KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, bürokrat arkadaşlarım, kıymetli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, köklü bir madde, biz de hep söylüyoruz, size de sürekli öneriyoruz "Yapısal önlemleri getirin, alalım." diye ama "Torbanın içerisinde de yapısal önlemi alalım." mı diyoruz Sayın Bakan? Siz Komisyon Başkanımız olarak daha iyi biliyorsunuz neleri "yapısal" diye saydığımızı. Özü itibarıyla tekraren -sayın bakanlara da söyledim ama siz de yeni geldiniz- bunları Bakanlar Kurulundan önce daha derli toplu, şimdi Bakanı olduğunuz kurumdan da geçerek yani arkadaşlardan bir süzgeçten geçerek gelmesi... Çünkü, dünden beri iki gündür, üç gündür öyle şeyler tartışıyoruz, öyle bilgiler geliyor ki, çoğu hiç bakılmadan geçmiş gibi görünüyor, burada yaptığımız tartışmalardan öyle anlaşılıyor. Onun için hele hele böylesine köklü şeyleri ayrı bir teşvik paketi olarak getirip hepsini içine koyup yapsak hem vergisiyle, indirimiyle, diğer destekleriyle, istihdam teşvikiyle, ne yapacaksak beraber yapmamızda fayda var. Araya böyle kaynıyor yani etkisini konuşabiliyoruz ne önerilerimizi tam olarak sunabiliyoruz, başka tantanaların arasında bu da kaynıyor. Yani, arkadaşların şimdi eleştirilerini dinledim; haklı noktalar var, neden? Amaç her zaman iyidir yani hedef iyidir ama "O hedefe nasıl ulaşacağız, bu elimizdeki yetkiyi nasıl kullanacağız?" kısmı var. Yazılış tekniğine baktığımız zaman, maddenin aklımıza soru işareti geliyor, daha önceki suistimaller var, hâlâ tartıştığımız konular var. Şimdi, burada aldığınız yetki çok daha geniş bir şekilde eğer kötüye kullanılırsa çok daha farklı sonuçlara yol açabilecek. Baştan başlayalım, başında (1)'inci fıkrada hemen demişsiniz. Şimdi ben soruyorum: "Mevcut veya gelecekte ortaya çıkabilecek ihtiyaçlarını karşılama." Bir tanesi bu mu? Bu. Bir ihtiyaç her şeyi kapsayabilir yani bu kadar geniş bir şekilde alır... "İhtiyaçlar." Tamam, arkada yazıyorsunuz ama bunlar ayrı ayrı. "Arz güvenliğini sağlama." Şimdi, arz güvenliğini sağlama, ben size örnek vereyim: Etle ilgili sorun var, gelmedi, fiyat arttı, dışarıdan ithal edeceğiz. Arz güvenliğini sağlama mı? Sağlama. Buğday ithalatına düştük, üretemedik. Şimdi, bunu ithal edecek adama bir yatırım yapıyorsa -örnek olarak söylüyorum, en uç şeyi söylüyorum ki, buradan yazdığımızın ne kadar geniş olduğunu anlayalım diye- ihtiyacı sağlama, arz güvenliğini sağlama, öbür tarafta dışa bağımlılığını azaltma. Hayır, enerjide düşünülmüş bir şeydir yani bir sektör, bir şey belirlenmediği için burada geniş yazınca da doğal olarak aklımıza kötü örnekler geliyor. Yani, bizim işimiz bu. Biz muhalefet olarak diyor ki halk: "Denetleyin, yanlışları engelleyin, eksik varsa tamamlayın." Şimdi, önce gördüğümüz yanlışlar varsa bu yetkiyi ben alayım. 10 tane Sabah, ATV kurarım yani aynı şekilde hiç ellettirmeden kimse de bana bir şey bu kurallara göre soramaz. Her şeyi veriyoruz, artı, Ekonomi Koordinasyon Kurulu istişari bir kurul değil mi? Yani, sürekliliği olan, ÖYK gibi, YPK gibi biraz da yetkisi olan bir kurul değil. Genelde bu gibi şeyleri YPK'da herhâlde daha önce... Şu olursa yani yeniden bir şey yapılır, YPK kaldırılır, "Bir tane kurul olsun." derse... Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak mali işlerle ilgili yüksek kurul bir tane olsun diye önermiştik. Örneğin, Para Kredi Kurulu var, YYK'sı var, YPK'sı var, bir tane mali işler yüksek kurulu olsun, bunun içinde de hepsi hem özelleştirmesi hem bunun gibi işler, YPK'nın da işlerini... O ayrı ama istişari bir kurula bunlarla ilgili şey verirsek bunu, bu gibi şeyleri zaten görüşürsünüz. Bakanlar Kurulunda bu karar çıkmadan önce veya yönetmelik çıkaracaksanız onu yapmadan önce esasları verirken siz zaten EKK'da önce görüşürsünüz, Bakanlar Kuruluna geçer, zaten görüşülmüş olur ama yetki verme kısmı olduğu zaman o konuda -az önce Erhan Bey de belirtti- biraz sıkıntı var gibi.

