KOMİSYON KONUŞMASI

FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) - Sayın Başkanım, Sayın Bakanlarımız, sayın milletvekili arkadaşlarım; hepinize hayırlı akşamlar diliyorum. Bütçelerimizin şimdiden hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Aslında verilecek cevaplar aynı olduğu için... Recai Ağabey çoğuna cevap verdi.

Özellikle şunu belirteyim: Ben, uluslararası ilişkiler uzmanı değilim. Burada gerek siyasette gerekse bürokraside dış ilişkiler alanında ülkemize çok hizmet etmiş büyükelçilerimiz var, bakanlarımız var. Ama ben sadece şunu bilirim: Mali müşavirim, iktisatçıyım. Paranın olmadığı hiçbir yerde, ekonomik gücünüzün olmadığı hiçbir yerde hiçbir politikanız tutmaz. Onun için, bu ülke eğer ekonomik olarak güçlü olmazsa yapılacakların, diğer söylediklerimizin tamamı anlamsız çıkacak. Bunu da hep şununla kıyaslarım: 1991 yılında özellikle Türk cumhuriyetleri bağımsızlığına kavuştuğu zaman, Sovyetler Birliği dağılıp da 10'ar milyona, 20'şer milyona ihtiyaçları varken, Sovyetler Birliğinin de tamamen zayıfladığı durumda, çöktüğü durumda, Batı'nın ne yapacağını şaşırdığı dönemde Türkiye'nin önüne tarihin belki en önemli fırsatı çıkmıştı ama Türkiye'nin başını kaldıracak hâli yoktu. O günün şartlarında eğer ki Türkiye bugünkü gibi 4 milyar dolar dış yardım yapabilecek bir ülke konumunda olsaydı belki bugün birçok anlamda çok daha değişik yerlerde olurduk.

Şimdi, Müslim Bey dedi ki: "Hayaller..." Evet, hayallerimiz var, bu ülkeyle ilgili birçok hayalimizin olması lazım. Atatürk'ün 10 milyon nüfuslu bir Türkiye'yken, 10 milyon nüfusumuz varken hayallerinin olduğu gibi. Atatürk "Yurtta sulh, cihanda sulh." dediği zaman, tamamen kendi kabuğuna çekilmiş, hiçbir şeyden haberi olmayan, kendinin dışında hiçbir şeyle ilgilenmeyen, hatta kendisiyle dahi ilgilenmeyen küçük bir zümrenin...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - CHP'ye karşı damardan girmeye çalışıyorsun da...

FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) - Sana geliyor sıra, şu sayfayı çevireyim.

Dolayısıyla, hakikaten...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Bugüne gel.

FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) - Bugüne geliyoruz. Şimdi, bakın, biraz önce söylenen laflar... Bizim Misakımillî sınırlarımız muhakkak ki var ama ben şahsen kendi adıma şunu söyleyeyim: Osmanlı'nın devamı bir... Osmanlı bakiyesi -devamı demeyeyim de- bir ülke olarak maddi Misakımillî sınırlarımız olabilir ama bizim bir de manevi Misakımillî sınırlarımız var. Bunun da sebebi şu, bize getirilen şey şu: Eğer ilişkilerimizi iyi düzenleyebilirsek... Bakın, yüzde 60'lara yakın ihracatımızı yaptığımız Batı'da ekonomik daralma olunca bize hemen yeni pazarlar açıldı. Niye? Çünkü bizim rahat ilişki kurabileceğimiz alanlar var dünyada. Bu, ülke için bir ekonomik kazanımdır.

Bir sürü sebep sayıldı. Aslında konuşulacak hakikaten çok şey var, IŞİD meselesinden tutun, kendi trafik meselesini çözememiş, sinyalizasyon işini çözememiş ülkelere öyle bir örgütler kurduruluyor ki, öyle mükemmel terör örgütleri kullanıyor ki kendi trafik sorununu çözememiş, mükemmel örgütler kuruyor ki bunun Türkiye'nin suçu olmadığını hepimiz biliyoruz. Kobani'deki mesele... Ya, 200 bin kişiyi aldık. Bütün bölgedeki milletlerin...

