| Komisyon Adı | : | MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU |
| Konu | : | Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/721) (Alt Komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 27 .06.2016 |
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Şimdi, orada... Teknik bir soru bu yani eleştiriden ziyade merak. Şimdi, buradaki maddede bu müfettiş yardımcılığı ataması meselesinde "...en az dört yıllık lisans eğitimi ve hukuk, siyasal, iktisat, idari bilimler, işletme fakülteleri..." falan diye devam ediyor. Daha önceki atama meselesindeyse mevcut uygulamada eğitim fakülteleri, fen edebiyat fakülteleri ve ilahiyat fakülteleri vardı. Bunlar niye metinden çıkarılmış?
MUSTAFA İSEN (Sakarya) - Bunlara ilave oluyor.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Bunlara ilaveten, işte, onu soruyorum, teknik soru.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Bunlara ilave oluyor bunlar.
MUSTAFA İSEN (Sakarya) - Öğretmen kökenliler olacak, ilave olarak da dört yıllık, işte, iktisat, uluslararası ilişkiler falan olacak.
GAYE USLUER (Eskişehir) - Bunlar da olabilecek.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Ama nerede? Onu göremiyorum, öbür şeyleri maddede.
BAŞKAN - Tamam, 10'uncu maddeyle ilgili Ceyhun Bey, söyleyeceğiniz...
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Şimdi, bu maddeyle ilgili aslında Sayın Bakan sunum yaparken bir şeyler söyledi.
Bu arada ben de teşekkür ederim müfettişlerle ilgili düzenleme için ve bundan sonra da oturumların olabildiğince iftardan sonra yapılmasını teklif ediyorum. İftardan sonra daha bir sakin, huzurlu bir atmosfer var; siz hariç Hocam.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Ben biraz sakinim.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Siz hariç, evet.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Ama ona çok kızdım.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Ben bu süreci Bakan Bey'e ve diğer ilgilenmeyen arkadaşlara da... Şimdi, ben hekim de olduğum için ilgileniyorum, çok arkadaşım var ve gençlik yıllarımda da -dediğim gibi- bu engelliler şeyinde çok çalıştım.
Şimdi, bu süreç şöyle oldu: 18 Mayıs 2012 tarihinde Resmî Gazete'de Millî Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Kurumları Yönetmeliği'nin 25'inci maddesiyle ilgili kimlik doğrulama sistemi uygulanacağına dair bir hüküm yayınlandı ilk önce. Bu kimlik doğrulama sistemi dediğimiz yönetmelik geldi ama tanıma yer vermedi yani burada avuç içi mi olacak, damar izi mi olacak, parmak izi mi olacak; o belirlenmemişti. Bu arada 10/10/2012 tarihinde yine 28437 sayılı Resmî Gazete'de Devlet Malzeme Ofisi Müdürlüğünce Damar İzi Kimlik Doğrulama Sistemi satın alınacağı ilanına çıkıldı. Doğru mu? Bürokrat arkadaşlar onaylıyorlar mı bunu? Eğer hatırlamadılarsa ben o ilanları göstereyim, burada. Şimdi, burada ilginç olan, mesela Damar İzi Doğrulama Sistemi ya da işte avuç içi sistemleri sunuluyor, Malzeme Ofisi çıkıyor -hani eskiden böyle firma adı falan vermek tuhaftı, ayıptı veya garip buluyorduk ya- birinci cümleyi okuyorum: "Millî Eğitim Bakanlığı Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğü Damar İzi Kimlik Doğrulama Sistemi kuruluşça hazırlanan teknik şartnamesi ve Fujitsu markasına uygun olarak..." direkt, direkt... "...Fujitsu markasına uygun olarak Ofisimizin tip ihale ek şartnamesi içerisinde belirtilen şartlarda açık teklif usulüyle iç piyasadan satın alınacaktır." Net. Zaten artık Resmî Gazete falan, bunlar hani böyle söyleniyor.
