KOMİSYON KONUŞMASI

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Sayın Bakan, değerli hazırun; öncelikle gecenin bu ilerleyen saatinde hepinize iyi akşamlar, artık iyi sabahlar diliyorum.

Sayın Bakan, benim zaman darlığı nedeniyle eleştiriden ziyade -zaten arkadaşlarımız birçok konuya değindiler- Kredi ve Yurtlar konusunda birkaç sorum olacak size. Bir tanesi; bu kapanan üniversite öğrencilerinin -daha önce de sormuştum, bugün tutanaklara geçmesi açısından da tekrar soruyorum- biliyorsunuz kayıt işlemleri geç bitti. Yani, onların elinde olan bir şey değil bu. Devlet yani ÖSYM ve YÖK sonuçları geç açıklayınca doğal olarak bu çocukların kayıtları ekime, kasıma kaldı yani şu günlerde hâlâ kaydoluyorlar. Bu çocukların birçoğu yurt bulamadılar ve bunlara ek yurt da açmadınız. Aslında, bu konuda biraz daha Bakanlığın empati yapmasını rica ediyoruz.

İkincisi: Bazı öğrencilerin KYK bursları kesildi. Bazılarına 400 lira yatırıldı, bazılarına 800 lira. Aynı sınıfta, aynı yılda, aynı bölümde okuyan öğrencilerin bir bölümü 400 lira, bir bölümü 800 lira aldı, hatta 4'üncü sınıf diye bursu kesilen birçok öğrenci var ve çok zor durumdalar. Şimdi, kapatılan okulu beş yılken, bu çocukların yeni yerleştirildikleri ve bize göre bir anlamda sürgün edildikleri veya zorlandıkları yeni okulların süreleri dört yıl diye burs ve kredilerini kestiniz çünkü sisteminiz öyle yani bilgisayar sistemine girince çocuk otomatikman etiketliyor, eğer karşıdaki bürokrat ve memur bir empati yapmıyorsa, bu çocukları diğerlerinden ayıramıyorsa doğal olarak burs ve kredisini kesiyor. Ama, bu nedenle okulunu bırakan, eğitimini bırakan insanlar var, özellikle kız öğrenciler okulu bırakıyorlar. Bu konuda biraz daha hassasiyet ve onlara biraz özel ayrıcalık rica ediyoruz, bu tutarsızlıkların giderilmesini rica ediyoruz.

Ayrıca, bürokratlarınız, daha doğrusu memurlarınız, bu arama servislerindekiler her öğrenciye farklı yanıt veriyorlar; ya konuyu bilmiyorlar, ya savuşturuyorlar. İletişimsizlik ciddi bir sorun.

Bir de üstünü arayan çocukları azarlayanlar var. İşte "BİMER'e yazın." deyip, çaresizlik içinde bu çocukları başlarından savanlar var.

Bu aynı şey, bu empati meselesi yani gençlerle ilgilenen "Gençlik Bakanlığı" dediğimiz bu Bakanlığın, seçtiği bürokratların -yani buradaki arkadaşlarımı kastetmiyorum- yönetici olarak yurtların başına koyduğu, okullarının, spor kulüplerinin başına koyduğu insanların biraz sabırlı, biraz gençlikten anlayan, biraz insan, biraz şefkatli -yani baba şefkatinden öte bir şey- daha sabırlı bir insan olması gerekiyor. Bunların çoğu asabi, gergin ve çocukları devamlı azarlayan, haşlayan tipler. Bu konuda seçicilikte, bilmiyorum, bu insanlara psikolojik bir test uyguluyor musunuz ama vallahi, uygulamıyorsanız uygulayın çünkü herkesi, her şeyden, sorgudan geçiriyorsunuz, her türlü mülakatı yapıyorsunuz, bu adamları buralara nasıl buluyorsunuz, ben de onu anlamıyorum.

