| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri a) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 11 .11.2016 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Estağfurullah.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarım, kamu kurumlarımızın ve bugün bütçesini görüştüğümüz Bakanlığımızın kıymetli bürokratları, değerli basın mensubu arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben de Sayın Bakanı tebrik ederek, görevinde başarılar dileyerek sözlerime başlıyorum.
Mardin'den gelen üzücü haber nedeniyle ben de şehit Kaymakamımız Fatih Safitürk'e Allah'tan rahmet diliyorum. Kederli ailesine, ulusumuza başsağlığı diliyorum. Tabii, bu arada gelen haberlerde benim gördüğüm, dikkatimi çeken bir husus var. Örneğin şehit Kaymakamın makam odasının bulunduğu katta kamera olmaması gibi eksiklerin olmaması gerekiyor yani kamu görevlilerimizin -tabii ki hepsinin güvenliği ama- özellikle kritik görevlerde görev yapan mülki amirlerin korunmasına sanırım daha fazla dikkat göstermemiz gerekiyor özellikle bu üzücü haberden sonra, bunu vurgulamak istiyorum.
Sayın Bakan, ben konuşmamda iki ya da üç konu üzerinde duracağım. Birincisi, yoksulluk meselesi. Bakanlığınızın bütçesine baktığımda ağırlıklı görevin artık sosyal yardımlar olduğu anlaşılıyor ama bu, yoksulluğun bir şekilde sürmesi üzerine kurulu bir düzen. Yani bizim daha fazla emeğimizi, enerjimizi istihdam artırmaya, iş sağlamaya, yoksulluğu bitirmeye harcamamız gerekirken biz sadece ve sadece yoksulluğu yönetiyoruz ama yönettiğimiz yoksulluk da giderek büyümekte, azalmamakta. O yüzden bir şekilde hep birlikte istihdam artırıcı projelere öncelik vermemiz gerekiyor, yoksa tabii ki biz yoksullarımıza yardım etmeliyiz ama bunu bir şekilde artık insanların... Bazen ben seçim bölgemde görüyorum, sizler de bulunduğunuz yerlerde görüyorsunuzdur, işsiz sayısında çok büyük bir artış var ama bu işsizlerin bir bölümü de iş aramayı bırakmış, aldığı yardımlarla hayatını çevirmeye rıza gösteren -aralarında da gençlerin olması, genç nüfusun olması son derece üzücü tabii- böyle bir kesimden bahsediyoruz. O yüzden Hükûmetimizin enerjisini biraz daha istihdam artırmaya, işsizliği ortadan kaldırmaya yönelik projelere ayırması gerekir diye düşünüyorum.
Benden önceki arkadaşlarım da söyledi, ben de üzerinde durmak istiyorum. Kadının adının giderek isimlerden silinmesi, Bakanlık isimlerinden silinmesi, komisyon isimlerinden ve hatta ben bilmiyordum, Sayın Musa Çam'ın konuşmasından öğrendim, işte, bir genel müdürlük isminden daha silinmek istenmesi bence bir dünyaya bakışı, hayata bakışı gösteren, bir felsefeyi gösteren bir somut sonuç. Biz buna karşıyız yani sadece kadının ailenin bir bireyi, evi çekip çeviren bireyi olarak görünmesini yanlış buluyoruz. Kadına, bir aile bireyi olsun olmasın, temel insan haklarında eşit bir şekilde, hatta ve hatta pozitif ayrımcılık sağlanarak, belki erkeklerden daha üstün bir şekilde yaklaşılması gerektiğine inanıyoruz ama maalesef kurumlarda gördüğümüz yaklaşımlardan tutun da ülkemizi yöneten siyasetçilerin açık söylemlerinde, açıklamalarında gördüğümüz eşitliğe inanmayan, eşitliğin önemini yadsıyan yaklaşımlar, tabii, bizim bu görüşümüzün, eşitlik, hatta pozitif ayrımcılık noktasındaki görüşümüzün maalesef hayata geçmesine engel oluyor. Burada, tabii, siz de konuşmanızda söylediniz, İstanbul Sözleşmesi'yle, işte, ilk imzacı olmakla, bunu yapan, hayata geçiren ve ev sahipliği yapan ülke olmakla övünüyoruz ama konuştuğum hak savunucusu sivil toplum örgütlerinin yöneticilerinin, aktivistlerin hep söylediği şey, sadece imzayla kaldığı, hayata geçirilmesi için hiçbir şey yapılmadığı noktasında. Nitekim, rakamlar da bunları doğruluyor. İşte, geçtiğimiz yıl 303 kadın, kadın cinayetlerine kurban gitti maalesef. Sadece ekim ayındaki rakam, bu yıl, 35. Yine, 300'e çok yaklaşmış durumda, kasım ayındayız. İstanbul Sözleşmesi var, CEDAW var, çıkardığımız kanunlar var ama biz bunu önleyemiyoruz. Önleyemememizdeki en önemli husus da aslında, ağır cezalar var ama kanunların uygulanmasında ciddi sıkıntılar yaşanıyor. İşte, iyi hâl indirimleri, haksız tahrik indirimleri gibi. Burada bir parantez açarak, çok kısa bir süre önce, seçim bölgem olan Eskişehir'de yaşanan, eski yaşam arkadaşı tarafından boğazı kesilen ve 5 yerinden yaralanan Tuba Korkmaz davasında ilk defa örnek bir karar çıktı ve hâkimler, hiçbir, ne iyi hâl indirimi ne haksız tahrik indiriminde bulunmadılar. Bu gibi çok nadir olan örneklerin yaygınlaşması lazım. Aslında, bunu yapmak çok da zor değil. Yargıçlara, savcılara verilecek tek günlük bir eğitimle ve çıkartılacak tek bir içtihadı birleştirme kararıyla cinsiyetçi yargı yorumlarına son verebiliriz. Bu konuda sizlerin ön alıcı, girişimci tutumuzu bekliyoruz Sayın Bakanım.
