KOMİSYON KONUŞMASI

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarım, Bakanlığımızın ve diğer kamu kurumlarının kıymetli bürokratları, kıymetli basın mensubu meslektaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, ben Eskişehir'imizin yerel tatlarını -bizler biliyoruz ama- diğer değerli milletvekillerimize ve salonda bulunanlara tattırdığınız için teşekkür ediyorum. Yeni Bakanlığınızın hayırlı olmasını diliyorum. Sayın Bakan Yardımcısı, değerli dostum Hüseyin Yayman'a da daha önce de başarılar dilemiştim, yine başarılar diliyorum, kitabı için ben de teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, ben sözlerimi Kültür Bakanı olarak sizin bir romancının hapiste tutuluyor olmasına son vermeniz gerektiğini ve bunda gerçekten de güçlü bir şekilde iradenizi göstermeniz gerektiğini vurgulayarak başlıyorum. Yani Türkiye'de Aslı Erdoğan üç ayı geçmiş bir süredir cezaevinde ve sadece bir danışma kurulu üyeliği nedeniyle, yazdığı yazılar nedeniyle özgürlüğünden mahrum bırakılmışken bunun en fazla sizi rahatsız ettiğine inanıyorum. Sizi tanıyan biri olarak da böyle olması gerektiğini düşünüyorum, böyle olduğuna da inanıyorum. Benzer şekilde bir karikatürist Musa Kart'ın cezaevinde olması bir Kültür Bakanı olarak en fazla sizi rahatsız etmelidir diye düşünüyorum. Aslı Erdoğan'ı cezaevinde ziyaret ettim. Kütüphanede kitapları var yani kendi kitapları kütüphanede, cezaevinin kütüphanesinde, kendisi de orada hastalıklarla, çok ağır hastalıklarla boğuşmakta. Bu konuda sizin gerçekten yani yapılabilecek ne varsa... Yani yargılansın, devam etsin, tutuksuz yargılansın. Bence gerek yok aslında bir danışma kurulu üyeliği ya da yazıları nedeniyle ama tutuksuz yargılansın aydınlarımız, yazarlarımız diye söze başlamak istiyorum.

Sayın Bekaroğlu bahsetmişti, aynı noktayı ben de önemsiyorum. Dünyada bizim Türkiye'nin tanınırlığı, bilinirliği, işte en önemli gelir kaynaklarımızdan olan turizmin gelişmesi için bizim dışarıya verdiğimiz demokrasi algımızın, demokrasimizin gücünün, hukuk devletimizin gücünün önemli olduğuna inanıyorum. Bu konuda sizin de katkı sunacağınıza bu Bakanlığınızda inanıyorum. Bunlardan bir tanesi sanırım maalesef, sizin döneminize denk geldi. Örneğin, biz siyasi bir kriz yaşadığımız ülkeyle onları cezalandırmak isterken kendi kendimizi cezalandırdık ve yüz yıldan fazla bir süredir devam etmekte olan Efes Kazıları'nı yapan Avusturya Arkeoloji Enstitüsünün çalışmalarına son verdik. Efendim, kimi cezalandırıyoruz; onları mı kendimizi mi? Sonrasında açıklamanızı gördüm "Türk arkeologlar devam edecek." diye ama bu doğru değil efendim. İlla yapılacaksa ikili toplantılarda en ağır şekilde -ki bugünlerde zaten yapılıyor bu- yanıt verirsiniz muhatabınıza eğer beğenmiyorsanız. Gerçekten bazı sözleri hepimizi rahatsız ediyor ama bir taraftan da kendi demokrasi karnemiz ortada, insan hakları karnemiz ortada. Yani böyle bir şeyin kültür sanat hayatına yansıması kabul edilemez. Yani siyasette yaşanan bir krizin karşılığı "Biz sizi burada istemiyoruz, yüz yıldır bu şeyi yapıyorsunuz ama biz artık sizi istemiyoruz." demek olamaz. Bu, gerçekten de hem Türkiye'ye yakışmamakta hem de bizim bu birikimimize gerçekten yakışmamakta diye düşünüyorum.

Notlarım arasında bölüm bölüm sizin sunum yaptığınız birimlere ilişkin notlarım var, onları paylaşacağım sizinle.

Turizm konusunda genel, az önce söylediğim demokrasi görüntümüzün yanı sıra, daha önce Hükûmetinizin en üst düzey yetkililerinin ifade ettiği işte, düşmanları azaltmak, dostları artırmak politikasına gerçekten sıkı sıkıya bağlı kalınması lazım ama böyle başladı Kabineniz Sayın Başbakan Yıldırım'ın sözleriyle. Ama ben şöyle baktığımda bu yöne bir hafif gidiş vardı, sonradan tekrar bu değişti ve maalesef, özellikle Batı'ya dönük politikalarda bu, dostları artırma değil, mevcut dostları da eksiltme noktasına girmiş durumda. Bunun turizme olası etkilerini sizler gayet iyi değerlendireceksinizdir diye düşünüyorum.