Onun dışında, yine tutanaklara geçmesi açısından -dün gerçi sizden bir yanıt almıştım, kişisel bir yanıt ama- temmuz, ağustos ayında yani biliyorsunuz, okullar kapatılınca teknik olarak temmuz, ağustosta bu çocuklar öğrenci olarak görünmediler ve kredilerini vermediniz. Şimdi onlar tekrar öğrenci oldu. Tamam, vermediniz yani yatmadı. Şimdi, temmuz, ağustos ayında yatmayan ve şimdiye kadar yatmayan krediler ne zaman yatacak? Bu konuda net bir cevap alırsam, çok memnun olurum.

Şimdi bir soru soracağım ama bunu da lütfen, siyasi algılamayın, samimiyetinize binaen gerçekten bu yurt sorununa da dikkat çekmek için soruyorum bunu ve samimiyetle de teknik bir sorudur. Yani şu Beştepe'de yapılan sarayın maliyetiyle 100 odalı kaç tane öğrenci yurdu yapılabilirdi? Yani hakikaten merak ediyoruz, maliyet olarak da merak ediyoruz. Belki oradan da maliyetini çıkarırız diye bir düşüncemiz var.

Onun dışında... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Ya, arkadaşlar, öğrenmek istiyoruz. 100 odalı kaç yurt yapılırdı?

HAMZA DAĞ (İzmir) - Ne alakası var?

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Kardeşim, öğrenmek istiyoruz. Ya, bir şey söyleyeceğim, bu kadar itiraz edeceğinize, cevap verin, bitsin.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Cevap verilecek bir şey değil ki.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Arkadaşlar...

BAŞKAN - Sayın İrgil, devam edin.

SALİH CORA (Trabzon) - İş Bankası...

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Sen de var ya... Bir şey söyleyeceğim, aradan elli yıl geçti, dağdaki çoban duydu, sen hâlâ duymamışsın. Cumhuriyet Halk Partisi İş Bankasından para almıyor kardeşim. Hâlâ mı bu noktadasın? Bir geç be artık onu!

SALİH CORA (Trabzon) - Ne kadar ödüyor?

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Şimdi, spor konusunda...

HAMZA DAĞ (İzmir) - Cevap verilecek soru dahi değil.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Tamam kardeşim, sana mı soruyorum, Bakana soruyorum.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Konuşacak bir şey bile değil.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Size sormuyorum Beyefendi, Bakana soruyorum. Şimdi, arkadaşlar, spor konusunda da...

HAMZA DAĞ (İzmir) - Ben de iktidar milletvekiliyim.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Ya, arkadaşım, niye Beştepe konusunda bu kadar hassassınız? Ben Bakana soruyorum, cevap verir, vermez.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Hassasız ya, bunun kadar normal bir şey yok, hassasız.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Niye hassassın canım?

HAMZA DAĞ (İzmir) - Hassasız tabii ya.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Ya, Spor Bakanlığının yeni yaptığı...

HAMZA DAĞ (İzmir) - Sen İş Bankası konusunda ne kadar hassassan, ben de o kadar hassasım.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Tamam kardeşim, Bursa Stadı'na harcadığınız parayla kaç tane öğrenci yurdu yapılırdı? Aşağı yukarı öyle bir şey bu yani daha çok...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın İrgil, ek süre veriyorum.

Buyurun.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Ne süresi ya? Çoğu kavgayla geçti.

BAŞKAN - Buyurun.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Sen merak etme, orası da yapılır.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Ya, arkadaşım, bırak Bakan cevap versin, siz niye cevap veriyorsunuz ya?

BAŞKAN - Lütfen arkadaşlar.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - 2002'den beri Türkiye'de yapılan yurtların sayısına bak, anlarsın.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Arkadaşlar, spor konusunda fazla...

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Başka bir soru sormana gerek yok.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Ya, arkadaşım, bu kadar, bu nedir ya?

BAŞKAN - Sayın Kavcıoğlu, lütfen.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Ya, kardeşim, bu nedir, bu?

BAŞKAN - Arkadaşlar...

Sayın İrgil, siz konuşmanıza devam edin.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Bu saray konusundaki hassasiyetiniz...

