| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 13 .11.2014 |
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şu ana kadar söz almadım, diğer teklifte de söz almayacağız çünkü merkez karar toplantımız var birazdan ayrılacağız Faruk Bey'le. Onun için biraz hoşgörünüze ihtiyacımız var bazı genel konulardaki görüşlerimi de bu madde vesilesiyle paylaşmak istiyorum.
Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar, dün, dün akşam bütün dünyayı, insanlığı ilgilendiren çok önemli bir gelişme oldu. Avrupa Uzay Ajansının on yıl evvel uzaya fırlattığı bir araç, uzay aracı kuyruklu yıldıza indi. Oradan mesaj göndermişler "Hâlâ Ahmet İyimaya yaz boz hukukuyla mı uğraşıyor? Ne zaman uzay hukukuna geçecek?" diye.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Başkanım, buna bir cevap vermek lazım.
BAŞKAN - Yo vermem ya.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Sataşma var.
FARUK BAL (Konya) - Bak, hızı maşallah uzay hızı Sayın Bakan, maddeyi okumadan oyluyor!
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Hakikaten bu, insanlığa hayırlı olsun. Ama tabii, şimdi gelip şu salona sıkıştığımız zaman, Türkiye'nin dertleriyle baş başa kaldığımız zaman üzülüyoruz. Eloğlu kuyruklu yıldıza uzay aracı indiriyor, biz hâlâ Ermenek'te 16 vatandaşımızı çamur içerisinde arayıp çıkarmanın mücadelesini veriyoruz. Dünyayla aramızdaki fark maalesef bu. Bütün endekslerde ülkemizin uluslararası rekabetteki yeri çok açık ve seçik şekilde ortada. Bir, bunu dikkatlerinize sundum.
İkincisi; kanun yapılırken buraya katılması gerekenlerin olmadığını ifade etmek istiyorum. Ülkemizde 100'ü aşkın hukuk fakültesi var, üniversiteler var. Demin çocuklar buradaydı keşke onlar ayrılmadan bu sözleri ifade edebilseydim; onların geleceği adına konuşuyoruz, aslında onların geleceğini tüketiyoruz. Şu anda yapmış olduğumuz düzenlemeler o genç hukuk fakültesi öğrencilerinin geleceğini ilgilendiriyor ama Allah için bir tane hukuk fakültesi dekanından, bir tane üniversite rektöründen hiç ses çıkmaz mı ya, hiç tek satırlık bir yazı olmaz mı? Nerede bu ülkenin aydınları, hukuk profesörleri? Hiç... Herkes ağzını kapatmış vaziyette. Sadece buradaki siyaset mi yapacak bu mücadeleyi? Bir söz var, yani tamam herkes ekmek davasına düşmüş ama diyor ki eski başkanlardan biri: "Ekmekleri için özgürlüklerinden vazgeçenler, bir gün ikisini birden kaybederler." Onun için yani şu Komisyona gelmesi gerekenlerin gelmesi lazım. Yargıtay Başkanımızın bu toplantıda olması lazım, en azından Genel Sekreterin olması lazım. Danıştay Başkanının en azından burada olması lazım.
BAŞKAN - Danıştayın Genel Sekreteri burada.
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Tamam Genel Sekreterimiz var Danıştayın ama Yargıtayın, Barolar Birliği Başkanının burada olması lazım, baroların burada olması lazım. Bu mücadele nasıl olacak?
Kamuya gelirsek; şimdi Sayın Bakanım, Adalet Bakanlığı 2009 yılında Yargı Reformu Stratejisi'ni ortaya koydu; çok güzel, ince ince hazırladı. O stratejide yazılmış olan kanunların ve tedbirlerin bence tamamı bitti. Şimdi sizin Adalet Bakanlığı olarak aslında bacak bacak üstüne atıp "Bu uygulama nasıl olur, performansı nasıldır?" diye bakma noktasında olmanız lazım, onun yerine buraya iki defa, üç defa, tekraren görüştüğümüz yasa tasarılarının gelmemesi lazım. Niye geliyor? İki sebepten geliyor: Bir; sözde "paralel" diye nitelediğiniz bir grupla mücadelenin hukuki altyapısını oluşturmak istiyorsunuz. İkincisi; sözde çözüm sürecinin hukuki yapısını oluşturmaya çalışıyorsunuz.
