KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; öncelikle Sayın Başkanın söylediği, gerçek dışıydı; onu düzelteyim de benim yüzümden geç kalmadı -bilmiyorum niye- ben yolda bulup getirdim tam tersine kendisini.

BAŞKAN - Kayıtlara geçsin diye efendim.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Geçsin diye ben de söylüyorum, yanlış anlama olmasın, sonra sizin esprinizi ciddiye alırlar.

Tabii, az önce Sayın Cevheri söyledi, Hamza Bey de itiraf etti dolaylı olarak. O kanun çıkarken söylemiştik "Hep ifrat, tefrit yapıyorsunuz yarın farklı bir şekilde anlaşılabilir, farklı sonuçları olabilir." diye tutanaklarda var. "Bizim Komisyonda görüşülmedi." diyor Şükrü kardeşim ama aşağıda Genel Kurulda konuşurken, yani Sayın Cevheri'nin dediği gibi, ticaret hukuku okutmadık ama azıcık okuduk, orada görmüştük, aşağıda da tartıştık bunu. Şöyle söylemiştik ve nitekim o söylediğimizin haklı olduğunu şimdi yapılan düzenlemeyle siz teslim etmiş oluyorsunuz, yaparken iki taraflı düşünmezsek eğer, "Efendim, o anda hapis cezaları vardı, bilmem neydi, seçim geliyor, affedelim." E, güzel.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Seçimden sonra; yapmayın, gözünüzü seveyim!

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Canım, işte seçimde söz verdiniz ya, onun için yani, söz vermiştiniz ya.

Şimdi, söylemeye çalıştığımız şu: Burada bir denge gözetmek lazım. Az önce değerli arkadaşlarım kısmen değindiler, Sayın Tanal da Sayın Erdoğdu da. Burada sorumluluğu yaymak lazım, başka bunun bir şeyi yok. Çek yaprağı başına dedik ki belli bir sorumluluğu bankalara da, herkese, şirkete de ödeyene de ödettirene de sorumluluğu paylaştırmak lazım. Yani, bir taraftan engelleyici hüküm lazım ama çekin bir ödeme aracı olmasını sağlayacak düzenleme yapmazsak yine aynı şeye geliyor. Ben şimdi Antalya'dan geliyorum, yani konuştum arkadaşlarla, bir sürü çekini ödeyemeyen adam olacak, ne kadar dün, bugün anlaşılıyor desek de bu sezon gitti yani, adamlar sıkıntıda. Hiçbir şekilde, bizim gördüğümüz anlamda, Hocamın demin söylediği, öğrettiği anlamda, "Çek bir ödeme aracıdır." diyoruz ama artık ödeme aracı olmaktan çıktı, senedin yerine daha garantili olan bir ileri vadeli senet, garantili senet gibi olmuştu. Hapis cezası kalkınca adi senede dönüştü, poliçe oldu, şimdi yeniden, kısmen ortasında bir -ne diyorlardı- hibrit bir şey yapalım diyorsunuz. Yani işi doğru koymak lazım Sayın Bakanım, önümüzdeki süreç içerisinde biraz daha ekonomik sıkıntı, hele hele bizim tarım, turizmle, ticaretle uğraşanlarla biraz daha, en az bir yıl sıkıntı olacak. O zaman da yeniden bakmak lazım. Onun için diyorum burada, evet, factoring şirketleri var, düzenleme yapsın diye kurum kurduk. Sayın Başkan önce vekiller konuşsun diyor ama yani belki o arkadaşlarımız karşılaştıkları sıkıntıları, üyelerinin sıkıntılarını bize anlatacak, biz vatandaşınkini anlatacağız. Kanun koyucunun görevi zaten bütün unsurları bir araya getirip dengelemek. Yani çıkar gruplarının söylemlerini alıp adil olan bir düzenleme yapmak, bizim görevimiz o. Burada ne bankayı koruyacağız, ne factoring şirketini ne sadece vatandaşı, sistemin işlemesini ama adil işlemesini sağlamamız lazım, orada da herkese sorumluluk paylaştırmamız lazım. Yok, bu şartlarda bizim çeki sizin dediğiniz gibi çek hâline getirme şansımız bu ticari sistem içerisinde yok, ne yaparsanız yapın. Yarın yine başka bir yerinden patlayacak Sayın Bakanım. Ya, düzenlemeyi sağlıklı yapmazsak, tekrar açacağız, ekim, kasımda, yıl sonu gelecek; ben söylüyorum size, özellikle Antalya'dan, Muğla'dan kaynaklı, turizm şirketlerinden kaynaklı birçok, burada koyduğumuz diğer iflas ertelemelerle ilgili, bununla ilgili bütün şartlar önümüze gelecek, yani bunu yeniden tartışmak zorunda kalacağız. Onun için, bu düzenlemeyi yaparken tamamını dikkate alan bir düzenleme yapmamız lazım ki tekrar tekrar gelmesin. Yani, sadece cezai müeyyideyle kaldırarak veya artırarak bunu yapma şansımız yok. Bir taraftan bankalara da o eğitimi vermek gerekiyor, bazı sorumlulukları vermek gerekiyor. Bazen tam koruyoruz, bazen tam kaldırıyoruz, o zaman daha yoğun bir şeye doğru geçiyor.

