KOMİSYON KONUŞMASI

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Bakan, Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Dışişleri Bakanlığının bütçesini görüşüyoruz. Dışişlerinde bütçenin önemi kadar izlenen dış politikanın çok önemli olduğunu özellikle belirtmek istiyorum.

AKP iktidarında dış politikada ve dünya ülkeleriyle olan ilişkilerde sınıfta kaldığımızı açıklıkla söylemek istiyorum. Bunu neden söylüyorum? İzlenen dış politikayla "komşularla sıfır sorun" dediniz, şimdi ise bütün komşularla sorun yaratan bir konuma getirdiniz. Ülkemizde cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte yürütülen dış politikada barış ön planda tutulmuş, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün koymuş olduğu "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesine çok sıkı bağlı kalınması nedeniyle ülkemizde seksen yıldan beri içte sağlanan barış, dış ülkelerle ve özellikle komşularımızla sürdürülen barış sayesinde huzur içinde yaşayan bir ülke konumundayken bugün hem komşu ülkelerimizle sorun yaşayan hem de komşularımızla sorun yaşayan hem de dünya ülkeleriyle de gerginlik ve çatışma politikası yüzünden Türkiye'mizi çok zor duruma getiren bir konuma geldiğimizi belirtmek istiyorum.

Şimdi, bunları yaptığınız ölçüde yapılan her bir yanlışlık Türkiye'yi yalnızlığa itmekte, itibarımızı ve imajımızı da zedelemektedir, bu arada iç barışımızda izlediğiniz gerginlik politikası nedeniyle bozulmuş bulunmaktadır. Özellikle Cumhurbaşkanının sürekli çatışma, sataşma, ayrıştırma ve kutuplaştırma politikası bu iç barışın bozulmasına neden olmaktadır. Bu yaklaşıma son verilmelidir. Aksi hâlde ülkemiz içinde barışı tesis edemeyeceğiz, huzuru da hiçbir zaman bulamayacağız.

Ayrıca Cumhurbaşkanının, Cumhurbaşkanını takip eden Başbakanlarımızın da bu tür yaklaşımdan ve söylemlerden de uzak durmasını belirtmek istiyorum.

Dış politikada devamlılık esastır, karşılıklılık esası da çok önemlidir. Bu ilkelere bağlı kalınarak yapılacak dış ilişkiler bize hem güven hem de güç kazandıracaktır ve bölgede de Türkiye güç olacaktır.

Dış politikada üslup önemlidir. Diplomatik ifadelerle birçok önemli konuları anlatabiliriz, sorunlarımızı da aşabiliriz. Dış politikada efelenme olmaz, durup dururken restleşme hiç olmaz. Şayet ikili ilişkilerde sorun varsa bunu iç politika malzemesi de yapmamak gerekir. Dış politikanın gerektirdiği ölçüyle gidermek, diplomatik bir dille çözmekle mümkün olabilecektir her konunun çözümü.

Dış politikada tek seslilik oldukça önemlidir. Bölgede lider ülke konumumuzu gereksiz açıklamalarla bozuyoruz. İçte barışı sağlayamayan, toplumsal uzlaşmayı dikkate almayan, demokrasiye sahip çıkmayan, kendine özgü bir rejim yaratmak için kendi devletiyle ve milletiyle kavgalı olan bir ülke bölgede lider olamaz, hiçbir ülke size itibar etmez, kısacası iç politikada oynadığınız oyunları, yaptığınız siyasi hesapları dışta uygulayamazsınız. Onun için Cumhurbaşkanının dış politikada her şeye müdahil olmaması gerekir. Özellikle Avrupa Birliği ülkeleriyle olan ilişkilerimiz bitme noktasına gelmiştir. "Sen kim oluyorsun? Sen bana müdahale edemezsin." gibi ifadelerle restleşme yapılmaz. Avrupa Birliği esasları çerçevesinde hareket edilmesi gerekmektedir eğer bu birliğe girmek istiyorsak, eğer girmek istemiyorsak tabii sizin söyledikleriniz belki doğru olabilir. Anayasal sınırları aşarak fiilî bir başkanmış gibi hareket etmesi Cumhurbaşkanının uluslararası arenada hem Cumhurbaşkanının itibarını zedelemekte hem de Türkiye'nin itibarını yok etmektedir. Kişilikli bir dış politika izleyerek, demokratikleşmiş bir Türkiye yaratarak...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen toparlar mısınız Sayın Arslan.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - ... özgürlükleri önemseyen, hukuk devleti olma koşullarını yerine getiren, adaleti esas alan, insan haklarını ön plana çıkaran bir ülke olmalıyız. Laikliği ve laik cumhuriyeti peşinen kabul eden, gelişmiş ülkelerde ön planda tutulan laiklik ilkesiyle kavga etmeden siyasete devam etmeliyiz. Ülkede din ve mezhep kavgasını yaratmayan Türkiye, hem AB'de hem de bölgede güç olan gelişmiş ve kalkınmış bir ülke olacaktır kısa zamanda. Türkiye, bölgede Atatürk'ün kurduğu cumhuriyetin sayesinde komşularla iyi ilişkilerin sürdürülmesi nedeniyle sözü geçen ve itibarı olan bir ülke konumundayken bugün kendi içinde kavgalı, dış ülkelerle kavgalı duruma düşmüştür. Böylesi bir Türkiye'yi 3 adet terör örgütünün saldırılarıyla karşı karşıya bıraktınız.

BAŞKAN - Lütfen toparlar mısınız Sayın Arslan.

Son cümlelerinizi alalım.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Evet, bitiriyorum.

Önceden, 2002'de yalnızca PKK vardı, onu güçlendirdiniz, şimdi ise elinizle büyüttüğünüz FETÖ terör örgütü ile bir de Orta Doğu'nun baş belası olan, Türkiye'de yuvalanan IŞİD terör örgütüyle bu milleti, bu devleti karşı karşıya bıraktınız. Bakın, özellikle FETÖ'cüleri ve IŞİD'cileri yaratan, ülkemizin başına bela eden sizin izlediğiniz koruyucu politikalardır; bunlardan ders çıkarmadınız. Özgür Suriye Ordusu'yla yine ilişkilerinizi sürdürmeye devam ediyorsunuz. Suriye'yle aramızı iyice açıyorsunuz. Suriye halkı ile Türkiye halkı arasında giderilemeyecek yeni bir sorun yaratıyorsunuz.

BAŞKAN - Sayın Arslan, rica edeceğim...

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Bitiriyorum, son cümle.

Artık bu tür ilişkilerde ne oldukları belli olmayan veya terör örgütü olan hiçbir terör örgütüyle ilişki kurmayınız.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Bitiriyorum, bitiriyorum, rica edeceğim...

BAŞKAN - "Son cümlem." demiştiniz.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; artık bu ülkede sorun yaşamak istemiyoruz, barış ve huzur içinde yaşamak istiyoruz. Sizlerden öncelikle istemimiz Hükûmet olarak iç barışı sağlamanız, dış ilişkilerde de aynı konumu sağlayarak güvenli bir ülke konumuna Türkiye'yi getirmenizi istiyorum.

Teşekkür ederim.