KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, çok kıymetli bürokratlar ve basın mensupları hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, öncelikle size bir çift sözüm var: Ben size bıraktım sadece hatırlatma yaptım Sayın Zozani'nin söylediğiyle ilgili ama siz de -ortadan- bir şey söylemediniz. Bugün bütçe bitiyor. Arkadaşlarımız bu şeyi de yapıyor. Sadece Sayın...

BAŞKAN - Tutanakları getireyim isterseniz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bir şey söylüyorum "ortadan söylediniz" diyorum, şimdi söyleyeceğimin de bir kısmı sizinle ilgili olduğu için öyle başladım.

Yani, burada, kimin ne yaptığına ayar vermek diğer arkadaşlarımızın işi değil, arkadaşlarımız kızıyor ama garibime giden bir şey. "Sayın Zozani ilk defa böyle bir yorum yaptı." dedim. Bütçe başından beri her gün burada tartışmalar da yaşanıyor, başka şey de oluyor ama bir kere sözler böyle "şov mov" tarzı yakışıksızdı ki bunu Sayın Yeniçeri'nin şeyi üzerine söyledi, bugün burada bir şey de yok.

Enteresan bir şeyi var Sayın Bakanım, bu kısmı sizinle ilgili ama hafta başında da Sayın Kaplan araya girmişti, ben yine ona bir şey söylememiştim. Burada Sayın Efkan Ala vardı, kendisine bir söze katılıp katılmadığını sordum. "Ben söyledim." deyip araya girdi. Oysa, onların kendi paralel kurdukları devletin yetkililerinden bir tanesi söylemişti. Şimdi, garip bir şekilde araya girme var yani eskiden bu ortaklığı böyle çok açık etmiyorlardı. Bu müzakere sürecinin bu geldiği noktayı da -Allah muhabbetinizi artırsın- bir gelişme olarak görüyorum. Yani, arkasından niye öyle söyledim? Şimdi, bakanları kurtarmak için araya mı giriyorlar? Onu anlayamıyorum ama. Sayın Zozani arada bir şey söyledi, onun sözüne hemen cevap verdiniz. Ben size sormuşum, bir buçuk sene oluyor neredeyse, üç tane soru arka arkaya ilk bu şeyler çıktığında -bir seneye gelmiş, hukuksuz atamalarınız, Danıştaydan dönen atamalarınızı- sormuşum süresi içinde cevap vermemişsiniz, hâlâ duruyor burada önümde, Haziran, Temmuz 2013'ten kalan soru önergelerim var, hâlâ gündeme girmiş, sırası gelen kâğıtlar arasında, gündemdeki kâğıtlara girmiş. Yani, bizim de size pas mı atmamız lazım, biraz destek mi olmamız lazım?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Sizin de destek olmanız lazım.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Anladık da, o konularda olamıyoruz, hassas konular var. Sizin oradaki ortaklığınızdan dolayı bu geliyor. Böyle garip bir şey var. Siz güzel şey yaptığınız zaman, Hocam biz zaten destek oluyoruz. Ama, şimdi yanlışları da birinin söylemesi lazım. Herkes "şak şak" yaparsa o zaman siz de kendinizde otokontrolü kaybedersiniz. Muhalefetin görevi denetlemek. Açıkçası, burada, baktım şimdi soru önergelerimize -her bakan geldiği zaman bakıyoruz- duruyor. Baktım ikisinin de altında arkadaşlar yazmış "Süresi içinde cevaplanmadığından gelen kâğıtlar listesinde yayınlandı." Bu ne demek? Çıkmaz ayın 15'ine kaldı. Efendim, bir gelecek de bakan onları bir araya toplayacak, bütün Millî Eğitim sorularına bir arada cevap verecek, lütfederse, bize de cevap verecek. Onun dışında yok.

Şimdi, bununla ilgili söylemişken hazır, bu soru önergelerimden bir tanesi yapmış olduğunuz usulsüz atamalarla ilgiliydi. Ben bu kadar ısrarı açıkçası anlayamıyorum Sayın Bakanım. Sorumuza, tamam, cevap vermediniz ama burada yönetmeliklerle ilgili davalar var, onun yürütmesinin durdurulması var. Danıştayın 5.Dairesi, 2.Dairesi her iki yönetmeliğinde -özellikle bu müdür atamaları için- sözlü sınavla atama yapılamayacağını, objektif olanın yazılı sınav olduğunu, bunların dikkate alınması gerektiğini -arkadaşlarımız ayrıntısını söyler, benim önemli bir konum daha var- ve burada bir hukuka uygunluk olmadığını söylemiş. Onun üzerine atama işlemlerinde devam eden bir şey var. Enteresan, Sayın Müsteşar da demiş ki: "Bunların şube müdür atamalarını iptal etmedi, yürürlüğü durdurdu." Aynı uygulamalar sizde var Sayın Bakan; 2008 yılında okul müdürlükleri atamasında YD'de, uzman öğretmenlik puanlarıyla ilgili YD'de, TEOG'la ilgili YD'de siz bunun gereğini o anda yaptınız sonra geldiniz ayrı bir konun çıkardık, o ayrı konu. Yürütme durdurulduğu zaman gereğini hemen hem de anında yaptınız. Dolayısıyla, burada kanunları da, yargı kararlarını da hepimiz uygulamak durumundayız, içimize siner, sinmez, değiştirmek için teşebbüs edersiniz, değiştiremiyorsanız mevcuduna uyarsınız. Yeni kanun çıkarsa o zaman onun gereği yapılır diyorum.