Şimdi, Sayın Başkan açtı tartışmayı ama böyle paket gibi sanki, arkadaşlar bütün maddeleri söylüyor. Yani, biz 61'den mi konuşuyoruz, 62'den mi konuşuyoruz, 63'ten mi konuşuyoruz, tam bilmiyorum, çekle ilgili her şey tartışılıyor gibi. Tabii, siz 61'de başlamıştı, biz de paket gibi birkaç şeyi söyleyelim.

BAŞKAN - Sizi rahatlatmak için böyle yaptım ama değiştireyim isterseniz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yok, yani ilerideki maddelerde var da onlarla ilgili de hem arkadaşlar bilgi verirken onlar da belki bize anlatırlar diye...

Az önce arkadaşlarım yerlerle ilgili, adresle ilgili söylediler. 63'te ikinci fıkraya bakıyorum: "Çek karşılığında ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlüdür." diyor. Arkadaşlarımız bakarsa, Sayın Genel Müdürüm... Şimdi, 63'te ikinci fıkrada, birinci fıkra hükmüne göre bulundurmakla yükümlü çek sahibidir. Çek sahibinin tüzel kişi olması hâlinde bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi. Yani kim? Yönetim kurulunun mali işlerinden sorumlu üyesi mi? Bundan ne anlıyoruz yani? Onu mu anlıyoruz, ben doğru mu anlıyorum? Yönetim organının üyesi. Böyle bir belirleme yapılmamışsa, oluşturan gerçek kişi veya kişiler çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlüdür, kişi veya kişiler.

Şimdi, birinci fıkra hükmüne göre düzenlenen yasaklılıkları süresince sermaye şirketlerinin yönetim organlarında görev alamazlar. Müeyyidesi yok, aldı, ne olacak? Ne cezası vereceksiniz? Yukarıdaki cezayı mı vereceksiniz, bir? "Bulundurmakla yükümlü..." dediniz. Hangi çek kesildiğinde? Yani kesildiği anda, bakın, çek kesildiğinde bile, bırakın çek karnesini verirken, karşılığının olup olmadığını neye göre, kim denetleyecek? Şimdi, çek karnesini verirken çekin toplam miktarı kadar parayı yatırıyorlar mı, bilmiyorum; bankalar burada, arkadaşlarımız burada, factoring şirketlerimiz burada.

MEHMET ALİ CEVHERİ (Şanlıurfa) - Teminat var.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Şimdi, teminat başka bir şey. Bakın şimdi, teminat her yerde alınıyor Hocam, ben de onu, sizin söylediğinizi zaten söylemeye çalışıyorum. Şimdi buraya yazdığınız şey ne demek biliyor musunuz? Bana 1 milyonluk çek karnesi verirseniz, 1 milyon oraya yatıracağım demek. Bankacılıkta öyle bir şey yok. Adam sadece iyi müşteriyse, parasının geleceğini biliyorsa, sürekli hesap yapıyorsa, ona çek karnesi veriyor, o anda sıfır lirası olsa yine veriyor veya yeniliyor, daha önce vardı, şimdi yok ama adamın hiçbir çeki dönmemiş, geliyor, "Çek karnem bitti." diyor.

