| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri f) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı g) Rekabet Kurumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 18 .11.2016 |
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarım, kıymetli bürokratlar ve basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanım, unutmamak adına, hızlıca ben de Bülent Bey'in bıraktığı yerden Sayıştayla ilgili bir iki şey söyleyip diğer bazı hususlara temas edeceğim.
Bunların içerisinde benim en önemli gördüğüm -hepsi birbirinden önemli ama- dâhilde işleme rejimiyle ilgili olanlar. Biz yıllardır, sadece size değil diğer bakanlarımıza da, Ekonomi Bakanımıza da, hepsine söylüyoruz, bu konunun köklü bir şekilde ele alınması lazım. Her seferinde "Yapıyoruz, eylem planında var, 3'üncü madde, 5'inci madde... Dış ticaretle ilgili eylemlerimizde var." deniliyor ama istenilen hâle gelmiyor ki bu tespit zaten bizim söylediğimiz bazı şeylerin doğru olduğunu gösteriyor. O nedir? Yani amacına uygun kullanılmadığını, ihracatla ilgili şeyleri teşvik etmesi gerekirken iç tüketime yönelik olduğunu söylüyorduk ki şimdi mevzuatın içinde olmayan maddelerin dâhilde işleme rejimine sokulduğu görülüyor. Yani bu, burada bir başıboşluk olduğunun bir göstergesi. Ben ayrıntısına girmek istemiyorum ama bu meselenin köklü bir şekilde ele alınması ve gerçekte başlangıçtaki ortaya koymuş olduğumuz amaca uygun şekilde çalışması için düzenlenmesi gerekiyor, bir. O kadar fazla ayrıntısına girmeyeyim çünkü burada bütün ayrıntısı var, arkadaşlarımız söylüyor ama ben bundan bağımsız olarak yıllardır bunu söylüyorum. Belli mallarda özellikle çok fazla şikâyetler oluyor "İç piyasaya veriliyor." diye. Bir taraftan kaçakçılıkla mücadeleden bahsediyorsunuz, bir taraftan yani kaçağı bırakın meşru olarak içeriye soktuğumuz bazı mallar var bu sayede. Biz o zaman eğer doğru yapmazsak amaca uygun, çanak tutmuş oluyoruz.
İçeride bazı şeyler de var, teşvik iptalleriyle ilgili olan var. Az önce Sadi Bey içeride söylüyordu. Kaynak kullanımı destekleme primi... Bir tarafta, Bülent Bey dedi ki: "Dışarıdaki daha az." E, tabii, daha az, tam tahakkuk ettirmediysek az olması normal. Burada da diyor ki... "57" mi demiştiniz? Evet. Yani diğeri 80 küsur, bu 50 küsur o zaman "Tam olarak tahakkuk ettirilmiyor mu?" diye düşünmek lazım. Şimdi, ortada bir sorun varsa bunu hakkaniyetli bir şekilde çözmek lazım ama bir mevzuat varsa da ona uygun, doğal olarak arkadaşlar baktığı zaman bu eksikleri tespit ediyorlar. Ha, onun da bir kullanılış amacı var, Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu da durup dururken çıkmadı, oradan da bir sürü yere belli destekler, yardımlar, teşvikler sağlanıyor. Yani bir şeyi bulmamız lazım. Eğer aksayan bir taraf varsa oturup yine diğer birimlerle beraber istişare etmek gerekiyor. Açıkçası, burada, bunlarda biraz daha dikkatli olmamız lazım. Arada böyle pansuman tedbirlerle değil de sistemi kökten çözecek bazı önlemleri almak gerekiyor diye düşünüyorum.
Şimdi, sizin söylediğiniz şeyler arasında özellikle, baştan... Aslında, ben Bülent Bey'in söylediğine tam katılmıyorum. Bir şey yapalım, birazcık yani sataşma yapayım da Sayın Kuşoğlu'na. Yani "Gümrük burada engelleyici." dedi, ben tam tersine, dış ticaretin de bunun içinde olması gerektiğini düşünürüm. Konuluş amacı ayrı ama hizmet açısından birbiriyle entegre olduğu için... Tabii, o zaman da eleştirdik, sizinle alakası yok, siz de geldiniz, Bakan oldunuz ama şahsa göre bakanlık olunca... O dönemde "Ayıp olmasın, Hayati Bey'e de bir bakanlık verelim." diye gümrük bir taraftan ayrıldı, öbürü gitti, gümrük ticaretten ayrıldı, ondan sonra iç ticaret dış ticaretten ayrıldı falan böyle garip bir şey oldu. Bunlarda yeniden inşallah bir yapılanma olursa yönetimde dikkate almak gerekir.
Ben bu kapsamda gümrüğün sizin söylediğiniz hizmet boyutuyla değil ama -dış ilişkiler kısmında da kısmen değinmişsiniz- gümrük birliğiyle ilgili hususun da politika olarak yani sizin uygulama birimleri ayrı, burada kontrolörlerimiz, arkadaşlarımız var ama şu anda üçüncü ülkelerle olan dezavantajlı durumumuz artık karşılıklı olarak da birtakım restleşmeler yapılıyor ama biz tek bu garabeti yaşayan bir ülkeyiz tam üye olmadan Gümrük Birliği Anlaşması'nı sürdüren. Evet, baştan belki "rekabet, teknoloji, know-how" falan dedik ama artık bizim aleyhimize işlemeye başladı, hele hele Avrupa ile Amerika'nın kavgası biter, TTIP'i de yaparlar, bizi de dışlarlarsa işte o zaman daha bir garip duruma düşeceğiz. Bu konuda da bir alternatif geliştirilmesi gerekmez mi? Birtakım üçüncü ülkelerle olan dezavantajlı duruma karşı bazı şeyleri çalışmamız lazım ki çok hafif geçmiş dış ilişkiler kısmında Türk Keneşiyle ilgili Türk Konseyinin toplantılarında bazı çalışmalar yapıldığını söylemişsiniz ama daha çok İran, Pakistan'la ilgili ekonomik iş birliği teşkilatı var, onun içerisinde bütün Türk devletleri aynı zamanda üye. Daha önce de bahsetmiş olduğum arşivde yer alan bir nevi Türk gümrük birliğine giden bir çalışma yapılması gerekiyor ki bunun için de şu anda en önemli kurum ekonomik iş birliği teşkilatı yani İran'ı, Pakistan'ı çıkardığımız zaman geri kalan bütün Türk cumhuriyetleri orada üye, daha küçük bir şey. İslam İşbirliği Teşkilatı içerisinde var tercihli ticaret anlaşması ama orası çok büyük ve kurumsal olarak fazla bir kargaşa var, üye çok. Yani bazı İslam ülkelerinde kurumsal yapıda sıkıntılar var. Burada daha çerçevede aşılabilir diye düşünüyorum hem de alternatif ticaret alanları da geliştirmiş oluruz Türk devleriyle diye düşünüyorum.
Onun ötesinde, az önce ayaküstü size bahsettiğim Alanya özelinden bakarak hâllerle ilgili birtakım şikâyetler geliyor. Ben size şimdi arkadaşların belediyeye yazdığı dilekçe örneğini de vereceğim ama bir iki tane maddesini söyleyeyim ki hani işin ciddiyeti ortaya çıkmış olsun. Bütün bu talep konusu yazının içerisinde. Şu anda Alanya'da Demirtaş, Alanya, Konaklı ve Payallar olmak üzere 4 tane hâl var. Toplam oturum alanı 148 bin metrekare. Yeni yapılan hâl projesindeki kullanım alanı, tüccar ardiyeleri dâhil, 156 bin metrekare. Yani şu anda sundurma var, ötekilerde, yapılacak olanda yok. Birkaç tane önemli şeyi söylüyorlar, gerçekten benim de dikkatimi çekti. Yeni hâl projesinde 159 adet iş yeri görülüyor, 43 tane ardiye var. Şu anda Antalya Hâline bakınca 144 iş yeri karşılığında 600 ardiye, 100 adet ambalaj ve zirai... Yani yan tesislerin, tam tersine, sorun olan şeyin olmadığını, ihracata uygun bir şekilde paketleme ardiye tesislerine yer verilmediğini söylüyorlar. O zaman bunu dikkate almak lazım çünkü bizim en önemli şeylerden bir tanesi, buradan hem iç piyasada hem dışarıya, muz örneğin, bunlarla ilgili ayrı tesisler gerekiyor. Eğer bunlarla ilgili yerler yoksa... "Soğuk hava veya muz sarartma odaları yok." diyor, ben ayrıntısını bilmiyorum ama bütün, 100'e yakın komisyoncunun Antalya Büyükşehir Belediyemize verdiği bir şey. Demek ki burada projelerde bir tadilat gerekiyor herhâlde hem yerin artırılması, yanında kamu arazisi olduğunu söylüyorlar, hazine arazisi ama herhâlde orayı da koyarsak bir 50 bin metrekare, toplamda 200'ü falan bulacak ki o yan tesislerin de içine konmasına vesile olacak diye düşünüyorum. Ben size ayrıntısını vereceğim, bir iki husus daha var değineceğim.
