KOMİSYON KONUŞMASI

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Çok değerli çalışma arkadaşlarım, Sayın Bakan; evet, çok güzel konuşuluyor, konuşulmaya çalışılıyor ancak ifadeler, yapılan işlemler aldığımız eğitimin karşılığını vermiyor Sayın Mustafa Köse. Çok değerli hocamızdan gerekli dersleri almışsın ama uygulamada hata yaptığının buradan tekrar altını çizmek istiyorum.

Çok değerli arkadaşlarım, Anayasa değişikliği geçerse ülkede ne olur, ben ilk önce hemen birkaç maddeyle buna çok kısa bir şekilde değineceğim. Bir: Anayasa'yla bir diktatörlük yaratırız. Her şeye dokunan ama kendisine dokunulmayan bir diktatör ortaya çıkar Sayın Mustafa Köse. İki: Demokratik rejimden tamamen ayrılıp otoriter bir rejime Türkiye teslim olur. Üç: Hiçbir vatandaşın can, mal ve hukuk güvenliği kalmaz; her kişi, kurum ve kuruluş tek bir kişinin, bir diktatörün vicdanına terk edilir, hatta iki dudağının arasına teslim edilir. Dört: Yönetimi denetleyecek hiçbir güç kalmaz, devlet yönetiminde ve ülkede zorbalık hâkim olur. Beş: Bir kişi hem hükûmet hem Meclis hem mahkeme olur; yasama, yürütme ve yargı bir elde toplanır. Altı: Etkisiz, yetkisiz, âciz ve sembolik bir Meclis ortaya çıkar. Yedi: Meclisi mezara, demokrasiyi de tarihe hep birlikte gömmüş oluruz.

Değerli çalışma arkadaşlarım, ilk önce, Komisyon üyelerimizden Sayın İbrahim Halil Fırat dünkü konuşmasında bir hata yaptı, dün gelmediği için bugün ona özellikle cevap vermek istiyorum. Dedi ki: "Cumhurbaşkanı beş yıllık görevi içerisinde bir defa Meclisi fesheder, tekrar seçime giderse hakkını kaybeder." Burada bizden çok daha iyi bilen -bizim grubumuzdan bahsediyorum- Bülent Tezcan Bey var, bize çok iyi bir şekilde açıkladı. Eğer Cumhurbaşkanının -bizim deyimimizle başkan- isterse bu görevini on yılla değil, daha fazla süreyle uzatabileceğinin tekrar tekrar altını çiziyorum, burada hata yaptığınızı belirtiyorum. Bence bu maddeyi tekrar okumanız gerektiğini tavsiye ediyorum.

İBRAHİM HALİL FIRAT (Adıyaman) - Sayın Yalım, nasıl...

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Bülent Bey size gerekli bilgiyi verir, merak etmeyin İbrahim Bey.

Değerli arkadaşlarım, bir kere, Cumhurbaşkanının, Türkiye'nin yeni Anayasa'ya veya başkanlık sistemine ihtiyacı yok. Cumhurbaşkanının değil, Parlamentonun güçlendirilmesi gerekiyor ama siz hepsini bir kişiye bağlıyorsunuz. Hatta, bakın, yargının yani HSYK'nın 12 tanesini başkana veya sizin deyiminizle Cumhurbaşkanına teslim edeceksiniz. Peki, ey arkadaşlarım, bir gün size de bu adalet lazım olacak, adaleti bir kişinin iki dudağının arasına bıraktığınızda siz de bizler kadar arayacaksınız.

Değerli arkadaşlarım, dün komşu ilimden olan Afyon Milletvekilimiz Sayın Mehmet Parsak arkadaşım oldukça dikkatli dinledi, ben de bu uyarıyı özellikle tekrar belirtmek istiyorum. Cumhurbaşkanının yardımcılarıyla ilgili o maddedeki hatanın tekrar tekrar altını çiziyorum çünkü bu Anayasa'nın yazımında sizin de katkınız olduğunu çok iyi biliyorum. Sayın Cumhurbaşkanı veya bizim deyimimizle devlet başkanı olabilecek olan kişi, istediği 2 kişiyi Parlamentoya sormadan Cumhurbaşkanı yardımcısı yani şu andaki Başbakan görevine atayabilecek biliyorsunuz. Buna, inanın, acı bir şekilde söylemek zorundayım ama Kandil'deki birini de atayabilir, İmralı'dakini de atayabilir. Onun için bu konuda, bu görev size düşüyor Sayın Mehmet Parsak, buradan tekrar altını çiziyorum. 79 milyonun geleceğinin sizlerin iki dudağınızın arasında olduğunu belirtmek istiyorum. Sizin vicdanınıza ve de sizin tabanınız olan çok değerli arkadaşlarımıza, milliyetçi tabana, size özellikle bunun uyarısını belirtmek istiyorum.

