| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 12 .11.2014 |
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli hâkim ve savcılarımız, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, Sayın Başkan, belki konuşmam bazen maddenin dışına taşabilir, hoş göreceğinizi umuyorum.
Sayın Bakan, şimdi, bu maddenin Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine gelecek olması gerçekten en hafif deyimiyle ayıp bir şey, yani ayıp bir şey. Niye? Şimdi, siz, belli bazı olayları veya bazı makamları işgal eden demeyeyim, bazı makam sahiplerinin ihtiyaçlarına göre veya arzu ve isteklerine göre düzenleme yaparsanız bu hukuk devletinin gerekleriyle de bağdaşmaz, bunu savunmak Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanına da yakışmaz. Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanı adaletin tesisi, hukuk devletinin tüm kurumlarıyla, kurallarıyla işlemesi yolunda gayret göstermelidir. Kişilerin, makam sahiplerinin kişisel tercihleri veya arzuları doğrultusunda işlem tesis etmek veya işlem tesis edilmesini istemek, bana göre Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanına yakışan bir davranış değildir.
Kusura bakmayın, bunu yüzünüze bakarak da söylemek zorundayım.
Şimdi, Sayın Bakan, diyelim ki, öyle bir hüküm kondu, yani şimdi Yargıtay Başkanı veya Danıştay Başkanı adli yılın açılışında "Ben açılış töreni düzenleyeceğim." dese siz talimat mı vereceksiniz "Efendim, tören düzenleyemezsiniz." diye?
BAŞKAN - Hayır, yasaklanmıyor.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - O zaman hiç şey yapmayın. Yani, Türkiye'de tıp eğitiminin başlaması nedeniyle tören düzenlenir. Siz ona müdahale mi ediyorsunuz? Bu bana göre ayıp bir şeydir, hiç olmaması gereken bir şeydir. Niçin geldiğini biz biliyoruz, efendim, o olayın da unutulması lazım. Yani öyle bir olay meydana geldi ama bana göre unutulması lazım, olmaması lazımdı, oldu. Ama illa bununla ilgili, "Ha, ben bunun hıncını alacağım." gibi bir düşünce olmaz.
Şimdi, üzülerek söylemek lazım Sayın Bakan, iktidarınız döneminde buna benzer bazı şeyler oluyor. Mesela birkaç tane örnek vereyim: Mesela Danıştay. Biliyorsunuz, kamu yararına çalışan dernek statüsü Danıştay uygun görürse oluyordu. Danıştay Deniz Feneri Derneğiyle ilgili bir karar verdi. O derneğin kamu yararına çalışacak dernek statüsünde olamayacağına karar verdi, iki defa karar verdi. "Bu karar vereni siz misiniz?" dediniz, ondan sonra Danıştayın o yetkisini kaldırdınız.
Şimdi, Sayın Başkan, öyle umuyorum ki siz bunu tasvip etmiyorsunuzdur. Ama tasvip etmemek aynı zamanda "Bu doğru değildir." demeyi de gerektirir. Bu bunu da gerektirir. Biz Sayın Adalet Komisyonu Başkanından da bunun böyle bir şekilde dile getirilmesini isteriz.
Şimdi, Adalet Bakanlığının, bana göre, yargıyla bağı sadece yargının ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik olmalıdır. Başka arada bir organik bağın olmaması lazım. Sadece yargının ihtiyaçlarını karşılamasına yönelik olmalı veya gerektiğinde bütçe gibi durumlarda yargı ile Parlamento arasında ilişkiyi sağlamalıdır. Yani, yargının Adalet Bakanlığıyla bağı bu kadar olmalıdır. Bundan fazlası yargı bağımsızlığını zedeler. Bugün sizin hükûmetiniz var, yarın başka bir hükûmet olur. Yani, yargı üzerinde Adalet Bakanlığının bunun dışındaki bir yetkisi yargı bağımsızlığını zedeler. Bana göre, Türkiye'de yapılması gereken bu bağı mümkün olduğunca zayıflatmak ve demin arz ettiğim hususa sadece indirgemek olmalıdır.
