| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 11 .11.2014 |
CELAL ADAN (İstanbul) - Sayın Bakanım, Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; değişik bir değerlendirme yapıldığı için özellikle söz aldım.
Bir kere, adalet konusunda bütün siyasi partileri, Türkiye'nin daha adaletli olması konusunda oy birliğiyle bizim taşımamız gerekiyor, o sorumlulukla burada oturuyoruz ancak Türkiye'nin iki temel konusunda biz Adalet ve Kalkınma Partisiyle problem yaşıyoruz, bir tanesi terör. Dün Başbakan Yardımcısını dinlerken, Bülent Arınç Beyi, bir yere sesleniyor, Sayın Bakanım da dinlesin, "Siz İmralı'nın çekiciyle Kandil'in örsünün arasından çıkın." diyor. Biz tam beş senedir "Allah aşkına, bu terör örgütüyle görüşmeyin. Ayrılıkçı, ırkçı terör örgütünün siyasi liderini siyasallaştırmayın." diye bağırdık, vatan haini muamelesi gördük değerli arkadaşlarımızdan. Ben çıktım bu Mecliste konuştum, arkadaşlarımız konuştu, Genel Başkanımız konuştu, hep aşağılandık, itildik, kakıldık. Önemli bir şey söylüyorum: Şu anda bir Başbakan Yardımcısı işlediği suçları da anlatıyor, Yalçın Akdoğan, o da diyor ki: "Artık kurtarılmış bölge yok, alıp adamları götürüp yargılama hakkınız yok, onları durdurun, öyle gelin." Demek ki Türkiye'nin bir yerinde on üç yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında vergiler toplanmış, insanlar mahkeme edilmiş, öldürülmüş, sorgulanmış, bu bölgeyi siz açıklıyorsunuz. Biz de on senedir diyoruz ki: "Devlet büyüktür, gidin devlet olun."
Şimdi gelelim adalet konusuna. Değerli arkadaşlarımız yani Hakan Bey, Ramazan, değerli kardeşimizi de tanıyoruz; şimdi değerli arkadaşlar, Allah aşkına, siz inanarak mı konuşuyorsunuz ya? Neden bunu söylüyorum? Bir haksızlık etmemeye de gayret ediyorum. 17-25 Aralık adalet için milat oldu. Hâkimin haysiyetiyle de oynandı, savcının haysiyetiyle de oynandı. Geçmişte biz de iktidar partisinde siyaset yaptık, il başkanlığı yaptık. Ben hayatımda devlet dairesine gitmedim iktidardayken. Devlet tarafsız olmalı, adalet tarafsız olmalı. Şimdi, 17-25 Aralık, Sayın Bakan da buradayken söylüyorum, millet iradesini ön plana çıkarıyorsunuz, elbette Allah'tan sonra en büyük millet iradesi olmalıdır, kurduğunuz Meclis araştırma komisyonuna ifade vermeye tenezzül etmeyen, yolsuzluğun, arsızlığın, çirkinliğin içine düşmüş 3-5 kişi değil ifade tanıklık için bile gelmediler, alaşağı ettiler. 17-25 Aralık cumhuriyet tarihinin en büyük hırsızlık olayıdır. 4 Bakan istifa etmiş ve o gün adaletle ilgili bir değerlendirme yapıldı Türkiye'de. Sayın Bozdağ da inanıyor, hepiniz tek tek inanıyorsunuz ki o günden bugüne birtakım değişiklik yapıldı. Endişelerimiz var, şüphelerimiz var. Mesela, referandumda -hatırlıyorum ben, bizim de içimiz incindiği için söylüyorum- 12 Eylül darbecilerinin yargılanması. Ben 12 Eylülde dört sene hapis yattım Mamak Askerî Cezaevinde, dört sene iki ay. Elbette darbecilerin yargılanması lazım. "Ayırın." dedik, "Bak bu hâkim savcılarla birlikte bu meseleyi getirmeyin. Biz darbecilerin cezalandırılmasına oy verelim." Siz "devrim" dediniz, hâkimleri, savcıları atadınız. Zaman zaman Adalet Bakanının üst kademedeki görevlileriyle Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda görev yapan hâkimlerle beraber yemek yedik. Ben tanımam, beni sizin arkadaşlarınız tanıştırdı onlarla. Onları öve öve bir... Enteresan bir tabloyla karşılaştık. Sonra bunlar hain muamelesi gördüler. Yani, süreç şu, aşağıdaki algı da şu: Eğer bir yerde adalet yoksa orada haysiyet, eş, sevgili, vatan, toprak, bayrak yoktur. Türkiye'de adaletin anasını ağlattık. Karmakarışık bir tabloyla karşı karşıyayız. 4 Bakan istifa etmiş, bir soruşturma yürütülüyor. Allah aşkına, sizin vicdanınızı biliyorum, ne olur savcı mahkemeye verse yahu? Hâkimler ayıklasın bunların suçsuz olduğunu. Takipsizlik yakıştı mı koca Türkiye'ye? Ne takipsizliği! En ufak bir şeyi mahkemeye verirsin... Peki, niye mahkemeye gitmedi diye sordum Sayın Bakan, size samimi söylüyorum -Allah bize hiç kimseyle ilgili yanlış söylemeyi nasip etmesin- Yargıtaydan korkulduğu için mahkemeye gidilmediği ifadesi kullanıldı. Şimdi Yargıtaydaki yapı değiştirilmek isteniyor. Sayın Bakanım, gönderin şunları Allah aşkına yahu. Suçları varsa cezalarını çeksinler, suçları yoksa bu adaletsizliğe fırsat vermeyin. Bu endişeler şu anda bize, daha adaletli Türkiye'yi inşa etmemiz gerekirken bize geri adım attırıyor ve üzülerek... Siz konuşmasaydınız konuşmayacaktım, Hakancığım, işte "Millet iradesini temsil ediyoruz." demese konuşmayacaktım. Böyle bir süreçle karşı karşıyayız. Sayın Bakanım, bu süreç geçecek. Ben eskiden de milletvekilliği yaptım, her Parlamento yenilendiğinde yüzde 65 ile 70 arası milletvekilleri seçilemez, oranlarsak buranın da yüzde 70'i gelmeyecek yani şu seçime gittiğimizde. Bu bir sebeple ilgili değil, parlamentoların böyle bir kaderi var, böyle bir yapısı var. Dolayısıyla, seçimlere gittiğimiz şu süreçte bu meseleleri çözmeden, böyle karambole getirerek, oy çokluğuna dayanarak adalet adına bir şey yapmayalım, yapmayalım, yapmayalım çünkü bu çok zarar veriyor, toplumu tahrip ediyor, yanlış bir algının ön plana çıkmasına sebebiyet teşkil ediyor, iyi hizmetleri de ayaklar altına alıyor ve gerçekten birliğe, beraberliğe ihtiyaç hissettiğimiz şu günlerde hem teröre karşı hem dünyaya karşı daha onurlu bir Türkiye için elbette daha adaletli bir Türkiye, elbette millet iradesi.
Teşekkür ederim.