| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/775) (Alt Komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 09 .11.2016 |
ÖMER SÜHA ALDAN (Muğla) - Sayın Başkanım, şimdi, tabii, burada şöyle bir hâlle... Biraz önce Cemal Bey sözünü etti. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 19'uncu maddesi iki hâli düzenliyor; bu, üçüncü bir hâl getiriyor. Burada yargılamayı gerçekleştirecek mahkemeye salonunu, odasını, binasını, yerini tayin etme hakkı veriyor. Bu doğru bir yaklaşım değil. Yani, mahkeme başkanının keyfine esen yerde duruşma salonu için "Ben burada yapacağım." demesini kabul etmek mümkün değildir. Bu, keyfîliğe neden olur, bu doğru bir yaklaşım değildir. Adliyelerin bir bütünlüğü var. Adliyelerde yargılama faaliyeti belli bir bütünlük içinde icra edilir. Şimdi, gidip de "Ben bir polis karakolunda bu duruşmayı yapacağım." derse ne yapacağız? Onun düzeni buna müsait midir, değil midir? Böyle bir ayrıcalığın mahkeme heyetine verilmesi doğru değil. Bir kere, o mahkeme heyeti üzerinde başka bir anlayış oluşmasına neden olur. Bu anlamda en azından bir kademelendirme yapmakta fayda vardır. Kendi il içinde duruşmanın fiilî nedenlerle yapılamayacağı ortaya çıkmışsa güvenlik nedeniyle... Bu güvenlik gerekçesi il dışında bir davanın naklinde anlaşılabilir bir şey olsa da aynı il içerisinde "Ben adliyede gerekli güvenliği sağlayamayacağım." demek ve bunu, mahkemenin tayinini sağlamak bir anlamda o mahkemenin yapacağı yargılama üzerinde de bir yanlış kanı uyandırır. Yani "Ben burada can güvenliğini sağlayamayacağım. Ben takdir ediyorum, şurada olacak duruşma." demesi doğru bir şey değil. Ne yapılabilir? Burada da Adalet Komisyonu yetkili kılınabilir. Yapılabilir bu. Gerçekten bunun bir dayanağı var mı? En azından belli bir kademelendirme. Şimdi, mahkemeye keyfî bir şey tanınması doğru değildir ve bu alışkanlık hâline getirilecektir. Bir süre sonra kamu kurumlarına yazı yazacaktır mahkeme başkanı. Ben tahmin ediyorum: "Nerede güzel bir salon var? İşte, DSİ'nin iyi bir salonu var, hadi duruşmayı orada yapalım." deme noktasına gelecektir ki, bu, Türk yargısı adına çok doğru bir yaklaşım, girişim olmaz.
Teşekkür ediyorum.