| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1319) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 15 .08.2016 |
AHMET YILDIRIM (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli bürokrat arkadaşlar; ben usul üzerine söz almıştım ama usulde söylediğim bazı hususları çok hızlıca geçeceğim ve genel üzerine, bazı maddeler üzerinde de yoğunlaşarak kendi düşüncemi ve eleştirilerimi ortaya koymaya çalışacağım.
Şimdi, Sayın Bakan, hani ben, özellikle gerekçenin çok zayıf olduğunu, böyle bir fon düzenlemesine neden ihtiyaç duyulduğu hususunun gerekçe bölümünde tatminkâr cümlelerle yer almadığını ifade ettim. Siz biraz daha açtınız. Teşekkür ederim ama hani, G20 ülkeleri içerisinde böyle bir fona sahip olmayan tek ülke olma özelliği üzerinden eğer tartışacaksak evet, böyle bir fona, belki bu açıdan bakıldığında bir ihtiyaç duyuluyor olabilir. Bir de şuradan bakalım, gerçekten G20 ülkeleri böyle bir fonu oluştururken böyle bir yasal çerçeve veya böyle bir tasarıyla mı oluşturdular? Böyle bir fonun gelirleri ve giderleri bu kadar esnek, çok ciddi muafiyetler içerisinde ve denetimsizlik mevzuatıyla mı yürüyor? Bunların hepsi ciddi tartışma konuları. Hani, biz, Çin'de var, Rusya'da var, Körfez ülkelerinde var, orada var, burada var derken peki, "Onlar nasıl oluşturmuşlar ve böyle bir fonu nasıl yürütmeye çalışıyorlar?" üzerinden de bakmak durumundayız. Ya değilse, açık söyleyeyim, bu yasal düzenleme, hani, G20 ülkeleriyle kıyasladığımızda, ortak bir ruha sahip değil, alaturka bir yöntemle yürütüldüğünü üzülerek ifade edeyim.
Bir diğer husus, şimdi, özellikle, var olan yasal fonlara denetimlerden bağımsız varlık fonunun eklenmesinin temel nedeni, daha büyük bir birikimi, yani diğer fonlardan çok daha büyük bir birikimi daha fazla denetimsiz kullanabilmekten başka bir yere tekabül etmiyor bizim için. En azından, ben okuyabildiğim ve az sonra bazı maddeler üzerinden de örnekleyeceğim üzere, daha fazla denetimsiz ve keyfekeder kullanabilme koşullarını beraberinde getiriyor.
Şimdi, varlık fonunun kaynağı, özellikle 4'üncü maddenin (1)'inci fıkrasının (a) bendinde tarif ediliyor. Kaynağı, İşsizlik Fonu'ndan, zorunlu hâle gelen bireysel emeklilik fonundan, özelleştirme gelirlerinden -ki kuruluş sermayesi 50 milyon lira olan Özelleştirme Fonu'ndan- ve en önemlisi -ki burada sizin de açıkladığınız üzere- Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından devrine karar verilen kuruluş ve varlıklardan. Şimdi, tamam, bu kuruluş ve varlıkların varlık fonuna devri söz konusu olsun da peki, "Yurt içi, yurt dışı sermaye ve para piyasalarıyla ilgili mevzuat kapsamında yer alan izin ve onaylar aranmaksızın" diye 4'üncü maddenin (1)'inci fıkrasının (a) bendinde... Yani belli devirlerle ilgili izin ve onaylar aranmaksızın devirlerin yapılıyor olması farklı nedenlerle özellikle kamuya geçmiş olan bazı varlıkların buraya devrinin ileride çok ciddi hukuki problemler yaratacağını ifade edeyim.