Artı, (ç) bendine geliyorum: "Yatırımın tamamlanması ve öngörülen istihdamın 5 yıl sağlanması şartıyla Hazine taşınmazının talep edilmesi hâlinde bedelsiz devredilmesi." Ben, bunu gördüm mü her şeyi söylerim size yani kötü de gelir, suistimal de gelir, yolsuzluk da söylerim. Kırk dokuz yıllığına verdiğimiz şeyi beş yıl sonra adama niye devrediyoruz? Beş yıl; on değil, yirmi değil. Vallahi, ben sadece orayı almak için böyle bir yatırıma girişirim yani mülkiyetini alırım, sonra gelir. Dolayısıyla, bununla bazı şeyleri yaparken en somut olan da bu yani adama zaten yatırım kırk dokuz yıl vermişiz, devam edecek, mülkiyetini versek de devam edecek vermesek de devam edecek, taahhüdü var çünkü onları gerçekleştirmesi lazım, gerçekleştirmezse de cezai müeyyide koymuşsunuz. Mülkiyetini vermeyince ne olacak, verince ne teşviki olacak, onu anlayamadım. Zaten para almayacağız, kırk dokuz yıllık da veriyoruz. Herhangi bir şeyi yok. Beş yıldan sonra adama niye veriyor? Ben bunu gördüm mü o zaman kafamda soru işareti belirir ve suçlamada da bulunurum Sayın Bakanım, kusura bakmayın. Hem yetki genişliği var...

Aşağıda (g) bendinde yine "Nitelikli personel için 5 yılı geçmemek üzere, asgari ücretin aylık brütünün 20 katı." Şimdi, bunlar stratejik yatırımlar olacak mı olmayacak mı? Stratejik yatırımsa 10 tane, 20 tane nitelikli personeli çalıştıracak durum olmazsa zaten yapmasın o işi Sayın Bakan. Kime teşvik vereceğiz? Yani, bunlar ciddi anlamda yenilik, teknoloji getirecekse, bizim için hani öncelikli sektörlerle ilgili bir şeyse zaten belli bir proje finansmanı, indirim sağlayacağız. "Bunların hepsini birden de sağlayabiliriz." diyorsunuz arkasından. Ya da buraya bir limit koyalım yani nasıl ki istihdamda şu kadar yaparsa beş yılı geçmemek üzere 20 katını ama kaç personele kadar? Adam belki bütün çalıştıracağı nitelikli olacak. Teknik bir şey kuruyor, AR-GE'yle ilgili, yenilikle ilgili bir şey kurarsa, teknoloji dönüştürücü bir şeyse 100 adam çalıştırıyorsa 100'ü de nitelikli olabilir. Bir limit, bir şey koymamışız. "Bunu biz Bakanlar Kurulu kararıyla koyacağız." derseniz o ayrı bir şey ama biz burada görmedikçe hem geniş yetki alınıp hem mülkiyet devri hem bunlarda sınır olmayınca biraz şey geçiyor açıkçası.

