KOMİSYON KONUŞMASI

YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

İlk önce Sayın Bakanlarımıza bu yeni başlamış olan görevlerinde -tabii bugünlerden değil ama nispeten yeni olan- başarılar diliyorum.

Şimdi, dış politikada partiler üstü kalmak zorunluluğumuz var, doğrudur ama hataları varsa onları da düzeltme zorunluluğumuz var. Şimdi, bugün Al-Monitor, Orta Doğu'nun Nabzı isimli gazetenin başlığı, bugün çıkıyor. Obama diyor ki: "Bizim Esat'ı göndermekle ilgili herhangi bir planımız yok." "Obama says no plans to remove Assad." Açıklama yapmış, demiş ki: Avustralya'da 16 Kasımda şunları şunları Obama söyledi. İstihbarat paylaşımı konusunda Irak, Suriye ve İran üçü geçtiğimiz günlerde mutabakat da sağladılar. Şimdi, bu doğru mu böyle bir haber yansıdı? Şimdi, böyle olunca Irak'la ilişkileri bir taraftan düzeltmek isteyen bir Türkiye var. Biz bunu memnuniyetle karşılıyoruz ama bu arada da Suriye'de de kesin tavrını değiştirmeyen bir politika var. Ama biz bir kişinin bile ölmesini istemiyoruz, doğrudur. Halep'te yine bir sürtüşmeyle 10 bin kişinin veya 5 bin kişinin ölümü söz konusu olabilir endişemizi de biz göz ardı edemiyoruz. Çünkü bu sürtüşme hep beraberinde ölümleri, bombaları, başka olumsuz neticeleri beraberinde getiriyor.

Şimdi, dış politikada özellikle ülkeler "think thank"ler üzerinden, Dışişleri Bakanlığının veya Başbakanlığın veya Cumhurbaşkanlığının desteklediği düşünce kuruluşları üzerinden önemli fonksiyonları yerine getirebiliyor, ülkeler bunu yapıyor. Mesela bunlardan bilirsiniz Fas'ta geçen hafta o toplantıdaydım. Amadeus bu, işte, Kral Muhammed Altın'ın da desteklediği bir kuruluş. 11 civarında Başbakan orada konuştu. Benim dikkatimi bir şey çekti Fas. Tunus'tan iki tane başbakan geldi, Cezayir'den hiç kimse gelmedi, orada hiç kimse yoktu, aşağı yukarı 100 kişi vardı. Şimdi benim Cumhurbaşkanım Cezayir'e gezi düzenliyor. Şimdi ben Tunus'la, Cezayir'le, Fas'la üçüyle ilişkileri en iyi şekilde tutmam lazım. O zaman ben soruyorum; o toplantıya, 11 tane eski başbakanın geldiği bir toplantıya niye Türkiye sadece Yaşar Yakış'la orada bulunuyor, yani biraz daha aktif olamaz mıydık?

İkinci bir konu: Geçen yıl Monaco'da World Policy Forum yine bu düşünce kuruluşu, Fransız düşünce kuruluşu ama bütün uluslararası kuruluşların da desteklediği bir düşünce kuruluşu . Şimdi, orada Ali Babacan konuştu geçen yıl Dünya Politika Forumu. Türkiye'den 3 kişi vardı: Ben vardım, Ali Babacan vardı, bir de Bartholomeos vardı. Bu yıl Seul'da yapılıyor, bu yıl kimse yok, ben yine gideceğim ama...

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Ne toplantısı Hocam?

YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) - World Policy Forum Seul'de yapılıyor.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Gönderiyoruz biz Hocam. Kalkınma Bakan Yardımcımız gidecek.

YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) - Tamam şu anda ben görmedim listede ama inşallah gelir, listeye koymamışlardı. Teşekkür ediyorum.