Bir diğer husus, varlık fonunun denetimi. Zaten çok kişi belirttiği için ben ısrarla aynı yere vurgu yapmayacağım ama denetim diye bir şey yok. Az önce de söylemiştim, Sayıştay ve Meclis denetiminden muaf tutuluyor. Özellikle, bu, kamuda 79 milyon insanın alın terinin birikimi olarak açığa çıkmış olan varlıklar ve birikimlerin buraya aktarılması ve özel şirket gibi çalışması planlanan -nedir- bağımsız denetçi tarafından denetleneceği söyleniyor. Bakın, inanın, bu banka olabilir, bu özel fonlar olabilir, bu özel finans kurumları açısından olabilir, çok daha rahat denetleniyor. Düşünün, tümüyle kamu tarafından kurulacak olan bir fonun denetimi olmayacak ama özel finans kurumlarının her şeyi kanun hükmünde kararnamelerle bırakın denetlenmeyi, sorgusuz sualsiz el konulmasına bile cevaz verilecek bir şekilde. Sadece son bir ayda yaşadıklarımız üzerinden bazı şeyleri tartışabiliriz.
Bir diğeri, özellikle 2'nci maddede yer alan "varlık fonu" adı altında bir şirketin kurulması ve bu şirketin çalışma esas ve usulleriyle ilgili buraya aktarılmış olan kısmi bilgiler yine kaygılarımızı büsbütün artıran bir noktada. Nedir? Varlık fonu ve şirketin mal varlığı birbirinden ayrılıyor. Üst yapı olarak Türkiye Varlık Fonu tasarlanıyor ama fona ait mal varlığı rehin edilemez, haciz konulamaz, ihtiyati tedbir konulamaz, iflas masasına dâhil edilemez. "Şirketin üçüncü kişilere olan borçları ve yükümlülükleri Türkiye Varlık Fonu'ndan karşılanamaz." Bu 7'nci maddede dercedilmiş olan özellikle okuduğum cümle. Yani şirket "varlık fonu" adı altında kuruluyor ama şirkette yapılacak olan herhangi bir hukuksuzluktan dolayı varlık fonu özellikle bu zarar süreçlerinden azade kılınacak.
Bir de 8'inci maddenin (1)'inci, (2)'nci, (3)'üncü ve (5)'inci fıkrasıyla ilgili belirteyim, gelir ve kurumlar vergisinden muaf. 2'nci madde elektrik, hava gazı, yangın sigortası dışında belediyelere verilecek harç, katılma payı, tasdik ücreti, taşınmazlardan dolayı emlak vergisi gibi muafiyetlere sahip olacak söz konusu varlık fonu ve buna dâhil olarak kurulacak olan alt fonlar ve alt şirketler için geçerli. KİT'lerin denetimiyle ilgili olan kanunlardan, kamu personelinin mali ve sosyal haklarıyla ilgili düzenlemelerden, alınacak personel yükümlülüklerinden, Kamu İhale Kanunu'ndan, kamu kurum ve kuruluşlara personel alımında uygulanan mevzuatlardan da muaf tutulacak.
Şimdi, Sayın Bakan, özellikle hani "fon" dendiği anda bütün ekonomi çevrelerinin... İktidarınız döneminde -2015 yılı sonu itibarıyla söylüyorum- ilk on üç yılda çok hoyratça kullanılmış olan, rakamları hiçbir şekilde inkâr edilemeyecek bir İşsizlik Fonu realitesi var. Bakın, 2013'te 70,3; 2014'te 81,4; 2015 sonu itibarıyla 93,7; on beş gün önce, temmuz ayı sonu itibarıyla İşsizlik Fonu'nda biriken para 98,3 milyar TL. Bu birçok ülkenin yıllık millî gelirinden daha fazla; Gürcistan'ın, Arnavutluk'un, Senegal'in, Malta'nın ve sıralayabileceğimiz 5-6 ülke daha var. Ciddi bir boyuta ulaşmış İşsizlik Fonu.
