| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri a) Kalkınma Bakanlığı b) Türkiye İstatistik Kurumu c) GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı ç) Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı d) Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı e) Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 18 .11.2016 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarım, Bakanlığımızın ve diğer kamu kuruluşlarının kıymetli bürokratları, değerli basın mensubu meslektaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanım, ben, tabii, doğal olarak, bir taraftan burada hem sizi dinlerken hem diğer milletvekili arkadaşlarımızı dinlerken hepimizin gözü bir yandan da -ya da aralarda vesaire- ekonomide; ne oluyor diye muhtemelen siz de -arada telefonlarla olsun, vesaire- aynı şekilde aynı şeyi düşünüyorsunuz. Tabii, yükselecek, alçalacak ama acaba siz planlarınızı revize edecek misiniz, etmeyi düşünüyor musunuz? Orta vadeli programda 2019 yılı için öngörülen rakam bugün iniyor, çıkıyor. Acaba bunun etkisi nasıl olacak, nasıl bir revizeye ihtiyaç var diye bir düşünce içine girecek misiniz? Çünkü şöyle baktığınızda, aslında sadece biz bugünü konuşuyoruz ama son bir ay içinde Türk lirasının değeri, Amerikan doları karşısında yaklaşık yüzde 10'u geçen bir şekilde değer kaybetti. Bu, tabii, aynı zamanda, dışarıda yaşanan gelişmeler, bir taraftan Amerika'da yapılan seçimlerin sonucu, bir taraftan bölgemizdeki istikrarsızlık, işte, savaş, çatışma hâlleri ama sadece bununla da sınırlı değil; bir taraftan da içeride, geleceğe dönük, işte, dışarıdan bakan için de, içeriden bakan için de rejim mi değişecek; on binlerce insan bir şekilde işlerinden mi oldu, kimi cezaevinde, kimi iş-aş derdinde, aileleri perişan. Tabii, bunun genel yarattığı şey, risk priminin son dönemde, bir ay içinde yüzde 15 artması, doğal olarak bunun dolara yansıması. Büyüme hedefinin tutmadığını görüyoruz. Şirketlerin yine art arda iflas erteleme kararları var. Bu yüzden belki yeniden çok ciddi anlamda bir revizeye ihtiyaç var. "Kriz yaklaştı." vesaire denirken sanırım krizin ortasında gözüküyoruz. Ekonominin çarkları nasıl dönecek, hepimiz merak ediyoruz.
Bu noktada bugüne kadar diğer bütçelerde de ele alındı, ben bir kere daha vurgu yapmak istiyorum: Bu kamu özel ortaklıklarının, hele dolardaki bu yükseliş dikkate alındığında, geleceğimizi nasıl etkileyeceği konusunda da bir çalışmaya ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Başka ülkelerde, özellikle İngiltere'deki aynı bizim gibi şehir hastanelerine benzeyen hastaneler konusundaki ama diğer alanlara da yayılan çalışmaların bu kamu özel ortaklıklarının hüsranla sonuçlandığını hepimiz biliyoruz. Bu konuda bence bir an önce -yanlıştan ne kadar çabuk dönersek iyidir- bir çalışma yapılmasına ihtiyaç var. Artan doların, dolar kurunun burada gelecek kuşakların omuzlarına bırakacağımız borç maliyetini yeniden kapsamlı olarak bir incelememiz gerekir diye düşünüyorum.
Az önce değerli mevkidaşım da bahsetti, daha önce de bahsedildi; kalkınma sadece ekonomik büyüme değildir, yaşamımızın her alanında standartlarımızın yükselmesidir, ürettiğimiz kaynaklarımızın toplumsal ve sosyal gelişmeyi bir şekilde ileriye götürmesidir. Sadece ekonomik büyüme değil ama ülkemizde baktığımızda güven ve güvenlik noktasında yaşadığımız önemli sorunlar hayatımızın her alanını etkiliyor. Doğal olarak da sizin burada ekrana döktüğünüz, kâğıtlara döktüğünüz rakamları da yaşanmakta olan sorunlar etkiliyor. Kalkınmayı demokrasimizin kalitesi, güvenli bir hukuk sistemi, insanların güvenebileceği bir adalet sistemi, insan haklarına saygı, iyi, nitelikli bir eğitim sistemi, yine sadece niceliğe değil, niteliğe dayalı bir sağlık sistemi çok etkiliyor ve Bu alanlardaki göstergeler, örneğin eğitimde -Sayın Bülent Kuşoğlu her fırsatta bunu vurgular, ben de bir kere daha vurgulayacağım- PISA sonuçlarını yıllardır değiştirememiş olmamız bence en önemli eksiklerimizden biridir. Sizin de yansılarınızda eğitimin ne kadar önemli olduğunu bu planların hayata geçmesinde gördük ama sanırım bunlara daha odaklanan projelerle üzerine gitmemiz gerekiyor diye düşünüyorum.
