KOMİSYON KONUŞMASI

ERGÜN TAŞCI (Ordu) - Sayın Başkanım, Değerli Bakanım, çok kıymetli Komisyon üyesi arkadaşlar, Maliye Bakanlığımızın kıymetli bürokratları ve diğer bakanlıklarımızın bürokraside görev yapan arkadaşlar ve kıymetli basın; hepinize saygılar sunuyorum.

2017 bütçesiyle ilgili söz almış bulunmaktayım.

Kıymetli Başkanım, dünya ekonomisi kriz sonrası dönemde beklenen hızla büyüyemiyor. IMF ekim ayında açıkladığı Küresel Ekonomik Görünüm Raporu'nda küresel ekonominin 2016 yılında yüzde 3,1'le bir önceki yıla göre 0,1 puan daha düşük büyüyeceğini, önümüzdeki yıl ise büyümenin yüzde 3,4'e yükseleceğini tahmin etmektedir. Ancak aşağı yönlü risklerin ağırlığının azaldığını görüyoruz. Geçen yıl bu dönemlerde finansal piyasalar üzerinde büyük bir baskı yaratan Çin'de sert yavaşlama endişeleri ile petrol fiyatlarında çöküş gibi büyük risk kaynakları daha olumlu hâle gelmiştir. Bu çerçevede 2017 yılında 2016'ya göre daha iyimser bir dünya ekonomisinden bahsedebiliriz. Özellikle gelişmekte olan ekonomilerin daha iyi bir performans göstermesi beklenmektedir. Bizim gibi ticari ve finansal bağlarımızın güçlü olduğu ülkelerde de talebin daha güçlü olması beklenmektedir; bu da, Türkiye'nin büyüme senaryosunu destekleyecek önemli bir faktör olacaktır. Şüphe yok ki, Türkiye tarihî günlerden geçiyor. Evet, daha dört ay öncesi yaşadığımız hadise ülkemizin gündemini meşgul etmiş ve dünya da ciddi anlamda bu gelişmeyi takip etmiş. Ekonomiyle birlikte bütün olarak baktığımızda Türkiye tarihî günlerden geçiyor. Ekonomi dışı faktörlerden kaynaklanan risklerin de arttığı bir dönemi yaşamaktayız. Buna rağmen Türkiye ekonomisi makroekonomik istikrarını ve sağlam temellerini muhafaza etmeyi başarmış bir ülkedir. Türkiye ekonomisi tüm olumsuzluklara rağmen yılın ilk yarısında yüzde 3,9 büyüme göstermiştir. 2017 yılında yüzde 4,4'lük bir büyümeyi de öngörmektedir. Bu dönemde büyümeyi artıracak unsurlar: Belirsizlik ortamının azalması, makro ihtiyati tedbirlerde gevşeme, kredi hacminde artış, tarım ve turizmde 2016 kayıplarının telafi edilmesi, yatırım ve ihracatın büyümeye katkısının artması olarak sayılabilir.

2018 ve 2019 yıllarında büyüme hedefimiz yüzde 5 olarak gözüküyor. Orda vadede üretken alanlara yönelik yatırımlarla desteklenen, daha çok yurt içi tasarruflarla finanse edilen verimlilik artışına dayalı bir büyüme stratejisiyle hedefe varılabilir diye düşünüyorum. Özel kesim yatırımlarından ve yapısal reformlardan kaynaklanan verimlilik artışı büyüme potansiyelini yukarı çekecektir. Türkiye ekonomisi 2001 krizi sonrasındaki güçlü ve reformist performansıyla tesis ettiği sağlam temelleri korumaktadır. Başta küresel kriz olmak üzere birçok iç ve dış şoku kısa sürede atlatma kabiliyeti göstermiştir. Esnek ve dinamik reel sektör ve reformist bir Hükûmete sahip bir ülkeyiz. İstihdam yaratan, iş talebi sağlam dinamik bir ekonomiye sahibiz. Küresel krizden bu yana 6,9 milyon ilave istihdam yaratmayı başaran bir ülkeyiz. Güçlü mali yapımız Türkiye'nin risk algısını düşük tutan en önemli çıpa olmaya devam ediyor. Ekonomiyi desteklemek için yeterli mali güce ve bunun yanında sağlam bankacılık sistemimizle beraber ekonomiye önemli bir direnç sağlıyor. Son dönemlerde verimlilik, rekabet gücü ve tasarruf artışını destekleyecek düzenlemelerle bu sağlam yapıyı daha da güçlendirmeliyiz. Türkiye'nin demografik yapısı, güçlü girişimci tabanı ve stratejik konumu orta ve uzun vadede potansiyel büyümeyi destekler niteliktedir. İhracatımızın ticaret ortaklarımızda talebin artması ve teşvik paketlerinin etkisiyle 2017 yılında 153,3 milyar dolara ulaşması beklenmektedir. Bugün ekonomik görünüme ilişkin riskler olduğu kadar fırsatlar da bizim için mevcuttur. Karşı karşıya olduğumuz riskler kadar, bizim göstereceğimiz reaksiyon da önem taşımaktadır. Ekonomideki risk algısını yönetmek ve kısa vadedeki olası şoklardan korunmak makroekonomik istikrar için çok önemlidir. İstikrarın varlığı reform yapma motivasyonu ve imkânını da beraberinde getirir. Bu nedenle, ekonomide algı yönetimini güçlendirip ve büyümeyi teşvik eden tedbirleri hızla uygulamaya koymalıyız. Orta vadeli program ve mali planda ortaya koyulduğu gibi, önümüzdeki yıllarda da mali disiplin politikası devam etmelidir. Mali disiplin, cari işlemler açığını azaltmak, enflasyonla mücadelede elimizi güçlendirmek ve sürdürülebilir büyüme potansiyelini artırmak adına önem arz etmektedir.

Bu teknik değerlendirmenin yanında en önemli unsur olarak insan unsurunu özellikle Türkiye her zamandan daha fazla devreye sokmalıdır, o da siyasi istikrardır. Siyasetteki, özellikle 15 Temmuzda yaşadığımız hadise sonrası Türkiye'nin siyasal arenasındaki birlik ve beraberliktir. Bu heyecanı, bu desteği, bu gücü Türkiye arkasına almadığı müddetçe bu teknik, hesabi rakamlarla ilgili hedefimizi tutturma şansımız yoktur. Ülkemizin her zamandan daha fazla ihtiyacı olduğu, siyasal anlamda tüm partilerimizin, tüm siyaset kurumunun bu sürece, ekonomiye pozitif katkı yapması önem arz etmektedir.

2017 için büyümeyi destekleyecek, ekonominin önünü açacak bir bütçe tasarısı hazırlandığını görüyoruz. Bu nedenle, bu süreçte, hazırlıkta destek veren bürokratlarımıza ve Bakanlığımıza ve bakanlıklarımıza teşekkür ediyoruz. 2017 bütçesi hem mali disiplininin devamını teminat altına alan hem de ekonominin ihtiyacı olan teşvikleri ve destekleri sağlayacak bir bütçedir. Hükûmetin amacı, bu bütçeyle verimsiz harcamaları kısarak daha verimli yatırım harcamalarını desteklemek olmalıdır. FED faiz riski sürekli gündemde ancak beklendiği kadar büyük etki yaratmayacak diye düşünüyorum.

Bu bütçemizin hayırlı uğurlu olmasını ülkemiz adına temenni ediyorum. Teşekkür ediyorum.