KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarım, kıymetli bürokratlar ve basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, son olarak bir cümleden Sayın Temizel bahsetti ama onunla bağlantılı -çok konu olduğu için- hızlıca bir şeyi hatırlatarak geçeceğim. Biz klasik, Sayıştayın raporlarını önce bir hızlıca söyleyip geçiyoruz. Hepsinde var ama çok ayrıntılı raporlar var, ben ayrıntısına girmeyeceğim. Çok önemli bulduğum için "Savunma Sanayii Destekleme Fonu'nun 2015 yılı bütçesinin bulunmaması" diyor örnek, bulgu 4'te. Yani, hiç duymamış gibi bakıyor Bakanımız ve Bakan Yardımcımız. 2015 yılı kesin hesap raporunda yazıyor "2015 yılı bütçesinin hazırlanmadığı tespit edilmiştir." Bunu niye söylüyorum? O zaman sizin alacağınız yüzde 2'sini aşmayacak bütçeniz neye göre belirleniyor diye bakmak lazım. Yani, bütçe tahminî bir şey. Şimdi yapıyoruz, mesela, siz de 28,7 mi dediniz, 2 mi dediniz neyse; o harcadığınız zaman farklı olabiliyor. Geçen senekine verdiğimiz ödeneğe bakıyoruz, bütçe ödeneği ayrı, kullanılan harcama farklı çıkabiliyor. Ona biz bir sürü itiraz ediyoruz ama baştan bir tahmininiz var yani nereye ne harcayacağınıza dair Bakanlık olarak. E, onun da nereden geleceğine, Savunma Sanayii Müsteşarlığına baktığımız zaman diyor ki: "Oranın bütçesi fondan gelir." Şimdi, fonun bütçesi olmadan Savunma Sanayiinin bütçesini nasıl yapıyoruz? Şunu soracağım da onun için: Şimdi, buradan baktım sonra fonun bütçesine. Fonksiyonel sınıflandırmaya göre diye bakıyoruz, gelirlerle ilgili gerçekleşme 60,8; harcamaya bakıyoruz 57, vermişiz 49. Yani, şimdi bu 60'a bakıp bunu yüzde 2'ye göre koyup yüzde 98 daha mı ekleyeceğiz yani nereden... Yok, örnek söylüyorum, başka hiçbir şeyi yok. Ben burada ne yapacağım? "Yüzde 2'si 60'sa o zaman bunu mu aldınız?" diyeceğim. Şimdi, "bütçe yok" diye bir şey olur mu Sayın Bakanım? Ona güleceğim de onun için söylüyorum.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Yöntem farklı.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hayır, hayır, yöntemden bahsetmiyorum. Bakın, işte, sadece... Şimdi, ben böyle düşünürüm çünkü ortada diyor ki: "Bütçe yok." Siz diyorsunuz ki: "Burası özel bir fon, biz kafamıza göre harcayalım." Tamam, iyi de onun da kaydının olması lazım, onun da muhasebesi olması lazım. "Borç alacakta çıkıyor." diyor. Dün de konuştuk, önceki gün de, Millî Eğitim de de var, Sağlıkta da var; bu döner sermayeler, fonlar bizim için önemli bir sorun oluşturuyor. Evet, belli amaçlar için kuruluyor, ona eyvallah. Siz doğru da yapıyor olabilirsiniz ama burada bir denetleme mekanizması olması lazım. Az önce Sayın Temizel'in dediği gibi, kontrol çıktığı zaman ister onunla ilgili olsun ister yönetimle ister mali konularla ilgili olsun, o zaman ipin ucu kaçıyor. Önce onu bir söylemiş olayım diye çünkü çok konu var, unuturuz şimdi.

