KOMİSYON KONUŞMASI

FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Konu da zaten bu öneriyle ilgili. Çanakkale Havalimanı'yla ilgili. Şimdi, biz Çanakkale Havaalanı'na bir genelgemiz var bizim. Genelgemizde pistin her iki tarafında 3 bin metre toplu olarak bulunan, yani toplu hâlde bulunulan hastane, düğün salonu, okul, kongre merkezi, stadyum, otogar, gar binalarının planlanmaması ve inşa edilmemesi öngörülmüş önceden fakat daha sonra pist başına 490 metre mesafede meydan yaklaşma ışıklarının bitişiğinde bir alışveriş merkezinin inşa edilmekte olduğu, uçak iniş ve kalkışları esnasında inşaata ait vinçlerin indirildiği, trafiğin bitmesinden sonra vinçlerin tekrar devreye alınarak inşaata devam edildiği belirlenmiş. Meydan yaklaşma trafiğini ve uçuş emniyetini olumsuz yönde etkileyecek nitelikte olduğu; bu husus, ilgili kurumlar arasında yazışmalardan da açıkça görülmüş. Birçok yazışmalar yapılmış ve burada bu konudaki genelgenin sadece bir kelimesi şöyle bağlıyor. Daha önce genelgede "Havaalanı mania planlarında yer alan uçuş konilerinin pist başlarından itibaren ilk 3 bin metre bölümü içerisinde insanların toplu hâlde bulundukları hastane, düğün salonu, okul ve benzeri yapıların planlanmaması ve inşa edilmemesi" hususuna yer verildiği hâlde, daha sonra bu genelgedeki "vb." ibaresi çıkarılmak suretiyle AVM'nin inşaatının tamamlanmasına vesile olunmuş. Tabii şöyle oluyor. Hikâye uzun. Havaalanı açılmış. Şunu söylemek istiyorum. Geçmiş dönemlerde de ben bunu söylemiştim: Hiçbir şekilde olmaması gerektiği hâlde -yani uçakların iniş ve kalkışları için, zaten kaza da bir defa oluyor, hiçbir şekilde de ders almıyoruz- bu AVM yapılmış. Sorum şu benim: Bu AVM kimin? AVM'nin sahipleri genelgedeki "ve benzeri" ibaresini kaldırtmışlar. O gözüküyor. Hâlbuki bir AVM'deki insan sayısı, hastanedeki, düğün salonundaki, işte bir camideki, toplu olarak bulunulan yerlerdeki insan sayısından çok daha fazla olduğu hâlde, siz bir düğün salonuna -atıyorum- bir camiye müsaade etmeyeceksiniz, AVM'ye müsaade edeceksiniz. Bu AVM'nin sahibi kim? Daha önceki toplantılarda da söyledim. Gene de tekrar ediyorum ben. Yani biz kaza olduktan sonra bu işleri konuşuyoruz. Önceden güzel genelgeler var, birtakım kazaların olmaması için çıkarılmış, engeller konmuş fakat bir bakıyorsunuz, birilerin âli menfaatleri için bu genelge değiştiriliyor ve inşaata izin veriliyor. Sorum: Bu AVM'nin sahipleri kimlerdir? Ne şekilde kaldırılmıştır. Ankara'da emminiz, dayınız olursa maalesef bu işler böyle yürüyor, tıkır tıkır. Garip olursanız -daha önce de söyledim- hiçbir şey yürümüyor. Bunu söylemek istedim.