Şimdi, bu arada "think thank"le, başka üçüncü bir konu: Biz 2004 yılında uluslararası ceza mahkemeleriyle ilgili Başbakan -siz Avrupa Konseyi'ndeydiniz o zaman, daha sonra da Başkanlığını yaptınız- orada bir söz vermişti. Bunun üzerinde çok fazla duruyorlar. Ben iki uluslararası kuruluşta Küresel Hareket Parlamenterler (PGA) icra kurulu üyesiyim, bir de IMF Dünya Bankası Parlamenter Ağı İcra Kurulu üyesiyim. Her on günde bir uluslararası alana gidiyorum, elimden geldiği kadar da Türk dış politikasını olumlu yönde desteklemeye çalışıyorum. Şimdi, bakın, 15-16 Ekimde Amman'da bir toplantı vardı. Konu: Uluslararası Ceza Mahkemesi, orada konuştuk. Dedik ki: "Sayın Mevlut Çavuşoğlu Dışişleri Bakanı Avrupa Konseyi'nde misafirperverlik de yaptı, bu konuyla ilgili bir toplantı da yaptı. Şimdi bu arada bizim Balkan ülkelerinin parlamenterlerini burada toplayalım. Türkiye yani imzalamıyor bunu ama niye imzalamıyor bir açıklasın. Bu konuda benim de zaten bir teklifim vardı, Avrupa Konseyi de bunu aşağıya yukarı finanse etmek istiyor beraber. Bu konuda siz olumlu yaklaşırsanız bunu şubatta yapabiliriz. Mesela, bu, bunlardan bir tanesi.

Başka bir konu: Şimdi, sizin çizdiğiniz perspektif için bizim 10 bin diplomata ihtiyacımız var. Yani, şu anda 1.500-2000 diplomat yetmiyor. Şimdi, bu bütçe hakikaten çok düşük, onu görüyoruz. Yani, Fransa'nın diplomat sayısı 10 binin üzerinde. Biz bu kategoride kalmak istiyorsak 10 bine yaklaşmamız lazım.

Şimdi, ben burada baktığım zaman iki konu dikkatimi çekti, birincisi: Şu Diplomat Akademisi. Ben aynı zamanda Viyana Diplomat Akademisi mezunuyum. Şimdi, Diplomat Akademisinin fonksiyonu bir akademik seviyeye getirilip Dışişleri Bakanlığının gözetiminde yürütülmesi gerekiyor. Mesela, büyükelçidir diplomat akademisinin genelde başkanları. Mesela, Çek Cumhuriyeti'nde de eski bir dışişleri bakanıdır ve diğer yerlerde de böyle. Ama, bir akademik diploma verebilen, akademik bir program yapabilen bir seviyeye gelmesi lazım. Bu konuda, zannediyorum, atılım yapılması bizi çok sevindirir.

İkinci bir konu: Yabancı diller konusu. Şimdi, bakıyorum, burada 76 personel yabancı dil eğitimi almış 2013'te. Bu 500 olsa ne yazar. Yani, çok düşük bir seviyedeyiz diye düşünüyorum bu konuda. Ve hangi alanlara bundan sonraki aşamada daha fazla önem vereceğiz? Bunu bize açıklayabilirseniz çok sevinirim Sayın Bakanım.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Bir daha tekrar eder misiniz Hocam?

YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) - Yabancı dil konusu: Bakın, sizin şeyiniz var yabancı dilde. 2013 yılında 76 personel yabancı dil eğitimi almış. 2014'te, zannediyorum, 100'dür, 200'dür. Ama, bu sayılar çok düşük. Genelde, mesela, Amerika'nın veya başka büyük ülkelerin yaptığı, o ülkelere gitmeden önce -en azından- o önemli diplomatları bir kurstan geçiriyor. Bunun da biraz daha aktif hâlde tutulması gerektiğine inanıyorum.

"Bir de hangi alanlara Dışişleri Bakanlığı bu yabancı dil konusunda -derken yabancı dille birlikte kültürü de geliyor tabii- hangi alanlara daha fazla, Çin tarafına mı, Rusya tarafına mı, İslam ülkeleri tarafına mı nereye daha fazla önem verecek? Bunları da açıklarsanız çok memnun olurum.

Çok teşekkür ediyorum, sağ olun.