Evet, şimdi 1'inci maddeye gelelim. 1'inci maddede bağımsızlıktan ve de tarafsızlıktan bahsediliyor. "Tarafsızlık" ibaresi de konulmak isteniyor, hatta dünkü onayla konuldu, tabii Meclisin ya da ülkenin, 79 milyonun onayını alırsa, yüzde 51'ini. Ancak, hangi tarafsızlıktan bahsediyoruz değerli arkadaşlarım? Özellikle Milliyetçi Hareket Partisinden Mehmet Parsak arkadaşıma tekrar sesleniyorum: Sayın Cumhurbaşkanı ilinize geldiğinde...

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Genele söylesek, seslensek... Karşılıklı diyalog olmasa...

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Özellikle size bahsediyorum. Sayın Cumhurbaşkanı... Biz yaşıyoruz çünkü siz de yaşadığınız için söylüyorum.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Ben size şimdi bir cevap da vermeyeceğim.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Verebilirsiniz.

Sayın Mehmet Parsak...

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Dün verdik cevabı.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Bir müsaade edersen...

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Cevap verdikçe aynı şeyler söyleniyor.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Müsaade edersen başka konuya geleceğim.

Sayın Cumhurbaşkanı ilinize geldiğinde valiliğin imkânlarını, il genel meclisi imkânlarını, kaymakamlığın imkânlarını, aklına gelen bütün devlet organlarının imkânını bir partinin lehinde kullandığında içiniz rahat ediyor mu? Bunu engellemeniz gerekiyor. İşte, onun için "tarafsızlık" olan o 1'inci maddedekini doğru uygulatmanızı özellikle sizden rica ediyorum.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Dün YSK'nın kararından söz ettim, okudum açıklamamda. Bütün bunlar tartışılmış. Siz müracaat etmişsiniz, YSK da demiş ki: "Evet, böyle ama yaptırımı yok, ben bir şey yapamıyorum."

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Organ davası yok çünkü bizim Anayasa yargımızda.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Sayın Parsak, elinizde çok ciddi bir güç var. Bu 21 maddede sizde çok büyük bir güç var.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Yüksek Seçim Kurulunun kararıyla değerlendirmek lazım.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Neyse, bunlara birazdan cevap verebilirsiniz. Ben tekrar ediyorum, elinizde çok ciddi bir güç var, bunları iyi değerlendirin, 79 milyonun hakkını iyi koruyun lütfen.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Bende var, ana muhalefet partisinde yok o güç yani, öyle mi?

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Bakın, biz buna "Hayır." diyeceğimiz için bizim içimiz rahat. Onun için size özellikle belirtmek istiyorum.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Sayısal desteği siz veriyorsunuz.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Sayısal desteği siz vereceksiniz verirseniz Sayın Parsak.

BAŞKAN - Sayın Yalım, lütfen gündeme davet ediyorum.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Şimdi, gelelim...

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Onunla ilgili sözümü de söyledim ama...

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Lütfen, biz buradan "Hayır." diyeceğimizi 133 kişi direkt deklare ediyoruz.

BAŞKAN - Sayın Yalım, lütfen, gündeme davet ediyorum.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Şimdi, bakın, ağustos ayında Cumhuriyet Halk Partisinden ben, Milliyetçi Hareket Partisinden Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu ve AKP'den de 4 milletvekili arkadaşımızla birlikte Brüksel Parlamentosuna gittik. Avrupa'nın tedirginliklerini dinledik. Orada aynen şunları söylediler, tekrar altını çiziyorum: "Ülkede insan haklarını, özgürlüğü, demokrasiyi geliştirmedikten sonra ne vize muafiyetini ne de Avrupa Birliği tam üyeliğini aklınızın ucundan bile geçirmeyin." Tarih ağustostu. 11'inci ay için Sayın Başbakan söz vermişti Türkiye milletine, demişti ki...