Başkanım, konuyla ilgili değil ama bir konuya daha değineceğim. Genel Kurulda görevim var da yetişmek maksadıyla bunlara bakmıştım. Öbür konu da Zafer Bölgesel Havalimanı'yla ilgili. Burada tabii bunları uzun uzun anlatmak mümkün fakat burada şöyle bir gerçekleşme olmuş. Havaalanı işletmeye açılmış. Ne zaman açılmış? 24/11/2012'de. İbrahim Çeçen İnşaat yapmış galiba bunu. Birtakım garantiler veriyoruz biz on yıl boyunca. İç ve dış, birinde 2 avro, öbüründe 10 avro vermişiz. Şimdi, burada bakıyorum ben, gerçekleşme oranı oldukça düşük. Yüzde 3'lerde, yüzde 4'lerde, yüzde 5'lerde, iç hatlarda, dış hatlarda ve biz, iki yıl içerisinde -2012'de 11'inci ayda işletmeye alınmış, çok fazla bir meblağ yok ama- 2013 ve 2014'te, buraya garantiden dolayı toplam 10 milyon 20 bin avro firmaya ödeme yapmışız. Bu ödemeyi ne kadar yapacağız? On yıl boyunca yapacağız. Yani 50 milyon avroluk bir yatırım maliyeti var ama on yılda herhâlde bunun 2-3 katı kadar bizden garanti alacak. Şunu söylemek istiyorum ben: Şimdi, bir havaalanı yapılırken o bölgeye havaalanı yaparken, orada, ciddi uzman firmalara bir fizibilite yapılması gerekmiyor mu? Yani şimdi, yüzde kaç kişi uçak kullanıyor, buraların nüfusu nedir, ilçeleriyle beraber bunlar ölçülmüyor mu? Bir bakıyorsunuz -hani, hata oranı yüzde 3 olur, 5 olur, bunu hoş görebilirsiniz ama- buradaki hata oranı yüzde 90'ın da üzerinde; 97-95 civarında bir yanılma var ve iki yılda ödediğimiz para da 10 milyon avro.

Şimdi, Ankara-İzmir hızlı tren hattı yapılmak üzere; belki biliyorsunuz, belki bilmiyorsunuz, inşaatı devam ediyor. Şimdi, eğer, Ankara-İzmir hızlı tren hattı yapılırsa bu gerçekleşmeler bunun da altına gidecek, haberiniz olsun. Yani yüzde 3'lerin de, yüzde 5'lerin altına düşecek. Bizim ödediğimiz miktarlar da çok daha fazla olacak. Yani bu tür havaalanları yapılırken...

Ha, yapılacak şey... Zaten Sayıştay raporlarında güzel bir rapor olmuş, Devlet Hava Meydanları İşletmesinin raporu gerçekten çok güzel, her şey ince ayrıntılarına kadar yazılmış. Ben burada Sayıştayımızın kıymetli üyelerine de teşekkür ediyorum, ellerine sağlık diyorum.

Şimdi, eğer, biz, başta ciddi şekilde fizibilite yapmazsak, sonuç bu ülkeye pahalıya patlıyor. Devlet Hava Meydanları İşletmesine de çok büyük bir finansman yükü getirmiş. Yani on yıl sonrayı, yirmi yıl sonrayı, elli yıl sonrayı görmemiz lazım bizim. Yüksek hızlı tren gitti, ne olacak? Daha da düşecek havaalanı kullanımı, bizim ödeyeceğimiz miktarlar çok daha fazla olacak. Bu da acı ama bir gerçek. Dolayısıyla, Sayıştay raporunda...

Ha, yanlıştan dönülebilir mi? On yıl boyunca dönülemeyeceğine göre... Biz havaalanı kullanımı nasıl artırırız? Burada gerekli öneriler de yapılmış. Ama şunu söylemek istiyorum: Bu tür yatırımlar yapılırken elimizi vicdanımıza koyarak bir elli yılı görmemiz lazım, elli yılı göremiyorsak... Bırakın elli yılı, biz üç yıl sonrayı bile görememişiz. Bu projede "şu sorumlu", "şu kusurlu", "bu suçlu" demiyorum ben. Olan ülkeye oluyor, maalesef. İki yılda ödediğimiz para 10 milyon euro, artarak devam edecek bu. Altından çıkılmaz Devlet Hava Meydanları İşletmesinin. Belki bu ödeyeceğimiz garanti paralarla birçok yerin, yapmakta olduğumuz havaalanlarımızın, yapacağımız havaalanlarımızın finansmanını karşılayabilirdik diyorum.

Teşekkür ediyorum.

Sorum şudur Başkanım, ayrılmadan önce tekrar ediyorum: Çanakkale Havaalanının pist başına 3 bin metre içindeki -hatta 3 bin de değil, 500 metre sonuna hemen yapılmış, 400 küsur metre- AVM kimin? Böyle mi olmalı yani? Bu ülke böyle olmamalı. Ağa olur, paşa olur. Buna müsaade etmememiz lazım. O yüzden, güven her tarafa sarsılıyor; kamuya da sarsılıyor, hukuka da sarsılıyor. Böyle oluyor, maalesef.

Teşekkür ediyorum.