| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1504) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 28 .12.2016 |
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, beni gerilmeden dinlemenizi rica ediyorum çünkü siz "sistem değişikliği" deseniz de yapmaya çalıştığınız, doğrudan doğruya rejim değişikliğidir.
Cumhuriyeti tarihe gömmek istiyorsunuz, siz belki istemeseniz de kraldan çok kralcılar çıkıyor. Rize'de Atatürk heykelinin kaldırılması gündemdeyken ve bizim buradaki mücadelemiz gündemdeyken Rize'de istiklal mahkemeleri tarafından idam edilen 8 kişi için anma düzenleniyor. Nereye varmak istiyorsunuz, ılımlı İslam cumhuriyetine mi? Bu yolun karanlık olduğu, bu yolun sonunun karanlık olduğu çok açıktır. Orta Doğu'da Müslümanlığı kardeşçe yaşayan en güzel ülke Türkiye'dir. Niçin bu ortamı bozmak istiyorsunuz? Amacınız nedir? Kardeşliğimiz yok mu? Hangimizin tırnağı kırılsa bir diğerimiz üzülmeyiz? Hangimizin canı yansa bir diğerimiz üzülmeyiz? Sınırlarımızdaki bütün ülkeler, Orta Doğu'daki ülkeler kan gölü içerisindeyken Türkiye'deki barışı, huzuru niçin yok etmek istiyorsunuz? Niçin sürekli olarak elinizdekinin kıymetini bilmiyor ve sürekli kandırılıyorsunuz?
Bir vatansever olarak, bir anne olarak bu konuşmayı yapıyorum ve bir uyarıda bulunmak istiyorum: İleride bir soba var, çocuk koşarak sobaya doğru gidiyor, eli yanacak, belki de sobanın üstündeki kaynar su üstüne dökülecek, çocuk yanacak. Sadece siz yanmayacaksınız, hepimiz yanacağız; geleceğimiz, yarınlarımız, torunlarımız yanacak. Bunun için, bir durun, nefes alın, ülke de bir nefes alsın. Neye, niçin, kime, neyi yetiştirmeye çalışıyorsunuz? Bu hız neden? Her gün 3-4 tane maddeyi niçin geçirmek zorundasınız? Daha önceki uyarılarımızın haklı çıktığını göz önüne alın lütfen ve bu uyarılarımızı da dikkate alın. Niye sadece 1 kişi hem bakan hem Başbakan hem Dışişleri bakanı hem İçişleri bakanı hem İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı; neden? Böyle olmasa daha iyi olmaz mı? Bir düşünseniz, bir değerlendirseniz.
Önce "Amerika" demiştiniz, şimdi Eskişehir Milletvekilimiz Cemal Bey açıkladı, Suriye'den alınan bir anayasa teklifi hazırlanmış. Daha önce İsviçre'den almıştık. Yani yönümüzün de ne tarafa doğru döndüğünü aslında bir anda belirlemiş oldunuz. Doğrudan almışsınız, maddeler de açık ve ortada. Bunlar, lütfen, kafalarınızda soru işareti oluştursun, burada bir şey söylemeyin. Ama bakın, IŞİD'e "öfkeli gençler" dediniz, kimin kurdurduğunu açıkladılar, duydunuz. Yaptıkları vahşet ortada, insanları çoluğu çocuğu ne hâle getirdiler, ortada. Diğer kandırılmalarınız acı da olsa bir şekilde geçebilir ama bu kandırılmanız çok acı ve bedeli ödenmeyecek bir faturaya sebep olacaktır. O zaman anlayacaksınız; bizim bu çırpınmalarımızın, bu açıklamalarımızın, bu çalışmalarımızın sebebini anlayacaksınız. İstiklal Marşı'nda sözü geçen "son ocak" bilesiniz bir Cumhuriyet Halk Partilinin evidir.
Bilin, şunu da bilin: Biz emperyalizmin ağababalarını yenerek, Kurtuluş Savaşı'nı kazanarak elde ettiğimiz cumhuriyeti kimseye yıktırmayız. Bu konuda herhangi bir endişeniz olmasın. Tabii, siz sanıyorsunuz ki size oy verenler yine size oy verecekler, yanılıyorsunuz. Türk milletine her şeyi kabul ettirebilirsiniz ama köleliği, diktatörlüğü kabul ettiremezsiniz. Cinsel istismar yasasında olduğu gibi, vatandaşımız karşınızda dikilecektir. Nasıl dağı, taşı, ovayı, dereleri sattınız ama çocuklara dokunduğunuzda "Nasıl olur bu!" deyip "Çocuklarımızın bedeli yok." dediyse vatandaş, şimdi de aynı şeyi söyleyecek ve "Vatanımızın bedeli yoktur." diyecektir ve karşınızda duracaktır.
