KOMİSYON KONUŞMASI

METİN LÜTFİ BAYDAR (Aydın) - Sayın Başkan, Sayın Bakan; Sayın Bakan özellikle göreve geldiği zaman gerçekten çok umutlandığımız, takdir ettiğimiz ve kendisine de çeşitli uyarılarda bulunduğumuz, spor camiasında bulunmuş eski bir yetkili olarak uyardığımız bir değerli kardeşimiz; ben tekrar uyarılarımı yapmak istiyorum.

Sayın Bakan göreve başlarken "Ya, orada organize işleri yapan bir grup var. Bu grubu bir gözden geçir ve bu grubun bazı oyunlarına gelme lütfen." dedik, bunu çok açık olarak söyledik. Neydi onlar? Suat Kılıç döneminde yeni müstakil bakanlık olması hasebiyle birçok kadro tahsis edildi, özellikle o kadrolara tamamen FETÖ'cüler yerleştirildi. Bu yerleştirilen kadroların başında geleceğin sporcularını yetiştirecek olan antrenörler bulunuyor. Spor Bakanlığı bünyesinde 2 bine yakın antrenöre kadro verildi. Bu kadrolar verilirken asla liyakate ve tahsile bakılmadı, ilkokul mezunu, sporla hiç alakası olmayan insanlar, sadece partili ve o zaman FETÖ'cü olduğu için o kadrolara atandılar. Bu adamlar hâlâ orada, bunu çok açık olarak söylüyorum. Öğretmen olacak bir kişi dört yıllık üniversiteyi bitirdikten sonra birçok sınava girerek öğretmen olmasına rağmen, aynı işi yapan antrenörler ilkokul veya lise mezunlarıdır. Oysa, antrenörlük yapacak kişinin de bir öğretmen formasyonuna sahip olması gerekir. Böyle olmadığı için de atanan bu antrenörlerden hiçbir başarı sağlanamamaktadır.

Son olimpiyatlara girmiyorum. Olimpiyatlar gerçekten Türkiye açısından ciddi bir hayal kırıklığı olmuştur.

Önemli bir diğer konu: 15 Temmuz FETÖ kalkışmasından sonra bankada bir işlem yapmış veya sendikaya üye olmuş öğretmenlerin görevlerine son verilirken federasyonluğu kendilerine yuva yapmış federasyon başkanları ve yönetimleri hâlen görevlerine devam etmektedir. Örneğin, Atletizm Federasyon Başkanı Fatih Çintimar, FETÖ'cü ve iş birlikçisi olduğu açıkça bilinmesine rağmen görevine devam etmektedir. Nedir, ne yapmıştır? 15 Temmuz kalkışmasından üç dört gün önce Mersin Vali Yardımcısı Ogün Bahadır Gürcistan'da yapılan Avrupa atletizm oyunlarına götürülüyor. Şampiyon adayıyken darbenin olduğunu öğreniyor ve Gürcistan'da Millî Takımı bırakarak Ukrayna'ya kaçıyor. Burada en önemli konu, 15 Temmuz kalkışmasından üç gün önce kafile listesi değiştirilerek bu kişinin kafile başkanı olması ve bu durumun federasyon başkanı tarafından bizzat yazılması ve yapılmasıdır. Şimdi, bunu nasıl açıklayacaksınız? Sanki kalkışma olacağını biliyor gibi Gürcistan'a atletizm kafilesiyle gidip oradan da Ukrayna'ya kaçıyor ama bu federasyon başkanı hâlâ görevinde ve bakan ve genel müdürün destekleriyle, sağ arkanızda oturan genel müdürün desteğiyle yeniden aday olarak, tek aday olarak tekrar seçimlere giriyor ve başkan seçiliyor. Cumhurbaşkanı bunu duysa, bunu bilse ne yapar acaba? Bunu öğrenmek istiyorum.

Aynı şekilde, Tekvando Federasyonunun en önemli kurullarından olan Dış İlişkiler Kurulu üyesi ve FETÖ'nün Avustralya imamlarından Rıdvan Manav, Rio'da yapılan olimpiyatlara Tekvando Federasyon Başkanı ve arkanızdaki genel müdür tarafından götürülüyor. Hatta, orada madalya alan sporcularla birlikte Sayın Bakanın da içinde olduğu fotoğraflar yayınlanıyor. Burada birinci dereceden sorumlular, sorumlu genel müdür ve federasyon başkanıdır. Hükûmet 17-25 Aralığı suç başlangıcı olarak baz aldığına göre, Rıdvan Manav'ın Today's Zaman ve Milliyet gazetesinin 2015'in on birinci ayında vermiş olduğu röportajda nasıl FETÖ'cü olduğunu ve Federasyon Başkanı Metin Şahin'le birlikte cemaate nasıl hizmetler verdiklerini açık açık anlatmalarına rağmen, bu federasyon başkanı ve spor genel müdürü görevlerine nasıl hâlâ devam etmektedirler? Soruyorum: Kimler koruyor bunları ya? Yoksa, Hükûmette bizden olanlar ve bizden olmayan FETÖ'cüler diye yeni bir ayrım mı başlattınız?

Devlet sporcusu olup ömür boyu maaş alabilmek için bazı federasyon başkanları kendilerini aynı zamanda antrenör olarak da görevlendirmektedirler. Örneğin, Tekvando Federasyon Başkanı 2016 yılında Samsun'da yapılan İşitme Engelliler Dünya Şampiyonası'nda kendisini antrenör olarak görevlendirmiş, sahada görev bile almadan "devlet sporculuğu" unvanını kazanmıştır. Bu durum Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmüş, duyulmuş bir durum değildir. Hem başkan hem antrenör olunamaz. Bu, doğru olmadığı kadar etik de değildir. Bu tip uygulamaların gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bu uygulamalarından dolayı yapılan şikâyet üzerine federasyon başkanı 28 Kasım 2016'da yapılacak olan federasyon genel kurulundaki...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Baydar, tamamlamanız için ek süre veriyorum, buyurun.

METİN LÜTFİ BAYDAR (Aydın) - Toparlayayım efendim.

Kendisine her zaman olduğu gibi herhangi bir ceza verilmemiştir ve bunu tek aday olarak hâlâ desteklemektesiniz.

Sayın Bakan, kimdir bu çaycı Emre? Spor Bakanlığındaki bütün federasyon alımlarını yapan, federasyonunun malzeme alımlarında bulunan, on yıl önce çaycı olan, şimdi büyük şirket sahibi olan, bütün ihalelerin altında bulunan, her federasyon başkanının ve yanınızda oturan arkadaşların kankası olan bu çaycı Emre kimdir? Bundan sonraki Genel Kurulda, lütfen... Bu çaycı Emre'nin sizin federasyonların malzeme ihalelerinde ve özellikle olimpiyatlara gidilirken yapılan malzeme ihalelerinde, bir hafta içerisinde herhangi bir yurt dışı uluslararası firmanın sponsoru, temsilcisi, mümessili olarak, hemen arkasından onun üzerinden bu malzemelerin alınması ne anlama gelmektedir? Bunu anlayabilmiş değiliz. Bu çaycı Emre'nin bu yanınızdaki arkadaşlarla bu kadar kanka olmasını da herhâlde araştırırsınız diye düşünüyorum. Bunu bir dostunuz, bir arkadaşınız olarak, gerçekten spora faydalı olacağına inandığımız şeyleri yapacağına inandığım bir arkadaşınız olarak sizlere sormak istiyorum.

Çok teşekkür ediyorum efendim. (CHP sıralarından alkışlar)