| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | TÜBİTAK Marmara Teknokent AŞ'nin 2013 ve 2014 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 10 .11.2016 |
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) - Şimdi, Sayın Başkanımız "eğitim" dedi. Kısa konuştunuz, esasında çok şey söyleyeceksiniz ama... Ben de kısa bir iki şey söylemek istiyorum.
Tabii, Türkiye'de her ile bir üniversite açılması güzel bir şey, bunu gönülden destekleriz. Ancak öğretim elemanı kadrosu olmadığı müddetçe, açtığınız üniversitenin normal bir okuldan, bir orta dereceli okuldan farkı kalmaz. Nitekim, Türkiye'de birçok üniversitenin, hatta büyük şehirlerdeki birçok üniversite, özel üniversitelerin öğretim elemanı eksikliği var, ciddi şekilde öğretim elemanı eksikliği var.
Şimdi, üniversite bir üst yapı, ortaöğretime geçiyoruz, Başkanım söyledi, şimdi, şu konuların araştırılması çok önemli: Yeni öğrendiğim bir bilgi, o konuda da bir çalışma yapayım istedim ama zamanımız olmadı, malum, bu ara Meclis çok yoğun, Genel Kurul, Komisyon, diğer şeyler. 8 tane zayıfı var öğrencinin ana derslerden, 8 zayıfı -birçok örnek var elimde, bilsem getirirdim- matematik gibi, fizik gibi, edebiyat gibi, kimya gibi ana derslerinin 8'i zayıf ama... Hani, Türkçe, resim, müzik, beden kötü demiyorum, yanlış anlaşılmasın, konumuzla ilgili olması bakımından. Teknik bilimler, onların ortalamaları yüksek, ortalamayla sınıf geçiyor maalesef. Örneklerini getiririm. Bilsem getirirdim.
Şimdi, böyle bir eğitim sistemiyle ortaöğretim yükseköğretimi desteklemez. Yükseköğretim kalifiye eleman yetiştirmezse... Başkanımızın söylediğine çok katılıyorum ben. Şimdi, 3-4 fen sorusuyla mühendisliğe giriliyorsa... Türkiye'de şu anda, inceleyelim, bakalım, 3-4 fen sorusuyla mühendislik bölümlerine giriliyor. Başkanım, maalesef böyle bir şeyler yani.
Daha da ileri giderek bir şey söyleyeceğim: Endüstri meslek liselerine bir bakalım, eskiden şurada bir teknik öğretmen okulu vardı, teknik öğretmen okuluna endüstri meslek liselerinin ağaç işleri bölümünden gelenler Ankara'nın klasik mobilyalarını yapardı. Şimdi her şey teori. Araç motor atölyesinde Ankara'nın araçları tamir edilirdi. Hatta, denilir ki -ben ona yetişemedim- teknik öğretmen aranan bir elemandı. "Uçak motoru falan yapmışlar." şeklinde konuşmalar vardı. Alman kurmuş ama devam ettirememişiz biz. Babasından, anasından 5 kuruş para gelmeden, oradan, döner sermayede çalışmak suretiyle öğrenciler -arkadaşlarımız, yani, yurt arkadaşlarımız- geçimlerini sağlarlardı, hem teorisini hem pratiğini öğrenirlerdi orada.
Geldiğimiz bir nokta çok kötü. Biz, bunu yenmediğimiz müddetçe başarılı olamayız. Başkanım, bakınız, geldiğimiz son nokta şu, son şunu söyleyeceğim: Bu da henüz yeni öğrendiğim bir konu. Endüstri meslek lisesi müdürlüğüne siz din ahlak öğretmeni verirseniz yanlış yaparsınız, yanlış yaparız, yanlış yapıyoruz. Elektrik bölümü, motor bölümü, tesviye bölümü, metal bölümünden yetişen hiç mi öğretmenimiz yok bizim? Eğer müdür yapacaksak onu da, gidelim, branşına uygun, Türkiye'ye, bu millete faydalı olacak bir yere müdür yapalım. Yani, bir yanlış yola gidiyor Türkiye, söyleyeyim ben, bunlar yanlış. Bunlara müdahale etmemiz lazım. Bunlara müdahale edecekler de, kıymetli arkadaşlar, sizlersiniz, iktidar milletvekilleridir.
Yani, evet, mesleki teknik öğretim çok geri, mesleki teknik öğretim üniversiteyi desteklemiyor, üniversitede eğitim kalitesi düşük. Dolayısıyla, eğitimde, işte, Çin'in, Japonya'nın, Güney Kore'nin nasıl geliştiği oturup günlerce konuşulabilir. 1950'de Japonya, Güney Kore Türkiye'den çok geri. 1950'de fert başına düşen millî gelir Güney Kore'de 100 dolar, bizde 200 dolarken, Japonya'da 130 dolar. Ama geldikleri noktada her biri bizi 3-5 katlamış. Nasıl katlamış? Eğitimle katlamış. Dolayısıyla, biz ilköğretimden başlayarak ortaöğretimde mesleki teknik öğretime, ara insan gücüne önem vermediğimiz, kaliteli eleman yetiştirmediğimiz müddetçe, yani, teknokentlerin falan da çok başarılı olmasını beklememek lazım diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim