| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1504) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 28 .12.2016 |
MURAT EMİR (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aslında gelecek nesillerimize umut vermeyen, Türkiye'ye bir umut vermeyen ve her yerinden tel tel dökülen bir hukuki metinle karşı karşıyayız. Bu hukuki metnin aslında ne Türkiye ne Meclisimiz ne de Komisyonumuz tarafından tartışılmayı hak etmediğini söylemememiz lazım ama yine de her şeye rağmen mademki siz kendinize yakıştırıp getirdiniz bu metni biz de bu metindeki aksaklıkların hepsini yeri geldikçe en azından tutanaklara geçirmek bakımından ifade etmek durumundayız.
Değerli arkadaşlar, burada Cumhurbaşkanının cezai sorumsuzluğunu konuşuyoruz, sorumluluğunun nasıl olacağını konuşuyoruz ama görüyoruz ki Cumhurbaşkanına delinmesi imkânsız bir zırh giydiriyoruz. Niye? Bu ihtiyacı nereden duyuyoruz? Siyasal bir değerlendirme yapayım, özellikle 17-25 sürecinde ve belki de çözüm sürecinde yaşanan sıkıntılar bir daha olmasın diye ve iktidarın da sürekli sizde kalacağını varsayarak seçilecek Cumhurbaşkanına olağanüstü dokunulmazlık yetkileri veriyorsunuz.
Şimdi, çok temel bir hata var, o da şudur: Şöyle bir yaklaşım var, deniliyor ki: "Zaten Cumhurbaşkanı sorumsuz, 1982 Anayasası Cumhurbaşkanını vatana ihanet dışında herhangi bir şeyle sorumlu tutmanın olanağını vermiyor. Biz, bakın, daha çok genişletiyoruz." Ama bu, tam bir aldatmaca, bunu, hiç kimseye anlatamazsınız çünkü buradaki Cumhurbaşkanı ile sizin getirdiğiniz rejim değişikliğindeki Cumhurbaşkanı aynı cumhurbaşkanı değil. Buradaki Cumhurbaşkanı olağanüstü koşullarda hazırlanmış, bir darbe döneminden sonra devlet başkanı olmuş, sonrasında Cumhurbaşkanı olmuş, birçok suça karışmış bir Cumhurbaşkanını korumaya dönük olarak zırh giydirilmiş bir Cumhurbaşkanıydı. Ama oradaki Cumhurbaşkanı aynı zamanda her ne kadar yetkileri bir parlamenter sisteme göre geniş olsa da en nihayetinde devletin başıydı ve yürütmedeki gücü sınırlıydı. Oysaki siz bu değişiklikle yürütmedeki bütün güçleri Cumhurbaşkanına veriyorsunuz. Artık o Cumhurbaşkanı bir yerde Başbakan gibi çalışıyor, bakanları atıyor, kararname çıkarıyor, üst düzey memurları atıyor, valileri atıyor, onun dışında, anlaşma akdediyor, aklınıza gelecek her türlü yürütme yetkisini kullanıyor ama siz onu sadece kıyaslarken 1982 Anayasası'ndaki birkaç atama yapabilen Cumhurbaşkanının sorumsuzluğuyla kıyaslıyorsunuz. Bu, bir defa, tam bir saptırmaca.
Değerli arkadaşlar, şimdi...
BAŞKAN - Sayın Emir, lütfen toparlayalım.
MURAT EMİR (Ankara) - Tamam, ben maddeyle ilgili konuşacağım.
Şimdi, burada, sorumsuzluğu geniş tutmuşsunuz, göreviyle ilgili-ilgisiz ayrımı yapmamışsınız, bu çok büyük bir garabet. Bakın, 1982 Anayasası'nda Bakanlar Kurulunun yani yürütmenin, göreviyle ilgili konularda Yüce Divana gideceği, göreviyle ilgili olmayan konularda da milletvekili gibi dokunulmaz olacağı belirtilmiş 83'üncü maddeye göre. Oysaki burada Cumhurbaşkanının göreviyle ilgili olsun olmasın bütün suçlarından yargılanmasının önü tıkanıyor. Burada bir ayrım yapılmamış olması bile büyük bir hata.