Şimdi, Sayın Bakan, teklifle ilgili de bir şey söyleyeyim: Yargıyla ilgili bir düzenleme...
RECEP ÖZEL (Isparta) - Bu konuştuklarının maddeyle ne ilgisi var?
BAŞKAN - Ali Bey, maddeyle sınırlı müzakereler yapıyoruz.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Sayın Başkan, maddeye bağlayacağım.
BAŞKAN - Dün Yüksek Komisyon aşağı yukarı gece yarılarına yakın...
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Maddeyle ilişkili.
BAŞKAN - Peki, buyurun.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Sayın Başkan gerçi konsantrasyonumuz da o zaman, müdahale ederseniz bozuluyor da.
BAŞKAN - Madde diyorum.
Buyurun.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Biliyorsunuz ben bundan önceki maddelerde bulunmadım. Her ne kadar Adalet Komisyonu üyesi değilsem de Adalet Komisyonu toplantılarına ilgi duyan bir arkadaşınızım. Bunu hoş göreceğinize inanıyorum.
BAŞKAN - Sağ olun, teşekkür ediyoruz, katkı sağlıyorsunuz.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Şimdi teklifle ilgili bazı düzenlemeler getiriliyor.
Bir defa, yargıyla ilgili düzenlemelerin, Sayın Bakan, gerçekten tasarı şeklinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine gelmesi lazım. Siz Hükümet olduğunuz vakit mevzuatın hazırlanmasıyla ilgili bir yönetmelik çıkardınız. Çıkardığınız yönetmeliğe kendiniz uymuyorsunuz. Bunun birkaç nedeni var.
1)
Zannediyorum aceleniz var.
2)
İlgili kurumların görüşlerini almak belki bazen işinize gelmiyor olabilir.
BAŞKAN - Dün aşağı yukarı yarım saat Atilla Bey o noktayı nazarı arz etti.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Efendim, tabii, ben de arz edeyim izin verirseniz.
Tabii, esas olan kural koymak değil, konan kurallara uyum sağlamak, uymaktır. Yani hukuk devletinde olması gereken budur. Ben görevim gereği gerçekten hâkimlerimizle, savcılarımızla çok yakın çalıştım. İstisnalar dışında, görüşü ne olursa olsun, hâkimlerimizin, savcılarımızın yargı bağımsızlığı konusunda titiz olduklarını biliyorum. Hatta bazen belki aşırıya kaçacak şekilde bile bu düşkünlüklerini zaman zaman müşahede etmişimdir. Şimdi yapılması gereken bu bağımsızlığı sağlamak. Şimdi bazı düzenlemeler getiriyoruz. Efendim, hâkim ve savcılarımızın durumlarını iyileştiriyoruz. Elbette iyileştirmek lazım, ona hiç diyecek bir şey yok ama siz bunu yaparken, hâkimlerin ve savcıların durumunu düzeltirken emeklilik durumunu düzeltmiş olmuyorsunuz, bununla ilgili bir düzenleme getirmiyorsunuz, birincisi bu.
BAŞKAN - O konuda yoğun bir talep var Sayın Bakanım.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - İkincisi: Kamu görevlilerini bir bütün olarak ele almak lazım. Kendi durumundan şikâyetçi olan pek çok meslek mensubu var. Bunların başında da mülki idare amirleri geliyor. Şimdi, hâkimler ve savcılar ile mülki idare amirlerinin eskiden beri belli bir denge içerisinde özlük hakları yürütülür idi. Sizin yapacağınız düzenleme bu dengeyi bozmamalı, varsa arada bir bozukluk o bozukluğu gidermeye matuf olmalıdır. Ancak bu böyle değil. Tabii, öyle olunca, kamuoyunda hâkimlerimizi, savcılarımızı da hiç hak etmedikleri bir töhmet altında bırakıyor. Bu uygun bir şey değil. Hâkimler, savcılar bunu hak etmiyor ama kamuoyu böyle değerlendirir.