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Karşılaştırmayı öyle yap.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Ya, size ne? Ben istediğimi...

EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Bizim liderimiz ya, anlamadınız mı hâlâ?

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Tamam kardeşim, sizin lideriniz...

EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Bizim liderimiz! O bizim kırmızı çizgimiz.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - E tamam. Kardeşim, sana ben liderinden bahsetmiyorum; ben liderden bahsetmiyorum, binadan bahsediyorum, binayı soruyorum kardeşim.

EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Amacınız o değil ki.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Hayır, Başbakanlık binası olarak yapıldı.

EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - İzin vermeyeceğiz...

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Başbakanlık binası olarak yapıldı.

EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - İzin vermeyeceğiz...

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Başbakanlık binası olarak yapıldı, ben de binanın maliyetini soruyorum. Bu kadar.

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Ya, spor konusunda da... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Güzel kardeşim, cevap verme o zaman, bitsin gitsin.

BAŞKAN - Sayın İrgil, siz devam edin.

ERGÜN TAŞCI (Ordu) - Ama biraz...

BAŞKAN - Sayın Taşçı, lütfen.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Spor konusunda da bir tek şey söyleyeceğim, çok fazla eleştiri getirilebilir, getirdiler de. Ben sadece şunu söyleyeceğim gecenin ileri saatinde: Yani spor konusunda son on dört yılda yapılanların özeti aslında raporun içinde var. Mesela, engelli sporcularımızın, işitme, görme veya diğer engelli sporcularımızın aldığı madalyaların toplamı 195 altın; engelsiz sporcularımızın atletizm dalında aldığı toplam madalya sayısı 26. Yani diğerlerinin detaylara girebilirim.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Ondan önce...

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Ya, kardeşim, bırak, soruya o cevap versin.

BAŞKAN - Arkadaşlar, müdahale etmeyin lütfen ya! Lütfen arkadaşlar...

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Ben karşılaştırıyorum, siz yapın. Yani bu, dünyada, Spor Bakanlığı olarak engelli sporcuların engelsiz sporcuları geçtiği nadir ülkelerden biri, onu söylemeye çalışıyorum. Bitti. Sen cevap ver. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Tamam, bravo, işte ona cevap ver.

İkincisi: Daha da ilginç şeylerden bir tanesi, bence Spor Bakanlığı şu rakamları tersine çevirirse -bunlar için değil, yeni söyleyeceğim iki rakam için- gelecekte daha az eleştiri alacaktır. Örneğin, boks ve karate gibi... Yani boksla uğraşanlar ve buna gönül verenler lütfen beni affetsin ama ben boksu bir spor olarak görmüyorum, bu benim şahsi fikrim.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Sen hiçbir şeyi doğru dürüst görmediğin için...

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Ya, kardeşim, benim şahsi fikrim. Bana göre, dayak temelli iki mesele yani. Özü bu. Yani dayak temelli, dayat atmaya dönük bu iki spor da aldığınız madalya sayısı, altın 116 tane, satrançta -benim spor gördüğüm şey bu- aldığınız altın madalya sayısı 3 tane. Bunu tersine çevirdiğiniz gün, Spor Bakanlığında, bu ülkede birçok işler yoluna girecektir.

Sen şimdi boks ile satrancı mı karşılaştırıyorsun yani? (AK PARTİ sıralarından "Güreş, güreş" sesi) Güreşten cevap vermedim, o ata sporu.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Saygıdan bahsediyorsun, boks yapan sporculara karşı...

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Bak, ben söyledim, saygısızlık...

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Sen sevmeyebilirsin ama o sporu yapan arkadaşlar var.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Bak, söyledim ben. Bak, dedim, Gönül verenler beni affetsin, şahsi fikrim.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Spor yapan insanlara karşı saygılı olun.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Bak güzel kardeşim, gönül verenler beni affetsin, benim şahsi fikrim dedim ya.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Seni affetmezler böyle konuşursan.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Kardeşim, benim şahsi fikrim.

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Benim şahsi fikrim budur.