| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri a) Adalet Bakanlığı b) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu c) Türkiye Adalet Akademisi ç) Anayasa Mahkemesi d) Yargıtay e) Danıştay f) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 22 .11.2016 |
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, bürokrat arkadaşlarım ve basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Sayıştayla ilgili bazı tespitler var ama biz her seferinde onunla başlıyoruz. Her ne kadar siz onu artık yargı kurumu olmaktan çıkardınız, biraz daha göstermelik denetim yapılıyor olsa da biz her seferinde bir hatırlatma yapıyoruz.
En başta da söyledikleri genel değerlendirmeyi ben anlamlı buluyorum. Onun için, bizim burada yapmamız gereken herhangi bir şey varsa "4 tane ayrı kurum bütçesi yapılıyor." demişler birinci bulguda, sadece Adalet Bakanlığı Müsteşarımız var üst yönetici olarak. "O zaman 5018'de gerekli düzenleme mi yapılması gerekiyor, ne olacak?" diye bir soru sorarlar. Yani şu anda 4 kurum var ama tek üst yetkili var gibi. Artı, tabii "4 kurum" deyince hemen unutmadan onu da söyleyeyim. Bu kurumlar arasında Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı da var ama ben şimdi sizin konuşma metnine -baş tarafı dinleyemediğim için- dikkatlice geldiğimden beri bakıyorum birçok şey, sadece UYAP'ı buldum, onun arasına baktım "Acaba orada bir şey var mı?" diye YSK'yla ilgili hiçbir şey duyamadım. Bilmiyorum, ben mi kaçırdım, konuşma metninde var mı, yok mu? Yani orada yapacaklarımız yok mu? Yeniden seçim gelince mi tartışacağız Sayın Bakanım? Bir sürü seçim sistemiyle ilgili, SEÇSİS'le ilgili tartışmaları yaşadık, sonrası, öncesi, tutanaklar açılıyor, açılmıyor, toplu veriliyor hani çok zamanımız olmadığı için girmiyorum ama o konuda bir çalışma var mı, bir şey var mı, ne yapıyorsunuz, buralarda bulamadık, o konuda bir bilgi varsa, faaliyet raporuna bakma şansımız olmadı ama konuşma metninde göremedim. Hazır o kurumu söylemişken bunu da söylemiş olayım. Konuşma arasında cevap verirken değerlendirirseniz memnun olurum.
Tabii, bir taraftan adalet mekanizması çok fazla sorunla uğraşıyor, ülkemizin birikmiş sorunlarının yanı sıra önümüzde üç dört aydır uğraştığımız başka bir süreç başladı, ondan önce devam eden bölücü örgüt faaliyetleri var, birçok şey var. Hâkimlerimizin, savcılarımızın iş yükü arttı. Ama, oraya girmeden önce ceza ve tevkifevileriyle ilgili şeylerde siz konuşmada değinmişsiniz, belli yerlerde yeni açılacaklar var, çalışmalar var, bu yıl içerisinde yapılacaklar var ama ben oraya bakınca kendi şeyimiz aklıma geldi, "21 tane daha faaliyete geçecek var." diyorsunuz, 387 tane ceza infaz kurumu varmış. Bir de "276 kapandı." diyorsunuz. Beni iki gün önce arkadaşlarım aradılar, Manavgat'ta bir ceza ve tutukevi inşaatı için arkadaşlar yer keşfine çıkmışlar, söyledikleri yer de tam da eğer şeyse -İbrahim burada değil, değil mi? Yok. İbrahim'e soralım gelince, o biliyordur biraz daha- tam Ilıca yani turistik mevkinin içerisinde bir mera yeri varmış, düzenlemeden sonra orayı gözlerine kestirmişler. Yani ihtiyacımız olabilir, evet, kapasitenin üzerinde cezaevlerimiz dolu olabilir. Daha önce Manavgat'ta vardı, kapanmıştı, şimdi Alanya'da şey oluyor, diğer ilçelerimizde de var. Bunun yer seçimiyle ilgili yeniden bir değerlendirme yapmak lazım. Yani sıkışık bir yere denk geliyor, orada meradan düşen bir yer varmış, arkadaşlar size teknik bilgi verirde de ben yeniden bir değerlendirme yapmanızı istirham ediyorum çünkü orası ticaret, turizm, bir krizdeyiz, tam da şeye yakın...