Öncelikle, evet, arkadaşlarım da az önce değindiler, bir 15 Temmuz kâbusu yaşadık. Şu anda en çok yıpratılan, zayıflatılan kurumun bütçesini tartışıyoruz, Türk Silahlı Kuvvetlerinin. Temel görevi savunma politikalarını oluşturmak, daha önce lojistik destek vermek olan Millî Savunma Bakanlığının bütçesini konuşuyoruz. Açıkçası, çok fazla yıpratıldı Türk Silahlı Kuvvetleri. Hatta o gün, o darbe teşebbüsünün sıcaklığı içerisinde ben hayretler içerisinde kaldım. Adalet Bakanıyla, savcılarla değişik sohbetlerim oldu, ciddi anlamda da tepki gösterdim çünkü bir tane kişisel bir şey yazıldığı zaman bile hemen yayın yasağı koyup bütün her şeyi kapatan -Telekomünikasyon İletişim Başkanlığıydı eskiden, şimdi BTK'ya geçti- anında yayınları durduran, bir yerde bir patlama haberi olduğu zaman, lokal bile bütün yayınları durduran bir ortamda o askerlerin defalarca, günlerce o şekliyle resimlerinin yayınlanması beni çok yaraladı açıkçası. Oradaki asker yani Mehmetçik. Sizin çocuğunuz da olabilir, benim çocuğum da olabilir. Emir verildiği zaman gider. Yani, bunların o şekliyle yayınlanmasına -basın da burada, onlara da sesleniyorum- ben gerçekten çok üzüldüm. Sonrasında yayınlanan diğer resimlere de üzüldüm, Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarı adına üzüldüm. Allahtan ki aradan birkaç hafta geçtikten sonra Yenikapı mitinginde vatandaşlarımız Türk Silahlı Kuvvetlerine, Genelkurmay Başkanının şahsında sahip çıkarak o darbe teşebbüsünde bulunanlarla ve orduyu yıpratmaya çalışanlarla aynı kanaatte olmadığını gösterdi ama bunlara çok dikkat edilmesi lazım. Sizlerin yetkili kurulları, kurumları, yargıyı uyarmanız lazım. Özellikle sizlerin yani Millî Savunma Bakanı olarak, Adalet Bakanlığı savcılığı başka konuda uyarıyorsunuz çünkü siyasi bir şey olduğu zaman. Tak diye kesiliyor yayınlar, hemen mahkemeden yayın yasağı çıkıyor, beş dakika sonra bakıyoruz, alt yazı geçmeye başlıyor. Ordu bizim göz bebeğimiz. "Ordu millet" diyoruz, "peygamber ocağı" diyoruz. Dolayısıyla, bu yıpranmadan sonra ki daha önce de Balyoz, Ergenekon'du vesaireydi derken zaten belli bir yıpratma sürecine girilmişti, şimdi başka bir açıdan yine darbe teşebbüsüyle beraber ordumuzun hedefe konmasını engellememiz lazım, bundan sonra ciddi bir yeniden yapılanma lazım. Yeniden yapılanma sadece şu kadar asker alalım, şu kadar okula eleman alalım kısmı değil. Yani, moral değerler açısından da bir yeniden yapılanma gerekiyor, Türk Silahlı Kuvvetlerinin o yaraları hızlı bir şekilde yarması gerekiyor.

Siz güzel anlattınız, birçok şey var. Harp okullarıyla ilgili, akademiyle ilgili, üniversite var, askerî kısımlar var, tıbbi kısımlar var. Bunların da bir an önce yapılması lazım, doğru. Eleştirdiğimiz noktalar da var. KHK'lar geçtikçe onları Genel Kurul gündeminde de arkadaşlarımız iletiyor, bizler de iletiyoruz. Bir an önce eksiklerin tamamlanması gerekiyor. Bu kapsamda siz bir çok yerde hep yazmışsınız ama genelde dikkatimi çeken bir şey var, konuşmayı okurken çizdim tek tek. "Planlanmaktadır", "hedeflenmektedir", "istiyoruz", yapacağız" ama "yaptık" kısmının biraz hızlanmasını bekliyoruz ki önümüzdeki bütçeye "Şunu yaptık, şu söylediğimizi bitirdik, bunu da bitireceğiz." şeklinde olursa... Bazılarının gerçekten beklemeye tahammülü yok, onun için burada tek tek yazdım. Özellikle Türk Silahlı Kuvvetlerinin birçok biriminde, tabii, personel açığı oluştu ani gelişmelerden dolayı ama daha önceki süreçte, Balyoz ve Ergenekon'da Deniz Kuvvetlerimiz büyük ölçüde yıpratılmıştı askerî personel açısından. Bir kısmı her ne kadar geri dönme şeyinde olsa da artık insanlar belli bir noktadan sonra geri dönmüyorlar yani ne derseniz deyin, o iş ayrı, bu iş ayrı.

Şimdi, yine Türk Hava Kuvvetlerinde siz "Rezerv pilot çalışmamız var." demişsiniz geçici olarak, onların bir an önce herhâlde sonuçlanması gerekiyor, "Son aşamaya geldi." denmiş. Uçak başına düşen pilot sayısı -siz bizden daha iyi biliyorsunuz- şu anda kritik durumda olduğu için bir an önce onların tamamlanması lazım ki en kritik noktadayız. Siz de konuşmanızın en başında belirttiniz, içinde bulunduğumuz ortam ve coğrafya itibarıyla şu anda mücadele ettiğimiz terör unsurlarını dikkate alırsak hem yurt içinde hem yurt dışında, bunları bir an önce tamamlamamız lazım. Burada bize düşen bir şey olursa da onları da yapmamız lazım.

