| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri e) Kültür ve Turizm Bakanlığı f) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü g) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü h) Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 16 .11.2016 |
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, değerli bürokrat arkadaşlarım ve kıymetli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle Sayın Bakana da, Bakan Yardımcımıza da, arkadaşlara da yeni görevleri hayırlı olsun diyelim. Tabii, biz yeni bakanlara avans veriyoruz ama siz bayağı kıdemli bakan oldunuz yani bakanlık değiştirseniz de çok yeni sayılmazsınız Sayın Bakanım. Olayların en azından kültür kısmını öncesinden, danışmanlığınızdan sonra millî eğitim kısmından biraz biliyorsunuz.
Az önce Sayın Budak belirtti. Ben Antalya Milletvekili olarak ben de hemen onun kaldığı yerden biraz tamamlama yapayım, sonra diğer konulara girerim. Çünkü en fazla canı yanan, sorunlar olduğu zaman en fazla şikâyetler gelen milletvekilleriyiz. Doğal olarak turizmin başkenti Antalya olunca da böyle en fazla etkilenen, canımız yanan yer de orası oluyor. Tabii, aslında son yaşadığımız Rusya krizinden sonra bir tetiklemeydi, onun öncesi de vardı. Şimdi uzun uzun vaktimiz yok, onu... Biz kriz olduktan sonra Çetin Bey de oradaydı, Gökcen Hanım da oradaydı, arkadaşlarımız... İbrahim Bey'e baktım ama o yoktu o gün, hatırlıyorum çünkü. Yani, o gün orada olan bütün milletvekillerimiz, her partiden bir değerlendirme yaptık; sonra hem o günkü Bakanımızla hem Tarım Bakanıyla hem burada Sayın Şimşek'le birtakım görüşmeler yapıp acil önlemleri konuştuk. Bir kısmı, dediğimiz gibi, alındı ama onlar o anda geçici önlemlerdi, biz daha kalıcı yapısal önlemlerin alınması gerektiğini düşünüyoruz. Bu kapsamda da Antalya'daki bütün sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları tek vücut hâlinde o konuda sizlerle beraber zaten çalışıyor ama yeni yapılacak şeylerde arkadaşlarımız çalışmaya hazır. Sorun hepimizin sorunu, onun için de hep beraber çözüm bulmamız lazım.
Turizmle ilgili kısmında bu sorunun çözümü için -ben rakamlara falan girmeyeceğim, onları siz de biliyorsunuz, biz de biliyoruz- gelirlerle ilgili kısımda analiz yapmamız lazım. Nerede gelirimiz azalıyor? Sadece sayıya bakarak değil de belli bir çalışma yaparken turist başına gelirimiz nereye gidiyor? Hedeflerken de yine gelirimizi hedeflememiz lazım, onu çeşitlendirmemiz lazım. Tabii, onun için de biz sadece bir boyutuna yoğunlaştığımız zaman... Ki pazarlamamızı yaparken de büyük ölçüde daha çok deniz, kum, güneş tarafı ağırlık kazanıyor. Sürekli söylüyoruz, siz de yazıyorsunuz, herkes de konuşuyor: "Alternatif turizm var." Yani 2004 yılında ben kampanyamda çalıştım, arkadaşlar da getirdiler, "Dört mevsim Antalya" dedik, bir sürü konsept vardı. Sonraki arkadaşlarla da konuştuk, basınla da konuştuk ama olmuyor. Yani, söylesek de -işte EXPO geldi, o geldi, bu gitti- geçici bir şey yapıyoruz ama sonrasında maalesef o potansiyeli değerlendiremiyoruz. Yani, dört mevsim turizm potansiyeli olan bir ülkeyiz. Sadece Antalya için değil, bütün illerimizde bu var. Biz hemen yukarı çıkınca Beydağlarında kış turizmi yapabiliyoruz. Yukarıda Davraz'dan hemen Isparta'ya çıkılabiliyor. Yine Akseki'ye, Gündoğmuş'a, yukarılara çıkarsak Toroslarda farklı dağ turizmi yapma şansımız var yani geniş.