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Onlar eski, geçmiş.
MEHMET GÜNAL (Antalya ) - Biz aldığımızı söyleyelim de neme lazım, teste kırılmadan biz uyarımızı yapalım, sonra "Biz yaptık, projeyi de yaptık, parasını da verdik." derler bu sefer. Öyle bir çalışma yapıldığını duyduk biz de sizi şimdiden uyarmış olalım. Tabii ki planlama yapılır, yerler de bulunur ama daha atıl kalan yerlerimiz vardır oraya uygun olabilecek yani sosyal alanların içerisinde belli bir yere yapılması çok şey değil, geçmişte de öyle değildi. Zaman içerisinde şehirleşme artınca şehir içinde kalıyor ama şimdi doğrudan bir şey yapılıyor gibi geliyor. Bir daha değerlendirirseniz, bu konuda teknik bir çalışma yapılırsa memnun oluruz.
Onun ötesinde, tabii ki az önce kısaca söyledik ama ciddi bir süreç yaşanıyor 15 Temmuzdan bu yana. Gerçekten de hiç tahmin etmediğimiz, ihtimal veremediğimiz, duyduğumuz zaman "Hadi canım, sen de!" dediğimiz bir teşebbüsle karşı karşıya kaldık. Tabii ki bunun soruşturmaları da uzun sürecek, yargılamaları da zaman alacak ama biz inanın, mağduriyetlerden işimizi yapamaz hâle geldik Sayın Bakan. Bir şey oluyor yani tabii ki suçlu kim varsa delillendirildiği zaman bunların cezalandırılması, yargı sürecinin mümkün olduğunca hızlı bir şekilde yapılması bizim de birinci temennimiz ve kimse örgüt bağlantısı olan, sizin dediğiniz gibi iltisaklı olan ne varsa, yardım eden, para veren o ayrı ama şimdi öyle örnekler geliyor ki eğer onlar doğruysa ciddi bir mağduriyet de oluşuyor. Yani bir an önce şunu yapmamız lazım: Bir taraftan işte en fazla olan yerler millî eğitimde, Emniyet teşkilatı içerisindeydi. Dün yine kararnameyle bir kısım, azar azar iadeler oluyor ama yeniden ihraçlar başladı ama öyle bir şey oluyor ki bir kurumdan duyuyoruz, hiçbir suçlaması, hiçbir şeyi yok "kurum değerlendirmesi" diye bir şey var. Şimdi, bu kurum değerlendirmesinde sizlerden biraz daha hassas olmanızı, gerekirse Bakanlar Kurulunda, gerekirse bakanlıklar kendi birimlerine... Yani delil ayrı bir şey, müsteşarın genel müdürle, daire başkanıyla oturup "Ya, işte şununla ilgili de bir dedikodu." var diyerek yaptığı şey, bazen bunlar çok fazla geliyor. Bu konularda bir ayrıştırıcı olmamız lazım, bunun bir kıyıma yol açmasına veya birilerinin birilerinden intikam almasının bir şeyi olmaması lazım. Dün sordum, merak ettim, bir bakanımıza da rica ettim, normal yoldan yapıyoruz ama hiçbir alakası olmayan bir doktor, şimdiye kadar da bir şeyi olmamış, hiçbir yerde hiçbir şeyi çıkmamış ama başhekimle kavga etmiş, şimdi diyor ki: "Sadece ondan şüpheleniyorum." Sadece kurum değerlendirmesinden geçici olarak açığa alınmış aradan üç dört ay geçtikten sonra. Örnek yani son gelen bir bilgiyi paylaşıyorum sizinle. Ben de rica ettim "Gerçekten bir şeyi varsa ben de bilmek istiyorum." diye. O zaman infaza dönüşüyor. Bunları bir an önce ayıklamamız lazım. Tabii, bir de şu var yani vatandaşa biz "Tamam, sabırlı olun, bitecek, olacak." diyoruz ama öbür taraftan "Bir türlü siyasi ayağına sıra gelmiyor. Bizi tamam, küçücük bir şüpheyle, kurum değerlendirmesiyle alıyorsunuz, sizin hakkınızda dedikodular çıkıyor, sizin partinizde de varmış, Hükûmette de varmış, onları niye yargılamıyorsunuz da bizi alıyorsunuz?" diyorlar. Şimdi, süreç uzadıkça ve siyasi ayağı geciktikçe, diğer kurumlarda üst düzey memurlara bulaşmayınca o zaman