| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1504) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 27 .12.2016 |
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Sayın Başkan, şimdi, bakın, önce, burada görüşmeler belirli bir nezaket düzeyine oturmuştu, belli bir süre sınırı konusunda da bir otokontrol oluşmuştu. Bugün bütün konuşmalarda Komisyon üyesi arkadaşlar bile ortalama yirmi dakikayla konuşmalarını tamamlamaya gayret gösterdiler. Hiçbirimizde aldığımız sözde ilk gündeki gibi -genel olarak düşüncelerimizi anlattığımız için- bir buçuk, iki saat konuşma gibi bir usul olmadı. Bunu bu şekliyle yürütmek varken anlıyorum ki bu işi gerilimle götürmek istiyorsunuz, başka bir yolu yok bunun. Çünkü, burada, ben, yemek arasından önce, o zaman riyaset eden arkadaşımızdan, Sayın Başkanlık Makamına vekâlet eden arkadaşımızdan söz istedim, yemekten sonra da sırada bekliyorum, burada yanıyor. Ben Komisyon üyesiyim ve bundan önceki maddede de öyle çok uzun konuşmadık, on dakika, on beş dakika düşüncemizi söyleyip tutanağa geçiriyoruz ama nedense, bundan önce bu sözü istememize rağmen, işaret de etmeme rağmen hemen maddeyi oylayıp bir de arkasından -5'inci maddeymiş- geri çekme maddesi oyluyorsunuz. Bunların her ikisi de usule aykırı, bunu yapamazsınız.
Birincisi, görüşme devam ediyor daha. Herhangi bir şekilde kifayetimüzakere önerisini bile görüşmeye açmadınız, onunla ilgili bile bir şey söyletmeden "Oyluyorum." dediniz.
ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - Gerekçe okundu.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - O zaman yarın canınızın istediği zaman bütün maddeleri arka arkaya oylarsınız, geçersiniz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Komisyon üyelerine dağıtılması lazım, İç Tüzük öyle söylüyor.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - İkincisi, siz şimdi bir maddeyi geri çektiğinizi söylüyorsunuz ve oylattınız. 316 milletvekilinin imzasıyla bir Anayasa değişikliği teklifi geldi sizin önünüze, görüştüğümüz değişiklik teklifinde 316 milletvekilinin imzası var. Boşa attılar, doluya attılar ben onu bilmem ama herkes diyor ki: "Biz imzamızın arkasındayız." Öyle mi? Öyle. Şimdi, bu 316 imzadan 1 tanesini çektiğiniz zaman 316 kişinin imzasını buraya göstereceksiniz.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Aynen.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Nerede, teklif sahiplerinin imzası nerede? (CHP milletvekillerinden alkışlar)
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - İmzaları olsun istiyoruz.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Yani, öyle teklif 316...
BAŞKAN - Hayır, sor bakalım nerede yazıyormuş bu?
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Bakın, Anayasa değişikliği...
YUSUF BAŞER (Yozgat) - İç Tüzük'ü okumamışsın.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - İç Tüzük'ü siz okuyun, ben okudum İç Tüzük'ü.
YUSUF BAŞER (Yozgat) - İyi okumamışsın, nerede yazıyor?
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Sizin yaptığınız... İç Tüzük'ten böyle anladığınız için böyle Anayasa teklifi getiriyorsunuz.
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Okumamışsın.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Böyle anladığınız için böyle Anayasa teklifi getiriyorsunuz.
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Tabii, tabii.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Sayın Başkan diyor ki: "Teklif sahibi teklifini geri çekiyor." Bu 1 kişinin kanun teklifi değil, Anayasa gereği belirli bir nisaba bağlanmış, teklif edilmesi dahi bir sayıya bağlanmış teklif ve bu sayı gereği... Yani, 5 kişi bir araya gelip bu teklifi veremez.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Komisyon üyesi olmayan önerge veremiyor zaten.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - 1 kişi tek başına bir kanun teklifi verebilir, o 1 kişi verdiği kanun teklifinin her aşamasında ister maddesini çeker ister tamamını geri çeker ama Anayasa değişikliği nitelikli nisaba tabidir, teklif edilmesi de oylanması da kabulü de. Böyle bir şey var mı, 1 kişi Anayasa değişiklik teklifi verebilir mi? Veremez. Oturun, doğru dürüst bakın Anayasa'ya. 316 kişinin iradesiyle verilmiş bir teklif var.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Sayın Tezcan, Komisyonda üye olmayanlar da önerge veremez.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Geri çekilmesi için...
