KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben bu turda denetim raporlarıyla başlamak istiyordum ama Sayın Kuşoğlu her zaman olduğu gibi ayrıntılı bir şekilde anlattı. Ben tekrarlayacağım çünkü bu çok önemli bir konu. Her turda söylüyoruz, söylemeye de devam edeceğiz; gerçekten, biz 2017 bütçesiyle birlikte 2015 Sayıştay Raporlarını da görüşüyoruz, bütçesini de ibra edeceğiz. Dolayısıyla, burada çok önemli bilgiler var, her şeye rağmen çok önemli bilgiler var. Bu bilgiler sizin Bakanlığınız ve bağlı kuruluşlar tarafından da değerlendiriliyor mu?

Birkaç tanesinden örnek vereceğim: Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumuyla ilgili denetim görüşüne dayayan -bir kısmını Sayın Kuşoğlu ifade etti- çok önemli notlar var. Bu notlarla ilgili gerçekten bu raporlara baktınız mı ve bu notlarla ilgili neler yaptınız? Örneğin "Öğrenciden yurt yatak ücreti ve/veya depozito borçları muhasebe kayıtlarında izlenememektedir." diyor. Ne anlama geliyor bunlar? Bunun gibi çok sayıda örnek var, hepsine girmek istemiyorum. Aynı şey Spor Genel Müdürlüğüyle ilgili var, işte TOKİ'den devralınan 1 milyar 646 milyon 777 bin liranın kaydı yapılmamış, kurum, kuruluşun, tesisin kaydı yapılmamış. Niye yapılmıyor, nerede bunlar? Ha, diyeceksiniz "Bunlar önemli şeyler değil kardeşim, yapılmamış ama yarın yaparız." Böyle bir devlet olmaz yani. Evde bile, aile bütçesinde bile bunların kaydı yapılır, merak edilir. Yapılmazsa bunların kaydı Sayın Bakanım, tamam, belki de hiçbir usulsüzlük yoktur ama insanlar şüpheyle bakarlar bunlara ve nitekim şüpheyle bakılıyor, bunu bilin. Bunu bütün bütçelerde söyledik, burada da söylemiş olalım.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye genç nüfusuyla övünüyor. Bizim diğer Batı ülkelerine göre önemli avantajımız genç nüfusumuzdur, 12-13 milyon gencimiz var diyoruz. İşte bu gençlerin durumu nedir, buna bir bakmak gerekiyor. 2015 yılında genç işsizlik oranı yüzde 18,5; bu oran genç erkeklerde yüzde 16,5, genç kadınlarda yüzde 22,2'ye ulaşıyor. Türkiye'nin en temel problemi de burada bir şekilde görülüyor yani nüfusun genç olması maalesef Türkiye için bir fırsata dönüşmemiş. Daha ilginç bir şey var Sayın Bakanım: Bu işsizlik oranı üniversiteli gençler arasında çok daha fazla, yüzde 23'e kadar ulaşıyor. Yani, hiçbir ülkede tahsil yapıp, üniversite okuyup genç kalma riskinin arttığı herhâlde başka bir örnek yoktur.

Birtakım rakamlar var, bunları da vermem gerekiyor. 2013 yılı ortalamalarına göre 4 milyon 784 bin kişi olan Türkiye'deki genç iş gücünün -bunlar çalışanlar ve çalışmak için iş arayanlar- yüzde 17,9'u iş bulamıyor. 2014 yılında Türkiye genelinde 2 milyon 855 bin olan işsizlerin 858 bini gençlerden oluşuyor. Toplam iş gücü içerisindeki payı yüzde 16,6 olan gençlerin işsizler içerisindeki payı ise yüzde 30'u bulmaktadır. Sayın Bakan, birtakım şeyler yaptık, ettik diyorsunuz, tamam, hiçbir şey yapmadınız falan demiyoruz ama bir de insan açısından manzara bu.

Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan konuşurken bu sık sık tekrarlanıyor, aşılamaktan söz etti; işte gençlere birtakım şeyler aşılamak, millî, manevi duyguları filan aşılamak, dindar genç yetiştirmek, şu şekilde genç yetiştirmek. Şimdi, bütün bunları yapıyor musunuz, yapmıyor musunuz, bunları tartışacağız ama esas olan ve bana göre manevi değerler de bunlardır: Özgüveni olan, sağlam vücudu olan, akıl yürütebilen, vicdanlı, bilgiyle donatılmış, özgür düşünebilen, vatan, insan, çevre sevgisi olan; alın size maneviyatlar arkadaşlar. Zaten bu manevi değerlerle donatılmış olan genç insanlar doğruları da seçeceklerdir. Zaten genç insanlar eğer bu yeteneklere sahipse hangi ideolojiyi, hangi siyasi görüşü, dindar olacak olmayacak, şöyle olacak, böyle olacak, bunları zaten seçecek ve bu seçim de o toplumda hiçbir zaman problem olmayacak çünkü bunlar özgür düşünebilen insanlardır, başkasının seçimine de saygı göstereceklerdir ve toplumsal barışın temeli de budur. Toplumsal barışın olmadığı bir ülkede zaten hiçbir şey olmuyor, hiçbir güzellik olmuyor, ekonomi filan da gelişmiyor.