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Türk milletine.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Türkiye Cumhuriyeti milletine, Türk milletine dedi ki: "11'inci ayda vizesiz gezebileceksiniz." Ama, biz o tarihte bunun olmayacağını biliyorduk. Onun için, buradan sözüm -hep size değil- şimdi iktidar partisi milletvekili arkadaşlarıma: Gelin, Avrupalının istediğini, tabii ki bizlerin de istediğini, insanların istediğini, insanlığın istediğini, insanların hak ettiği özgürlüğü, demokrasiyi, insan haklarını kişilere teslim edin. İnsanlar istediği gibi konuşabilsin. İnsanlar, tabii ki teröre konuşmasın. Biz terörün karşısındayız, arkasında olanlara da cezasının verilmesi konusunda elimizden geldiğince Hükûmetle birlikte her türlü imkânı vermeye razıyız. Ancak, insanların özgürce, demokratik ortamda ekranları kapatılmamalı, gazeteler kapatılmamalı, akademisyenler gözaltına alınmamalı, gazeteciler tutuklanmamalı ve de kalemleri kırılmamalı. Onun için, Avrupalı bunu istiyor ve gözlemliyor, biz de bunun olması için sizlere destek vereceğiz.

Gelelim Avrupalının özellikle dikkat ettiği bir konuya, idam konusuna. Değerli arkadaşlarım, biz Brüksel'e gittiğimizde AKP'li milletvekili arkadaşlarım aynen şunu söylediler Avrupa basınına: "Biz kesinlikle idamı getirmeyeceğiz." Peki, neden halkın karşısına çıkıp da "İdamı getireceğiz." diyorsunuz? Halkın gazını almak için neden böyle hareket ediyorsunuz? Yapmayın, gerçekleri söyleyin arkadaşlar.

BAŞKAN - Sayın Yalım, lütfen gündeme dönelim.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Avrupa'da siz bunu gerçek söylüyorsunuz.

BAŞKAN - Lütfen gündeme dönelim.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Gündemdeyiz zaten, gündemi toparlayacağım, rahat ol.

Yani, sonuç itibarıyla, ekonominin başlangıcı olan Avrupa'ya olan ihracatımızı kısıtlamamak adına, Avrupa'yla olan ilişkilerimizi dikkate alalım. Gümrük birliğinin olası bir askıya alınmasıyla... Dikkatinizi çekerim, ben Avrupa Uyum Komisyonunda Başkan Vekiliyim, gündemi çok iyi takip ediyorum. Aynen şunu söylüyorlar: "OHAL'in kaldırılmaması durumunda gümrük birliğinin askıya alınması söz konusu." Bu ne demek biliyor musunuz değerli AK PARTİ'li milletvekili arkadaşlarım? 5 milyon kişinin işsizlikle karşı karşıya kalması demek, Türkiye'nin batışı demektir. Onun için, sizi bu konuda daha dikkatli davranmaya davet ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, gelelim özellikle bu son zamanlardaki Suriye topraklarındaki askerlerimizin durumuna. Bizim görevimiz sizlerle birlikte sınırlarımızı korumaktır, sınırlarımızın bütünlüğünü sağlamaktır ancak başkalarının topraklarının içinde de ne işe yarıyoruz, ne yapıyoruz merak ediyorum. Başkalarının can güvenliğini sağlamak için Mehmetçik'i yaktırıyoruz değerli arkadaşlarım. Size şu anda bir video göstereceğim ama lütfen, sessiz ve dikkatli dinleyiniz.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Biz sizi duyuyoruz.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Lütfen...

(Hatibin cep telefonundan bir video izletmeye başlaması) (Gürültüler)

BAŞKAN - Arkadaşlar...

Sayın Yalım, lütfen... Ama, bak, hiçbir şey görülmüyor, hiçbir şey kayıtlara girmiyor.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Sonunu izlemenizi istiyorum, sonunu, özellikle sonunu izlemenizi. Maalesef, benim içim dayanmadı.

BAŞKAN - Ama, böyle bir usul yok, sizi lütfen gündeme davet ediyorum.

(Hatibin cep telefonundan bir video izletmeye devam etmesi)

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Peki, grup başkan vekillerim bana "Yeter." dediği için kapattım. Ancak...

MARKAR ESEYAN (İstanbul) - Provokatör.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Provokatör filan değilim Beyefendi, kesinlikle öyle bir şey yok. Ben Mehmetçik'imi düşündüğüm için bunu gösteriyorum size. Senin çocuğun orada olsaydı, benim çocuğum olsaydı, sen burada oturamazdın.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Gerçekler rahatsız mı etti sizi?

