| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Denizcilik İşletmeleri Anonim Şirketi Genel Müdürlüğünün 2012, 2013 ve 2014 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 03 .11.2016 |
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ben de Türkiye Denizcilik İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yönetim Kurulu Başkanı, Genel Müdürü ve tüm idarecilerine hoş geldiniz diyorum.
Şimdi, tabii, 2013 yılında 12,6 milyon dönem kârıyla kapatan işletme, 2014 yılında 20,8 milyon TL zararla kapatmış. İnşallah, bir dahaki yıl... 20,8 milyon tabii çok büyük bir para değil ama Türkiye'nin içinde bulunduğu durum itibarıyla önemli bir para çünkü biz, geçmiş dönemde -biliyorsunuz- varlık barışı adı altında bir yasa çıkardık ve biz "Dışarıda parası pulu olan, nasıl para olursa olsun, gelsin. Hiç inceleme, soruşturma yapmayacağız, para kirliymiş, temizmiş, hiç önemli değil." dedik. İşte, iki yıl geçmeden vergi ve prim affı yaptık, otuz altı ay süresi olduğu hâlde iki yıl dolmadan bunu gerçekleştirdik. Tabii, hazinemizin paraya ihtiyacı var, bunları yapacağız, görevimiz. Benim, bir sonraki yıl, inşallah 2015'te 20,8 milyon dönem zararının sıfırlanması, kâra geçmesi en büyük dileğimdir. Şimdi, burada tabii zarar olur mu? Esasında olmaz, olmaması lazım. Neden olmuş? İhmalden olmuş, dikkatsizlikten olmuş; bunu az önce arkadaşlar da beyan etti, kısaca ben de beyan edeceğim.
Şimdi, Türkiye Denizcilik İşletmeleri mülkiyetindeki limanlarla ilgili olarak 14 limandan 6'sı gelir paylaşımı yöntemiyle, diğer limanların da işletme hakkının maktu bedelle devredildiği görülüyor. Burada Karadeniz Bölgesi'nde, Sinop, Rize, Giresun Limanlarında gelir paylaşımı yöntemi uygulanırken, aynı bölgede bulunan Trabzon Limanı'nda bu yöntem uygulanmamış. Uygulama farklılıklarının tabii çeşitli sorunlara da yol açtığını söyleyebiliriz, nitekim açmış da, bunu görüyoruz.
Şimdi, burada birkaç konu az önceki önerilerle de ilgili, 2014 yılı önerileri arasında da var bu. Şimdi, değinmek istediğim birkaç konu: Şimdi, gelir paylaşımı yöntemi uygulanan limanlarda asli faaliyet gelirlerinin yüzde 25'inin, faaliyet dışı gelirlerin yüzde 2'sinin Denizcilik İşletmelerine ödenmesi öngörülmüş. Söz konusu payların hesabında işletici şirketlerin ilgili vergi dairelerine ibraz edecekleri mali tabloların esas alınması hususu da sözleşmede yer almış; bir bu konu.
Şimdi, özelleştirilen limanlarla ilgili olarak imzalanan sözleşmelerde limanlardaki işletici şirketlerin en az 5 kişiden oluşan yönetim kurullarına Türkiye Denizcilik İşletmeleri personelinden 1 üye ve denetim kurullarına ilgili valilik personelinden 1 üye atanması öngörülmüş. Bunun dışında, devir sözleşmelerinde liman gelirlerinin TDİ tarafından denetim ve kontrolüne ilişkin bir başka hükme yer verilmemiş. Keşke verilseydi. Nitekim, biraz sonra söyleyeceğimiz gibi bu aksaklıkları görüyoruz. Bu yönde bir çalışma yapıldı mı onu da bilmiyorum, Sayın Genel Müdürümüz açıklayacaktır. Ayrıca, yönetim ve denetim kurullarında görev alacakların nitelikleri de belirlenmemiş. Bu eksiklikler daha sonraki süreçte gelir paylaşımına ilişkin olarak ortaya çıkan aksaklıkların başlangıç noktasını oluşturuyor.
Şimdi, nitekim, gelir paylaşımı yöntemiyle özelleştirilen limanların devir sözleşmelerinin imzalanmasından yaklaşık on yıl sonra, 2007 yılına gelindiğinde, limanlardaki işletme paylarının işletici şirketlerce doğru ve gerçekçi bir şekilde beyan edilip edilmediği konusu gündeme gelmiş ve bu hususun araştırılması için işletme tarafından bir bağımsız denetim firmasıyla sözleşme imzalanmış. Nitekim, bağımsız denetim firmasınca limanların 2006 yılına ait olarak yapılan denetimleri sonucunda, Ordu ve Rize limanlarında bir kısım faaliyet içi gelirlerin faaliyet dışı olarak gösterildiği tespit edilmiş. Bunun üzerine, Denizcilik İşletmeleri Teftiş Kurulunca 2008 tarihinde ayrıntılı bir rapor düzenlenmiş.