Opera ve bale konusuna geçmek istiyorum buradan. Daha önce dile getirildi Aspendos Uluslararası Opera Festivali. Bu bize aslında çok prestij getiren, ödül getiren, dünyanın bilebildiğim kadarıyla ilk 10 festivalinden biriyiz. 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında iptal edildi ancak o iptal edilirken EXPO yapıldı, Piyano Festivali yapıldı, Film Festivali yapıldı, Elton John geldi, dünyaya mesaj verdi. Keşke Aspendos Festivali de yapılabilseydi. Biz hazırlık yaparken Aspendos Festivali'nin kalkacağı iddialarını duymuştuk ama ben kitapçıkta bunun 2017'de yapılacağını okumaktan çok memnun oldum. Çok teşekkür ediyorum.

Operayla ilgili olarak çok dile getirildi ama mesela Ankara'daki operanın onarımı, tamiri için iki yıldır verilen bütçenin iade edildiği şeklinde bir bilgi aldık biz yani hiç kullanılmadan iade ediliyor. Bu doğru mudur, gerekçesi nedir? Yani ihtiyaç var olduğunu hepimiz biliyoruz ama neden kullanılmıyor? Operaya ilişkin çok fazla işte, iddia, şaibe, dedikodu var. Sayıştay raporlarındaki konu dile getirildi, rakamlar da ifade ediliyordu orada, Sayın Genel Müdür Vekilinin etik bir sorun nedeniyle kendi yazdığı oyunların sergilenmesi konusunda. Buna son verildiğini daha önceki bakan açıklamıştı burada, zannetmiyorum devam edeceğini ama bir husus da hem Sayın Genel Müdür Vekilinin hem de Devlet Tiyatroları Genel Müdür Vekilinin, her ikisi de vekil ve her ikisi de aynı zamanda -eğer yanlış bilmiyorsam- başka görevlerde yapıyordu. Yani aslen kendilerini kendi imzalarıyla başka görevlere de atamış durumdalar her ikisi de. Belki bu bürokrasinin gereği ya da uzun süre vekâletle yönettirmenin bir sonucu. Bu konuyu belki bir netliğe kavuşturmak lazım diye düşünüyorum Sayın Bakanım.

Eleştirel bakışı bir kazanım olarak görmemiz lazım; sadece siyasette değil, sanatta, kültürde Sayın Bakanım. Yine, bize ulaşan bilgilerde 18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma Günü nedeniyle bu yılın 18 Martında yapılan Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Projesi'nin Kültür Bakanlığınca onaylanmasıyla çalışmalara başlandığı, bu projede Devlet Tiyatrosundan sanatlarında ve böylesi millî günlerde deneyimi olan bir grup sanatçının yer aldığı, seçildiği, çalışmaların belli bir aşamasında ise Genel Müdür Vekilinin o sanatçıların sakıncalı olduğunu, olabileceğini, töreni izleyecek olan Cumhurbaşkanına yönelik eylemde bulunabileceğini ileri sürerek Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü düzeyinde girişimlerde bulunduğu ve söz konusu sanatçıları projeden çıkarttığı şeklinde iddialar bize ulaşıyor. Bunlar doğru mudur Sayın Bakanım? Eğer doğruysa gerçekten üzücüdür, umarım doğru değildir demekle yetineyim.

Ankara'da, biliyorsunuz, geniş bir alan var. Bundan yaklaşık dört yıl önce, hipodromun olduğu Atatürk Kültür Merkezi; bir protokol yapıldı Ankara Büyükşehir Belediyesiyle, yanılmıyorsam, oraya büyük, çok onur verecek şehrimize, başkentimize bir müze, kütüphane ve kültür kompleksi yapılacaktı. Ama bundan sonra biz bir şey duymadık, tam tersine oranın sportif faaliyetler için kullanılabileceğine ilişkin başka konuşmalar, karşılıklı diyalogları basında okuduk Sayın Büyükşehir Belediye Başkanıyla ve Ankara'daki kulüplerin başkanlarıyla. Bence eğer böyle bir protokol varsa bunun gereği yapılmalıdır.

Benzer şekilde, aksadığını düşündüğümüz müzeler var. Mesela daha önceki bütçelerden baktığımda; Van, Afyon, Çanakkale müzelerinin bugüne kadar açılması gerekiyordu sanırım. En azından sizin sunumunuzda ve projeksiyonlarda göremedim. Hatay, galiba kısmen açıldı, tamamlanamadı diye görüyorum.

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın yıllardır -on yıllardır diyeyim aslında- yeni binası konusu konuşuluyor. 1995 yılında -yanılmıyorsam- ilk işte, buna start verildi, bir noktaya kadar belli bir hızla gitti ama mesela geçen yılki bütçede, yine burada otururken, Sayın Ünal, Sayın Bakan demişti ki: "2017 yılında bitireceğiz, şu kadar bütçe koyuyoruz." Bu sefer üzülerek okudum ki "2019 yılına bitireceğiz." diyorsunuz, 2018'de değil, iki yıl sonraya atıyorsunuz. Bu ülkede külliyeler, saraylar, bakanlık binaları bitirilirken çok kısa sürelerde, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın bitirilememiş olması işte, 1995'ten tutarsanız yirmi yılın ötesinde bitmemiş olması gerçekten üzüntü verici. Umarım en azından bu söz yerine getirilebilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayabilir misiniz Sayın Çakırözer.