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Sayın Bakan... Şu anda Bakan yok.

Sayın Başkan, tekrar ediyorum. Bu yanan çocuğumuzun son ölüm anlarını, iki çocuğumuzun, gerçekten benim kalbim dayanmadı dışarıda.

BAŞKAN - Sayın Yalım, siz lütfen gündeme devam edin, lütfen.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Bu gündem, halkın gündemi bu.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Bakın...

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Resmî bir açıklama yok, hâlâ konuşuyorsun.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Niye yok? Niye yok, niye? Hükûmet değil misiniz, yapın açıklama.

BAŞKAN - Sayın Yalım, lütfen devam edin.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Silahlı Kuvvetlerden bir açıklama yok.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Bir saniye...

BAŞKAN - Sayın Yalım, lütfen, gündeme davet ediyorum, devam edin.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Ben sana göstereceğim bunu birazdan, bitince konuşmam, merak etme Osman Bey.

BAŞKAN - Sayın Yalım, lütfen gündeme devam edin.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Sayın Başkan, gündeme devam ediyorum. Lütfen...

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Algıyı...

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Bekle ve dinle beni Osman. Dinle sen, anlatacağım birazdan hiç merak etme.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Biliyorum, anlatacağım ben de sana.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Burada biz şu anda neyle uğraşıyoruz biliyor musunuz?

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Sakin ol, sakin.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Biz neyle uğraşıyoruz biliyor musunuz?

BAŞKAN - Arkadaşlar...

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Dışarıda evlatlarımız yanıyor, öldürülüyor, yakılıyor, biz burada "Başkanlık." diyoruz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Arkadaşlar...

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Ya, değerli arkadaşlarım, bizim çocuklarımızı savunmak zorundayız, bizim çocuklarımızı yaktırmamak zorundayız.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Bağırmadan konuşun.

BAŞKAN - Sayın Yalım, bir saniye...

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Resmî açıklama yapmadan bu ülkenin vatandaşı...

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Evet, ben sana göstereceğim, basınla da paylaşırım gerekirse.

BAŞKAN - Sayın Yalım, bir saniye...

(AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Arkadaşlar, bir saniye... Lütfen, bir saniye...

Arkadaşlar, burası Komisyon ve şu an işimiz var, lütfen karşılıklı laf atma yapmayalım ve madde üzerinde konuşmaya devam edelim.

Sayın Yalım, lütfen devam edin.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Mehmet Bey, lütfen müsaade ederseniz toparlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, biz lafın bittiği yerdeyiz, sözün bittiği yerdeyiz. Bizim çocuklarımız çölün ortasında yanarken, biz burada bir kişinin diktatör olması, olmaması, bunu tartışıyoruz.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Ayıp, ayıp!

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Yani, sonuç itibarıyla o çocuklarımızın -birisi 21 yaşında, birisi 28 yaşında- yanarkenki görüntüsünü izledim, ben öldüm, ben öldüm diyorum.

BAŞKAN - Sayın Yalım, bu dediğiniz görüntülerle ilgili konu üç gün önce de gündeme getirilmişti, ben o zaman da buradan yine Başkanlık olarak açıklama yapmıştım. Biliyorsunuz, o görüntülerdeki kişilerin bizim askerimizin olmadığı, IŞİD'in kendi militanları olduğuna ilişkin...

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - İnşallah öyledir.

BAŞKAN - ...ailelerinin beyanları var, Çumra Cumhuriyet Başsavcılığına ailelerin beyanları var. Lütfen, bunu kullanmayalım. Bu konudaki bilgiyi de tavzih etmiş olayım.

Lütfen, devam edin.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Evet, bravo, doğru söylüyor.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Sayın Başkan, açıklamasında kişi kimliğini ve de ilini...

BAŞKAN - Ama, lütfen, bak, şu an Komisyonun gündemi bu değil. Biz de vatan ve millet konusu olduğunda sizinle aynı düşünüyoruz, aynı memleketin insanıyız.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Sayın Başkan, şu anda Adalet Bakanı yok. Peki, bizi neden o aydınlatmadı? Neden Türkiye Cumhuriyeti'ne anlatmıyor?

BAŞKAN - Sayın Yalım, bak, vatan ve millet konusunda biz sizinle aynı bölgenin insanıyız, aynı düşüncede...

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Hükûmet neden açıklama yapmıyor Sayın Başkan?

