KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, çok kıymetli bürokrat arkadaşlarım, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, rahmetli Aslanoğlu'nu da bir kez daha rahmetle anıyorum, Allah rahmet eylesin.

Şimdi, bir iki tane Sayın Atıcı'nın kaldığı yerden... Konum çok ama burada algılayamadığım bir husus var. Arkadaşlar yanlışlıkla mı yazdılar... 113'üncü sayfada, baktım, 2002'yi koymuşsunuz hep ama yani geçen yıl ne oldu, ondan önceki yıl ne oldu? Biz size bütçe veriyoruz, geçen yıldan bu yıla ne yaptınız yani? Hiç olmazsa gene bir 2002-2012 koyun da sonra 2013 koyun Sayın Bakan. Ha, haklısınız, 2012'den 2013'e bozulan göstergeler var, onlar görünmesin diyebilirsiniz ama bizim bütçe bir önceki yılı, koy 2002, 2012, 2013 sonra 2014'te de tahminini koy eğer hedefin varsa mesela. Yani, bu göstergeler biraz hakikaten farklı. 2002'den koyuyorsunuz, bakıyoruz şimdi TÜİK'in göstergelerine, sağlık harcaması 2002'ye göre artmış yani kişi başına yaptığımız sağlık harcaması 15,8'den 16,8'e; 2002'den koyduğunuz zaman 19,8'miş ama geçen sene 15,8'miş. Onu da görelim yani bilmediğimiz şeylere bakınca... Burada daha yeni, TÜİK yeni açıkladı, iki ay olmadı.

Artı, başka bir şey daha var yani dikkatlerden kaçan. TÜİK başka bir şey daha açıklıyor sağlıkla ilgili, katastrofik sağlık harcamalarını açıklıyor. O da ekim başında açıklandı. Şimdi, rakamlara bakıyorum, katastrofik sağlık harcaması yapan hane oranı yani geçen yılki düşüş... Ya, bir trend var, 2012'ye kadar gelmiş, 2013'te hepsi biraz yükselişe geçmiş. Burada bir aksilik var herhâlde. Yani, fena değil, trend belli ölçüde, azar azar, belli bir seviyede kalırken... Şöyle söylüyorum, yani geçen sene 2011'de 0,17 olan şey 0,14'e düşmüş, bir anda 22'ye çıkmış hane oranı. Aşağıya bakıyorsunuz asıl bu anketin amacı olan sağlık harcaması nedeniyle yoksullaşan hane oranı var, sağlıktan dolayı yoksullaşan hane oranı. Güzel, trend fena değil, 20'ler, 15'ler civarında giderken 2012'de güzel, düşüş olmuş 0,07 ama tekrar 2013'te yeniden 0,15'e yani 14 bin haneden 30 bin haneye çıkmış sağlık harcaması nedeniyle yoksullaşan. Katastrofik tanımı bunu içeriyor, arkadaşlara da söylemiş olayım diye... O zaman, burada bir kötüleşme var yani yoksul hane halkları açısından bir kötüye gidiş var. Acaba bunun nedeni nedir diye bence bir sorgulamamız lazım. Tabii, bir taraftan, bir tanesini söyleyeyim bu kötü gidişlerden. Özel hastanelerde katkı payı farkı devletin yüzde 90'ıydı hatırlarsanız, sonra yüzde 200'e çıkardık. Güzel: O da 2013 sonunda galiba uygulanacaktı yanlış hatırlamıyorsam. Arkadaşlarımız, "Denetimler nedense 2013 başında durduruldu, çok da denetim yapılmadı ve dolayısıyla birtakım şeyler daha erken yapıldı." gibi bazı şeyler söylediler. Bunun durumu nedir, hakikaten uygulama başladı mı, onun etkisi görülüyor mu? Ne kadar bir katkıda bulundu? Yani özel hastanelerden gelen sağlık harcaması katkısı hem SGK faturaları anlamında hem de sizin tahminleriniz anlamında soruyorum.