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Çek taahhütnamesi...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bakın şimdi, taahhütname ayrı bir şey.

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Hayır, hayır, çek taahhüt kredisi açılıyor, ayrı bir şey bu.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Farkındayım ne dediğinin de, bakın çek taahhüt kredisi ayrı bir şey, line açmak ayrı bir şey. Bankada tık diye onun hesabına parayı yatırıyor musun, yatırmıyor musun? Yani tahsis açmak ayrı bir şey, kullanmak ayrı bir şey. Bana sen 5 milyon tahsis açıyorsun, hiçbirini kullanmıyorum, kalıyor orada, anlatabiliyor muyum? Zaten adamın... Yani para yoksa, açtığın tahsis de aynı şey, aldığın taahhütname de. Adam zaten parası olsa ödeyecek, kazansa ödeyecek.

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Yani karşılıksız kullanılması hâlinde her çek yaprağı için 1.200 TL bankanın ödemesi gereken bir yükümlülük. O çek yaprağı üzerinden bir taahhüt kredisi açıyor netice itibarıyla.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Peki, yani maksimum kaç paralık yaprak olabiliyor?

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Yani 10 yapraklık da verebilir.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bir dakika, 1 yaprağın maksimum değeri kaç olabiliyor?

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - 1.200 lira işte, banka veriyor.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Banka değil ya, ben keşide edeceğim vatandaşın...

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Sınırı yok canım, sınırı yok.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hah, işte ben de onu soruyorum. Şimdi, sınır var mı? Yok. Yani şimdi 1.200'ü neye göre belirliyorum? 5 milyon da kessem 1.200 lira, 1 milyon da kessem 1.200 lira, 100 bin lira da kessem 1.200 lira, onu anlatmaya çalışıyorum. Buraya yazıyoruz Sayın Bakanım, bir de diyoruz ki yetkiliye soruyoruz. Adam muhasebeci, şirketin çek işlerine bakan birisi ayrı, bankaya parayı yatırması gereken Hazine birimi departmanının yetkilisi ayrı, yönetim kurulunun imzaya yetkili adamı ayrı birisi. Bunu böyle yazdığımız zaman bunun işlerliği yok, onu anlatmaya çalışıyorum. Yani o adamı bulundursun diyorum. İmzayı atan, bankacılık işlemlerine bakan belki çek için ödemelerde yetki verdikleri birisi, bilmiyoruz. Dolayısıyla, orada hani para bulundurulsun, çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlüdür diyor.

Mustafa Bey, bu cümle burada var. Yani nasıl bulunduracak? Yani siz teminat olarak, kredi olarak, bilmem ne demiyorsunuz ki nakden bulunması lazım. Bırakın onu, hani karneyi verdik, çek karnesini, yaprakları verdik, yok. Keserken var mı, kim kontrol edecek, olup olmadığın nereden bileceğiz? Kesti, çeki bana verdi. Bu adam ancak ve ancak ne yapıyor, fiilen bankayla hukuku varsa, aynı bankayla çalışıyorsa, veya muhasebecisinin hukuku varsa diyor ki "Ya, bir sor bakalım bu adamın çekleri dönmüş mü?" diye bankadan... Ya, gayri resmî istihbarat, bu iş böyle çalışıyor, hepimiz biliyoruz. Açıp da yazı yazıp da kredi kartları merkezine ya da takas risk merkezinden, bilmem nereden bilgi alma şansı yok ki adamın. Sadece banka müdüründen: "Ya, filanca şirketin çekini alıyorum, biraz da yüklü bir şey, yarın bana sıkıntı olur mu?" diye böyle bilgi alıyor. Ya, para var mı, yok mu, orada ne kadar var; hiç, ondan kimsenin haberi yok. Kim denetleyecek peki, buraya yazdık, olmadı diyorum mesela, ne olacak? "Adam yönetim kurulunda görev alamaz." diyor. Aldı, ne yapacaksın, cezası ne? Birinde almadı, düşürdün, öbür taraftaki şirkette de varmış. Şimdi, sicil sisteminden bunların hepsini bulup ayıklayacak bir birim var mı? Yani ne olacak? Aldı adam, cezası da var, bu yazdığı şirketin, çekin takibe düştüğü şirketten düşürdük. Adamın 3 tane daha yönetim kurulu üyeliği varsa hangi birini kim bulacak, kim muhatap olacak, risk merkezi mi yapacak, ticaret sicili mi yapacak, nereden düşüreceğiz, hangi şirketten düşüreceğiz adamı?