Değerli arkadaşlarım, peki, siz ne yaptınız sizin Bakanlığınızda? İşte, bu gençlerin barınmayla ilgili çok ciddi problemleri var. Çok haklı olarak diyorsunuz ki: "2002'de 190 yurtta 182 bin yatak vardı, 2016'da 682 yurtta 550 bin yatak var." Doğru ama 2002'deki üniversite öğrenci sayısı ile 2016'daki üniversite öğrenci sayısını da karşılaştırın. 7 milyon genç var, 7 milyon genç ve çok açık, net ki sizin bu çalışmanız, yurt yatak kapasitesini artırmanız bu gençlerin ihtiyacını karşılamıyor. Kalitede en yüksek seviyeye çıktık. Ya, bu en, enler çok tekrarlanıyor da en yüksek seviye kalite hangi kriterlere göre tespit ediliyor bunlar belli değil.

Sayın Bakanım, gerçekten iyi bir çalışmayla gençlere yapılacak yatırımdan daha önemli bir alan olmasa gerek. Eğer karar verilirse bir yılda bu yükseköğrenim gençliğinin yurt ihtiyaçları çok rahat bir şekilde karşılanabilir, niye karşılanmıyor bunu ayrı şey yapmak lazım.

"Yurtlar yüzde 100 dolu." diyorsunuz. Demek ki çok ciddi bir şekilde yatak ihtiyacı var. Bir de o ortaöğretim gençleri var. "Bunlar bizim işimize girmiyor, Millî Eğitime sorun." diyeceksiniz ama büyük bir felaket ortaöğretim gençliği. Biz bir süre önce istismar komisyonunda bu konuları konuştuk, tartıştık. Türkiye'de çok sayıda dernek, vakıf, aklınıza ne gelebiliyorsa çok sayıda ortaöğretim gencinin barındığı yurt var ve bu yurtların yasal yapısı tartışmalıdır, denetimleri yapılmamaktadır, dünya kadar da haber gelmektedir. İşte geçtiğimiz dönemde tartıştığımız ve toplumda ciddi gerilimlere neden olan olaylar da bunlardan kaynaklanıyor.

Değerli arkadaşlarım, bu Gençlik ve Spor Bakanlığı niye kumar işlerini de yürütüyor? Millî manevi değerler falan diyoruz ya, muhafazakâr demokrat bir parti döneminde bu millî kumarlar ne duruma geldi? Hiç bu rakamları vermediniz, anlatsaydınız. Bak, 2004 yılında 1 milyar civarında şans oyunlarında satış geliri var, 2016'da 2,5 milyarı buluyor. 2 taneyken bu oyunların çeşidi, sizin zamanınızda -aman Allah'ım- dünya kadar yani insanın aklına nereden gelir? Piyango filan değil, Hemen Kazan, işe bakın yani Sayısal Loto. Toto zaten vardı, Spor Toto vardı, bir de Süper Toto geldi yani bunlar nedir arkadaşlar? Bu gençler oynuyor bunları, bunları gençler oynuyor, gençler! Bu paralar nereden geliyor sanıyorsunuz? Hani nerede millî manevi değerler? Hani muhafazakâr demokrat anlayışlar? Nedir bunlar? Bunları gerçekten düşünmüyor musunuz yani "Biz ne yapıyoruz?" filan diye düşünmüyor musunuz?

Değerli arkadaşlarım, tabii, hiç kimse istemez böyle şeyleri ama size üzülerek ifade edeyim: Uyuşturucuyla ilgili Türkiye'nin tablosu son derece içler acısı bir tablodur. Bu uyuşturucu konusundaki gelişmeler, rakamlar yani ağlayacak durumdayız bu konularda değerli arkadaşlarım. Türkiye'de yıllara göre uyuşturucu kullanım oranları giderek artıyor. Bu insanların tedavisi için sürekli şekilde Türkiye'deki uyuşturucu tedavisi yapan AMATEM'lere falan baskı yapıyorlar ve AMATEM yatakları bunları tedavi etmeye bile yetmiyor. Uyuşturucu kullanma yaşı 13'e, bazı araştırmalara göre 11'e kadar inmiş durumda değerli arkadaşlarım. Bunların hepsi bu dönemde oluyor. Sayın Bakanım, bunlarla ilgili bir şey söylüyor musunuz? Bu konularla ilgili bir çalışmanız var mı? Bunları önlemek için Sayın Bakanımızın anlattığı gibi bu spor işine yaklaşmakla, kafa yapısını, yaklaşımı, anlayışı bütünüyle değiştirecek bir çalışmanız gerçekten mevcut mu merak ediyorum.