Bununla beraber, gıda meselesine girmişken baştan beri söylediğim özellikle bizim bölgede çok daha acil ihtiyaç olan gıda ihtisas organize sanayileriyle ilgili de Türkiye'de belli bölgelerde bunların açılması gerekiyor. Bunların işlenmesiyle ilgili şimdi mesela, "saklanması, depolanması, soğuk hava deposu" dedik ama bütün yan teknolojileriyle beraber... Örnek, soğuk hava deposu olmadığı zaman ne oluyor? Ürünlerimiz telef oluyor, saklayamıyoruz veya işte satış zamanına kadar gidiyor. Bunların yeniden konserve, dondurulma, meyve suyu, birtakım şeyler var biliyorsunuz, çok farklı sektörler var. O amaçla biraz daha normal organize sanayilerinin dışında ihtisas organize sanayilerine bölgesel olarak ağırlık verilmesi ve bu kapsamda başta, bizlerin hep söylediği MHP olarak, ürün borsaları -siz arada bir yerde söylediniz ama çok kısa geçtiği için- genel bir ürün borsasının ötesinde bölgesel olarak... Mesela, arkadaşlarımız bakıyor yani Karadeniz'de bir fındık ürün borsası olarak sadece o ürüne yönelik veya Ege'de bir üzüm ürün borsası... Ticaret borsası ayrı bir şey ama ihtisas borsalarını da hızlı bir şekilde ele almamız lazım, bunun formülasyonunu nasıl yapacaksak, bizlerin de önerileri var ama kısaca onları da söylemiş olalım çünkü bizim Antalya'nın yukarıları Burdur, Isparta tarafından sağ olsun Başkan bize ara sıra -şimdi gitti ama- elma getiriyor ama işlemediğimiz zaman, eğer o anda satışı da düşüksek gidiyor veya işte sebzemiz var, domatesimiz var, biberimiz var, yakınında eğer bir organize salça fabrikasının olduğu, hepsinin beraber olduğu bir yer olsa daha farklı bir şekilde değerlendirilecek. Mesafe olarak da tabii satılıyor ama arada ile ulaşım maliyetleri, diğer şeyler giriyor. Onun için belli bölgelerde bazı şeylere yoğunlaşmak ve bunları yapmak gerekir diye düşünüyorum.
Bir iki husus daha söyleyeceğim, arkadaşlarımız bakıyorlar ama çok gece... Rekabet Kurumuyla ilgili de Başkan konuşmasında söyledi, geçmişten bugüne hep söyleniyor, bankalarla ilgili, geçen yine kredi faizleriyle ilgili bir düzenleme vardı, siz daha önce ceza da yazdınız, biliyorum. Geçmiş yıllarda sorduk, "Ne kadarı tahsil edildi, ne kadarı edilmedi, affedildi?" diye. Vallahi, gidiyoruz, bakıyoruz, ben yeniden, iki gün önce sordum...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
(Oturum Başkanlığına Kâtip Emine Nur Günay geçti)
BAŞKAN - Ek süre, lütfen...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bitiriyorum Başkanım, müsaadenizle, toparlıyorum. Bir iki Rekabetle ilgili...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Garip yani şimdi, havale ücreti, EFT ücreti, oradan alıyor, kendi hesabı var, kendi bankasının içerisinde başka bir şubeye havale ediyorsun yine ayrı bir hesap var, birisi 30 alıyor, birisi 40 alıyor, birisi 50 alıyor. Böyle garip örnekler görüyoruz ama cezaya geldiği zaman hepsi birden hopluyorlar, siz ceza yazınca. "Şu kadarını vermeyelim, şunu şöyle yapalım, bunu mahkemeye götürelim." diye. Gerçekten bu konularla ilgili bir çalışma, yeni bir şey var mı?
Bir taraftan da siz tabii, değişik konulara, hepsine bakıyorsunuz sektörlerin ama medyadaki birtakım şeylerin bir kısmına RTÜK bakıyor. Öbür tarafta iletişim şirketleri var, Bilim Teknoloji Kurulu bakıyor yani bu konularda da kuruluşlarıyla ilgili rekabeti de düzenleyen, kesen yerler var. Ben gerçekten bu medya düzeninden biraz şikâyetçiyim, bu konuda bir çalışmanız var mı? Gazeteler de var çünkü Basın İlan Kurumundan alınan var bunlarla ilgili çalışmalar var, birtakım kayırmalar var ve küçük medya bundan şikâyetçi. Bu konuda da rekabeti düzenleyici bazı çalışmaların yapılması gerektiği kanaatindeyim. Geçen hafta Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği'yle konuştum, BTK'yla ilgili kısımlar var ama önümüzdeki haftalarda onların da toplantıları olacak, daha küçük ölçekli olan iletişim şirketleri açısından da söylüyorum, birtakım şikâyetler var, bu konularda bazı çalışmalar var mı, sizin bilginiz var mı diye onu da sormuş olayım Başkanım.
Teşekkür ediyorum, bütçelerinin hayırlı olmasını diliyorum.