Çok kritik bir dönemden geçiyoruz. Az önce söyledim: İçeride olsun, dışarıda olsun, gerçekten hukuk devletimizi, demokrasimizi geliştirecek yönde hepimizin iktidarıyla, muhalefetiyle, toplumsal güçleriyle hareket etmemiz lazım. İşte, milletvekillerimizin cezaevlerinde olmaması lazım; aydınlarımızın, gazetecilerimizin, yazarlarımızın cezaevinde olmaması lazım. Diyebilirsiniz ki: "Bunun ne anlamı var ya da bunun yeri mi?" Ancak, az önce grafiklerde... Siz de önemsiyorsunuz, bütün analistler de son dönemde önemsiyor; Avrupa Birliği bizim ekonomimizde çok önemli bir paya sahip, hem ihracatımızda hem ithalatımızda en büyük ticareti biz Avrupa'yla yapıyoruz. O yüzden, Avrupa'yla ilişkilerimizde "Evet, biz işte bu yolu kapatıyoruz, biz vazgeçiyoruz." diyemeyiz, hem ülkemizin geleceğini hem gelecek kuşaklarımızın geleceğini düşünerek diyemeyiz. O yüzden, sizin de bir Kabine üyesi olarak, Hükûmetin yöneliminin Avrupa Birliği'yle ilişkileri kesmekten yana değil, geliştirmekten yana olmasında katkı sağlamanızı ben de bekliyorum. Bu da, işte az önce saydığım eğitimde olsun, sağlıkta olsun ama onlardan daha acil olduğunu düşündüğümüz hukuk devleti, demokrasi gibi konularda ülkemizin evrensel standartları yakalamasına aracılık edecek kararları, politikaları hayata koymamız gerektiği kanaatindeyim. Az önce size vurguladığım risk priminin artışında, özellikle son günlerde artışında tahminim Türkiye'nin Avrupa Birliği'yle ilişkilerinin bitebileceği noktasındaki yorumlar, haberler, konuşmaların etkili olduğu kanaatindeyim. Bunlardan kaçınmak lazım. Tabii ki sorunlar yaşayabiliriz biz müttefiklerimizle, dostlarımızla, diğer ülkelerle ama bunu mutlak surette ulusal çıkarlarımızı koruyacak şekilde çözmeye uğraşmamız gerekir diye düşünüyorum.
Bu arada, ben de Sayıştay raporlarına bakma fırsatı buldum. Kalkınma ajansları konusunda orada yapılan uyarıların -geçen yıl da bütçede gündeme gelmişti, sizden önceki Sayın Bakana aktarmıştık- yine dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum. Ama, aynı zamanda, seçim bölgemizden yani oradaki kalkınma ajanslarından BEBKA'dan -Eskişehir BEBKA içinde yer alıyor- önemli bilgiler, doneler geldi. Son çıkarılan KHK'lardan birinde kalkınma ajanslarının kurullarının feshedildiği, genel sekreterlik görevinin vali yardımcılarına verildiği -ki, zaten yönetim kurulu başkanları vali biliyorsunuz- böylece kamunun kamuyu fonlaması gibi bir noktaya gelindiği ve özel sektörün biraz daha bu konuda ağırlığının giderek azaldığı şeklindeki eleştiriye belki kulak verilmesi lazım. Odaların, sanayi odası, ticaret odası ve borsanın kalıcı üye olması -dönüşümlü olarak yanılmıyorsam başkanlık yapıyorlar, yer alıyorlar- noktasında bir talep var.
Geçtiğimiz bütçede tartışmıştık, Sayın Bakan da söylemişti sosyoekonomik gelişmişlik endeksi meselesini çünkü bu illerimizin... Az önce Kadim Bey söylemişti yanılmıyorsam: "Biz 5'te değil, 6'da yer alalım." Yani, aslında her şehrin ilk, birinci gelişmişlik seviyesinde olmasını istemesi arzu edilir ama ben, mesela Eskişehirli olarak, böyle olduğunda ya da Sayın Başkanım Süreyya Bey -şimdi burada değil ama- Ispartalı olarak geçtiğimiz bütçede konuşuyordu, bir alt seviyede olmayı arzu ediyoruz çünkü baktığımızda, Eskişehir'in bir ilçesine gittiğimizde, hiç de öyle birinci derecede gelişmişlik seviyesi olmuyor ve doğal olarak teşviklerden yararlanma konusunda mağduriyet yaşıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çakırözer, buyurun.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Bu konuda acaba kriterler yeniden mi gözden geçirilir ya da bu endeks sonuçları nasıl bir şey şehirler anlamında ortaya çıkaracak bilemiyorum -birçok milletvekili, birçok şehir bundan muzdarip- ya da buna yeni bir model mi bulmamız lazım? Çünkü, işte Kütahya'da, Afyon'da birçok yatırım yapılabilirken oranın gelişmişlik seviyesi biraz daha düşük olduğu için, Eskişehir'in birçok bölgesi aynı imkânlardan belki daha düşük gelişmişlik seviyesinde olmalarına rağmen faydalanamıyor. İlçe bazlı belki bunu bir yönlendirmemizde fayda olduğu kanaatindeyim.
TÜİK'le ilgili geçtiğimiz günlerde bir açıklama, tartışma vardı, siz sununuzda çok kısa geçtiniz; bu millî gelirin tekrar Avrupa'yla hesaplanmasının yeniden yapılması. Doğal olarak hep bu yeniden hesaplamalarda ya da yeni sisteme geçişlerde hiçbir zaman azalma olmaz biliyorsunuz, millî gelirimiz artacak yakında. Bizim beklentimiz, herkesin beklentisi burada, sadece yeni bu yılın millî geliri açıklanırken serinin de açıklanması geçmişe dönük olarak. Zaten böyle olması gerekir. Yani, bir anda bir artış olacağını tahmin ediyorum açıklandığı anda ama onun bir seriyle açıklanarak artışın ne kadar reel olduğunu hepimizin görmesinde fayda var diye düşünüyorum.
Sözlerimi Eskişehir'e ilişkin birkaç görüşümü aktararak bitirmek istiyorum. Eskişehir'in geleceğinde, raylı sistemlerin, havacılığın, teknolojinin yani katma değeri yüksek teknolojilerin üretiminin yatacağına inanıyoruz; zaten şehrin gelişimi de o yönde. Kalkınma programlarında buna öncelik veren yatırımların yapılması sağlanabilirse tüm Eskişehirliler memnun olacaktır.
Bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.