Asıl, şimdi benim size aktarmak istediğim konu -arkadaşlarımız burada, Millî Eğitim Komisyonu üyelerimiz de burada, onlar size eğitim alanıyla ilgili söyler ama- dün geceden kalan bir konumuz var, Sayın Çevre Bakanımızla geçen sene de tartışmıştık, size de taze bakanken iletmiştim: Şişli Endüstri Meslek Lisesiyle ilgili Bakanlığımız -daha yeni- ekim ayında yeni bir imar planı askıya çıkarmış, köşesinde küçücük bir okul yeri ama orası yine ticaret alanı olarak sizlere tahsis edilmiş gibi görünüyor. "Sizlere" diyorum yani AKP, artık Bakanlık böyle her şeye karışıyor, imar tadilatı yapıyor, oradaki yandaş müteahhitlere de AVM ve ticaret alanı çıkarılıyor. Şimdi, bunu başka yerde yapabilirsiniz; bakın "yapabilirsiniz" derken hepsine karşıyız da ya, burada biraz insaf, vicdan Sayın Bakan, ben size soruyorum, Sayın Müsteşara soruyorum veya varsa okullarla ilgili genel müdürünüze: Şişli Endüstri Meslek Lisesinin tarihçesine baktınız mı? Nereden geliyor? Yani orada kaç bin tane öğrenci var? Orada kaç tane atölye var? Gidip gezen oldu mu arkadaşlar bu vukuat çıktıktan sonra? Ben, kendim tek tek gezdim. Yani bir taraftan enteresan şeyler oluyor -yani mülkiyetin devri ayrı, o kısmına "Bizi ilgilendirmiyor." dersiniz- ama bütün garip gurebanın çocuklarının okuduğu teknik liselerin olduğu bir yer, kampus, orası teknik okullar kampusu. Nasıl bizim Gazi'de "Teknik Okullar" diye yüksekokul kampusu varsa, Şişli'nin göbeğinde teknik okullar kampusu orası. Şimdi, bu rant; anlıyorum da, bu kadarı yani "insaf" diyorum ya, böyle bir okulların olduğu yerde... Niye öyle söyledim size? Sayın Bakan, bu okulun kökü ta eski, eski, eski Tophane Sanat Enstitüsüne gider. Aşağıda, oradan çıkıyor yukarıya, bir kısmı bölünüyor, tekrar geliyor, motor sanat enstitüsü, teknik eğitim merkezi, motor teknisyen okulu, hepsi, motor meslek lisesi derken birleştirilerek Şişli Endüstri Meslek Lisesi oluyor, kocaman bir kampus var ve o atölyeleri bir daha o şirketlere kurduramazsınız. Sponsorlara, bin nazla oranın idarecileri aylarca gidip kurdurmuşlar. Neler var? Sizin Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okulun web sitesinde bakın; 92-93'te Türk Alman Meslek Eğitim Merkezi açılmış motorla ilgili, arkasından TOFAŞ'ın, Toyota'nın, Mercedes'in, Volkswagen'in, Bosch'un hepsinin, büyük büyük firmaların orada uygulamalı eleman yetişsin diye... Türkiye'nin en önemli sorunu ara elemandır, tekniker sorunudur şu anda sanayide. Siz burada tek şey olan yerin bu şekliyle eğer tarumar edilmesine izin verirseniz, nasıl yapacağız bunu? Meslek yüksekokullarını defalarca söyledim, YÖK Başkanımız burada, bir öğretim planlaması yapın, yeniden ihtiyaç alanlarını belirleyin, "üniversite-sanayi iş birliği" diyorsunuz, her sene söylüyoruz, bir şey gelmiyor. Bunun temeli bu, gerçekten bu. Sadece çıraklık eğitim merkeziyle falan bunu çözemezsiniz, okuldan yetişen elemanlar asıl bize lazım.

