KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, çok kıymetli bürokratlar ve basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Açıkçası, ben burada rakamlara baktığım zaman, tam neyin bütçesini görüştüğümüze emin olamıyorum Sayın Bakanım. Yani, sizin verdiğiniz bilgilere, Sayıştayın raporlarına baktığımız zaman... İsterseniz şöyle başlayayım, o zaman ne demek istediğimi daha iyi anlarız: Biz burada bütçe falan yapmıyoruz. Belki, biraz, başta uzamasın diye usul tartışmasına girmedim ama özü itibarıyla baktığımız zaman, sizin hazırladığınız kitapçık ve vermiş olduğunuz bilgiler yapılan harcamaların yarısını ancak karşılıyor. Yani kitapçığın başına baktığımız zaman... Şöyle söyleyeyim: Önce toplam bir rakam vereyim bütün arkadaşlara sonra yeniden değerlendirme yapalım. Merkezî yönetim bütçesi kurumlara göre dağılım. Bakanlık 5,8 milyar, Kamu Hastaneleri Kurumu 15,8 milyar, Türkiye Sağlık Kurumu 10,3 milyar, Hudut ve Sahiller 151 milyon, İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 130, Sağlık Enstitüsü 51 toplam, 32 milyar. Öbür sayfaya geçiyorum. Arkadaşlarımın tamamının dikkatine sunuyorum: Toplam 32 milyar Sağlık Bakanlığı konuştuğumuz merkezî yönetim bütçe büyüklüğü. Döner sermaye bütçesi kurumlara göre dağılım: Sağlık Bakanlığı 1,5, Kamu Hastaneleri Kurumu 28,7, bir daha söylüyorum 28,7, Halk Sağlığı 1,6 toplam, 31,7. Yani yarısı bizim verdiğimiz bütçeyle alakası olmayan bir rakam. Şimdi nereye harcandı, ne oldu ayrı bir konu. Sayıştay Başkanlığı bizim adımıza denetim yapıyor ve 5018 sayılı Kanun diye de bir kanun çıkardık. Burada bütçe türleri belirlenmiş yani merkezî yönetim var, sosyal güvenlik kurumları, mahalli idareler var. Tamam döner sermaye bir yöntemdir demişiz, bunların düzenlemesini de Maliye Bakanlığına vermişiz hâlâ yok. Siz çıkardığınız yönetmelikle de bunu düzenleyip idare ediyorsunuz. Şimdi arkadaşlar nasıl bir bütçe hakkıdır bu ben anlamadım. Yani normal bütçe rakamının 1 katına kadar yüzde yüz oranında 32, 31 aynı şey değil mi? Biz neyin bütçesini denetliyoruz burada? Sonra da "Sayıştay raporlarını da dikkate almayalım, ona da bakmayalım, biz yapalım." "E, Maliyet Bakanlığı yapacaktı, yapmadı, bizim yönetmelikle idare ediyoruz." Devlet idaresinde böyle bir şey olur mu Sayın Bakan? Şimdi bakıyoruz, tek tek bakalım, bulguların bazılarına, iki tane örnek bakayım size. Açıkçası rakama baktığınız zaman çok garip şeyler. Esas gelir ayrı, faaliyet gelirleriyle ayrı ödenek... Ya şunu yapmayın yani döner sermayeyi çok göstermek için bir sürü muhasebe yöntemleriyle -ben net söyleyeyim, Sayıştay yazamamış, kibar yazmış- oraya koyacağınız gelir ayrı diğeri ayrı. Ben şimdi tamamını okudum, ben tek tek uzun uzun anlatmıyorum, siz biliyorsunuz diye, zamanımız yok, hemen şimdi az önce Sayın Temizel'e yaptığı gibi Başkan "uzattın" diyecek. Bunu okuduğunuzu biliyorum arkadaşların en azından siz okuyamadıysanız da. Yani burada birtakım muhasebe oyunlarıyla bunu düzenlemeye çalışmayalım. Örtülü gider belli, aradaki fark belli, bunu yapıyorsunuz yansıtın o zaman nereye harcadığınızı da görelim, bir şey yapalım. Yani her seferinde aynı, 2014'te de vardı, 2013'te de vardı, bunların hepsi duruyor. Bir yerde görmemiz lazım, bunları düzenlediysek ya uyalım ya o zaman 5018'i değiştirelim. Şimdi bir kısmını değiştiriyoruz. Bunu da koyalım o zaman bir daha diyelim ki: "Döner sermayeyle karışmasın kardeşim yeniden fon kuruyoruz. Yeniden döner sermayeyi kafamıza göre yapalım." Denetlediğimiz büyüklük ne ben açıkçası şaşırıyorum. Bu sefer o kadarlık bir rakam var, burada onun işleyişine ilişkin bir sürü şey var. Madem 32 milyarı buradan harcıyoruz, gelirimiz var, giderimiz var. Peki bunu nasıl göreceğiz biz? Şimdi bakıyorsunuz buradaki hesaplara değişik şeyler ortaya çıkıyor; terkin var, tahsil var, döner sermaye geliri farklı, iskonto edilmesi gereken diğer hesaba aktarılıyor. Yani en azından o zaman bunların hesabının nereye gittiğini, ne olduğunu derli toplu hepsini görmemiz lazım. Hani bizim burada döner sermayeyle ilgili güzel, 31 milyarlık bir şey var. Peki bunların ne kadar, nereden gittiği, gelir, gider, neresi kaldı, nesi gitti bilmiyoruz. Açıkçası bu bizim bütçe hakkımız açısından "TBMM veya yetkili organlarca kabul edilmedikçe bizim Plan ve Bütçe Komisyonundan geçip Sayıştay tarafından denetlenen şey gelir ve giderlerinin tamamının bütçede gösterilmesi gerekir." diyor. İstisnai bir durum gibi düzenlenmiş ama yarı yarıya aynı şekilde bu miktara gelmiş. Bunlara dikkat etmemiz gerekiyor. Bu kısımda 2010 yılına kadar bakılmış, güncellenmiş ama hâlâ duruyor.