Şimdi, buradan da birkaç konuyu ben kısaca dile getirmek istiyorum: Gelir paylaşımı uygulanan limanlarda sözleşmeden kaynaklanan bir eksikliktir bu aynı zamanda, etkin bir denetim ve kontrol mekanizmasının oluşturulmadığı açık seçik gözüküyor. Sözleşmelerde TDİ'nin işletici şirketlerin hesaplarını her yıl kontrol edebileceğine veya ettirebileceğine dair açık bir düzenlemeye yer verilmemiş olması önemli bir eksiklik; bunu söylemiştim.
Bir başka konu da işletici şirketlerin yönetim kurullarına TDİ personelinden 1 üye, denetim kuruluna da valilik personelinden 1 üye atanacağı hükme bağlanmış ancak işletici şirketin yönetim kurullarına, liman işletmeciliği konusunda bilgi birikimine sahip TDİ personeli yerine Özelleştirme personelinin atanması iş ve işlemlerin takibi açısından aksaklıkların oluşmasında etkin bir rol oynamış. Nitekim, denetim kurullarına da valilikten bir temsilci, valiler atanmış. Denetim mesleği ayrı bir uzmanlık gerektirmekte olup işin mahiyeti mülki amirlerin asli görevleriyle mütenasip bulunmamaktadır. Zaten, valiler kendi işlerini yaptı, bir de bu işlere bakacak; denetim öyle kolay bir iş de değil, aksamış.
Şimdi, TDİ paylarının eksik hesaplandığına dair bir tespitin yer almadığı şirketler hakkında olumlu denetçi görüşü verildiği de görülmektedir. Şuraya geçmek istiyorum ben: Limanların özelleştirilmesinden beklenen amaç, limanların geliştirilmesi, istihdam artışının sağlanması, verimli işletilmesi gibi sebepler; bunlara başka sebepler de sayabiliriz.
Şimdi, tabii, biz buraya işin ehli yani bu konuya en çok uyması gereken kesim varsa, iddialı kesim varsa, Hükûmetin özen göstermesi lazım, maalesef işin ehline verilmiyor. Yüce Allah'ın emri yani "İşi ehline verin." diyor. İş ehline verilmiyor, sıkıntı, zarar buradan başlıyor, sözleşmelerdeki eksiklik. TDİ'den atayalım, ihtisas birimi, değil mi? Şimdi siz tutar da Özelleştirme İdaresinden hiç işin ehli olmayan kişileri atarsanız sonuç böyle olur, başka türlü olmaz zaten sonuç, zarar olur; millete, bu devlete yazık.
Şimdi, burada nitekim TDİ paylarının eksik hesaplandığının ortaya çıkması sonucu 2003 yılı sonrasına ilişkin eksik payları ödeyeceğini beyan eden firma, 2003 yılı öncesi için zaman aşımı definde bulunmuş. Yani ismini de söyleyelim: "Çakıroğlu firması." diyoruz biz. Evet, burada öyle yazıyor. Tabii, bu Çakıroğlu firmasının yaptığı iyi niyetle bağdaşmayan bir tutumdur. Yani kendisi gelir paylarını ödemedi, nasıl ödemedi? Bilançosunda mı birtakım yanlış hesaplamalar yaptı? Burada belli değil ama muhtemelen gizledi, bir şeyler yaptı, yanlış işler yaptı yani. Yoksa bilançosunda gösterip de ödememezlik herhâlde yapmaz. Orada başka şeyler yapmıştır. Sayın Mevlüt Hocam bunu daha iyi şey yapacak.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Başka hesaplarda göstermek için.
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) - Başka yerlerde göstermiştir veya, işte, burada yüzde 25 faaliyet var sözleşmeye göre, değil mi? Yüzde 2 de faaliyet dışı gelirler. Şimdi, faaliyet içi bir geliri faaliyet dışı gelire atarsınız, gizlersiniz, kötü niyettir. Yüzde 2'ye düşer, az öder veya hiç ödemez veya başka kalemlere atar. Ha, sebebi ne? Sözleşmeden kaynaklanan sebepler var, denetimle ilgili bir hüküm koymamışsınız. İkincisi de oralara atadığınız yönetim kurulu üyeleri ya ehil değildir ya da görevini yerine getirmemiştir. Şirkete köle olmuştur, öyle diyeyim yani. Başka türlü nasıl olacak?