Değerli arkadaşlar, Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesi üzerinde konuşuyoruz. Bu uyuşturucuyla ilgili birkaç tane rakam da vereyim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bekaroğlu, ek süre veriyorum.

Buyurun.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Soru önergesine cevap vermişsiniz, Sayın Müezzinoğlu Sağlık Bakanıyken cevap vermiş: "2004-2013 yılları arasında madde kullanımından tedavi gören kişi sayısı 2004 yılında yaklaşık 12.700 kişiyken 2013 yılında bu sayı 20 kat artmış, 258 bine ulaşmıştır." Arkadaşlar yani gerçekten bütün milletvekili arkadaşlar, iktidar partisi, muhalefet partisi, bürokratlar, Sayın Bakanım, Sayın Başkan; bu rakamlar gerçekten başımızı iki elimizin arasına alıp kara kara düşünmemiz gereken tablodur.

Başka bir sürü konuyla ilgili bir sürü rapor var ama o raporları uzun uzun şey yapıp sizlerin fazla vaktini almak istemiyorum. Tablo ortadadır. Sadece bina yapmak yani bunlar yeterli şeyler değil. Ne kadar bina yaparsınız edersiniz, bunlar hiçbir şekilde yeterli değil. Bu konuyla ilgili Millî Eğitim Bakanlığıyla da iş birliği yaparak -çünkü 13 yaşından söz ediyoruz- uyuşturucu konusunda çok ciddi çalışmalar yapmak gerekiyor. Bakın, pratik örnekler de verebilirim size: Geçtiğimiz aylarda Rize'de, iddiayla, bir lisede defalarca şikâyet edilmesine rağmen, orada bilinen insanlar uyuşturucu hapları satıyor çocuklara; harçlıklarını alıyorlar, çocuklar 2 lira, 5 lira evden harçlık alıyorlar, onu da uyuşturucu haplara veriyorlar ve polisin gözünün önünde oluyor bütün bunlar yani bu iş sadece sizinle ilgili değil, polisin gözünün önünde oluyor. Bu işler bir şekilde şeye de dönüşebiliyor.

Sayın Bakanım, değerli arkadaşlar; biliyorum sürem doldu Başkanım, bir an evvel bitireyim istiyorsun.

Bir de şike konusu var. Sayın Bakanım, bu şike konusu yani Türkiye'de geçtiğimiz dönemde yaşayan şeylere kurban gitti; işte Ergenekon davası, Balyoz kumpası falan bunlara kurban gitti. Hatta ve hatta bu konularla ilgili yani mafya liderinden şike problemine karışana kadar, dünya kadar organize işler yapan insanlar işte "FETÖ kumpası" diye bir bahane bulmaya başladılar. Şimdi bakıyorum, gazetelerde okuyorum: Filan suç örgütünün lideri kendisine verilen müebbet hapis davasına "Hâkim, yargıçlar FETÖ'cüydü." diye itiraz etmeye başladılar. Bu şike konusu da böyle bir şeye kurban gitti. Şu kulüp, bu kulüp beni ilgilendirmiyor; şu insan, bu insan beni ilgilendirmiyor ama gerçekten, madem niye bu insanlar bu kadar topun peşinde koşuyor, bu kadar para, bu kadar sektör o ayrı bir konudur, ayrı bir şeyi tartışırız ama insanlar bu işle uğraşıyor, emek veriyor, para yatırıyor, bilmem ne yapıyor ama ahlaksız bir şekilde herkesin gözünün önünde bu iş yapılıyor, hâlâ yapılmaya devam ediliyor. Bir olaydan, bir insandan dolayı bu iş örtüldü gidildi ve FETÖ'ye havale edildi, bitti. Öyle değil yani FETÖ de bu işin içinde olabilir ama dünya kadar böyle örgüt bu işin içindedir Sayın Bakanım, bunu biliyoruz. Ben arkadaşım kadar açık konuşmayacağım ama bu konularla ilgili bir araştırma yapın ciddi bir şekilde ve insanların kafasındaki sorulara cevap verin.

Teşekkür ediyorum.

Bütçeniz hayırlı olsun.