KOMİSYON KONUŞMASI

HAMZA DAĞ (İzmir) - Evet, Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Şimdi, öncelikle bir önceki maddeyle alakalı Sayın Paylan, tabii hukukçu kimliği ve hukukçu bir geçmişi olmayınca doğal olarak bir hukukçuya da ders verme gibi bir durumu oldu. Esasen hukukta şöyle bir tabir vardır: Yetkide ve görevde paralellik ilkesi. Burada siz resmen yetki ve görevde paralellik ilkesini anlatmış oldunuz. Bir kararı veren bir makam yeniden aynı kararı vermeye yetkilidir.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Danıştay bozdu.

HAMZA DAĞ (İzmir) - İkincisi de şu: Burada yeni bir işlem yapıldığında o işlem de idari bir işlem hâline gelir ve yargıya açılır. Ben farklı bir şeyden bahsedeceğinizi zannettim ama burada yargı yolunu kapatmayla alakalı hiçbir hüküm söz konusu değil.

Şimdi, diğer mevzularla alakalı yani açıkçası... Tabii, siz yeni milletvekili oldunuz, biz geçen dönemde burada birçok HDP'li, o zaman BDP'li arkadaşlarla konuştuğumuz birçok mevzu oldu ve siyasetin itibarsızlaştırılması konusunu kabul etmek mümkün değil. Açıkçası burada o dönemde, çözüm süreci döneminde de birçok mevzuyu bütün ayrıntısına kadar konuştuk, konuşmamız da lazım. Burada, bakın, siz bir şey söylüyorsunuz, konuşmamız lazım, tamam, biz de aynı şeyi söylüyoruz ama anlamadığım nokta şu: Yani güvenlik bürokrasisi diye sürekli tabir ettiğiniz, eleştirdiğiniz bir devletin bürokrasisi, bu, asker de olur, polis de olur ama ne yazık ki... Bakın, şurada 15 Temmuzdan sonra birlik ve beraberlik var, tamam. "Niye biz dışarıdayız?" diyorsunuz. Tamam, 43 tane şehit varken, Diyarbakır'da yaşanan bir hadise varken ve ne yazık ki böyle bir mevzuda yani ülkenin gerçekten beraber olması gereken, aynı gemide olmamız gereken bir mevzuda bir fırsatçılık yaparak... Yani bundan daha ihanet noktasında bir şey olamaz. Zaten ihanet çoktu, birçok bombayı biliyoruz, ne kadar sivil insanın katledildiğini de biliyoruz, ne kadar öldüğünü de biliyoruz. Şöyle bir süreçte bu gerçek olmuyor. FETÖ bir kenara gittiğinde PKK devreye giriyor, PKK kenara gittiğinde DAİŞ devreye giriyor. Bir senedir yaşadıklarımız.

Sayın Aydoğan "Burada büyükşehirlerde bombalar patlayacak." dedi ve büyükşehirlerde bombalar patlamamaya başladı. Ben onu töhmet altında bırakmak istemiyorum ama belki de kendisi görerek bunu söyledi.

NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Görüyoruz, bölgede yaşıyorum çünkü ben Ankara'da yaşamıyorum ki.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Şimdi, tamam, görerek bunu söylediniz diyelim ama sonuç olarak ortada bir şey var. Bir senedir siz "darbe" diyordunuz sürekli olarak, bana da birebir görüşmelerimizde söylüyordunuz ki kendiniz açtığınız için söylüyorum. Bir senedir sürekli patlayan bombalar...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Darbeciler yaptı...

HAMZA DAĞ (İzmir) - Ama şurada üç haftadır biri kenara itildi şimdi PKK, bir süre sonra DAİŞ girecek. Peki, yani bu kadar yaşanan hadise varken biz aynı gemideysek... Siz güneydoğuya sadece milletvekili olduğunuzda gitmişsinizdir büyük ihtimalle veya daha önce gitmiş olabilirsiniz ama...

GARO PAYLAN (İstanbul) - İstanbul milletvekiliyim.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Tamam, bir saniye... Milletvekili olduktan sonra gitmişsinizdir gezmeye. Yani Diyarbakır'da bir eylem olduğunda katılıyorsunuz.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sen gittin mi?

HAMZA DAĞ (İzmir) - Ben çok gittim, ben o bölgeden sorumluyum. Onun için demiyorum, bir yere geleceğim yani sonucunu beklerseniz.

Yani dolayısıyla burada ülkenin tamamını bilen ve İstanbul'da yaşayan biri olarak bu ülkede yaşanabilecek olan bir hadisede sadece bu bize yönelik mi olacak? "Darbe" dediğinizde, o zaman ben söyledim, aynı şeyleri söyledim, olamaz diye bir şey demedim, her zaman için bunlar olabilecek şeyler. Darbeyle ilgili teşebbüsler her zaman olabilecek şeyler. Bunda Garo Paylan, Hamza Dağ'ı ayırmayacaklar mı? O zaman da konuştuk bunları, hepsini söyledik ama arkadaşlar, yani siz oradan konuşuyorsunuz, biz dinliyoruz, tamam, kanun geçsin diye dinliyoruz ama yani söylediğiniz şeyleri kabul ediyoruz anlamına gelmiyor bunlar, bunu bir kere söyleyeyim.

