CEYHUN İRGİL (Bursa) - Hocam, Sayın Müsteşarım, Sayın Bakanım; zaten bahsedilen rakam çok... Bir de bunlar engelli insanlar, bunların kaçı...

Şimdi, Sayın Müsteşar sanırım daha yakından izliyor, biliyor, hani, burada bir yolsuzluğun önüne geçmek, gereksiz eğitim ya da gereksiz ödemenin önüne geçmeye çalışıyorsunuz, değil mi? Bunu zaten kim yapar? Okullar yapar, sahipleri yapar. Adam engelli olmayan çocuğu niye engelliymiş gibi götürsün ki okula? Bu kaçtır mesela, yüzde ne kadar şey yapabilir? Mesela, bu rakam çoksa da o zaman sizin okulları denetlemek varken yani asıl sahtekârlık yoluna veya suistimal yoluna gidenlerin önüne geçmek varken... Yavrum, gariban, gene engelli, zaten sıkıntı çekiyor...

Şimdi, Anayasa'nın 17'nci maddesine göre, diyor ki: Hiçbir zorunlulukta kişi bir şeye tabi tutulamaz, deneye, şuna buna falan ama en önemlisi, işkence ve eziyet yapılamaz ve hiç kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya ama muameleye de tabi tutulamaz diyor. Şimdi, sizin için bunlar eziyet olmayabilir ama engelli bir çocuk için o çok büyük bir eziyet. Yani, ben onları yaşadım, gördüm; hakikaten çok zorluk çekiliyor. Bunu böyle laf olsun diye söylemiyorum. Bir de biz niye bu sıkıntıyı o çocuklara yüklüyoruz, ailelerine? Biz okulları denetleyelim. Eğer okul kamera kaydını gösteremiyorsa... Diyelim, gittiniz, siz bir okuldan şikâyet aldınız veya denetleyeceksiniz -bir yıl saklamak zorunda olsun- gittiniz ve o çocuğun o gün girişini gösteremedi, o kadar basit bir şey. Düşünün, katilleri, bilmem neleri yakalıyorlar, bir tane engelli çocuk ailesiyle girdi, giremedi, onu mu görmeyecekler? Yani Hocam çok mu zor bu? Gösteremiyorsa ona cezasını kesin, aileleri cezalandırmayın ama.