Sayın Bakanım, bu konuda, işte az önce söyledim, ataerkil söylemler, cinsiyetçi söylemler maalesef toplumda yerleştiğinde kadına şiddet olarak geri dönüyor. Baktığımızda, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlarında, maalesef, bir arpa boyu yol alamamış gözüküyor. Bunun somut rakamları daha önce de söylendi ama ben kere daha vurgulamak isterim: 2016 Yılı Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu'ndaki yerimiz gerçekten üzüntü verici hepimiz açısından. Ekonomik katılım ve fırsat eşitliğinde 144 ülke içinde 129'uncu sıradayız. Hep OECD rakamları konuşuluyor ama Fas, Kuveyt, Katar, Liberya, hepsi bizden önce. Eğitime erişimde 144 ülke içinde yine 109'uncu sıradayız. Birleşik Arap Emirlikleri, Malta, Malezya, Ermenistan yine bizden öndeki ülkeler. Siyasi katılım da, aslında, şu anda içinde bulunduğumuz salondaki siyasi katılım da, sizin Bakanlığınız bürokratları arasındaki, biz milletvekilleri arasındaki, Kabinenizdeki bakanlar arasındaki yüzdelere bakıldığında bunu doğruluyor maalesef. 113'üncü sıradayız 144 ülke içinde. Tunus, Cezair, Angola, Kamboçya, Sri Lanka, hepsi bizden önde bulunmakta Sayın Bakanım.
Yine, bu yaklaşımı gösteren husus, ben, bütçelere bakarken, misyonu, ülkemizde kadın erkek eşitliğinin sağlanması, toplumsal yaşamın tüm alanlarında kadınların konumlarının güçlendirilmesi ve kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi için politikalar üretmek, strateji geliştirmek, tüm paydaşlarla iş birliği yapmak ve koordinasyonu sağlamak olan Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü sizin bütçenizde, görebildiğim kadarıyla, en düşük payı alan genel müdürlük konumunda. Özel Kalem Müdürlüğünüzden daha az bütçe veriliyor bu Genel Müdürlüğe. Geçtiğimiz yılkı bütçede de gündeme gelmişti, sizin görev yaptığınız yani Bakanlığınızın görev yaptığı binanın yıllık kirası -eğer yanlış hesaplamıyorsam- Kadının Statüsü Genel Müdürlüğüne ayrılan bütçeden daha fazla Sayın Bakanım. Tabii, bu binaya, hizmet vermekle yükümlü olduğunuz dezavantajlı grupların, engelliler gibi grupların ulaşımında yaşanan sıkıntıları da dikkatinize getirmek isterim, bulunduğu yer itibarıyla.
Sayın Bakanım, tabii, bu eleştirileri yaparken size iki hususta teşekkürümü de belirtmek isterim. Bunlardan biri, geçtiğimiz günlerde Türkiye kamuoyunu son derece meşgul eden Ayşegül Terzi konusunda kamuoyunun hemen gösterdiği hassasiyete siz de aynı şekilde erken tepki vererek...
BAŞKAN - Sayın Çakırözer, ek süre veriyorum.
Buyurun lütfen.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - ... hem Sayın Terzi'yi aradınız hem de o hareketi yapan yani ona saldırıda bulunan kişinin tutuklu kalması gerektiği yönündeki görüşünüzü kamuoyuyla paylaştınız. Bu tür açıklamalarla, dediğim gibi, aslında, yani bunlara toplumsal tepkiyi hep birlikte verebilirsek bunların önlenmesini o kadar engelleyebiliriz.
İkinci bir husus da dediğim gibi, takip ettiğim bu Tuba Korkmaz davasına Bakanlığınızdan bir avukat geldi. Ancak, görüştüğüm sivil toplum örgütleri, hak savunucusu örgütler her davaya göndermediğinizi, özellikle popüler olan ya da kamuoyunda biraz daha bilinen davalara avukat gönderdiğinizi söylüyorlar ama bunu sizin dikkatinize getirmek isterim.