Bir de bizim burada tartıştığımız bütçe hakkı açısından bütçe üstü ödenekler var. Yine, sizin Bakanlığınkine de baktığımız zaman burada farklı şey çıkıyor. 2015 kesin hesabına bakıyoruz 31-32 milyar bütçe üstü ödeneğimiz vardı, 2,3'ü ekleme, aktarma, döndürmeye geliyor. Nasıl olacak bu, o zaman bizim verdiğimiz bütçe hakkı nereye gitti, nereden geldi? Tamam "Maaşlardaki artışlardan kaynaklandı, personel ödemesi." diyorsunuz ama ya o kadar oran sapması olur mu? Yani 2 küsurun üzerine 2 küsur daha eklediğimiz zaman 4 yapıyor, bizim verdiğimiz bütçe 2 küsur, sizin çıkan bütçe 4'ten fazla. Şimdi bunların nereye harcandığı, hesabın doğruluğu, hakkaniyetle harcanıp harcanmadığı ayrı bir şeydir, ihtiyaç olduğu ayrı bir şey. Bütçede bu kadar sapma olursa o zaman bizim yaptığımız denetimin, işin, buradaki verdiğimiz bütçenin ne anlamı kalır? Bunlara dikkat etmemiz lazım. Açıkçası yani başlangıç 2.763, harcama 4.800, 2.300 küsur aktarma olmuş 2015 raporundan bahsediyorum. Şimdi 2016 ne olacak onu da önümüzdeki yıl göreceğiz. Bu, bizim bütçe açısından çok sıkıntılı bir durum, bunlarla ilgili biraz daha çalışmaların tamamlanması... İşte bakanlıklar arası koordinasyon yapılıyor, yazı yazıyorsunuz, onları konuşmuyorum. Tamamını bakanlığın verdiği cevaplara da baktık ama sonucunda Sayıştayın yazdıklarına da baktık. Bir de onun ötesinde şöyle yan yana koyup büyüklüklere baktığımız zaman da sizin sunumun en başında koyduğunuz rakamlar zaten bu söylediklerimizi gösteriyor. Burada bir şey yapılacaksa, bakın, yani sağlık çalışanlarına farklı ödeme yapılacaksa, bir şey olacaksa, performansla bağlantılı olmayan birtakım şeyler ayrı, performansa dayalı olan ayrı, sabit giderler ayrı -ayrıntısına girmeyeyim- bir düzenleme yapın o zaman, bakalım bir karar verelim, öyle ödeyelim. Yani biz de neyi nereye verdiğimizi bilelim diye söylüyoruz. Denetimler... Siz diyorsunuz ki: "Şöyle yaptık, böyle yaptık." Bakın Sayın Bakan, bilgi kirliliğinin olduğu her yerde herkes her şeyi söyler. "Basın yalan yazdı." diyorsunuz. Siz şimdi çıkıp o olağanüstü hâl içerisinde onu yapmak yerine rasyonel bir şekilde "Bu kurumun şöyle şöyle sorunları var, şunlar var, biz de şunları yapacağız." diye erkenden bir şey söylemiş olsanız belki o kadar haber yayılmaz. Şimdi biz oraya iyi niyetli bakıyoruz ama hâlâ tam ne yapıldığına dair kafamızda soru işaretleri var. Yönetimin de sizin tarafınızdan alınması ayrı, askerî hastane olması ayrı. Diyorsunuz: "Cepheye yakın, ilk madde dört rol belirledik." diyorsunuz ama hizmet kalitesiyle ilgili şikâyet geliyor. Biz ne kadar doğru olduğunu bilmiyoruz ki, sizin bize açıklamanız lazım. Yani basında yazanı söylemiyorum. Vatandaş bir şeyler söylüyor. Siz bize bilgi vermezseniz, o zaman basının yazdığına itibar etmek durumunda kalırız. Ortada da bir sorun varsa, burada ne gibi bir rehabilitasyon yapılacağına, kurumsal yönetimin ne olacağını görmemiz lazım ki bu konuda, bu olaylara destek veren, bir parti olarak olağanüstü hâlle ilgili kararname... Ama bunun uygulamasının da şeffaf bir şekilde anlatılması gerekiyor ki ortada bilgi kirliliği olmasın.