Demin Sayın Atıcı söyledi, bazı göstergelerde de geçen yıla göre -bebek ölümleri gibi- bir farklılık var, bunlara dikkatli bakmamız gerekir diyorum. Yani, 2002'ye değil, 2012-2011'e göre... Trendi de görelim ki kendi içimizde nereye gidiyoruz? En azından sizin Bakan olduğunuzdan bu tarafa olanları görelim yani hadi geriye fazla götürmüyorsanız...

Bir de bu şehir hastaneleri meselesini hep konuşuyoruz, Kalkınma Bakanımıza da söyledik, böyle herkes kafasına göre yap-işlet-devret yaptığı zaman bu işin ucu çıkıyor. "17 tanesini imzaladık." diyorsunuz, onları biliyoruz, 18 taneydi herhâlde ilk aşamada planladığınız. Lütfen, bu 41'ine bari proje aşamasındayız diyoruz, yapmayın Allah rızası için. "Bir iki tanesini bir yapın, bir görelim, bütün ülkeler terk ediyor, maliyeti yüksek olduğu için terk ediyor." dedik. Siz hâlâ... Dediğimiz gibi burada tersine işlemler var, ben anlamakta zorlanıyorum, bunları da yapacağız diyorsunuz. Yeni şeyleri yeniliyoruz, hakikaten dünyada tek olması da ilginç, yani demek ki bu ölçekte yapan yok demektir. Dünyada tek olmak o anlamda iyi mi, kötü mü? Yapanlar nereye gitti, Avusturya'da ne oldu, Kanada'da ne oldu, İngiltere'de ne oldu, İrlanda'da ne oldu? Bunların raporlarını size o kanun görüşülürken tam üstüne taze Bakan olmuştunuz, söylemiştik, herhâlde arkadaşlar çok incelememiş ki bunu çok iyi bir şeymiş gibi söylüyorlar. Bizim gelecek yirmi beş, otuz yılımızı ipotek altına almayın Sayın Bakanım. Hadi diğer politikalarda değişikliği kısa sürede yaparız ama aşağıda da tahkim merkeziyle ilgili kanun geçiyor, yarın uluslararası anlaşmalar yapacaksınız, uluslararası yatırımcılar da geliyor, bizi çok uzun süreli şeylere bağlayıp aynen doğal gaz meselesinde olduğu gibi yıllara sari bu kadar şey yapmayalım.

Yıllara sari demişken buradan geçiyorum.

Şimdi, Sayıştayın raporları var, arkadaşlarımız sadece ismini söyledi. Geçen yıl ne konuşmuşuz diye baktım, aynı şeyleri konuşmuşuz, Sayıştay da aynı şeyleri tekraren uyarmış, bir arpa boyu yol gidilmemiş. Bir tek söylediğiniz şey var: "Efendim, Maliye Bakanlığı genel bir döner sermaye kanunu yapıyor, onu yapsın, biz de uyalım." Ama bakın, şimdi okuyacağım cümleyi dikkatinize sunuyorum: "5018 sayılı Kanun'un 5'inci maddesinde kamu mali yönetiminin uyumlu bir bütün olarak oluşturulacağı ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe hakkına uygun şekilde yürütüleceği belirtilmiştir." Neye uygun? Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe hakkına, yani Plan ve Bütçe Komisyonunun var oluş nedenlerinden birisine.

12'nci maddesindeyse bütçe gelirleri tanımlanmış, genel yönetim kapsamındaki idarelerin bütçelerinin merkezî yönetim bütçesi, sosyal güvenlik kurumları bütçeleri ve mahallî idareler bütçeleri olarak hazırlanacağı belirtilmiş. Kamu idarelerince bunlar dışında herhangi bir ad altında bütçe oluşturulamayacağı da hüküm altına alınmış.