Daha sonra, 2'nci maddede belirtilen ihalenin ilanının başlangıç cümlesinde bu yine söylediğim kimlik doğrulama sistemi ibaresi ihalenin Millî Eğitim Bakanlığına bağlı rehberlik araştırma merkezlerinde bu sistemi kurması amacıyla yapıldığını akıllara düşürmüştür yani ilk önce oradan aklımıza geliyor. Fakat nedense iki yıl bekleniyor. Bu RAM'lara Fujitsu markasınca kurulacak sistemle özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine kurulacak sistemin uyumlu olması zorunluluk arz edeceği açık olduğundan bu kurumlarca özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri firmayla irtibat kurma zorunluluğu geliyor. Yani, diyor ki: "Bunu ben kuracağım ama işte benim firmam belli, sen illa buna gideceksin." Böylece firma kendini bu kullanıcılarla muhatap etti ve tanıştılar yani satın almalar oradan olacak artık. Ve bu kimlik doğrulama sisteminin nasıl uygulanacağı o sırada faaliyette bulunan yaklaşık 1.750 kurumca merak edilmiş. Hatta bazı kurumlarda bu cihazların denemesi yapılmış, güya sorunluysa bu sistemin uygulanamayacağı ifade edilmiştir. Bunun da Bakanlığın bilgisi dâhilinde olduğu söyleniyor. Bu arada, izlemesi zor bir konu ama hakikaten bu 2012'den beri üstüne düşülen bir konu. Yani, bunda niye bu kadar ısrar ediliyor? Artık bu çok aleni bir şekilde içinde bir firma işi olduğu hissini veriyor.
Bu arada 5 Haziran 2014 tarihine geliniyor. Bu tarihte uygulamanın -yani ben bunun çok düzenli bir şekilde bütün süreçlerini takip ettim- 1 Temmuz 2014 tarihinde -yani özetini çıkardığım şeyin yanlışı varsa düzeltin- 17 ilde pilot bölge olarak uygulanacağı ifade ediliyor ve kademeli olarak sistemin alınacağı ilan ediliyor. Bu uygulama esaslarının 7-3'üncü maddesinde -dikkatinize sunmak istiyorum- "Sayısallaştırılmış kimlik bilgisi doğrulaması yapan cihazın arızalanması durumunda kurum tarafından tutanak altına alınır ve ödemeye ilişkin belgelerle birlikte il, ilçe millî eğitim müdürlüğüne verilir. Cihazın tedarikini sağlayan ve garanti hizmeti sunan kuruluş tarafından hazırlanan aylık arıza raporu ile kurum tarafından verilen tutanak il, ilçe millî eğitim müdürlüklerince karşılaştırılarak ödeme yapılıp yapılmayacağına karar verilir." hükmünden, herkesin tanımış olduğu firmayla acilen irtibata geçme aciliyeti doğuyor. Zaten başka bir firmanın yirmi beş gün içinde bu şartnameyi yerine getirip RAM'la uyum sağlamasının da mümkün olmayacağı açık. Yani, şöyle bir şey söyleyeyim: Ayın 24'ünde valiliklere bildiriliyor -yanlış hatırlamıyorsam- çok kısa bir süre sonra uygulama yani üç hafta içinde uygulama... Buna bir tek hazırlığını yapan, 2002'de ihalesi yapılmış olan ve daha önce görüşülmüş olan o firma doğal olarak hazırlanabiliyor.
