| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1504) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 29 .12.2016 |
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum.
Şimdi önce şunu söyleyeyim: Tabii ilk iki gün konuşabildim hem Anayasa'ya aykırılıkla ilgili hem de geneli üzerinde fakat daha sonraki günlerde verilen hem yeterlilik önergeleri hem diğer önergelerle ilgili hem de maddelerle ilgili söz istedim fakat hiçbir şekilde söz verilmedi, sadece benimle ilgili değil özellikle ilk gün ve sonraki günlerde hem Anayasa'ya aykırılıkla hem geneliyle ilgili hem Komisyon üyelerimiz hem de diğer milletvekillerimiz konuşturulmadılar; bunu eleştiriyorum. En başında da söylemiştim, hatta çok yapıcı konuşma yapmaya çalıştım çünkü ülkemizin menfaatlerini düşünüyorum, aynı noktadayım. Bu öyle "Kısaca, işte on dakika konuşalım, beş dakika konuşalım, şu saate kadar, şu zamana kadar bitirelim." denilecek bir metin değil, bu bir toplumsal sözleşme. Bu bugünü değil, yarını, yüz yıl sonrasını da ilgilendiren bir metindir. O yüzden bu ilkelerle, bu bakış açısıyla bakmamız gerekir. (Gürültüler)
Rica etsem biraz sessiz olur musunuz.
Evet hukukçuların söylediği bir şey vardır, hani böyle vatandaşın kendi arasında düzenlediği sözleşmeler olunca hem kanuna uygun olmayan çalakalem hazırlanmış sözleşmelere deriz ki: "Helvacı kâğıda hazırlanmış." Yani son iki günde verdiğiniz bu önergeler dahi hani bizim o söylediklerimizi bir tarafa bırakın, sizin yaptığınız bu işlemler dahi, bu teklifin hakikaten helvacı kâğıda hazırlanmış bir toplumsal sözleşme olduğunu gösteriyor. Bu kadar özensiz, bu kadar dikkatsiz, bu kadar ciddiyetsiz bir anayasa hazırlanamaz herhâlde. Ancak bunu siz becerirsiniz. Yani bir önerge veriyorsunuz, onu çekiyorsunuz, yeni bir önerge veriyorsunuz, onu işleme almadan onu tekrar değiştiriyorsunuz. Halbuki en baştan anlatırken "Çok mükemmel bir anayasa hazırladık." falan diye anlatıyorsunuz bize burada, "Noktasına, virgülüne dokunmayacağız." diyorsunuz. Sonra daha birinin fotokopisini alıyoruz önergenin sıcak sıcak, fotokopi sıcaklığı kurumadan ikinci önergeyi getiriyorsunuz. Anayasalar böyle yapılmaz. Eğer bu anlayışı sürdürmeseniz yani böyle "Kısa kısa konuşun geçelim." yaklaşımıyla bakmasanız uzun uzun konuşsak emin ki bu metnin tamamını geri çekeceksiniz. Yani şu iki gün içinde çektikleriniz... İşte, koltuğunuza dokunuyor yedek vekilliği çektiniz, devlet faaliyetlerini eklediniz, doğuştan Türk olmayı çektiniz falan, daha bir sürü, liste hâlinde tuttum neler değişti diye, bir sürü şeyi değiştirdiniz; başkomutanlığı TBMM adını getirdiniz, 123 ve 126'ncı maddeyle ilgili değişiklikleri çektiniz, Cumhurbaşkanının seçimiyle ilgili, bakanların nitelikleriyle ilgili bütün şeyleri, eleştirilen hususları değiştirdiniz, geri çektiniz. O yüzden acele ediyorsunuz herhâlde Sayın Öz, biraz daha uzasa hepsini çekeceksiniz muhtemelen.
Şimdi, şunu söyleyeyim: Demokrasi araç mıdır, amaç mıdır onu tartışmayacağım ama şuradan yola çıkarak bir benzetmeyle yani hani sizin benzettiğiniz hâliyle diyelim ki demokrasi bir tren; demokrasi bir trense eğer, biz de onun içindeysek diyelim ki bu tren bozulabilir ama tamir edilir veya kaza olur, duraklar, yenilenir, parçaları yenilenir, vagonu yenilenir, makinesi yenilenir falan bir şekilde tekrar yoluna devam eder, kesintiye uğrar falan, demokrasi de aynen bu şekildedir. Ama bugün bu teklifle sizin yaptığınız şey, bu trenden inmek değil bunu çok iyi bilin. Bu trenden bu teklifle inmiyorsunuz, hâlâ bu trenin içindesiniz ve biz de içindeyiz. Bu teklifle yapılan şey, o trenin üzerinde gittiği o raylar var ya, kurucu değerler, cumhuriyetin temel nitelikleri, kuvvetler ayrılığı, hukuk devletinin ilkeleri, demokratik devlet olmanın gereği, o temel kurucu değerler raylardır ve siz o rayları kaldırıyorsunuz. Yani, o tren, o trenin gidebileceği bir ray yok, hepimiz de içindeyiz, o tren devrilince hepimiz içinde kalırız, eziliriz, yok oluruz. O yüzden bu teklifle ilgili çok şey söyledim, aynı şeyleri tekrarlamayacağım, kalan süremi de başka bir arkadaşıma daha konuşsun diye devrediyorum, çok uzatmıyorum.
Gelin, bu Anayasa'ya aykırı olan, ilk 3 maddeye dolayısıyla da 4'üncü maddeye aykırı olan bu teklifle daha fazla bizi oyalamayın, milletimizin zamanını almayın ve vicdanlarınıza bir kere daha sorun. Bu günler geçecektir, yarın bu yaptığınızla gurur duyacaksınız "Hayır" dediğiniz zaman, bundan emin olun çünkü yaşadığımız tecrübeler bunları ortaya koymuştur. Hepinizin vicdanına tekrar emanet ediyorum bu teklifi.
Teşekkürler.