diyorlar ki: "Bizim günahımız ne?" Yani şunu yapmamız lazım: Bir an önce, sizin "8 kriter" mi dediğiniz bir şey vardı hani araştırılırken işte iltisaklı, irtibatlı, alakalı, finansman sağlayan falan filan bir sürü, o 7-8 tane ana kriter var. Tamam, bunlarda herhangi bir şey varsa bakalım ama sadece sorup kurum içinde "Bunu nasıl bilirdiniz?" dedikten sonra "Ya, bunun bağlantısı olabilir." lafı üzerine açığa almayalım. Yani sıkıntı oradan kaynaklanıyor bence, diğerleri tabii ki soruşturulacak, evet, çok dosya var, zaman da alabilir ama bir an önce de bir sistematize edip bu arada olmayanları, mesela geriye iade ettikleriniz gibi zaman zaman, 3 bin tane yine dünkü şeylerde de vardı ama biraz o alt tabakada olanları yani delilleri çok kuvvetli olmayıp da sadece bir şüphe, kurum değerlendirmesi üzerinden olanları bence hızlıca bir değerlendirmeye tabi tutmak lazım, varsa bir şey devam edelim ama yoksa da ailevi sorunlar, birtakım sosyal sorunlar çoğalmaya başlıyor, uzadıkça da daha da çoğalıyor, bir an önce bunu çözmemiz lazım. Öbür taraftan da delil olanları da kamuoyuyla paylaşıp birtakım şeylerde de bunların yargılamasının süreceğini aktarmak lazım; aksi takdirde, hem biz o sosyal vicdanlardaki şeyden kurtulamayız hem de adalet mekanizmasına olan güveni tesis edemeyiz, çok fazla şeyler çoğalıyor. Bir an önce de yargılama sürecini de hızlandırmak lazım, nasıl bir şey yapacaksak, delilleri gelenleri de hızlandırma gerekiyor. Biz o nedenle biraz daha bu konularda duyarlı olunması gerektiğini düşünüyoruz. Yani Sayın Genel Başkanımız da yine iki üç haftadır her toplantıda söylüyor, birtakım şeyler yayınlanıyor. Örneğin, işte "Filancanın şu listesinde varmış. O buradaymış. Bu, sıkıyönetim komutanı listesindeymiş." diye açıklanıyor. Biz hâlâ merak ediyoruz yani bunun üst çatısında kim var? Bazı askerlerin itirafları yayınlanıyor, çarşaf çarşaf röportajlar yayınlanıyor, işte araştırma komisyonunda devam eden birtakım ifadeler yayınlanıyor ama hâlen daha üst şeyini göremedik. Yani bana dün birileri, Twitter üzerinden göndermiş arkadaşlar, mesaj göndermişler Facebook'tan falan ama şimdi bunlar ne kadar doğru? "Üst çatısı çözüldü." diye basın organlarında yer alıyor. Biz merak ediyoruz bu yurtta sulh konseyinde kimler varmış? Yarın, kim gelecekmiş eğer başarılı olsaymış? Hafazanallah diyelim. Yani o zaman da vatandaş bu sefer haklı olarak tepki gösteriyor. Bir an önce bunu normalleştirmemiz lazım, sorumlularını da bulmamız lazım nerede olursa olsun, hangi kurumda, hangi kamu kurumunda, hangi partide olursa olsun onları da o sürece dâhil etmemiz lazım ki o zaman...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Antalya ) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Günal.
MEHMET GÜNAL (Antalya ) - ...kendilerini açığa aldığımız veya ihraç ettiğimiz vatandaşlar da haklarının korunabileceğine, doğru şekilde incelemelerin yapılabileceğine inansınlar. Kamu vicdanı açısından ve adaletin tesisi açısından bunların bir an önce neticelenmesi gerektiğini düşünüyoruz ve suçları tespit edilenler ve delillendirilenlerin de bir an önce yargılamaları tamamlanıp o zaman cezalarını çekmeleri gerekiyor diyorum.
İnşallah, bunları tartışmayacağımız bir bütçe görüşmesi, bir dahaki döneme kadar hepsi bitmiş olur, suçlular cezasını çekmiş olur, vatandaşlarımız da huzura kavuşmuş olur diyorum ve saygılar sunuyorum.