İkincisi, gerçekten ve gerçekten yani burada yaşanan bir terör hadisesi var, bölgede yaşanan bir terör hadisesi var, sanki hiçbir şey yokmuş gibi... Yani, şurada, 15 Temmuzdan bu yana ölen, şehit olan 43 insan var. Bunların yarısı da neredeyse Kürt kökenli vatandaşlarımız ama yani hiç partisi olmamış gibi... Şimdi, Konya'da yüzde 70 oy aldınız. Buraya darbeciler el koysa karşı durmaz mısınız? Evet, dururuz. Nasıl durduysak yine dururuz. Ama, yani, Konya Belediyesinde, burada bir terör hadisesi var. Muhafazakâr bir kent, muhafazakâr bir kent olduğu için diyelim ki orada FETÖ veya DAEŞ gibi bir hareket doğdu ve buna destek verildi. Evet, buna müdahale konulması lazım. Devlet olarak buna müdahale etmek lazım. Dünyanın her yerinde konulur bu. Bakın, Amerika'da "ulusal güvenlik" dediğinizde, Fransa'da "ulusal güvenlik" dediğinizde akan sular duruyor. E, bu ülke bizim değil mi? Onlar bize güya demokrasiyi ithal etmiş oluyorlar, güya...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Demokratik ülkeler.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Hiç demokratik ülkeler değil. İşte, Fransa'da 30 vatandaşın vefat etmesinden sonra ilan edilen olağanüstü hâl üç ay, artı üç ay. Neresi demokratik ülke?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Kayyum mu atadılar?

HAMZA DAĞ (İzmir) - Ben Hırvatistan maçına gittim, ilk maçtı, her yerde silahlı insanlar vardı Avrupa Kupası zamanında. Bırakın, kandırmayalım kendimizi yani.

Bakın, İnsan Hakları Komisyonu üyesiydim geçen dönem. MAZLUMDER'le çok aktif çalışmalarım oldu. O dönemde güneydoğu meselesiyle ilgili, Kürt meselesiyle ilgili, başörtüsü konusuyla ilgili, YAŞ kararlarıyla ilgili, her şeyle ilgili çalışmalarımız oldu ve emin olun ki geldiğim nokta şu: Batı, insan hakları konusunu tamamen kendi dışındaki ülkelere müdahale etmek için bir araç olmak dışında başka bir araç olarak kullanmıyor. İşin doğrusu, tamamen budur, gelinen nokta budur.

Burada, bu mesele... Evet, siyasetin itibarsızlaştırılmaması lazım ama değerli arkadaşlar, burada HDP milletvekili olarak seçildiniz, 59 milletvekilisiniz -7 Haziranda 80'diniz- ve 59 milletvekili olarak inisiyatif alıp eğer bu yasanın çözümünde aracı olunacak ve bu yasanın çözümünde inisiyatif alınacaksa alınacak. Ama, yok, almayacaksak ve biz tamamen anlaşılan noktada eğer bir yerin sözcüsü olacaksak ve öyleyse, o şekilde bir algımız varsa, işin doğrusu... Yani, böyle konuşalım, konuşalım demekle, sadece bunu söylemekle bu iş olmaz.

Evet, o Hakkâri'deki, Şırnak'taki vatandaşımız doğru söylemiş "Bu 3 parti yan yana dururken siz niye dışarıdasınız?" diye. İşte, bunu size soruyor şu anda. Çünkü, şu anda bunu bize sormuyor, bunu size soruyor...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Size soruyor.

NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Size soruyor, size, size.

HAMZA DAĞ (İzmir) - ...diyor ki: "Niye dışarıdasın kardeşim? Sen bir sene önce ve altı ay önce bu işin içindeyken ve var iken ne oldu sen dışarı çıktın? Niye sen benim hakkımı savunmadın da sadece Kandil'in hakkını savundun..."

GARO PAYLAN (İstanbul) - Altı ay önce de insanlar ölüyordu.

HAMZA DAĞ (İzmir) - "...sen sadece Kandil'in sözcülüğünü yaptın, sadece PKK'nın sözcülüğünü yaptın?" Bunu soruyor şu anda.

NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Ama tersini söyleyenler de var "İyi ki orada olmadınız." diyenler de var.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Ben İzmir Milletvekiliyim. İzmir'de 1 milyona yakın Kürt kökenli vatandaşımız var ve emin olun ki onların temsilcisi sadece siz değilsiniz, biz onlardan çokça oy alıyoruz. Benim oturduğum mahalle Bayraklı'nın Gümüşpala Mahallesi. Gümüşpala Mahallesi varoş bir mahalledir ve etrafı tamamen doğudan gelen vatandaşlarımızdan oluşan bir mahalledir. Hepsiyle de diyalogumuz var ve hepsi de bize oy veren insanlar.