Bu kapsamda diğer bir şey de yine şehir hastaneleriyle ilgili. Sayın Bakan, biraz hızlı bir şekilde geçti. Bize şimdi bir de ilave bir şey geldi arkadaşlar onunla ilgili. Açıkçası Bilkent'le ilgili ama garibime gitti. Yani nasıl hızlı bir şekilde gelmiş, arkadaşlar yapmış. Sayın Bakan hatırlayacaktır, o kanun çıkarken burada kendisi vardı son...

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Bunun üzerinde iki saat çalıştık.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yok yok, işte, bize çalıştınız, sağ olsun son saniyede geldi, biz de ilgili sayfasına bakarak anlamaya çalışıyoruz, üç dakika içerisinde. Şimdi, onlarla ilgili soru soracağım da, onun için ben size "çalışmadınız" demedim Sayın Bakanım.

Sorduğum soru şuydu hatırlarsanız: Siz il genel sekreterliklerine ihale yapma yetkisi veriyordunuz, örnek söylüyorum yani cümleyi hemen özetleyerek vaktim olmadığı için. Şehir hastaneleriyle ilgili, ilgili hangi hastane nerede yapılacaksa. Ben de size bir soru sormuştum: "Orada bu ihaleye yapacak yeterlilikte elemanınız var mı? Bunların teknik şartnamesi..." Siz de demiştiniz ki: Biz merkez olarak... Sayın Başkanım...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Uzatıyorum.

Lütfen, buyurun.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Birkaç hususu daha ifade edeceğim.