Her darbe sonrası bir anayasa geliyor. Çok şükür, milletimiz tarafından bu darbe girişimi bertaraf edildi. Bu anayasanın bu kadar alelacele gelmesinin nedeni nedir? Bir güç şaşkınlığı yaşadığınız kanaatindeyiz, en açık biçimde bunu söyleyebiliriz. Bunun cinsel istismar önergesiyle de somut hâle geldiği çok açıktır. Dediniz ki: "5 yaşındaki çocuk, istismarcısıyla evlenebilir."
Buradan açık çağrıda bulunuyoruz: Sendikalara, meslek odalarına kulak verin. İnsanımız aç, insanımız geçim sıkıntısı yaşıyor, barınma sıkıntısı yaşıyor, insanımız çocuğunu doyurma sıkıntısı yaşıyor. Size yakın olmayan, on dört yıldır sizin iktidarınıza destek vermeyen insanların hâli gerçekten çok kötü durumda.
15 Temmuzdan sonra liyakat önemsenir zannettik ama şimdiye kadar uygulamalarınız bizi, maalesef, üzdü. "Atatürk bize yüz yıl kaybettirdi." diyen emperyal düşünceyle acaba paralele mi düştünüz? Şu anda sizin elinize bu Anayasa teklifini kim verdi? Bu sefer sizi kim kandırıyor acaba? Herhangi bir cevap vermek zorunda değilsiniz, sadece düşünün istiyorum. Bu kadar aceleyle bu teklifi size kim geçirtmeye çalışıyor? Biraz üzerinde düşünmeye ihtiyacı yok mu bu ülkenin?
Şimdi, bizim sizin bu kadar aceleyle geçirmenize karşı durmamızda siz dediniz ki: "Hemen geçirelim, kimse konuşmasın, beş dakika konuşun." Ama yedek milletvekilliğini iptal ettiniz. Biz size dedik, "Kamyon kazaları olabilir, insanları öldürebilirler." dedik, şimdi vazgeçtiniz. Belki de burada bir sürü madde çokça ciddi zarara sebep olacak, cumhuriyeti yıkabilecek -bir insana bir sürü yetki veriyorsunuz- onun için, bunu değerlendirmekte, tekrar gözden geçirmekte fayda yok mudur?
Sanıyorsunuz ki sonsuza kadar iktidar olacaksınız ama unutmayın, her gecenin bir sabahı vardır. AKP içinde de demokrasiye, özgürlüğe inanan insanlar olduğuna inanıyorum; çevreye, kente duyarlı insanlar da vardır. Bu söylediğim yerlere nereden varıyoruz? 80'inci maddeyi çıkardınız Değerli Başkan, sayın milletvekilleri; 80'inci madde doğanın idam yasasıdır. Daha geçen gün Tarihî Yarımada'da Anıtlar Kurulunu lağvettiniz, KUDEB diye bir yasa çıkardınız ve "Belediye başkan yardımcısı, belediye başkanını denetleyecek." gibi abuk bir şey getirdiniz. Bunları size acaba kripto FETÖ'cüler yaptırıyor olabilir mi? Şimdiki anayasa taslağını da onlar size hazırlatıyor olabilir mi, hiç düşündünüz mü? Çünkü bunlar çok zararlı ve bu insanlar sizin çok yakınınıza kadar gelmişlerdi, hatırlayınız.
Şunu bütün içtenliğimle ifade etmek isterim ki: Yaptığınız adanmışlık takdire şayandır ama bugünkü inanmışlık ve adanmışlıkla 2010 yılında da konuşuyordunuz. Şimdi geldiniz, dediniz ki: "Kandırıldık." Bir daha kandırılmayın diyedir uyarılarımız.
Tek tek her biriniz iyi niyetli ve nitelikli insanlar olabilirsiniz ama bir araya geldiğinizde -belki de toplum mühendisleri sizi bilerek bu şekilde bir araya getiriyor- canavar bir zihniyet ortaya çıkıyor.
BAŞKAN - Sayın Yedekci, toparlayalım lütfen.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Kendinden olmayana hayat hakkı tanımayan, kendinden olmayana hiçbir şekilde yaşam hakkı tanımayan bir anlayış ortaya çıkıyor. AKP olarak, genel olarak bir fiilî durum yaratıyorsunuz. Mesela mekânları önce yaşanmaz hâle getiriyorsunuz, sonra "Burada kentsel dönüşüm yapalım." diyorsunuz. Cumhurbaşkanı için önce fiilî bir durum yaratıyorsunuz, önce masayı veriyorsunuz, sonra "Yasayı yapalım." diyorsunuz. Bu anlayış kabul edilemez.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Gecekondulaşma ta 1930'larda başladı.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Gecekondulaşma sizden sonra arttı, artarak devam ediyor.