İkincisi: Bazı basit şeyler var, ben bunu da yakıştıramıyorum. Efendim, silah meselesi.
BAŞKAN - Ali Bey, madde üzerinde konuşalım ne olur. Arkadaşlardan itirazlar alıyorum.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Peki Sayın Başkan, geliyorum efendim.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Nereye geliyorsunuz?
BAŞKAN - Şimdi, demin Sayın Ali Rıza Öztürk değindi, belli görevlere atanabilmek için veya belli görevlere seçilebilmek için gerçekten bazı belli deneyimlerin, birikimlerin kazanılmış olması lazım. Bu genç arkadaşlarımızın donanımsız olacağı anlamına gelmez. Böyle bir şey yok. Eskiden beri benim bildiğim, yanlışsam düzeltsin arkadaşlarım, çok yazılı bir kural olmamakla beraber, Yargıtay üyeliğine 45 yaşından daha genç olanlar seçilmiyordu. Ancak, zamanı idarenizde bu değişti. Öyle değişti ki, otuz beş gün müsteşar yardımcılığı yapan bir zatı zamanın Cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesi üyeliğine atadı. Bana göre en çok Adalet Bakanlığının buna karşı çıkması lazımdı. Yüksek kamu görevlileri niçin Anayasa Mahkemesine seçilir? Kamuda edindikleri deneyimi, birikimi orada değerlendirmek üzere.
Siz şimdi Sayın Bakan, otuz beş gün içerisinde bu deneyimin, bu birikimin kazanılabileceğini düşünür müsünüz? Ben bunu sizin vicdanınıza bırakıyorum.
İkincisi: Öyle seçimler oldu ki bizzat altı ay içerisinde önce Danıştay üyesi, sonra Anayasa Mahkemesi üyesi yapıldı. Yargıyla bu kadar oynamak hukuk devleti açısından çok sakıncalı bir şeydir. Biz bu arkadaşların bu işe uygun olmadığını, layık olmadığını söylemiyoruz, kesinlikle söylemiyoruz. Belki çok yeteneklidir. O işin ayrı bir yanı. Ama ne olursa olsun öyle bir işlem onları da töhmet altında bırakır.
Sayın Başkan izin vermiyor galiba.
Aslında devam etmek istiyorum Sayın Başkan, izin verir misiniz?
BAŞKAN - Dinliyoruz üstadım maddeyi mahsusa konusundaki görüşlerinizi.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Toparlayalım Ali Bey, maddeyi oylayacağız.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Peki, maddeyi mahsusa konusuna gelince. Demin de arz ettim efendim, teamüller, kurumların hayatında çok önemlidir. Yerleşmiş teamülleri, haklı bir gerekçe yoksa, zorunlu bir neden yoksa değiştirmemek lazım. O nedenle de adli yılın açılış törenlerinin bu şekilde yasadan çıkarılmaması lazım. Çünkü -demin Sayın Bal da ifade etti- her zaman siz söylemiyor musunuz veya biz söylemiyor muyuz? İşte, hâkimler kararlarıyla konuşsun.
Öyle diyoruz değil mi Sayın Bakan? E, o zaman hiç olmazsa yılda bir defa da onlara konuşma hakkını vermek lazım. Öyle değil mi? Hepimiz konuşuyoruz bakın. Ama onlar da konuşsun. Ben şimdi kamuda görev yaptığım için gerçekten kamu görevlilerinin suskunluğu bana zor geliyor. Yılda bir defa da onlar konuşsunlar. Beğenmeyebiliriz, bizi incitebilir konuşma ama o konuşmayı bizim hiçbir şekilde engellemememiz lazım diyoruz.
Teşekkür ederim, sağ olun.