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Komisyon üyesi olmayan önerge veremez Sayın Tezcan.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Hayır efendim...
Oylarsınız, kabul etmezsiniz maddeyi o başka bir iş ama teklifin geri çekilmesi için teklif sahibi 316 kişinin buradan teklifini geri çekmesi lazım.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Olacak iş değil, bu kadar da rezillik olmaz ya!
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Böyle bir şey yok, 316 kişinin...
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Komisyon üyesi olmayan önerge veremez.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Şimdi, siz kalkacaksınız...
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Anayasa'yı değiştiriyorsun, Anayasa'yı.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Neyi değiştiriyorsan değiştir, Tüzük var burada.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Bu başka bir şeyi daha gösteriyor, bu başka bir şeyi daha gösteriyor: Bu Anayasa değişiklik teklifinin nerelerde, nasıl, hangi şekilde hazırlandığını, buraya nasıl geldiğini ve bundan sonra da sürecin nasıl yürüdüğünü gösteriyor. Ne yazık ki bu, teklif sahiplerinin iradesinin ipotek altında olduğunun çok açık bir göstergesidir, hiç ötesi yok bunun, hiç ötesi yok.
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Allah Allah!
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Alınmayın, alınmayın, iradenize sahip çıkın, iradenize sahip çıkın. Biz bu teklifin külliyen geri çekilmesi gerektiğini düşünüyoruz, külliyen reddedilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
BAŞKAN - 316 üyemiz yok ama, nasıl çekeceksiniz?
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Ama siz kalkıp da canınızın istediği maddeyi... Şimdi, 5'inci maddeyi geri çektiniz, niye? E, yedek milletvekilliği konusunda korkular başladı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ölüm korkusu sardı, ölüm.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Bütün mesele milletvekilinin koltuğu meselesi mi? Bütün mesele "Bir şey olursa yedekten filanca gelir." meselesi mi? Niye? (Gürültüler)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Vatanseverlik değil, koltukseverlik.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Yani, şu maddelerde salı gününden bu yana anlatıyoruz. Bu teklife, yüz yıllık egemenliği saraydan alıp millete indiren anlayışı ters çevirip milletten Saray'a egemenliği geri verme teklifi diyoruz. Bununla ilgili hiçbir rahatsızlık duymuyorsunuz, Meclis ortadan kaldırılmış hiçbir rahatsızlık duymuyorsunuz... Hani "başkanlık sistemi" diyordunuz ya, Sayın Başkan "başkanlık sistemi" diyordu, Sayın Başbakan çıktı, başkanlık sistemi diye anlattı, bir de anlattılar "Pazarda biz buna 'cumhurbaşkanlığı' deriz ama burası mutfaktır, mutfakta 'başkanlık' diyeceğiz." diye anlattınız üç gün önce, dört gün önce burada. Şimdi, böyle bir yerde "başkanlık sistemi" diye bize yutturmaya çalışacaksınız ama başkanlık sistemindeki en temel, en temel denetim mekanizmalarından biri Türkiye Büyük Millet Meclisi ile Cumhurbaşkanının ayrı seçimlerde oluşup birbirlerini denetleyebilme imkânının doğması, iradenin farklı oluşabilmesi, millî iradenin özgürce denetim yapabilmesinin yolu, sigortası olan ayrı seçimi kaldırıyorsunuz. Niye? Çünkü, o bir denetim