazla olduğunu düşünüyorum ama Sayın Bakan kendisi söylüyor. "Bizim Marmara Bölgesindeki doluluk oranımız yüzde 87, güneydoğuda yüzde 92-93." diyor. O zaman sözleşmeli atama gerekçeniz düşmüş oluyor.
MUSTAFA İSEN (Sakarya) - Tutamıyoruz orada.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Biliyorum, şimdi tutamıyorsunuz. Hocam, hiç kimseyi zorla, dayatarak ve çaresizliğinden faydalanarak tutamayız.
MUSTAFA İSEN (Sakarya) - Peki hekimleri nasıl tutuyorsunuz orada?
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Ben zaten mecburi hizmete karşıyız demiyorum ben.
MUSTAFA İSEN (Sakarya) - Aile hekimliği... O da zorunlu olmuyor mu?
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Bir şey söyleyeceğim, biz aile hekimliğinin sözleşmeli sistemine zaten taraftar değiliz, onların kadrolu olmasını istiyoruz.
MUSTAFA İSEN (Sakarya) - Aile hekimleri çalıştığı zaman irite edici olmuyor da öğretmen olduğu...
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Bir saniye... Aile hekimlerinin şöyle bir garantisi var, aile hekimliği sözleşmesini feshederse otomatik olarak toplum sağlığında kadrosuna dönüyor. Burada bu insanların güvencesi yok ama bu insanların hiç güvencesi yok.
Hocam, bir şey söyleyeceğim, sözleşmeliyle kadrolu arasındaki fark nedir Mustafa Hocam, yani ne fark var? Hayır, şöyle koysanız, maddeyi şöyle yapsak: Bu insanlar bölgede, gönderildiği ilde, bakın, hatta başka ilçelere bile gitmesin, gönderildiği noktada nokta tayini... Doktor Hanım, Leyla Hanım, biz de öyle atanmıyor muyduk? Nokta tayini... Ben Erzurum Olur'a mecburi hizmete gittim, nokta tayini, hiçbir yere de gidemedim, yani şeyi kazanana kadar, bitirene kadar mecburi hizmetimi ya da sınavı kazanana kadar.
LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) - 3.200 atandı, 2.400...
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Tamam, işte mecburi hizmet yoktu ama.
LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) - Nasıl yapacağız bunu?
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Siz yapıyorsunuz, size geliyorlar, torpil talep ediyorlar, siz onları aktarıyorsunuz, herhâlde CHP'li milletvekilleri yapmıyor bunları, batıya getirmiyor. Bizi mi dinliyor? Bakanlık burada, personel müdürü, biz sizden bir tane öğretmen için torpil istedik mi?