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Hükûmet bir açıklama yapsın.

BAŞKAN - Lütfen, bu konulara girmeyelim, gündeme dönelim.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Ama "Girme." diyorsun.

BAŞKAN - Gündeme dönelim. Bak, on beş dakika oldu, lütfen toparlayın.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - İki dakikaya toparlayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Lütfen toparlayın.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Ama, lütfen, sizden de ricam, bu konuda Sayın Hükûmet bir açıklama yapsın.

BAŞKAN - Bununla ilgili de Başbakan Yardımcımız Sayın Numan Kurtulmuş biraz önce açıklama yapmış, lütfen takip edin.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Henüz teyit edilmiş bilgi yok Sayın Başkan.

BAŞKAN - Ama, bak, lütfen, gündem bu değil, ben sözü keseceğim yani hiç yapmadığım bir şeyi yapacağım.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Tamam, geçiyorum o konuyu.

BAŞKAN - Sözünü keseceğim.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - İçi yanıyor, içi yanıyor, içi, haklı.

(AK PARTİ ve CHP sıralarından karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN - Sayın Yalım, siz lütfen devam edin, toparlayın.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Peki.

Değerli arkadaşlarım, son iki dakikam, toparlıyorum.

Yalnız bir sessizlik rica ediyorum Sayın Başkan. Müsaade eder misiniz Sayın Başkanım.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Sayın Osman Bak sonuna kadar haklı çünkü her şey provokasyon.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Ne demek "Her şey provokasyon." ya? Ne demek "Her şey provokasyon." ya? Böyle bir şey yok.

(AK PARTİ ve CHP sıralarından karşılıklı laf atmalar)

LEVENT GÖK (Ankara) - Bakın, şimdi, arkadaşımız Hükûmetten bir açıklama bekliyor. Bırakıyoruz, Hükûmetten açıklama bekliyoruz.

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, ilerlememiz lazım. Değerli milletvekili arkadaşlarım, ilerlememiz lazım. Akşam olduğunda, bu toplantı bittiğinde bugün şu an burada böyle konuşan arkadaşlar akşam da diyorlar ki: "Niye maddeler ilerlemedi?"

GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - İlerlemesin zaten.

(AK PARTİ ve CHP sıralarından karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar ama iş üretmek zorundayız.

Sayın Yalım, lütfen devam edin. Benim işimi kolaylaştırın, lütfen devam edin.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Başkanım, sessizliği sağlarsanız devam edeceğim.

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen sessizlik.

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Daha 2019'a çok var, acele etmeyin.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Mehmet Bey, bir saniye...

Bitireceğim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Tamam, lütfen buyurun.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; sizden son kez bir daha düşünmenizi rica ediyorum ve de istiyorum. 79 milyonun geleceği için, doğacak olan çocuklarımızın geleceği için, özellikle vatandaşın ilerideki, önümüzdeki günlerdeki hayat şartları için sizleri son kez düşünmeye davet ediyorum.

Sayın Mehmet Parsak telefonla görüşüyor ama bunu da özellikle belirtmek istiyorum: Burada kilit noktası Milliyetçi Hareket Partisidir. Ben değerli arkadaşlarımızın, Sayın Mehmet Parsak'ın tabana... Çünkü, dışarıda, Uşak'ta o kadar çok milliyetçi, ülkücü arkadaşım var ki onların verdiği mesajı size iletmek istedim. Bundan dolayı ben size sadece şunu sormak istiyorum: 9 Şubat 1969'da ne oldu Sayın Parsak? 9 Şubat 1969'da Milliyetçi Hareket Partisi kuruldu, 9 Şubat 1969'da kuruldu, tam kırk yedi yıl oldu. Kırk yedi yıl geçti, evet, 2019 yılında bu kırk yedi yıllık parti -şu anda Parlamentoda 4 tane temsil edilen parti var, en eski ikinci partidir MHP- maalesef, 2019 yılında kapısına kilit vurduracak.

BAŞKAN - Sayın Yalım, sizi gündeme davet ediyorum, Sayın Yalım.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Bu kanuna "Evet." derseniz, kesinlikle kilit vurduracaksınız.

BAŞKAN - Sayın Yalım, sizi gündeme davet ediyorum.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Sizi tabanınızın sesiyle, sizi vicdanınızla baş başa bırakıyorum. Kırk yedi yıllık partinizin kapısına kilit vurdurmayın diyorum.

Hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.