13'üncü maddede de bütçelerin ait olduğu yıl başlamadan önce Türkiye Büyük Millet Meclisi veya yetkili organlarca kabul edilmedikçe veya onaylanmadıkça uygulanamayacağı, kamu idarelerinin tüm gelir ve giderlerinin bütçeden de gösterileceği belirtilmiş. Peki, siz ne yapmışsınız? Şimdi, burada var ama arada dikkatli konuşulmadığı zaman geçiyor. Siz, yetkisiz bir şekilde döner sermaye işletmelerinin bütçeleriyle merkez döner sermayesini karıştırmışsınız, yetkisi olmadığı hâlde merkez döner sermayesinden harcamalar yapmışsınız. Ne kadar? Bakanlık harcama birimleri 407 milyon harcama yapmış. Global bütçeden yani götürü bedel hizmet alım sözleşmesiyle ilgili merkez sermaye hesabına aktarılanlardan 534 milyon ve merkez payından, bu kanunî olan yüzde 6'lık kesintiden de 369 milyon olmak üzere, 903 taşra, toplamda da 1 milyar 310 milyon, eski parayla 1 katrilyon para. Şimdi, döndüm bütçenize baktım, 4,2. Bizim bilgimiz dışında harcadığınız, özet olarak, 1,3; yüzde 30'dan fazla, neredeyse üçte 1'i arkadaşlar. Bu nasıl bütçe hakkı? Bu nasıl bir bütçe görüşmesi anlamıyorum? Bize güzel sunumlar anlatıyorsunuz, rakam oraya gitti, bu buraya... Nereye harcıyorsun? Bizim sağlığa ayırdığımız bu mu? Kalkınma Bakanlığından arkadaşlarımız var burada, sağlık sektörüne bakan, Sayıştaydan arkadaşlarımız var. Peki, şimdi nasıl olacak? Burada yaptığınız savunmaları okudum, tamamının dikkatlice altını çizdim Sayın Bakanım, yani sınava girecek gibi hepsine tek tek baktım, şeylerden hızlı geçiyorum ama tamamını okudum. Arkadaşların verdiği savunmaları da okudum, geçen senekinden virgülü bile farklı değil. Peki, hani, ne oluyor, yani siz de bu kabinenin bir Bakanısınız? "Gerekli düzenlemelerin gerçekleştirilmesi..." Bir kere Bakanlık merkez döner sermayesi döner sermaye işletmesi değil. Yaptığınız savunmada bunu söylüyorsunuz, alakası yok. Merkez döner sermayesinin hiçbir harcama yapma yetkisi yok ki yaptığınız alanlara. Artı, yıllara sari yapma hakkınız da yok, bu nasıl bir bütçe yapmak? Yani, yıllara sari yapabilecek olanlar belli. Artı, onlar da Maliye Bakanlığından izin alarak yapıyorlar, bütçenin şeyi bu. Ne 5018 kalmış ne kendi yönetmeliğiniz kalmış. "Bir tane yönergeye istinaden yapıyoruz." diyorsunuz, o da sizinle ilgili değil. Şimdi, taşradaki işletme ayrı, merkez döner sermayesi ayrı. Merkez döner sermayesini siz kafanıza göre yapamazsınız ki, o kesintilerin dışındakileri yapamazsınız. Ne olmuş sonucunda? Maalesef bu yönetmeliği, döner sermayeli işletmelere ilişkin yönetmeliği baz almışsınız, ona göre de merkez döner sermayesinden şu anda harcama yapmışsınız. E, peki, ne olacak bu? Yani, söylediğim rakam hakikaten 1,3 arkadaşlar. Sağlık Bakanlığının toplam bütçesi 4,2. Bu nasıl bütçe hakkı, bu nasıl Sayıştay denetimi, bu nasıl Meclisin Plan ve Bütçe Komisyonu? Yani, ne anlamı kalıyor bizim burada yaptığımız bütçenin? Gerçekten, buradan kalmışsınız, hiç... Ne oluyor? Bu durumda merkez döner sermaye mali tabloları -diyor ki tespitte- sadece küçük bir kısım gelir ve giderin muhasebeleştirildiği, gerçek faaliyetleri yansıtmayan bir mali tablo niteliğinde. Oradaki normal idari giderlerdir herhâlde, yani rakamını şimdi hatırlamıyorum, çok yer çizdiğim için.