Sonra, ömür boyu dokunulmazlık veriyorsunuz, ömür boyu. Görevi bittikten sonra da yargılanmasının önünü kapatıyorsunuz. Bu, bana geçici 15'inci maddeyi hatırlatıyor 1982 Anayasası. Şunu unutmayın: Bütün diktatörlerin ömür boyu korumaya ihtiyacı vardır çünkü işledikleri suçlar o kadar çoktur ki onlar ölene kadar bir gün yargılanma korkusuyla yaşarlar. Mesela ağır cezalık suçüstü durum olursa ne olacak? Bunun ötesinde, normalde, yürütmede, biliyorsunuz, onda 1 üyenin teklifiyle ve salt çoğunlukla Yüce Divana gönderilirken burada getirdiğiniz en nihayetinde üçte 2 çoğunluk ihtiyacı. Üçte 2 çoğunluğu Cumhurbaşkanının atayacağı bir Meclis yani aynı anda seçimin yapıldığı, aynı anda milletvekili listelerini taraflı Cumhurbaşkanının yazdığı bir Mecliste üçte 2 çoğunluk bulunacak ve o Cumhurbaşkanı yargılanacak. Bunun olanağı var mı arkadaşlar? Buna kim inanır? Peki, kim yargılayacak? Cumhurbaşkanının atadığı Anayasa Mahkemesi.
Cumhurbaşkanının yetkileri bunlarla da bitmiyor. Bir sonraki maddede söz almayacağım için iki cümle de onun için söyleyeyim: Cumhurbaşkanı o kadar yetkili ki bir de dokunulmazlık dağıtacak; dilediği kişiyi Cumhurbaşkanı yardımcısı, dilediği kişiyi bakan yapacak, o bakan dokunulmaz olacak. Hiç olmazsa orada bir görev ayrımı yapmışsınız. Yani göreviyle ilgili konularda Cumhurbaşkanı gibi, göreviyle ilgisiz konularda milletvekili gibi dokunulmaz olacak. Peki, o kişinin yani seçilecek Cumhurbaşkanının bu yetkiyi iyi niyetli kullanacağını nereden biliyoruz? Suç işlemiş, suç işleme potansiyeli olan, suç işleme iddiaları olan yargılanacak kişileri bu kapsama alıp bakan atadığı zaman yargının önünden kaçırmış olacak mı olmayacak mı? Bu, tartışmaya açık bir konudur.
BAŞKAN - Sayın Emir, toparlayın lütfen.
MURAT EMİR (Ankara) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
Mesela o bakanlar Meclise gelecekler, yemin edecekler madde 98'deki değişiklikle; Meclise gelecek, yemin edecek, ondan sonra da Cumhurbaşkanı onu atadığı için dokunulmaz olacak. Yani bizim millî iradeyi temsil etmemizden dolayı millet adına kullandığımız dokunulmazlık yetkisi aynen o bakanların uhdesinde olacak. Peki, aynı zamanda ne dediniz, bir değişiklik yaptınız: Genel görüşme yapılırken o bakanlar gelip Mecliste Meclisi dinleme zahmetine bile katlanmayacaklar. Bakın, bunun altını çiziyorum ve sözlerimi sonlandırıyorum. Meclise gelecek, yemin edecek, dokunulmaz olacak ama Meclis kendisi hakkında, kendi görevi hakkında bir genel görüşme yaparken Meclisin koltuğuna gelip oturmayacak bile, sizi dinlemeye dahi tenezzül etmeyecek bir Cumhurbaşkanı.
Değerli arkadaşlar, gecenin bu vaktinde daha fazla uzatmak istemiyorum. Sabrınız için teşekkürler.