Peki, İşsizlik Fonu'yla ilgili sadece 2015 Ekim ayı itibarıyla yapılmış bir çalışmada açığa çıkarılmış, gerçekten vicdanları yaralayan bir hususa dair dikkatinizi çekeyim. Fonun yüzde 93'ü iç borcun finansmanında kullanılan hazine tahvillerine yatırılmış Sayın Bakan yani İşsizlik Fonu'nun kendisi için açılmış olan banka hesaplarında durmuyor, hazine tahvillerinde duruyor. Bakın, bununla ilgili rakamları söyleyeyim Sayın Bakan: Yüzde 93,14'ü tahvilde yani 83,7 milyarı, 2015 Ekim ayı itibarıyla. Buna karşılık sadece 6,2 milyar TL'si yani yüzde 6,57'si bankada hesapta duruyor. 6 milyon kişi, hani kuruluş ruhu, felsefesi, amacı özellikle belli bir prim yatırımından sonra mücbir sebeplerle işsiz kalmış olanlara destek vermek olan bu fondan ilgili belgeleri, evrakları talep ederek istifade etmek istiyor Sayın Bakan, 6 milyon 44 bin kişi. Bunun 4,2 milyon kişisi istifade ediyor ama 2 milyona yakını yani 1 milyon 900 bin kişinin ise belli sebepler ve konulan gerçekten zorlayıcı kriterlerden ötürü yararlanması sağlanmıyor. Şimdi, buradan hareketle ifade edelim, hani bu rakamları geçen yıl, 2015 Ekim ayı için veriyorum: Meblağın özellikle 89 milyar TL olduğu dönemde işsizlere fondan sadece 10 milyar TL ödeniyor ama düşünsenize, geri kalan meblağın önemli bir bölümü, yaklaşık 80 milyarlık bölümü GAP'ta kullanılıyor, kısa çalışma ödeneği harcamalarında kullanılıyor, Ücret Garanti Fonu'nda kullanılıyor ve tümüyle hazine tarafından değerlendiriliyor. Oysa bu fonun kuruluş amacı, kuruluş felsefesi belli. Kuruluş felsefesiyle alakalı olarak kullanılma oranı sadece yüzde 11 Sayın Bakan ama yüzde 89'u ise amaç dışı kullanılmış.
Şimdi, "Ne alakası var?" diye haklı olarak düşünülebilir veya siz sorabilirsiniz. Bizim, iktidarınızın fonlarla kurmuş olduğu bir ilişkinin tecrübesinden hareketle kurulması planlanan varlık fonunun başına geleceklere dair kaygılarımızı ifade etmek üzere bunu örnek olarak veriyorum. Geçmiş dönemde, on üç yıl boyunca, iktidarınızın ilk on üç yılında bu fonla kurulmuş olan ilişkiniz kuruluş amaçlarına hizmet ederek değerlendirilmediği için burada da kurulacak olan fonun ne kadar amacı doğrultusunda kullanılacağı hususunda ciddi kaygılarımızın olduğunu ifade etmek isterim.
Bir diğer husus da Sayın Bakan, bunu belirterek tamamlayayım: Şimdi, evet, sunumunuzu yaparken söylediklerinizde haklıydınız ama maalesef, hani bu fonun gerekliliği ve ihtiyacı konusunda çok ciddi tartışmalar yürütülmedi. Yani ihtiyacı konusunda eleştiriler benim dışında diğer arkadaşlar tarafından çok dile getirilmedi ama siz cevaplarınızda fonun ihtiyaca binaen ne kadar önemli olduğunu vurguladınız. Biz gereklilik ve ihtiyaç konusunda farklı düşünebiliriz, bu çok normal ama bu fonun kuruluşundan daha sonraki seyrine kadar hukuki olup olmama durumu, Anayasa'ya uygunluk durumu konusunu hiçbirimizin farklı düşünme lüksü yok çünkü hepimizi bağlayan anayasal bir düzlem ve çerçeve vardır. Bu konuda cevaplarınızın maalesef tatminkâr olmadığını, sizin de iktidar partisinden üye arkadaşların da özellikle söz alıp ifade ettikleri hususunda Anayasa'ya uygunluk, hukuka uygunluk, yasal çerçeveye uygunluk ve bu konudaki mütekabiliyet anlamında cevaplarınızın tatminkâr olmadığını söylüyorum.
Teşekkür ederim.