Şimdi, eğer o tarihte kurulan bir okulu ki 1958 yılında bu okula tahsis edilirken orası, aynen şöyle deniyor: "Yarın Bulgar Büyükelçiliği ve devleti burada hak iddia ederse, 1915'te olan bir Bulgar vatandaşına ait olduğundan -vakfa değil, vatandaşa- böyle bir şey çıkarsa devlet burayı kamulaştırsın burası okul alanı olarak kalsın." Yazı burada. Bütün ayrıntısı var, böyle klasör. Dün Çevre ve Şehircilik Bakanımıza takdim ettim bilgileri. İsterseniz size de, bütün Osmanlıca dokümanları da... Nereden geldi, okulun tarihçesi, nasıl olmuş, o vakıfla ilgili mülkiyet nereden gelmiş? Hepsi var. Bir katakulliyle, bir anda bir iş adamı orayla anlaşma yapınca oluyor. "İmar tadilatı sizi ilgilendirmiyor." dedim ama ilgilendiriyor, neden? İtiraz etmeniz gerekir çünkü orada eğitim alanı olarak yapılmış bir yerin sınıf değişikliği yapılarak... Bakın bir daha söylüyorum: Tahsis edilmiş bir alanın kendi içindeki tadilatı başkadır -arkadaşlarımız yapı dairesinden size bilgi verebilirler- ticari alan ve AVM olarak değiştirilmesi mümkün değildir. Eğitim alanı bir donatıdır. Zaten yoğunluk oralarda düşmüştür -çok farklı bir şekilde yani çok katlı binalar- sınırsız bina yapılsın diye bunlara bence izin vermemek lazım. Açıkçası, ben, orayı çok şey yapıyorum, artık kişisel meselem hâline geldi çünkü gidip görünce atölyeleri -hadi önce arkadaşlar anlattı, fotoğraflarını getirdiler, geçen sene söyledim ama- kendim bizatihi İstanbul'a gittiğimde bir günümü ayırıp dolaştım, öğrencilerle sohbet ettim, müdürle sohbet ettim, maalesef orada çok önemli bir şeyi, alt yapıyı... "Bunu biz kaldırır başka taşırız." diye bakmayın. Okulu taşırsınız, bina değil sorun, benim söylediğim. Bir yerlerde daha güzel okul da yapabilirsiniz ama o ortamda o yörenin çocuklarının gelip okuduğu şeyi yeniden kurma şansımız yok. 20'ye yakın atölye gördüm ben orada, hepsi de önemli markalar. Onları da yeniden kurdurma şansımız maalesef yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Başkan, bitirdim.

Ağırlığı motor ve teknik, elektronik kısmı. Bir taraftan Sayın Başbakan diyordu, şimdi Cumhurbaşkanı oldu, o da diyor: "Birbaba yiğit arıyoruz yerli araba üretsin diye." E şimdi siz bir taraftan motor tekniğiyle ilgili bütün ara elemanları yetiştiren okulu eğer böyle dağıtırsak yarın oraya öğrenci de tam bulamayız, sonrasında o kampüsteki yerleri de maalesef yaptıramayız. Lütfen buraya bir el atın. Yani, yeni imar tadilatında, dün de söyledim Bakana, şimdi sizin konunuz değil ama köşede küçük bir okul yeri yaptırmışlar, 1,6 vermiş ama 3,6'sı gene ticari alan. Yani böyle küçücük bir sus payıyla, rüşvetle bu iş olmaz. Önemli olan o kampüsün içinde yine mahkemelik olan bir otopark yeri var, orası da bir sosyal tesis olarak, spor alanı olarak çocuklara düzenlenmesi gerekiyor ki, içinde mekânlar olsun yani sosyal donatılar olsun. Bu konuyla ilgilenmenizi istiyorum. İsterseniz, bütün ayrıntısı eski arşive kadar bende mevcuttur, size de takdim edebilirim. Çocuklarımız okula gitsin, ara eleman yetişsin, oradan sanayimize katkıda bulunsun ki söylediğiniz 2023 hedeflerine ulaşabilelim. Sayın YÖK Başkanımız da bu söylediğimize dikkate alır, o entegrasyonu sağlarsa. çünkü mesleki, teknik eğitimle ilgili çalışma var ama hep kalıyor Sayın Başkan. Her seferinde söylüyorum, yedi yıldır söylüyoruz, istihdamın sorunu da burada çözülür, ara eleman sorunu da burada çözülür, meslek yüksekokulları da ona göre, ihtiyaca göre yeniden yapılandırılır ki çocukların evde kalmamak için gitmek zorunda kaldığı yüksek liseler olarak kalmasın. Yani, sanayiye katkıda bulunsun, ekonomimize katkıda bulunsun ki biraz da o hedeflere hep birlikte daha sağlıklı bir şekilde yürüyelim diyorum.

Bütçemizin hayırlı olmasını diliyorum.