"Biz danışmanlık hizmeti aldık." demiştiniz. Şimdi bakıyorum buradaki modellemelere, birtakım maliyet analizlerine, net bugünkü değer hesaplamalarına. Merak ettim, bu çalışmayı siz yaptınız ama bunu bir danışmanlık firması mı hazırladı Bakanlığın Kamu Özel Ortaklığı Başkanlığı mı hazırladı diye de aklıma geldi açıkçası çünkü birtakım teknik analiz var. Enteresan şekilde on birinci sayfaya baktım mesela klasik model ve PPP modeline göre ikisi de 597-771, nasıl aynısını, aynı şekilde denk getirdiler diye de merak ediyorum. Bizim hesabımız tutuyor gibi bir şeyler gelmiş. Biraz daha ayrıntısına ihtiyacımız var. Şimdi burada söylediğiniz maliyet, ilave olarak bir şey daha soracağım. Maliyet neyle ilgili? İşletme, bakım, finansman maliyeti, risk maliyeti. Gelir kaybımız ne peki? Yarattığımız ranttan almadığımız kazançlarımız nereye gidiyor? Yani müştemilatından bahsediyorum. Şimdi, biz normal yapılan hastaneye göre bakıyoruz, değil mi? Vereceğimiz paraya göre, sağlık masrafına göre. Şimdi, onlardan da buna göre, ikisini karşılaştırmışsınız. Acaba Bilkent Hastanesinde bu müştemilattan yıllık ne kadar gelir tahmini var? Onlar bizim kaybımız olmuyor mu? Yani elde edeceğimiz, yarattığımız rantı oraya vereceğiz. Maliyet hesabı güzel de gelirde bir mukayese var mı? Biz onları kendimiz yapmış olsak bu maliyetle işletmiş olsak o gelirleri bundan düşecek miyiz? Niye öyle söylüyorum?

Bir de kira bedeli dışında şeyler var yani onları da hesaba... Bir yerde göremedim, belki vardır, hızlı baktığımız için. Maliyet analizleri bire bir denk gelince şaşırdım, ona bakmaya çalışıyorum yani nasıl denk getirmiş arkadaşlar diye.

Şimdi, benim asıl soracağım soru şu Sayın Bakan... Biz burada o kanun geçerken hem Hazine Müsteşar Yardımcımız hem Kalkınma Bakanlığı Müsteşar Yardımcımız -DPT Müsteşar Yardımcımız o zaman- şimdiki Müsteşarımıza sorduk, burada Kalkınma Bakanlığından arkadaşlarım var: Bizim Türkiye olarak yatak kapasitesi hedefimiz nedir, orta ve uzun vadede nedir, mevcudu nedir? demiştim. On binde 26 civarında olduğunu söylemiştiler, hâlâ hatırlıyorum o günkü gibi, "Hedefimiz de on binde 30." demiştik. Öyle demiştik, bilmiyorum yani ben hâlâ onları unutmam, rakamları da bende, tutanaklarımda var ama... Şimdi buraya bakıyorum: Şehir hastanelerinin toplamda yatak sayısı 30.691, devam edenlerle beraber ihale süreci devam edenlerin -Yüksek Planlama Kurulu, ön fizibilite- tamamı 41 bin. Arkadaşlarıma soruyorum: Bizim yatak ihtiyacımız nedir? Yani on binde 30 dersek yüz binde bile 30 bin olması gerekirken nüfusumuz 79 bin. Yani şunu söylemiştim size -arkadaşlara tazeliyeyim, üyelerimizin çoğu yeni- hatırlarsanız: "'Yatak kapasitesini artırmayın.' denilen bir Yüksek Planlama Kurulu kararı ortadayken -yedi sekiz tanesinde- sadece üç yıldızdan dört yıldıza geçmek için bu kadar milyarlarca dolar vermeye gerek var mı?" demiştim. O minval üzere söylüyorum ki hani siz de hatırlamış olun, akademisyen titizliği içerisinde. Buraya baktığım zaman, o zamanki rakamla değerli arkadaşlarım, Sağlık Bakanlığının Sağlık Bakanlığı bütçesinden yapmış olduğu yatırımların tamamlanmasıyla beraber 5 bin civarında yatak kapasitesi eklenince o günkü on binde 30'a yaklaşan 27 bin yatak kapasitesine 2015 yılı sonu itibarıyla ulaşılacağı görülüyordu, tamamı açılınca. Şimdi bakıyorum tekrar, 41 bine çıkmış. Peki bizim gerçekten nüfusumuzda farklı bir şey mi var, revize ettik mi? Bunu 41 bin yaparsak yüz milyonda on binde 40'a denk geliyor, 100 milyon nüfus bile söylesek. Önümüzdeki süre içerisinde Beş Yıllık Kalkınma Planı'nın sonunu düşünelim, hadi bir beş yıl daha ekleyelim. Benim bu hesaplara aklım ermiyor. Bu kadar parayı yirmi beş yıl boyunca niye vereceğiz, benim hâlâ aklım ermedi. Size şunu tavsiye etmiştim: Birkaç tanesini hiç olmazsa yapın, bir bekletin, bir görün. Dünyada bir sürü uygulamaları var. Yani normal yolla yapacağımız yatırım... Bu analizlerin böyle son saniye değil, bize gelip... Sizin de aslında bunlardan bahsetmeniz bize... Sağlık Bakanlığıyla ilgili politikaları zaten söylüyorsunuz, kitapçık dağıtıyorsunuz, arkadaşlarımız burada bakıyor ama bizim için Plan ve Bütçe Komisyonu olarak burada işin finansman kısmı, bütçe hakkımız, yapılan harcamaların yerine yapılıp yapılmadığı, yapılan tahsisin doğru olup olmadığını denetlemek. Şimdi, ben buraya bakınca yarısı döner sermayeyse, önümüzdeki senenin harcamalarının hiçbirini tam olarak göremiyorsam, yapacağım harcamalar sadece burada tahminde kalıyorsa, bunun kirasını ben ödeyeceksem o zaman bu konuştuğumuzun da yaptığımız bütçenin de benim için pek bir anlamı kalmıyor diyorum. Bunların düzgün bir şekilde bizlere yeniden... Düzenleme mi yapılacak, hukuki şey mi yapılacak, siz mi ikincil düzenlemeyi yapacaksınız -orada eksiklikler var ama ona vaktimiz kalmadığı için söylemiyorum- bunların bir an önce tamamlanıp şeffaf bir şekilde, sadece yapılan politikalar sağlık hizmetleri alanında değil, bunların karşılığının da hakkaniyetli bir şekilde değerlendirilip değerlendirilmediğini bizim görmemiz lazım.