yolu. Bu teklifin tümüne baktığınızda Cumhurbaşkanı ve yürütmeyi oluşturan tek kişinin iradesini sınırlayan hangi kurum varsa, ne varsa birer birer cımbızla çekmişsiniz, bunları kaldırmışsınız. "Başkan ile Meclis seçilir, olur da ayrı oluşuverirse, aman ha." diye bunların seçimini aynı yapacaksınız. Niye? Aynı gün millet sandığa gitsin, aynı sandıkta iki tane mühür vursun. Peki, öyle de o zaman ne oldu çifte meşruiyet? "Meclis ayrı seçiliyor, Cumhurbaşkanı seçiliyor. Meşruiyet kaynaklarını ayrı alıyorlar. Onun için biz bunu yapıyoruz." diyordunuz. O zaman ayrı seçilmenin milletin iradesinin farklı zamanlarda farklı tecelli etmesinin yolunu niye kapatıyorsunuz? "Meclis ile başkanın seçimini birleştirin, aman ayrı olursa problem olur." Arkasından bu madde, bu madde başka bir tuzak maddeydi. Bu madde, ara seçimler yoluyla milletin ara denetim yapmasını kaldıran maddeydi 5'inci madde. Şimdi, bu sebeple değil, bu sefer de başka bir sebeple bunu geri çektiniz. Günlerdir konuşuluyor basında. Belli ki Sayın Başkan, siz bütün gün bunun mesaisini yapıyordunuz, burada başka arkadaşlarımız riyaset makamında oturup... Şimdi, kalkıp bunu çekeceksiniz. Meclisi feshetme yetkisini çekin, getirin. Cumhurbaşkanının Meclisi feshetme yetkisini çekecek misiniz? Veto yetkisini çekecek misiniz? ("Senin dediğini yapmak zorunda mıyız?" sesi)
Gerçekten kuvvetler ayrılığını sağlayacak, denge ve denetim mekanizmalarını kuracak düzenlemeleri getirecek misiniz? Yok, öyle bir şey yok. Çünkü, buradaki irade gerçekten güçleri dengeleyen ve fren sistemi kurulmuş bir hükûmet sistemi değil. Burada tek bir anlayış var: Frensiz bir Cumhurbaşkanı yaratmak istiyorsunuz. Kim olursa olsun adı, kim gelirse gelsin, frensiz bir Cumhurbaşkanı, frensiz bir yönetici, frensiz bir tek adam bir ülkeyi, bir milleti duvara çarpar, toslatır. Tarihte bunun en somut örneği Hitler'dir, hiç ötesi yok; hiçbir freni yoktu, Alman halkı hâlâ o utançtan sıyrılabilmek için geçmişinin bir dönemini silmek zorunda kaldı. Siz bu milletin bir dönemini silecek bir anayasa teklifiyle mi Parlamentonun önüne geliyorsunuz?
Sayın Başkan, 4'üncü madde... Bir kere, biz başından itibaren bu usulün yanlış olduğunu söylüyoruz. Anayasa'ya aykırılıkla ilgili bir iddiamızı usulsüz oylayıp geneliyle ilgili görüşmeye geçtiniz. Geneliyle ilgili önergelerimizi oylamadınız, söz hakkını vermediniz, maddelere geçtiniz. Maddeler konusunda arkadaşlarımız söyleyeceklerini söyleyerek telafi etmeye çalıştı, şimdi maddelerde aynı usulü uyguluyorsunuz. Yani, kendi zaman planlamanıza göre Türkiye'nin geleceğini böyle bir keyfekeder maceranın içine atamazsınız. Bu Parlamento sizin arzu ettiğiniz mesaiye göre çalışmaz. Bundan önce de söyledim, bugün gerçekten alelacele bu değişikliği kısa bir takvime bağlayıp geçirmenin gerekçesi nedir? Geçici maddeye koymuşsunuz, diyorsunuz ki: "Seçimler 2019 yılının Kasım ayında yapılacak." Tarihini bile vermişsiniz, 3 Kasım. Şimdi, Cumhurbaşkanı seçimi de o zaman olacak, Meclis seçimi de o zaman olacak. Bugün hangi yıldayız? 