"Sözde çözüm süreci" derken Adalet Bakanlığı bu konuda çok kilit önemde ama biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak diyoruz ki bu sözde çözüm sürecinin hiçbir anayasal, yasal ve siyasal meşruiyeti yok. Yani bu yapılanların, görüşülenlerin hepsi yasa dışı. Onun için Adalet Bakanlığının bu konuda çok dikkatli olması lazım. Yani bu müzakere kavramı, uluslararası hukukta müzakere kavramı ne demek? Bir devletin, devlet organlarının, bir bakanlığının illegal yapılarla, terörist gruplarla müzakere noktasında buluşması... İç hukukumuzda bunu hangi yere yerleştireceğiz?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın Bakanım, illegal yapılarla, terörist gruplarla herhangi bir bakanımızın, bakanlığımızın kesinlikle bir görüşmesi yoktur, olmamıştır.
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Şakır şakır beyanat geliyor. "Diyalogdan müzakereye geçtik. İlk defa siyasi kişiler katıldı; siyasi bakanlar" deniliyor.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - HDP, Parlamentoda seçilmiş olarak grubu bulunan bir parti, oradan milletvekilleriyle görüşmeler olmuştur ancak illegal bir yapıyla, terör örgütüyle bir görüşme, herhangi bir bakanımızın görüşmesi yoktur. Yani Millî istihbarat Teşkilatı tabii, görevi gereği o yaptığı çalışmalar saklı, o ayrı.
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Yani istihbarat teşkilatı da olsa, devletin başka birimi de olsa arkasında siyasi irade olmaksızın hiçbir devlet görevlisi bu tür oturumlara giremez, bu tür müzakerelere giremez. Biz bunun hem içeriğine hem yapılma şekline ve günün sonunda sonuçları itibarıyla da bu ülkede hiç kimseye fayda getirmeyeceğine inanıyoruz. Yani bu şimdi o kadar şey bir ilişkiye döndü ki ama arada canlar gidiyor. Mesela bir örnek vereyim; bu 6-7 Ekim olaylarında sokağa çıkıldı, nasıl çıkıldı, kim davet etti, belli. Ülkenin Cumhurbaşkanı, Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki: "İnsanları sokağa davet etmek suçtur, katilliktir." Şimdi, "Şu kadar soruşturma açıldı." dediniz. Sayın Cumhurbaşkanının ifade ettiği anlamda hangi siyasi kuruluş hakkında, hangi siyasi parti hakkında o suçun karşılığı olan bir soruşturma var? Ama Beşiktaş'ın Çarşı grubuna Hükûmete darbeden dolayı dava açılıyor. Yani bunlar ülkemizde adalet duygusunu zedeleyen işler.
Şimdi, biz, buradaki görüşmelere canıgönülden katılmak istiyoruz ama bu iki noktada, ana fikirde sizinle mutabık olmadığımız için katkı veremiyoruz. Yani emin olun şurada eğreti oturuyoruz ama gene, ona rağmen gönlümüz razı olmuyor, şu yanlışın bir yerinden düzeltebilirsek, işte, birkaç madde düzelttik, ondan bile mutlu oluyoruz. Ama Allah için ya, Türkiye'nin bütün enerjisini bu iki konuya hasredemezsiniz; yani bir, paralel, iki, açılım süreci, ülkenin başka işi mi yok? Her gün şeyler yıkılıyor, denetimli serbestlik ne olacak? Sayın Bakanım, lütfen bir açıklama yapın. Bunu çıkaracak mısınız? Denetimli serbestlik süresi, net bir açıklama olsun. Yani her gün mahkûm ailelerinden sürekli şey geliyor. Ülkenin, yazık günah, bütün birikimini, bütün enerjisini bu iki konuya... Başka bir şeye çalışmıyor sistem; Meclis Genel Kurulu, Adalet Komisyonu, başka komisyonlar, sözde açılım süreci ve paralelle mücadele.