Bunların ötesinde tabii çok şey var konuşulacak ama esas itibarıyla -doktor arkadaşlar, burada uzman arkadaşlar da var, onlar biraz daha girerler- ben bütçe kısmıyla ilgilendim.

Ayrıca, bize gelen, tıbbi sekreterlerle ilgili mağduriyetler var, "Biraz daha bunları dile getirin." diyorlar. "Taşeron şirketler çalıştırıldığı için bize sınav açılıp yer verilmiyor." diyorlar. Perfüzyon teknikerleri yine aynı şekilde "İki yıllık ön lisanstan geldiğimiz için biz şu anda şey yapamadık, sınav açılmadı, mağduruz." diyorlar. Birtakım personelle ilgili şeyler var, onları da size ayrıca takdim ederim. Onların adına da burada dile getirmemizi istemişler, onları da size aktarmış olalım. O konuda çalışmalar varsa, bu dönemde yapılacak sınavlarla, personel alımıyla ilgili, bizi bilgilendirirseniz sevinirim.

Ama, asıl olan bu hesabın kitabın şeffaf bir şekilde yapılması ve eğer böyle kalıcı şekilde kalacaksa, Maliye Bakanlığı bir şey yapmayacaksa, siz döner sermayeyi böyle işletecekseniz o zaman buna da ayrı bir formül bulup bunlarla ilgili şeylerin de bize ayrıntılı olarak sunulmasında fayda var diyorum.

Bunu yeniden inceleyeceğim, şimdi geldiği için birkaç şeye baktım ama bizim için... Yani, çok fazla üzerinde durmuyorum. Ben para, banka, finans hocasıyım, onun için... Yani bugünkü değer anlamında görüyoruz ama kaybettiğimiz şeyleri ve yarattığımız rantları vergilendirelim diye, şehir rantlarından bahsederken onların da hesaba katılması gerektiğini ilk bakışta gördüm. Onun ötesini ayrıca sizinle tartışır, değerlendiririz.

Teşekkür ediyorum.