2016'da. Üç yıl var. Üç yıl var, üç yıl. Yani, bu kanunu bugün de geçirseniz Meclisten, referandumdan üç yıl var, altı ay sonra da geçirseniz iki buçuk yıl var. Yani, şimdi, ben soruyorum: Sayın Cumhurbaşkanı ile bugünkü Sayın Başbakan arasında bir yetki çatışması var mı? Devlet işlerinin aksaması, Ilgaz Tüneli'nin açılması, yeni temelin atılması, bankalara "Faizleri indirin." talimatının verilmesi, Suriye'yle ilişkilerin düzenlenmesi, Rusya'yla ilişkilerin düzenlenmesi gibi, ekonomide, siyasette, hukukta, iç politikada, dış politikada Türkiye'nin yönetimiyle ilgili Sayın Başbakanla ya da bugünkü sayın Hükûmetle, Başbakan ve bakanlar ile Sayın Cumhurbaşkanı arasında bizim bilmediğimiz bir ihtilaf var da bu tıkanma devlet işlerini de tıkıyor, bunu çözmek için acilen, hızla mı geçirmeye ihtiyacınız var? Çünkü diyorsunuz ki: "Bu, iki başlılığı ortadan kaldıracak." Peki, kaldıracak da altı ay sonra kaldırsın, sekiz ay sonra kaldırsın. Seçim nasıl olsa 2019'da olacak. Niye bu aceleniz? Bizim konuşmamızı engellemek, burada milletvekillerinin söz hakkını kısıtlamak, medya aracılığıyla bunun duyurulmasının önüne geçmek için medya patronlarına talimat vermek, sekiz günden bu yana devam eden bu görüşmelerin özenle televizyonlarda yayınlanmaması için çaba harcamak ve arkasından da bunun referandumda görüşülmesi sürecinde bütün propaganda imkânlarını olağanüstü hâlin baskıcı imkânlarıyla önleyerek, milletten kaçırarak neyi yapmak istiyorsunuz?
Ben şunu çok iyi biliyorum: Şu günkü siyasal tabloda Sayın Başbakan Binali Yıldırım çıksa dese ki: "Hayır efendim, bir dakika, bu teklifin ben arkasındayım ama bu teklif geçinceye kadar bu Anayasa bana bu yetkiyi veriyor. Bu meseleler benim yetkimdedir, ben bunu yapacağım." diye bir kriz oluşsa -böyle bir kriz olmadığını söylüyorum yani acele etmenizi gerektirecek bir şey olmadığını- böyle bir kriz oluşsa ben adım gibi biliyorum ki mayıs ayındaki saray darbesi gibi bir yeni saray darbesi yapılır, Binali Yıldırım yıldırım çarpmış gibi gider, yerine başkası gelir. (Gürültüler)
KADİM DURMAZ (Tokat) - Damadı gelir.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Kim olursa, kim olduğuyla meşgul değilim. Ya, bütün bu enstrümanlar elinizdeyken bu kadar güç sarhoşluğu niye? Niye bu kadar güç sarhoşluğu? Bir şeyin farkında değilsiniz Sayın Başkan, bir şeyin farkında değilsiniz: Bu güç sarhoşluğunun sizi hangi hâle getirdiğinin emin olun farkında değilsiniz. Bakın, bunu bütün samimiyetimle söylüyorum ve bu güç sarhoşluğunun sizi bugün hangi hâle getirdiğinin farkında değilsiniz, bu güç sarhoşluğunun yarın nereye götüreceğinin de farkında değilsiniz ama ne yazık ki sadece siz gitmeyeceksiniz, bu memleket hep beraber aynı sıkıntıyı yaşayacak. Ya, bunu anlatmaya çalışıyoruz, gırtlağımız patlarcasına bunu anlatmaya çalışıyoruz. Zaman zaman gerilim olur Parlamentoda bu görüşmelerde, sükûnetle arkadaşlarımızı yatıştırmaya çalışıyoruz, süreleri belli bir düzende tutmaya çalışıyoruz ama görüyorum ki Türkiye'yi bir gerilim ve çatışmanın içerisine teslim ettiniz. Parlamentonun bütün çalışmasını da bir çatışma ve gerilim üzerine kurmak niyetindesiniz. Bundan vazgeçin. Bundan vazgeçin ve arkadaşlarımızın konuşma hakkını, söz hakkını kısıtlamadan her maddede sırasıyla görüşme yapmaya imkân verin. Bu usul eksikliğini giderin. Diğer usul eksikliğini gidermeniz konusundaki taleplerimiz bakidir, onlar da tutanağa geçti.
Şimdi de diyorum ki henüz daha 4'üncü madde, usulsüz geçtiğiniz 4'üncü maddenin görüşmeleri tamamlanmamıştır. Bu çerçevede, benim söz hakkım vardır. O söz hakkımı kullanmak istiyorum.
Teşekkür ederim. (Alkışlar)