Atatürk'ün heykellerini sökerek milletin gönlündeki yerini yıkabileceğinizi zannediyorsunuz ama stadyumlardan caddelerden ismini söktüğünüz Atatürk'ün 15 Temmuzdan sonra kalpaklı fotoğrafını saray dâhil, parti binalarınıza astığınızı hatırlatırız. Ne çok şey yaşadık, her şeye rağmen...
HALİL ETMEYEZ (Konya) - Hangi binaya girdiniz?
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Bütün binaları gezdik, gördük, biliyoruz.
HALİL ETMEYEZ (Konya) - AK PARTİ'nin binalarını da mı?
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Bütün binaları gördük ve o kadar laf söylediğiniz Atatürk'ün kalpaklı fotoğrafı Yenikapı semalarında da dalgalandı.
Tüm çok uluslu güçlerin oyunlarına rağmen bölünmedik, bir aradayız, yan yanayız. Yanı başımızdaki tüm oyunlara ve kanlı savaşlara rağmen yüzyıldır ayaktayız. Bunu dün bile utanmadan laf attığınız Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına borçluyuz. Stalin sınıfsal adaleti dağıtmak için, Hitler adalet dağıtmak için halkın en yüksek desteğiyle geldi ama dağıttıkları kendi ülkeleri oldu, adaleti dağıtamadılar, kendi ülkelerini darmadağın ettiler. Biz "Ne darbe ne diktatörlük. Yaşasın tam demokratik, tam bağımsız Türkiye!" diyoruz.
10 yaşındaki oğlumla Rus Büyükelçisi öldürüldüğünde beraber haberleri izliyorduk, bana dedi ki: "Anne, sana bir şey söyleyebilir miyim." Söyle oğlum dedim, "Anneciğim, bizim ne Rusya'yla ne Amerika'yla iyi geçinmek ya da onlara şirin görünmek gibi bir derdimiz olmamalı." dedi. Dedim ki: Neden oğlum? "Çünkü, biz Kurtuluş Savaşı'nda bunların hepsini yenmedik mi anne?" dedi. Doğru söyledi, "Gerçekten bizim korkmamamız lazım, cesur olmamız lazım." dedi. İşte Bursa Nutku'nda Atatürk'ün ülkeyi emanet ettiği gençler bu gençler.
Korkuyla hazırlanıyor aslında, bu hazırlamaya çalıştığınız anayasa teklifi de bir korku teklifi aslında. Tarih açıkça gösteriyor, halkımız ve Türkiye Büyük Millet Meclisi asla kazanımlarının gerisine düşmüyor. Ülkemizde bundan eminiz; bu, Meclisten de, halktan da mutlaka geri dönecektir, buna inanıyoruz ama buradaki tartışmalara gerek yok. Biz burada bilimi, feni, teknolojiyi tartışalım. Mars'ta yaşam alanı planlıyor diğer ülkeler. Türkiye niçin bu planlamalarda yok? Türkiye'nin bilimde, fende niçin hiç adı geçmiyor? Malta küçücük bir ülke, 425 bin nüfusu var. Denizcilikte, teknolojide, eğitimde bizden niçin ileride olsun? Koskoca Türkiye Cumhuriyeti devletiyiz biz, yedi düvele diz çöktürmüşüz. Dünyanın her yerinde iktidarlar var ama sadece demokraside muhalefet var. Ama, Türkiye'de ne yaptınız? Sosyal medyada yazdıklarından dolayı 2 bin kişiyi tutukladınız. Bir bakanınızın çocuğu şikâyet etti diye 13 yaşındaki çocuğu sorguladınız.
Önerilen bu teklifte millet yok, Meclis yok, hükûmet yok, cumhurbaşkanı zaten yok. Peki, ne var? Hükûmetsiz devlet, sorumsuz yönetim var; millet hiç yok. Bu teklifle zaten tek başına bütün kararları alabilecek, belki de bin cumhurbaşkanı yardımcısı atayabilecek bir cumhurbaşkanı var.
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Kamera çekimi var.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Vatandaş geçim derdinde, sen neyin derdindesin Sayın Vekilim? Vatandaş geçim derdinde.
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Ben farkındayım.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Şimdi, burada yapılması gereken... Siz anlatıyorsunuz, mesela diyorsunuz ki: "Şu kadar yoksulluk yardımı yaptık. Şu kadar fakir fukaraya yardım yaptık." Sanki maharet gibi. Asıl yapmanız gereken ne? O kadar fakir fukaranın olmayacağı bir sistemi kurmak. On dört yıldır iktidardasınız. Stalin'in tavuğu gibi, ülkeyi yönetmektense laik, demokratik, çağdaş ve eşitlikçi bir ülke kurmak lazım. TÜRK-İŞ verilerine göre yoksulluk sınırı 4.655 liraya yükseldi.