Özel Kuvvetlerle ilgili burada söylediğiniz bir cümle dikkatimi çekti, tam anlayamadım. "6.129 subay adayı, 11 bin kusur astsubay adayının müracaat etmesi...", "adayı" derken muvazzaf subaylar arasından özel kuvvetlere mi?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Yok, doğrudan.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Doğrudan, dış kaynaklardan, diğer okullardan. Başta söylediğiniz diğer meslek okullarından bu ayrı bir şey değil, normal Silahlı Kuvvetler için söylediğinizin bir devamı gibi.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Onu ben cevaplayayım.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Tamam. Yok, yani yukarıda toplam eleman alımını söyledikten sonra Özel Kuvvetleri ayrıca söylemişiniz, onlar da dışarıdan mı alınacak yoka bir an muvazzaf subay gibi anladım da onun için söylüyorum.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Kısa söyleyeyim onu isterseniz.

Şimdi, şu anda biliyorsunuz, pek çok hem terörle mücadele harekâtı var hem de Suriye ve Irak'taki gelişmeler dolayısıyla Özel Kuvvetlerin personel ihtiyacı oldu. Dış kaynaktan 200 subay, 500 astsubay alımı için çağrıya çıktık.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Muvazzaf olmayan, dışarıdan...

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Dışarıdan. Zaten iç kaynaktan sürekli temin ediyoruz, orada bir sorunumuz yok ama takdir edersiniz ki burada şu ana kadar bu 700 kişiye mukabil 22 binin üzerinde müracaat oldu, ay sonuna kadar süre var muhtemelen 30 bini geçecek, 700 kişilik bir şeye göre. 24.300'e ulaşmış bu sabah itibarıyla.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sorun değil, toplam 700 kişi planlıyoruz.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Yani, bu dış kaynak zaten iç kaynaktan sürekli gerekli takviyeyi yapıyoruz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Şimdi, tabii, Başkan birazdan uyaracak, burada birçok konu var konuşmamız gereken ama ben baştan söylediğim, savunma sanayi kısmına tekrar geri dönmek istiyorum yani anladık onu...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Başkanım, müsaade ederseniz.

BAŞKAN - Buyurunuz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Özet itibarıyla, hep birlikte ordumuzun hem teçhizat olarak hem moral olarak yeniden güçlendirilmesi gerekiyor. Bunu tartışmamıza gerek yok ama ben bir an önce söylediğiniz projelerin tamamlanmasını bekliyorum. Bize düşen bir şey varsa da burada bir an önce destek olalım. Bu kapsamda da savunma sanayiyle ilgili konuşmanızın içinde geçen, "Biraz daha, vakıf kuruluşlarından özel sektöre doğru farklı bir tedarik sistemine geçiş" dediniz. Evet, destekleyelim özel sektörle ama onlar da zaten aslında özel sektör. Bu kapsamda, az önce bahsettiğim iki unsur, hem Balyoz, Ergenekon vesaire süreci hem 15 Temmuz sonrası o kurumlarda da, vakıf kuruluşlarında da aslında yıpranma oldu. Bu kapsamda, hem OYAK ve belli şeylerle ilgili, diğer vakıfların kuruluşlarıyla ilgili... Daha doğrusu, savunma sanayinde olan şirketlerimiz belli zaten, şimdi yeni bazı özel şirketlerle konsorsiyum yapmaları ayrı ama burada bizim ASELSAN, HAVELSAN, Roketsan ne varsa daha önce olanlar da var, birlikte TAİ'yle beraber bir aslında daha büyük bir konsorsiyum hâline getirmemiz lazım. Yani, sadece özel sektöre bazı alt tedarikler yurt dışına da yapılıyor yani bir uçak yaptığınız zaman lastiğini birine, kanadını birine, diğer taraflarını birine havale etmeniz normal ama sizin dediğiniz gibi, tasarım kısmı asıl projenin yürütülmesi. Bunun da ötesinde, asıl ihracatı. Siz de zor olduğunu yazmışsınız ama başlarken ikili ilişkilerle, uluslararası ilişkilerle eğer bunu geliştirirsek belli ülkelere baştan belli tedariklerle, en azından prototip siparişleri çıktıktan sonra hemen başlamamız lazım ki biz de onu geliştirecek yeni kaynaklar bulabilelim ama bunun için de yine demin söylediğim hassasiyete dikkat etmemiz gerekiyor. Örneğin, biz ASELSAN'daki mühendislerimizi koruyamazsak, aynen Türk Silahlı Kuvvetlerindeki bazı subaylarımızı koruyamadığımız gibi, o projeleri tamama erdiremeyiz. Yani, onun üzerinde ciddi durmamız gerekiyor. Biz kamuoyunun hassasiyeti nedeniyle bunları çok konuşmuyoruz, yapmıyoruz orduya gösterdiğimiz hassasiyet ve sektörün hassasiyet ve sektörün hassasiyeti nedeniyle ama o çocukların hangi nitelikte olduğunu biz biliyoruz. Nereden alınıp nereye geldiklerini, daha önceki lise, kolej eğitimlerinde hangi başarıyı sağladıklarını, akıl sağlıklarının yerinde olduğunu ve intihar etmeyeceklerini biliyoruz Sayın Bakanım, onu söylemeye çalışıyorum. Onları korumamız lazım. Özel proje yapıyorsak o proje ekibini de, madem ki o kadar özel insanları seçiyorsak korumamız lazım. Aynı şey, önemli şimdi, uydu teknolojileri varsa, fırlatma teknolojileri varsa, Roketasan bu aşamada önemli bir gelişme kaydetmiş ve bazı ürünleri artık üretir hâle gelmişse oraya özel destek... Ya, bir yere yoğunlaşalım, bir sürü yere değil, en stratejik olanları, hangisinde daha avantajlıysak oraya yoğunlaşmamız lazım, orayı desteklememiz lazım.