Sonuç olarak, sonuçta mecbur kalınan firma cihazları yaklaşık 2 bin dolara -KDV dâhil- satmaya başlıyor. İnternet bağlantısı için de tek bir firmanın elinde olan hat zorunlu hâle getiriliyor; TELEKOM. Bunun da aylık ücreti Ankara'da KDV dâhil 335 lira, diğer illerde KDV dâhil 468 lira olarak belirleniyor ve özel rehabilitasyon merkezlerine fatura karşılığında bu ödemeyi yapıyorlar. 1 Temmuz 2014'te uygulamaya hazırlıksız başlanıyor, şöyle ki: Uygulamaya başlandığında elleri olmayan, damar izi bütünlüğü bozulmuş ve diğer uygulamalar Bakanlığımızın bu şifahi söylemlerine göre yürütülmeye çalışılıyor. Bu hususta da bir yönetmelik falan yok o zaman, esaslar belli değil ve bu husustaki esaslar üç ay sonra 24 Eylül 2014'te yayımlanıyor yani üç ay sonra gönderiliyor. Her şey tamam, eller tamam, kiminde el yok, kiminde kol yok, engelli, şu bu ama makineler tamam ama yönetmelik üç ay sonra geliyor.
Getirilen çözümlerin bir kısmı ise belirtilen bu esasta ifade edildiği üzere "Engellinin damar izi alınamıyorsa -özetle- bir yakını ya da beraberinde gelmesi her ders başı ve sonu öğrenciyle birlikte damar izinin alınması şeklindedir." Bu uygulamanın büyük üzüntülere, karmaşaya neden olabileceğini tahmin etmek zor değil yani bu karmaşık bir iş. Benzer uygulamaya özel hastanede başlandığında... Bakın, bu ilk önce hastanelerde başlamıştı avuç içi uygulaması, hatırlıyor musunuz? Orada 12 yaş altı çocuklar, damar izi alınamayan engelliler, hamileler, doktorlar ve yaşlılar bu kapsam dışı bırakılmıştı yani özellikle engelliler kapsam dışı bırakılmıştı. Neden? Zordu, uygulama zorlukları vardı. Orada çok büyük zaman ve karmaşaya yol açıyorlardı, bağırıp çağırıyordu çocuklar, aileleri onlarla baş edemiyordu falan. Sonuçta, sayın müsteşarın alt komisyonda belirttiğinden anlaşıldığı kadarıyla bu uygulamalar yüksek yargı tarafından durdurulunca bizde bunun kanun hâline getirilmesi mecburiyeti doğmuş yani bunun yönetmelikle olamayacağı anlaşılınca şimdi bize bu yasayı yaptırarak, bu maddeyi geçirerek yargının önünü kapatmak istiyorlar; özü budur benim anladığım ve söylemek istediğim budur.
Böyle bir söylemi de ben aynı zamanda Meclis iradesine ve Komisyon iradesine de saygısızlık olarak görüyorum ya da hafife almak olarak görüyorum. Çünkü neden? Hani, "Küçük bir şey, küçük bir değişiklik." deniliyor. Bu "küçük değişiklik" dediğiniz şey insanlara 5 milyon liraya mal olacak.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI MÜSTEŞARI YUSUF TEKİN - 5 bin TL.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Hayır. Tamamı?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI MÜSTEŞARI YUSUF TEKİN - 5 bin TL'ye mal olacak.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ ( Sivas) - Ama tek bir firmaya gitmeyecek.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Şimdi, bizim orada gördüğümüz o.
Şimdi, ben bir doktor olarak engellilerin bir kısmında bu sistemin uygulanamaz olduğunu biliyorum. Küçük çocukların, engelli bir öğrenci bir veliyi getirip bir şekilde eğitime kabul etmek bu engelli bireylerde müthiş bir sıkıntıya ve travmaya yol açar. Siz değerli arkadaşlarımdan, bütün Komisyon üyelerinden ricam, yetkili bakanlık bu sistem dışında başka alternatifleri değerlendirsin. Ayrıca, yukarıda belirttiğimiz uygun olmayan usullerle getirilen sistemi tekrar kanun yoluyla uygulamaya koymak, bizler için de usulsüzlüğe ortak olmak manasına gelecektir. Bundan kaçınmamızı öneriyorum.