Bir de evrensel bir kaide var; suç ve ceza bireysel, kişisel. Yani bu hakkı nereden alıyorsunuz; topluca bir grubu Millî Güvenlik Kurulu bildirisine taşıyacak kadar, millî güvenlik siyaset belgesine taşıyacak kadar? 50 bine yakın polisin yeri değişmiş ya. Bu ülke 1960 ihtilalini yaşadı, diğer ihtilalleri yaşadı, olağanüstü dönemleri yaşadı, bu kadar zayiat olmadı, kamu personeli bu kadar zulüm görmedi ya. Bu ne? Ne geçiriyoruz yani? Kendi şahsi meselenizi niye ülkenin meselesi hâline getiriyorsunuz? Paralelle mücadeleniz var. Niye buradaki diğer insanların enerjisini bununla tüketiyorsunuz? Paralelle kol kola giren, yıllarca beraber giden kim? Niye şimdi bu faturayı herkese ödetiyorsunuz? Bak, her şey tıkandı kaldı.
Başkanım, sabrı sınıyorum, bunlar önemli konular, öbür maddelerde konuşmayacağım.
Torba yasa çıkardınız, madencilik sektörüyle ilgili. Soma'da canımız yandı. Ne oldu torba yasa? Alelacele gece 12'lere kadar harıl harıl çalıştırdınız. Ne oldu? Zonguldak'ta 5 bin kişi işsiz kaldı. Hiçbir şeye yaramadı. Niye? Konjonktüre dayalı, etki-tepkiye dayalı çıkardınız. İş hukuku dengeye dayalıdır, dengeyi bozduğunuz zaman gidersiniz. Şimdi, dün, Sayın Başbakan açıklıyor tekrar "Madencilik sektöründe şunu yapacağız, bunu yapacağız." diye...
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - O maddelere birlikte oy verdik, Soma'yla ilgili maddelere.
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Ya, işin felsefesini konuşuyorum Yılmaz ben.
Yani bir yerden bir gürültü geliyor, o gürültüyü şey yapmak için kanun çıkarıyorsunuz. Kanun, torbalar dolu kanun oldu. Kanun çıkarmak hukuk, devleti yapmıyor ki ülkeyi. Yani işin felsefesinde uzlaşmamız lazım.
Onun için yapacağınız mücadeleyi hukuk içinde yapın lütfen. Yani her geçtiğiniz bir yoldan geçiyorsunuz, ondan sonra o yolu dinamitliyorsunuz, köprüleri yakıyorsunuz. Yani bu ülke sizden sonra da devam edecek. Onun için lütfen yani mücadelede gözümüzü kapayıp gitmeyelim ve hukuku, hukuk sistemimizi, hukuk devletini kalıcı hasarlar bırakacak bir noktadan lütfen çıkaralım ama şu gidişat... Tabii, daha ağır konuşacağız ama bu maddeleri yazan sizler değilsiniz, bu maddenin editörleri var, keşke onlar burada karşımızda olsa. Yani size kıyamıyoruz. Şimdi, şu, bir milletvekilinin siyasi kariyerinde muhteşem bir şey, bir milletvekilinin adalet teşkilatının çok köklü maddelerini değiştirmesi, o milletvekilinin siyasi kariyerinde çoluğuna çocuğuna bırakacağı çok önemli bir şeydir. Tamam, buna saygı duyarız ama bunun yazarı siz değilsiniz, bu kalem siz değilsiniz, Bakanlık da yazmıyor bunu.
Teşekkür ederim.