Dolayısıyla, tamam, bir şeylere zorlayalım diye yazmışız, geçmişte yaptığımız kolaylık sonucu, hocamın dediği gibi, suistimal edenler çıkmış ama onu önleyelim derken yeniden sistemi kilitleyecek şeyler yapmamamız lazım. Yani ekonomi kötü olduğu takdirde çekin ödenmemesi artıyor, bu kadar basit. Protesto edilen senetlerde de artıyor, çeklerde de karşılıksız çıkması artıyor. Evet, normal, ama zorlamazsak da dediğimiz gibi kötüye kullananlar çıkıyor. Onun için yani mecburiyetten olanlarla, kötü niyetli olanları ayırt edecek daha ayrıntılı bir düzenleme yapmak lazım diyorum genel olarak. Arkadaşların bize söyleyeceği varsa dinleyelim, tekrar konuşuruz diyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Tamaylıgil...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Başkanım, bir cümle daha ekleyebilir miyim?

BAŞKAN - Sayın Tamaylıgil izin verirse açayım ben.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İzmir) - Buyurun.

BAŞKAN - Buyurun.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bir de burada 66'da vardı, orayı söyleyecektim de.

Ticaret sicili müdürü ya da yardımcısı huzurunda yazılı beyanda bulunmak suretiyle de verebilir yani imza yetkisiyle ilgili. Bu istisnai durum sonra başka sakatlıklar getirmesin. Yani, gerçek kişi tacirle tüzel kişi tacir adına imza atmaya yetkili kişi, onu söylüyorum arkadaşlar. Ticaret unvanıyla bunun altına atacağı imzayı... Şimdi, imzadaki noter beyanını kaldırıp ticaret sicili huzurunda tasdikli imza yaptırılması. Ne gerek var buna ki zaten bütün şirketlerin noterden tasdikli imza sirküsü yok mu? Bu suistimalleri bal gibi... Hocamın dediği gibi, sahtekârlığı teşvik etmiş olursunuz, çok affedersiniz. Yani, noterin yaptırımı ayrı, sicil müdürüne bir tane geldiği zaman arada adam bir imza geçirttirirse o anda da kalabalığa gelirse gidiyor, biliyorsunuz. Yani zaten her türlü resmî evrak için herkes noterden bir imza sirküsü çıkarmak zorunda benim bildiğim kadarıyla, yetkiliyse. Yetki belgesi yok mu adamın? Yetkili değilse zaten çek düzenleyemiyor. Peki, bu ne demek şimdi? "Ticaret sicil müdürü ya da yardımcısı huzurunda yazılı beyanla..." Ya, yazılı beyanla bir tane dilekçe yazdım, verdim, olur mu öyle? Yani, bunu hangi amaçla koydunuz, onu anlayamadım açıkçası. Yani gerek yok, zaten adamın elinde yetki yoksa gönderirsin gider yani, bunun bir şeyi olmaz ki.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Noter harçları yüksek onun için mağduriyet olabilir.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ya, harcı dediği zaten, eğer mali bir yetki veriyorsanız, ödeme yetkisi, harcama yapma yetkisi veriyorsanız, sadece çek için değil bu, diğer işlemler için de bir yetki belgesi çıkması gerekmiyor mu, ben mi yanlış hatırlıyorum? Şirketlerin hepsinde o konudaki yetkili arkadaşların imza sirkülerinin çıkması gerekiyor isten yönetim kurulu üyesi olsun, isterse ödemeye yetkili kişi olsun yani noterden imzasız bir sirküleri kimse kabul etmiyor yani, bilmiyorum. Bu önemli bir konu onun için tekrar dönmeyelim diye...