(2)'nci fıkrada "Ekonomi Bakanlığı bütçesinden karşılanır." Yani, yatırım teşvikleri ayrı ama bütçeden peki ne kadarlık yatırımı teşvik edeceğimizi tahmin edip mi koyacağız, ne olacak? O sene zaruri ihtiyacımız oldu veya işte diyorsunuz ya "İhtiyaçların karşılanması." Ben size et ve buğdayı söyledim, en temel ihtiyaç yani verdik, ne yapacağız? Bu sefer yine 15-16 milyarlık yaptığımız eğitime aktar, oradan oraya aktar, oradan oraya aktar mı yapacağız? Yani, bunlarla ilgili de genel bir şey. Tabii, vergi indirimlerinde bir şey yok almadığımız, vazgeçtiğimiz şeylerde ama nakit desteklerde ve özellikle bu nitelikli şeyle ilgili veya prim için SGK'ya aktarılacak maliyetlerde bu gibi bir sıkıntı olabilir diye düşünüyorum.

Alım garantisi de önemli çünkü işte köprüde, otoyolda, orada burada konuşuyoruz; en son yapılan köprüde de konuştuk. Bayramda millet bedava geçti ama ödeyemediğimiz zaman toplamda eğer geçmezse mecburen ödeyeceğiz yana garanti verdiğiniz zaman bunun bir birim fiyat hesaplaması olacak, enflasyon kur riski olacak mı? Diğerlerinde bir sürü şey koydunuz hatırlarsanız; şehir hastanelerinde, diğer bazı yatırımlarda garanti kapsamına aldık, Hazinenin garantisini koyduk, birtakım destekler koyduk; bunların da biraz belirli olması gerekiyor.

Bir de (7)'nci fıkrada en son "Yatırımın devri hâlinde, devralan kurum..." demişiz. Hangi aşamada devri? Bir şeyler söylememiz lazım yani belli ölçüde tamamlanması yoksa çantacılığa döner bu. "Yatırımın devri" yani böyle yazdığımız zaman -İbrahim Bey kafasını sallıyor da- diyeceğiz ki: "Şu kadarı tamamlanmadan devredilemez." Bir şey dememiz lazım yani "Aldım, başlattım, projeleri aldım, teşvikleri aldım, sonra filanca şirkete devrediyorum." diyebilir yani bunlar çok gördüğümüz şeyler de onun için. Enerjideki çantacılık gibi, örnek söylüyorum bakın somut olarak da yani Yani ruhsatı birisi alıp işlemleri tamamladıktan sonra diğerine devrediyor, bu sefer bunlar oluyor. Devir işlemine de limit koymamız lazım yani belli şekilde adam yapamıyorsa devredecek. "Aldım, ne güzel, benim işim var Hükûmetle, çıkarttım, hadi sana devredeyim." o da başka bir şey olabilir. Onun için de somut bir tamamlanma şeyi falan koymamız lazım yani "Belli oranda tamamlanmadan devredilemez." gibi bir şeyler söylememiz lazım. Zaruri olursa zaten o başka, o cezayı ayrı bir şekilde, el mi koyacaksınız, nasıl yapacaksınız o ayrı bir konu. Onun için, bunları biraz daha netleştirmek lazım çok geniş olduğu için. Amaç güzel, teşvik edelim ama onu yaparken de aşırılığa kaçmadan ve de kontrol edilebilir olsun, dışarıdan da yapacağımız güzel işi de şaibe altında bırakmayalım yani amaca uygun bir şekilde düzenlemeyi biraz daha somut hâle getirelim diyorum Başkan.

Teşekkür ederim.