Öbür taraftan, yine aynı şekilde burada cevap olarak hep aynı şey: "Döner Sermaye İşletmeleri Kanunu'na Maliye çalışıyor. O bitirince biz yapacağız." Peki, ne olacak, nasıl olacak? Yani, sizin söylediğiniz yönerge sadece merkez payıyla ilgili, ötekileri nasıl yaptınız, neye istinaden yaptınız belli değil.

Şimdi, tabii, aynı şekilde -bunların çok ayrıntısı var ama siz ne dediğimi anladınız çünkü arkadaşlar onu yaptığı için- aynı şeyi geçen yıl da konuşmuşuz, aynı gerekçeleri geçen yıl da söylemişiz: Gerekli düzenlemeler yapılacak.

Şimdi, siz Bakanlar Kurulunun bir üyesisiniz. Buraya 17 tane bakan geldi torba kanun yapılırken, bakın. Eline alıp 5 tane ayrı adamla gelen, 3 ayrı grup başkan vekiliyle konuşup bir fiyat farkını -dün ben "korsan madde" dedim, arkadaşlar kızdı- Kamu İhale Kurumuyla ilgili bir maddeyi, kamu ihalesiyle ilgili bir fiyat farkı için herkesi, ortalığı birbirine veren bürokratlar var. Adamın dosyasını eline alıp, gelip Kamu İhale Kurumunda Yönetim Kurulu kararı çıkarıyorlar bir kişiye geçmişe yönelik fiyat farkı ödeyebilmek için. Ne yaptınız, hanginiz o zaman torba kanuna gelip de "Bu döner sermayeyle ilgili şeyler var, bunları da öne alın." dediniz? 150 madde yaptık Sayın Bakan. KİT'le ilgili yaptık, milletin davalarıyla ilgili yaptık, kamulaştırmayla ilgili yaptık, milyarlarca dolarlık iptal edilen özelleştirme ihalelerinin geriye iade edilmemesinden kaynaklanan davaları düşürmek için yaptık. Sırf bunun için otuz sekiz gün burada çalıştık. Siz bütçenizin üçte 1'i kadar parayı bizim bilgimiz dışında harcayacaksınız, ne olduğu belli olmayacak; doğrudur yanlıştır, ama bir kaydı kuydu var devletin. Yani, bizim de görmemiz lazım, sağlığın hangi alanına harcadınız, nereye gitti. Yok, bütçede, muhasebede şey yok, sadece merkezdeki giderler var. Dolayısıyla, bunların bir elden geçirilmesi lazım ki biz de burada bütçe yapıyoruz, denetliyoruz diyelim.

Bir: Bir an önce bu kamu-özel ortaklığı modelinin gözden geçirilmesi lazım, Kalkınma Bakanlığının hazırlamış olduğu kanun tasarısı taslağının bir an önce tasarı olarak buraya gelmesi lazım. Genel yap-işlet-devret içerisinde de herkes yerini yurdunu bilip, yetkisini bilecek.

İki: Bütün bunların, bir döner sermayenin belli şeyleri yapabilmek adına çıkarılan, personeli motive etmek amacıyla, belli harcamalar için çıkarılan şeyin de genel bütçe hâline dönüşmesi... O zaman fonların ekstra oluşturulması gibi bir şey, bütçenin içine niye sokuyorsun? Başka bir şey yapmak lazım. Buna sığınarak da bu kadar harcama, lütfen, yapmayalım. Aksi takdirde, bizim yaptığımız bütçenin bir anlamı kalmaz diyorum, bütçenin hayırlı olmasını değil, sağlıklı olmasını diliyorum bir dahaki seneye, öncelikle sağlıklı sağlık bütçesi bekliyoruz.

Teşekkür ediyorum.