Ama sıkıntımız ne? Birincisi, bir turizm anlayışımız yok, maalesef. Anlayışımız derken Bakanlığımızın politika oluşturması ayrı bir şey. Ben 2007 yılından beri buradayım Sayın Bakanım, Plan ve Bütçe Komisyonunda Atilla Bey'le başladık, sonra Sayın Günay'la, sonrasında Sayın Ünal'la ve sizinle devam ediyoruz. Bakanlığınızın da Turizm Eylem Planı 2007'de başlayıp 2013'te bitecekti. Eski bürokratlar biliyor, sürekli gelip gidenler. 1'inci maddesi, kurumsal yapıyla ve hukuki düzenlemelerle ilgiliydi. Biz maalesef hâlen daha turizm... Arkadaşlar, dilimde tüy bitti; milletvekili arkadaşlarım da biliyor, medya da biliyor; diyorum ki eksik de olsa bir kanun çıkaralım. Mesela, Millî Eğitim Bakanıyken size de söyledik, araştırma merkezleriyle ilgili YÖK Başkanımıza da söyledik. Eksik ama çıktı bir şeyler, sonra tamamlayacağız yani bir yerinden yapmamız lazım. Çünkü birinci maddemiz kurumsal yapıyla ilgili. Çerçeve kanun deyince de hemen arkadaşlar böyle ucube bir şey anlıyor. Bu eylem planının en başındaki şey organizasyon yapısıydı. İçinde eksik veya fazla öneriler vardı; turizm konseyi vardı, ulusal konsey vardı, alt şeyler vardı. Şimdi, herkes ayrı bir şeyden çalınca olmuyor. Şimdi kriz çıktı, herkes kendi canının derdine düşmüş, herkes kendi fiyatını bu sefer ayarlıyor. O fiyat düştüğü zaman bir daha ikinci sene çıkmıyor Sayın Bakanım, onun için gelire yoğunlaşalım diyorum. O koordinasyonu sağlayamazsanız herkes kendi canını kurtarmak için uğraşıyor çünkü kredi borcu var; birçok otel devralınıyor, devrediliyor veya sıkıntıda veya iflasa gidiyor, iflas ertelemeye gidiyor, hepsi var. Şimdi, bizim yani lokal olarak bakmamamız lazım, benim söylediğim bu. Getirin ne varsa, yeniden bu tasarıyı gündeme alın Sayın Bakanım, bütçe bitsin getirin, neyse... Biz her zaman Milliyetçi Hareket Partisi olarak diyoruz ki: Yapısal önlem ne gerekiyorsa gelin, eksiğini fazlasını tartışalım, anlatalım, sektör temsilcilerini de çağıralım, gerekirse bir atölye çalışması yapalım, kapanalım üç dört gün, sonra da getirip buradan geçirelim Sayın Bakan. Bakın, yapamayız. Yani ben bazı yerlere gittiğim zaman Antalya ili içerisinde verilen ruhsatlara, yapılan otele bakınca utanıyorum, gecekondu gibi. Kusura bakmasın Bakanlığımız. Onun hatırına onu ver, bunun hatırına bunu ver, sonra... Bir konsept yok, yeni bir şey yok. Ta, 1980'lerin başında başladığımız Güney Antalya Turizm Projesi'nin dışında böyle köklü bir şeyimiz yok Sayın Bakanım, maalesef, bir konsept planlaması yok. Allah'tan Belek'te işte biraz daha golf turizmi, yeşil alan biraz daha farklı bir şey oldu ama şimdi, her yerde veriyor, bir daha yapıyorlar, yanına bakıyorum... Ben şöyle anlatıyorum, gülüyor arkadaşlar: Siyasal bilgiler fakültesine geldiğimizde arkadaşlar hep Demetevler'de ucuz diye ev kiralarlardı, şöyle bahçeden çay versen yandaki balkona geçer yani. Şimdi, bazı otellere bakıyorum, ne girişi var ne çıkışı var, şey değil yani böyle bir şey. O zaman yarın daha büyük sıkıntıyla karşılaşacağız. Fiyatımız düşüyor. Yani belli bir konsept oluşturmazsak, kurumsal çatımız olmaz ise yani TÜRSAB bir yere giderse, tur operatörleri bir yere giderse, otelciler bir yere giderse, rehberler başka bir yere giderse... Ha, bir iki tane kanun burada çıkardık ama onlar lokal, rehberlerle ilgili, seyahat acenteları... O olmuyor. Onun sorumlusu sizsiniz. Kültür ve Turizm Bakanlığı devlet adına bu işin koordinasyonunu sağlamakla görevli. Ha, bunun yanında ne olacak? Az önce Çetin Bey de söyledi, tanıtım kısmımız komple bir anlayışla olması lazım, sadece işte "Şuraya 300 lira verdik, buraya şunu verdik. Bu şirket yaptı, şu şirket yaptı." tartışmasıyla geçirmenin bir anlamı yok, bu aynı zamanda ülkenin