HASİP KAPLAN (Şırnak) - O 200 bin kişiden 5 bin kişiye devlet bakmıştır.

FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) - ...tamamının kalkıp Türkiye'ye saygı duyması lazım, teşekkür etmesi lazım, bu bölgede hiç kimsenin nankörlük etmemesi lazım Türkiye'ye.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Aldınız da babanızın hayrına mı aldınız?

FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) - Babamızın hayrına almadık da... Ben böyle bir yaklaşım tarzında bulunuyorum. 200 bin kişiyi Türkiye'nin sınırları içine aldık. Aldık mı, almadık mı?

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Alacaksınız tabii.

FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) - Aldık işte, biz de onu diyoruz zaten, aldık bunları.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Kaplan, insanlık adına alıyoruz.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Geri gönderin o zaman.

BAŞKAN - Sayın Kaplan, müsaade ederseniz, lütfen, Feramuz Bey sözünü tamamlasın.

FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) - Hasip Bey, Batı'nın işine geldiği zaman... biz kötüye yormuyoruz. 200 bin kişiyi aldık ve kardeşimiz olarak misafir ediyoruz burada. Aldık diye de biz gurur duyuyoruz.

Bu bölgede mezhep eksenli dış politika güttüğümüz söyleniyor. Sünni değil midir Sisi, Türkiye'nin en fazla karşı çıktığı? Dünyada tek karşı çıkan Türkiye'dir. Saddam Sünni değil miydi Türkiye karşıyken? Kaddafi Sünni değil miydi?

ADNAN KESKİN (Denizli) - Sisi sizinle aynı çizgide olmadığı için karşı çıkıyorsunuz.

BAŞKAN - Sayın Keskin, lütfen...

FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) - Beşar Esad'la biz ortak toplantılar yaparken hangi mezhepten olduğunu biliyor muyduk? Şunu bilmemiz lazım: Batı kendi menfaatleri... Sayın Kaplan, bunu Batı'ya söylemeniz lazım, "Bu kadar insan ortada kalmışken niye sahip çıkmıyorlar? İnsanlık adına söylenmesi gereken lafları niye söylemiyorlar?" diye. Zamanı geldiğinde darbeden yana nasıl tavır aldıklarını hepimiz görüyoruz, hepsinin, Batı'nın özellikle. Mısır'da nasıl darbeden yana tavır aldıklarını hepimiz görüyoruz. Dolayısıyla, uluslararası ilişkiler menfaat üzerinedir, biz de kendi menfaatlerimizi gözetmek, kollamak zorundayız.

ÖNDER MATLI (Bursa) - 12 Eylüle ne dediler? "Bizim çocuklar" dediler.

FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) - Hayır, Sisi'yi destekleyenler, bütün Avrupası, Amerikası, bütün Batı, hep desteklemedi mi? Karşı çıkan oldu mu? Niye biz kendi menfaatimizi kollarken emperyalist bir ortama sokuluyoruz? Başka bir şey değil yani. Türkiye hakikaten tarihinde hiçbir zaman emperyalist olmamıştır, olmayacaktır da bu millet emperyalist ama kendi çıkarlarını da korumak, kollamak konusunda da artık Sayın Başbakanımızın stratejik derinlikte değil de özgüvene ait bir politika anlamına geliyor. Dediği sadece o, sadece bize "Şunu yapın, şunu yapın." diye talimat bekleyen bir politika değil, inisiyatif koyan, bölgesinde kendi ağırlığını hissettiren bir politika. Bunun ötesinde hiç kimse bir şey algılamasın.

Ben bütçelerimizin hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Teşekkür ediyorum, sağ olun.