Şimdi, tabii, Çakıroğlu firması ödemesi gereken bedeli ödemiyor, ondan sonra zaman aşımı definde bulunuyor. Sayın Genel Müdürüm, yani bunlarla ilgili ne yaptık? Yani ben özel bilgi de istiyorum. Yani şöyle diyeyim: Hem kel hem fodul gibi bir duruma düşmüş yani. Hem gizledi, ödemedi, ondan sonra da, "Özür dilerim, yanlış yapmışım." demesi gerektiği yerde bir de zaman aşımı definde bulunarak üzerine yatmaya çalışıyor. Ne yaptık? Mesela, kötü niyetli olduğu ortaya çıkmış, sözleşmesini feshettik mi? İdari yönden, cezai yönden neler yaptık?
Şimdi, tabii, bir başka konu da Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından ağırlık olarak değinilen bu konular olmak üzere, TDİ'nin şikâyet konusu olan faaliyetlerini incelemek üzere görevlendirilen 3 uzman tarafından bir rapor hazırlatılmış. Rapor irdelendiğinde, özelleştirme devir sözleşmelerindeki eksikliklere ve hukuki boşluklara hiç değinilmediği -bu sizin hazırlattığınız raporda- işleteceği şirketlerin, devletin denetim kurullarında sözleşme gereği görev alan ve TDİ personeli olmayan kamu görevlilerinin sorumluluklarına ilişkin herhangi bir tespit yapılmadığı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının ise sorumluluk yönünden tamamen dışarıda tutulduğunu görüyoruz. Oysaki bu konuda yapılacak inceleme ve değerlendirmelerde sorunların başlangıç noktasından başlayarak tüm yönleriyle ele alınması gerekir. Görev, yetki ve sorumluluklarının gerçekçi bir şekilde ortaya konulması, tüm işlemlerin sağlıklı bir şekilde analiz edilerek doğru çözümler üretilmesi zorunlu hâle gelmiş. Bir kısım limanlarda yaşanan sorunların diğer limanlarda da ortaya çıkması ve gerekli tedbir alınmadığı takdirde daha ciddi sorunlarla karşılaşacağımız da kuvvetle muhtemeldir.
Şimdi, şunu söylemek istiyorum: Yani biz oraya yönetim kurulu üyeleri atıyoruz, bu Denizcilik İşletmelerinden olabilir, Özelleştirme İdaresinden olabilir. Yani Özelleştirme İdaresi personelinin Özelleştirme İdaresinin yönetim kurulu üyelerinde bulunanları suçlamıyorsa bu da doğru değil, çok yanlış. O zaman, Özelleştirme İdaresi, gitsin, bağımsız bir denetim kuruluna bunları inceletsin. Daha doğrusu budur yani. Eğer, devlete bir güven tesis edeceksek böyle yapılması lazım.
Şimdi, son bir konu da, gelir paylaşımı uygulanan limanlarda işletmenin paylarının eksik hesaplanması ve Giresun Limanı'nda kamulaştırılan arazi bedelinin işletici şirketin borçlarıyla mahsup edilmesi konusunda Başbakanlık Teftiş Kurulunca düzenlenen soruşturma raporunda da kuruluşun zarara uğratıldığı yönünde tespitler var. Zararın tazmini ve görevlilerin idari ve cezai sorumlulukları yönünden yapılacak işlemler Maliye Bakanlığı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Denizcilik İşletmeleri ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının değerlendirme ve takdirine bırakılmış, rapor ilgili mercilere intikal ettirilmiş. Ben, bu raporla ilgili neler yapıldı bunu da ayrıca bilmek istiyorum.
Gelinen nokta şu, kısaca söylemek istediğim: Sözleşmelerden kaynaklanan sıkıntılar var ama daha çok da yönetim ve denetim kurullarına ehil kişi atamadığınız... Denetimde ortaya çıkan aksaklıklar bizi zararlara götürmüş, bu ortaya çıkıyor. İnşallah, başta da söylediğim gibi, bir dahaki yıl -Sayın Sayıştay denetçi arkadaşlarımız, üye arkadaşlarımız güzel şeyler yazmışlar- raporlarında bu şeyler azalır. Kurumun zararı da çoğalırsa sınıfta kaldığınızı söyleriz, kusura bakmayın. Yani karnemizi zayıflardan temizleyelim diyorum.
Teşekkür ederim.