tanıtımı. Öyle yaptığımız zaman, oluyor, biz burada işte "Bir EXPO yapacağız." diye geldik, arkadaşlarımız "Şu da olsun, bu da olmasın." çatışmasına girdiler. Çetin Bey kendisi o zaman ticaret odası başkanıydı. Kurumsal bakmadığımız zaman "Şunu çıkaralım, buna koyalım."a döndü arkadaşlar. Yani diyorum ki: "Yarın bu arkadaşlarımız bırakacak, başkası..." Nitekim öyle oldu, işte şimdi milletvekili oldu, burada, orada başka bir arkadaşımız oturuyor, yarın başkası oturacak. Bu şeyi aşmamız lazım. Yani hepsinin koordinasyonunu sağlayacak bir şeyler yapabilirsek eğer o zaman turizmde bir aşama katetme şansımız var; aksi takdirde, bunu yapamayız. Biz o anlamda hem Antalya'nın bütün milletvekilleri olarak her türlü diyaloga açığız ama Milliyetçi Hareket Partisi olarak da yasal düzenlemeyle ilgili ne yapılması gerekiyorsa bir an önce bunu yeniden canlandıralım, arkadaşlar çalışsın, bizlere de sunsun. Zaten, kafada bir tasarı taslağı vardı, üzerinde biraz daha çalışsınlar, diğer kurumlarla da görüş alışverişi yapalım ve bu dönemde biz bu yasamızı çıkaralım yoksa başıboşluk devam edecek. O düşen fiyatları bir daha geri getiremeyiz. En az beş altı yıllık bir süre olur, yeni konseptlerle yeni bir ekonomik gelişme, dünyada yeni bir trend olursa, farklı destinasyonlarda farklı şeyler olursa o zaman ancak canlandırabileceğiz. Fiyatlarımız çok düştü. O nedenle de kurumsal bakmamız lazım diyorum.
Kültür kısmına baktığımız zaman da tabii ki birtakım şeyler -Ekmeleddin Bey arada "yayınlar gelmiyor" dedi, haklı olabilir- bazı yayınlar yapılıyor ama bunu sadece yayın olarak değil Sayın Bakanım, birtakım üniversiteleri yani Bakanlık olarak -üniversiteler ayrı ama- belli bir koordinasyon içerisinde belli kültürel değerlerimizle ilgili uluslararası konferanslara, sempozyumlara biraz daha cesaretlendirmek... Bakanlık belki bazı şeylerde daha bir yönlendirici olabilir diye düşünüyorum. Yani herkes yapıyor ama ana stratejide kültür politikamıza uygun olarak bazı kendi tarihsel değerlerimizi, "değerler eğitimi" diyorum çünkü hem Millî Eğitim Bakanımıza söyledik hem siz bakanken size söylemiştik, şimdi Diyanet İşleri Başkanımıza söyledik. Birtakım bu sosyal yozlaşmayı önlemenin yolu kendi kültürümüze sahip çıkmakla başlıyor. Onu da yine Millî Eğitim Bakanlığımızla beraber ama üst düzeyde de yine üniversitelerle beraber -sizin geçmişten kalan tecrübeleriniz de var, kurumlarla ilişkileriniz de var- buna biraz daha değerler eğitimini veya kültürel değerlerimizi de katarak kendi millî şahsiyetlerimizi, tarihî şahsiyetlerimizi bu işin içerisine katarak biraz daha o kültür politikası üzerinde çalışmazsak o küreselleşmenin getirdiği aşırı yozlaşmayı engelleme şansımız maalesef olmayacak. Bu konuda da geçmiş tecrübelerinize dayanarak...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bitiriyorum Başkanım, müsaade ederseniz bir iki cümlem kaldı.
BAŞKAN - Bir dakika Sayın Günal...
Buyurunuz lütfen.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim.
...hem sizin millî eğitimde hem Bakan Yardımcımızın akademik çalışmalarının da olduğunu bildiğimiz için biraz daha hem üniversite boyutuyla hem Millî Eğitim Bakanlığı boyutuyla biraz bu şeyi yukarı doğru çıkarmamız lazım. Gayretler var, biliyoruz ama daha koordineli olursa hepimizin aynı hedefe doğru beraber çalışma imkânı olur, ülkemiz açısından da bu zorlukları aşma açısından da önemli bir gayret sarf etmiş oluruz diyorum. Oradaki yeni bazı çalışmaları da arkadaşlar bize getiriyor; inşallah bu kültürel şeylerle ilgili, müzecilikle ilgili, sergilerle ilgili daha güzel şeyler yapılır; biz de onlara da katkıda bulunmaya hazırız.
Tekrar bütçemizin hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.