Az önce Sayın Temizel kısaca değindi ama benim yıllardır size Sanayi Bakanıyken de söylediğim, bütün arkadaşlara TÜBİTAK'la ilgili gelişmelerde söylediğim, millî yazılım sistemini mutlaka yapmamız lazım. Yani, askeriyenin belli bir kısmında evet, işletim sistemiyle ilgili daha önce konuştuğumuz Pardus'u askeriyenin belli bir bölümü kullanıyor ama UNİX tabanlı yani Microsoft'un Türkçe işletim sistemi deyince yani Windows tabanlı birtakım şeyler değil, kendimizin geliştireceği, güvenliğini sağlayacağımız -az önce kriptolojiyle ilgili de- o tip şeyler daha çok askerle ilgili kurumlarda ve sivil de olsa savunma sanayi üzerinden geliştirilmesi yapılıyor. Maalesef, Millî Eğitim Bakanlığında da o tarz şeyler vardı, olmadı. FATİH Projesi kapsamında çocuklara verdiğimiz o bilgisayarlarda deneme yapalım diye bir şey olmuştu, birileri engelledi, nasıl olduysa onu tartışmayalım, uzun hikâye ama bu yazılım, işletim sistemi üzerinde mutlaka çalışmamız gerekiyor ve sizin öncü olmanız lazım yani savunma sanayisi kuruluşlarının öncü olması lazım. HAVELSAN'la birlikte, diğer kuruluşlarla birlikte bunu bir an önce neticelendirmek ülkemizin güvenliği açısından -az önce Sayın Temizel'in dediği- hem kriptoloji... Tübitak'ta yaşananları biliyoruz, onlarla ilgili olanları biliyoruz, uzun uzun konuşmaya gerek yok. Bunları bir an önce bitirmemiz gerekiyor. Aksi takdirde, daha çok konuşuruz, güvenliğimizi tartışırız. Bir taraftan da yaptığımız işlerin güvenli olması için de bu çalışmalar önemli. İnşallah daha millî hâle gelmiş, yerli tedarikle güçlendirilmiş bir savunma sanayimiz olur. Ama, bunu yaparken de -başta söylediğimiz gibi- amacın doğru olması ayrı ama şeffaf, hesap verebilir olmak da ayrı bir şey. O kapsamda da düzenlemelere dikkat etmek... Kaynak gerekiyorsa verelim, teşvik gerekiyorsa burada yapıyoruz yani verelim, özel sektör yapıyorsa -dediğiniz gibi- onlara da ayrı teşvik verelim, öncelikli sektörlerden birisi. Biz millî bir şekilde savunma sanayisinin desteklenmesini, uzay ajansının kurulmasını ve bu araştırmalarla ilgili ayrıca özel araştırma merkezi kurulmasını Milliyetçi Hareket Partisi olarak zaten öneriyoruz. Az da olsa çıktı AR-GE Kanunu'muz -siz biliyorsunuz Sanayi Bakanlığından kalma- ama o araştırma merkezleriyle de -dediğiniz gibi- üniversitelerle gelişmeyi hızlandırarak birkaç pilot üniversitede hassaten savunma sanayisine ilişkin özel araştırma merkezi onlarla beraber -sadece kurumlarda değil- kurmanın ben yararlı olacağını düşünüyorum. Hem onları biraz daha işin içine çekmek hem de o kaynaktan beslenmek adına daha güzel olur diye düşünüyorum.

Çok husus var ama yine dediğim gibi, şimdilik, bütçenin hayırlı olmasını, bir sonraki bütçede daha güçlü bir Türk Silahlı Kuvvetleriyle, orduyla ve savunma sanayisiyle bizim karşımıza gelebilmenizi umut ediyor, saygılar sunuyorum.