Buyurun.

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Tabii.

Tiyatro konusunda, Sayın Bakanım, turneler var, tiyatrolar turneler yapar. Turnelerin azaldığı, benzer şekilde, tiyatro salonlarına gittiğimizde dolu görüyoruz ama biletli seyirci sayısının azaldığı -geçmiş yıllara göre- ve en önemlisi, eğer doğruysa repertuvar hazırlığında aslında üniversiteleri, sanatçıları, sanatçı yetiştiren fakülteleri vesaire içine katan koordinasyon toplantılarının artık yapılmaz olduğu ya da usulden, daha sınırlı sayıda kişiyle yapıldığını göstermek için yapılır hâle geldiği şeklinde duyumlar alıyoruz. Bu, tabii, kendi sanatımıza eğer doğruysa zarardır diye düşünüyorum.

Daha önce dile getirildi, ben de ifade edeyim çünkü bize aktaranlar oldu. Sanırım, altı yıldır bir alım yapılmaması nedeniyle bir yıl stajyerlik, arkasından da beş yıllık görevleri nedeniyle başka illerde olan sanatçılarımız -alım yapılmadığı için- bir türlü tayin olamadıklarından sıkıntılı olduklarını ifade ediyorlar Sayın Bakanım.

TÜSAK konusunda belki bizim aracılığımızla kamuoyunu bilgilendirirseniz -yani böyle bir yeni bir şeye gidilecek mi- çok seviniriz.

Bir de, notlarımda Sayın Bakanım, az önce Gülay Hanım bahsetti, ben de restorasyon konusunda daha bu konuda işte, gördüğümüz, hepimizi üzen görüntülerin -beton dökme gibi, beton duvarlar örme, restorasyonlarda PVC kullanma gibi- engellenmesine yönelik atacağınız adımları merak ediyorum.

Telif hakları konusunda bir taslak yıllardır konuşuluyor. Ben sunumunuzda görmedim, benim gözümden kaçmış olabilir. Birlikler bunu bekliyor, MESAM, MÜYAP gibi birlikler, onu hatırlatmak istiyorum.

Ve son olarak da Sayın Bakanım, sizin, benim ve şu anda Divanı yöneten Emine Hanım'ın seçim bölgesine böyle, iki dakika içinde bir değinmek istiyorum. Turizm konusunda Eskişehir'imizin havaalanının işler hâle gelmesi gerekiyor Sayın Bakanım. Az önce siz anlatırken bazı yerlere teşvikler verildiğini, örneğin Kütahya'ya, çok sevindim, onlar az almasın, eksilmesin ama bizim şehrimizin de buna benzer teşviklere ihtiyacı var.

Daha önce, yine sizin katkınızla, bir kere daha teşekkür ediyorum, Kızılinler Termal Tesisleri'nin tahsisi sağlandı ama bunun bir cazip hâle getirilerek bir yatırımcı bulunması, bulunamıyorsa şehrimizdeki belediyelerden birine devredilmesi belki orayı bir an önce şeye sokmamızı sağlayacaktır.

Sazova'da bir kültür merkezi binası var Sayın Bakanım, 1992 yılında inşasına başlandı, on yedi yıl hiçbir şey yapılmadı, sonrasında belediyenin çalışmasıyla bir noktaya gitti. Eski Bakan Sayın Fikri Sağlar aslında ilk fikri ortaya atmıştı, temelini atmıştı. Eğer yardımınız olursa, bir finans bulunabilirse bunu şehrimize kazandırmak isteriz efendim.

Frig Vadisi'ni size anlatmama gerek yok ama bir kere daha burada kayda geçmesi için. Han'daki yeraltı şehrinin desteğinize ihtiyacı var Sayın Bakanım.

Bir de, belediyelere biliyorsunuz, emlak vergisinden bir kültür payı kesiliyor Sayın Bakanım. Bunu vilayetler topluyor bir havuzda ve oradan adil bir şekilde ilçelere dağıtmaları gerekiyor. Odunpazarı Belediyemizin bize aktardığı bilgiye göre: Son iki yılda 7 ile 8 milyon lira, eski parayla trilyon lira bu paylar gönderilmiş. Ondan sonra kültür varlıkları için o havuzdan gelen para Odunpazarı Belediyemize 600 bin lira. Bir başka güzel belediyemize Sivrihisar'a ise 6 milyon lira. Büyüklüğüyle yani 2 ilçenin büyüklüğüyle ters orantılı aslında bu rakamlar. Yani birbirine oranıyla. Tabii ki Sivrihisar'a 6 milyon verilsin, verilmesin demiyor ama Odunpazarı'nın o zaman 600 bin almaması lazım. Bu konuda bir hakkaniyetli yaklaşıma ihtiyaç olduğunu belediyelerimiz dile getiriyorlar.

Ben bir kez daha bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.

Son sözüm de yine bir kere daha cezaevlerinde tutuklu aydın, yazar, gazeteci kalmasın diyorum Sayın Bakanım.

Teşekkür ederim.