Notlarım arasında size aktarmak istediğim birkaç husus daha var. Özellikle, bu hafta sonu, 10 Kasım öncesi Atatürk'ü anmaya gelen bir grubumuz vardı Eskişehir'den, Eskişehir'deki işitme engelli çocuklar, gençler ve onların aileleri. Çok ciddi sorunları olduğunu... Tabii ki engellilerin hepsinin çok büyük sorunları var, siz de mücadele ediyorsunuz, hepimiz mücadele etmeliyiz ama işitme engelliler birçok konuda sadece kendilerinin ayrımcılığa uğradıklarını düşünüyorlar. Bunlardan, örneğin, sağırlar okullarının kapatıldığını söylüyorlar, televizyonlarda alt yazı ihtiyacını söylüyorlar, pil ve cihaz desteği alamadıklarını söylüyorlar, ÖTV indirimi istiyorlar. Mesela, sadece kendilerinin diğer engelli yurttaşlarımızdan bu konuda ayrı tutulduklarını söylüyorlar. Bir de gerçekten ben de bilmiyordum, onları dinledikçe öğreniyorum, siz de eminim, biliyorsunuz, engellilerin bir memurluk sınavı var -onlardan öğrendiğim kadarıyla- ama işitme engelliler bu konuda ayrılmaları lazım olduğunu söylüyorlar çünkü her engelin aynı olmadığını ve kendilerinin bu sınavda, kamuya girerken çok zorlandıklarını söylüyorlar. O konuda bir ayrı yaklaşıma ihtiyaç olduğunu aktarıyorlar.
Yine, bütçenizle ilgili, bugünkü görüşme öncesinde şehit aileleri ve gazi yakınlarının da sizden talepleri var. Daha önce dile getirildi, bizim de talebimiz ama aileler bunu tabii daha fazla hissediyorlar. 15 Temmuz şehitleriyle terörle mücadelede hayatını kaybeden şehitlerimizin hem kalan yakınlarına yapılan yardımlar hem de terörle mücadelede yaralanan gazilerimizle 15 Temmuz hain darbe girişimine karşı hayatlarını ortaya koyan yaralı yurttaşlarımızın, gazilerimizin faydalandıkları hakların farklı olması onları incitiyor. Bunun bilinmesini istiyorlar. Bu iki ayrı uygulamanın ortadan kaldırılmasını istiyorlar. Onun yanı sıra da birkaç talepleri daha var. Bunlar, aslında, hepimize düşen sorumluluklar: Birincisi, burada Plan ve Bütçe Komisyonunda da tartıştık, sonra Genel Kurulda da biz tartışırken söyledik, ÖTV'siz araç hakkı verildi şehit yakınlarına. Gazilerimiz de bu haktan faydalanmak istiyorlar. Benzer şekilde Devlet Övünç Madalyası olanlara, şehit aileleri ve gazilerimizin madalya maaşı bağlanması yönündeki taleplerini de size aktarmamı istediler.
Yine, bir konu da aslında, yönetmeliğe göre, engeli yüzde 1 dahi olsa yurttaşlardan, engellilerden rapor parası alınmaması gerekiyor yani ücretsiz olması gerekiyor. Ancak, galiba, Sosyal Güvenlik Kurumunun isteği üzerine, devlet hastanelerinde 200 lira, üniversite hastanelerinde de 300 lira para alındığı ve bunların mağdur oldukları yönünde çok fazla şikâyet geliyor. Bunun nereden hasıl olduğu ve engellenmesi konusunda yardımlarınızı rica ediyorum.
Bir de son örneğim de aslında, yapmamız gereken, bunu daha önce tartışmıştık, sanırım, ortak komisyonla, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ile bizim kendi Plan ve Bütçe Komisyonumuz toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı bütçeleme anlayışıyla bütçemizi buna uygun yapmalıyız, siz bütçenizi buna uygun getirmelisiniz. Sadece sizin değil, bütün bakanlıkların, bütün kamu kurumlarının böyle bütçeleme yapması hususunu bence bir an önce hayata geçirmemiz gerekiyor. Bunu bir yerden başlatmamız lazım. Başarılı örnekleri var. Örneğin, Eskişehir Büyükşehir Belediyemiz Birleşmiş Milletler tarafından bu konuda hem attığı adımlar hem de somut yaklaşımları nedeniyle örnek uygulama seçildi. Sadece Eskişehir de değil, başka başarılı yerel örnekler de var. Artık, mutlaka, daha önce iki komisyonun birlikte konuştuğu bu konuyu bizim hayata geçirmemizde çok büyük fayda var. Ben de size başarılar diliyorum, bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.
Teşekkür ederim.