BAŞKAN - Sayın Yedekci, çay gönderdik.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Bitiriyorum, gördüm.
Aç millet, aç, Sayın Başkanım. Asgari ücretin altında açlık sınırı. Dolar, euro yükseldi, zamların önü alınamıyor; tüccar, esnaf, ev kadını, taksici kan ağlıyor. Siz burada başkanlık derdindesiniz. Bu mudur derdiniz! Bu mudur derdiniz!
BAŞKAN - Sayın Yedekci, toparlayalım lütfen.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Dağ taş satılmış, Çevre Bakanımız çıkmış diyor ki: "Sermayenin önünü açacağım, gelip yapsınlar."
Tarih, kültür, her şey yok edildi, beyler başkanlık derdinde. Hep dünyada ilk olmak istiyorsunuz. Her açıklamanız böyle.
BAŞKAN - Erkeksi bir dil kullanmayın lütfen "beyler" diye. Bizim partimizde bayanlar da var.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Dünyada ilk defa... Kadına duyduğunuz saygı da, zulüm de ortadadır. Kadına tacizin, tecavüzün, şiddetin arttığı ortadadır. İşte, çocuk tecavüzleri yüzde 434 artmıştır, fuhuş yüzde 790 artmıştır, cinsel taciz yüzde 449 artmıştır, uyuşturucu kullanımı yüzde 678 artmıştır. Uyuşturucu bağımlılığı 10 yaşın altına inmiştir. 4 kişiden 1'i depresyon ilacı kullanmaktadır. "İstikrar" diyorsunuz, işte Türkiye'yi getirdiğiniz istikrar ortadadır. İki Trakya büyüklüğündeki tarım alanı ekilip biçilemiyor.
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Sistemin sıkıntısı, sistemin.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Sistemi siz yarattınız Beyefendi. Tohumu bile bitirdiniz, hibrit tohuma döndünüz. Basın özgürlüğünde 99'uncu sıradan 149'uncu sıraya döndük. Gazetecileri tutukladınız, akademisyenleri tutukladınız ve kendi bizzat atadığınız başbakanı değiştirdiniz ve yerine daha "düşük profilli" deyip başka başbakan atadınız...
BAŞKAN - Sayın Yedekci, lütfen toparlayın.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - ...ve atadığınız bu başbakana da güveniniz olmadı...
BAŞKAN - Sayın Yedekci, lütfen...
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Bir müsaade edin, bitireyim. Bir dakika, bitireceğim. Sataşmasanız bitecek.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Biz kasetle değiştirmedik ki demokrasiyle değiştirdik, siz kasetle değiştirdiniz.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Başbakanın...
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Kaseti kim çektirdi? Kim dağıttırdı? Kim meydanlarda bağırdı?
BAŞKAN - Sayın Yedekci, tamamlayınız lütfen. Sayın Erkek... Sayın Erkek... Lütfen...
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Ama, böyle bir şey olur mu!
BAŞKAN - Ama lütfen Sayın Erkek, lütfen...
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Kaseti kim çektirdi? Kim dağıttırdı? Ahlak olsun biraz, ahlak! Ayıp bir şey! Terbiyesizliğe bak ya!
BAŞKAN - Sayın Yedekci, devam edin lütfen, toparlayın lütfen.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - "Düşük profilli" deyip bir başbakan atadınız.
BAŞKAN - Sayın Yedekci, lütfen toparlayın.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - O başbakanla da şimdi boş bakanlığı toptan yok ediyorsunuz. Bu da yanlış.
"Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın." diyen Mehmet Akif Ersoy'un dizeleri:
"Bana anlat bakayım şimdi: Şu biçare ocak,
Zorbalar saltanatından ne zaman kurtulacak?
Hiç bu mantıkla, a divane, hükûmet mi yürür?
Bir cemaat ki erenler işi yumrukla görür,
Ya kuzum, zaptiye ruhuyla hükûmet sürenin,
Yeri altındadır, üstünde değildir kürenin!"
BAŞKAN - Sayın Yedekci...
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Şimdi, biz şunu söylüyoruz: Hiçbir kul yaşattığını yaşamadan ölmezmiş. Onun için, Allah size yardım etsin, ben sizin için de dua ediyorum.
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Allah senin duanı kabul etsin.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Bu ülkede ölümler var.
BAŞKAN - Sayın Yedekci, sizin konuşmanız uzadıkça...
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Adana'da çocukların yandığı gün 6,7 milyon liraya müftülük binası açtınız. İki cihanda iki elimiz yakanızda olacaktır.
Yüce heyeti, hazırunu saygıyla selamlarım.